| Konu: | BDP GRUBUNUN, TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ GÜNDEMİNİN "GENEL GÖRÜŞME VE MECLİS ARAŞTIRMASI YAPILMASINA DAİR ÖNGÖRÜŞMELER" KISMINDA YER ALAN, ENERJİ ALANINDAKİ SORUNLARIN ARAŞTIRILARAK ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLERİN BELİRLENMESİ AMACIYLA MECLİS ARAŞTIRMASI AÇILMASINA İLİŞKİN ÖNERGESİNİN (10/80) GÖRÜŞMELERİNİN, GENEL KURULUN 27 KASIM 2013 ÇARŞAMBA GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 22 |
| Tarih: | 27.11.2013 |
M. MÜCAHİT FINDIKLI (Malatya) - Teşekkür ederim efendim.
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım; bugün BDP'nin önerisiyle birlikte aslında ciddi bir konuyu tartışacaktık ama buradan iki kelimeyle Sayın Genç'in şeyini kınıyorum, açıkça söyleyeyim buradan.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Ben ne demişsem söyleyeyim size, siz kınarsanız yine kınayın ya.
M. MÜCAHİT FINDIKLI (Devamla) - Bir müsaade et, bir müsaade et.
Dolayısıyla, bu şekilde grup başkan vekilleri zaten gerekli açıklamaları, gerekli görüşmeleri yapıyorlar. Herkesin kendi partisinin disiplinine uymasında fayda var. Burada birbirimize karşı ağır laflar, kötü laflar söylemek çok kolay ama birbirimize karşı nezaketli davranmak erdemliktir. Dolayısıyla, hepimizin gerek ailelerimize gerek şahıslarımıza daha erdemli davranması insanlığın bir gereğidir diye arz ediyorum, öyle başlıyorum.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, ülkemize resmî bir ziyarette bulunan İran-Türkiye Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanı Sayın Moayyed Hosseini Sadr ve beraberindeki heyet şu anda Meclisimizi teşrif etmiş bulunuyorlar. Kendilerine Meclis adına "Hoş geldiniz." diyorum. (Alkışlar)
M. MÜCAHİT FINDIKLI (Devamla) - Barış ve Demokrasi Partisi tarafından verilen araştırma önergesi aleyhinde söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Araştırma önergesinin gerekçesinde yer alan bazı hususlarla ilgili kısa bir değerlendirmede bulunmak istedim.
Kıymetli arkadaşlarım, Türkiye'nin arz güvenliğiyle ilgili bir sorunu yok ama zengin enerji kaynaklarına sahip bir ülke değiliz. Petrolümüz yok, doğal gazımız yok ama bulana kadar aramaya devam edeceğiz.
Bir paradigma değişikliğini Hükûmetimiz ve Bakanlığımız ortaya koymuştur. Eğer varsa bulacağız, aramalara devam edeceğiz ama bugüne kadar elde ettiğimiz veriler yeterli kaynağımızın olmadığı yönündedir.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) - Yüzde 72 dışa bağımlıyız, yüzde 72.
M. MÜCAHİT FINDIKLI (Devamla) - Evet efendim yani olmadığını söylüyoruz, evet.
Dolayısıyla bir paradigma değişikliği şunu getirmiştir: Evet petrol bizde yoksa petrol olan bölgede...
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Var, var. Sultan Mahmud'un haritasında 1900'de bile tespit edilmiştir bölgede.
M. MÜCAHİT FINDIKLI (Devamla) - Evet, petrol bizde...
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Haritayı çıkarayım çarşaf çarşaf, var, var.
BAŞKAN - Sayın Kaplan, Sayın Kaplan...
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Çıkarmayı bilmiyoruz Sayın Vekilim.
BAŞKAN - Sayın Kaplan, siz konuştunuz.
M. MÜCAHİT FINDIKLI (Devamla) - Sayın Kaplan, bir petrol uzmanı olduğunuzu yeni öğrendim, istifade ederiz.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Her konuda uzmandır, her konuda.
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Ben elhamdülillah bölgemin ve şehrimin bütün sorunlarıyla ilgiliyim.
M. MÜCAHİT FINDIKLI (Devamla) - İstifade ederiz, evet, varsa bulacağız. Ana paradigmanın temeli şudur: "Bizde yoksa olan yerde neden biz yokuz?" paradigmasıyla kanunda da gerekli değişiklikler yapılmış ve bu yüzden, biz artık Rusya'da petrol çıkarıyoruz, Azerbaycan'dayız, Türkmenistan'dayız, İran'dayız, Irak'tayız, hatta Venezuela'dayız ve biz artık petrol olan her yerde, kendi kuyularımızda petrol aramada ve petrol işletmeciliğinde dünya piyasasına çıkmış konumdayız.
Daha bugün, enerji meselelerini konuşmak üzere Sayın Neçirvan Barzani ülkemizde. Dolayısıyla, önümüzdeki yapılacak, bu 26 milyar doları da aşacak bir anlaşmanın, bizim, enerji politikaları itibarıyla nerelere geldiğimizi ve bu barış sürecinin nerelere kadar ulaştığını, Hasip Bey'in söylediği gibi ben de tekrar etmek isterim.
Bunun yanı sıra Avrupa ülkeleriyle, özellikle Fransa ile de iş birliğimiz, Japonya ve Rusya'yla da nükleer santral noktasında ortaklıklarımız devam etmekte. Bütün bu ülkelerle ortak yatırım anlamında -boru hatlarıyla, petrol ve doğal gaz ticareti anlamında- ilişkilerimiz son derece iyi noktada. Enerji olan her yerde biz de var olmaya devam edeceğiz.
Kıymetli arkadaşlarım, enerji ve siyasette büyük bir dönüşüm yaşanıyor. Bu dönüşümü anlamak zorundayız. Artık tekeller kırılıyor, çıkar çatışması ve savaşa dayanan enerji oyunları dönemi sona eriyor. Oyun artık fair-play olarak oynanacak. Yeni kaynaklar, yeni oyuncular sahaya çıkıyor. Bu, barışa hizmet edecek bir süreçtir. Bunun için de siyasi bir irade lazım, o siyasi irade de Türkiye'de mevcuttur.
Türkiye, uluslararası enerji politikalarında tavrını barıştan yana koymuştur. Çıkar çatışmasını değil, bölgesinin ve dünyanın ortak yararını gözeten bir politika izlemektedir.
Kıymetli arkadaşlarım, enerji kaynaklarının artması serbest piyasanın tam işlemesini gündeme getirir ve tekelleri kırar. Bu da tüketici menfaatine olan bir şey, nihai hedefimiz de budur; vatandaşımıza, sanayicimize kesintisiz ve ucuz enerji temin etmektir.
BDP'nin araştırma önerisinde "ülkemizin transit noktası olmakla yetindiği" gibi bir ifade var. Coğrafyamızın bize sunduğu bu avantajı, bu şekilde, istikrarlı ve güven verici bir şekilde dönüştürmek bir başarıdır; sadece ekonomik değil, siyasi bir başarıdır. Türkiye, coğrafyasından kaynaklanan avantajları hiçbir zaman için istismar etmedi ve etmeyecek. Türkiye'nin varlığı ve tavrı sadece uluslararası piyasalarda bir güven yaratmıyor, siyasi bir denge durumu da sağlanıyor, siyasette normalleşmeye işaret ediyor.
Diğer taraftan, enerji alanında bugüne kadar kaydettiğimiz ilerleme, sadece uluslararası boyutta değil, yerli ve yerel kaynaklarımızla alakalı. Enerji ihtiyacımızı karşılayacak yerli ve yerel kaynaklarımıza dayalı birçok tedbiri almış durumdayız. Türkiye'nin kurulu gücü son on yıl içerisinde 2 katına çıktı. Her yıl 8 milyar dolar olmak üzere, yaklaşık 130 milyar dolarlık bir yatırımı 2023 yılına kadar hedefliyoruz. 60 milyar dolar civarında bir enerji ithalatımızın 52 milyar dolarlık bir açığı mevcut; bunun yaklaşık yarısını ulaştırma giderlerinde kullanıyoruz.
Başından beri söylediğimiz şudur: Enerji ihtiyacımızı olabildiğince yerli ve yenilenebilir kaynaklardan karşılamayı hedefliyoruz. Petrol arıyoruz, doğal gaz arıyoruz. Rüzgâr, güneş, jeotermal su kaynaklarımız ve kömürümüzün enerji üretimindeki payını artırmaya devam edeceğiz. Doğal gazda yaklaşık 18 bin megavat, hidroelektrikte 20 bin, kömürde 13 bin ve rüzgârda 3 bin megavatlık bir kurulu güce sahibiz.
Yerli kaynaklarımızdan kömürü önemsiyoruz. Son çıkardığımız, komisyonumuzda çıkardığımız yasayla birlikte, yerli kaynaklarımızı, özellikle kömür kaynaklarından üretilen hem üretimi hem enerji üretimini 5'inci teşvik bölgesi kapsamına aldık ve desteklemelerini artırdık. Dolayısıyla, özelleştirmeler marifetiyle eski tesislerimizin de yenilenmesini ve çevreye duyarlı hâle gelmesini önemsiyoruz. Bu teşviklerle birlikte lisanssız üretimi 1 megavata çıkardık ve bununla birlikte, kendi sahasında ve kendi ihtiyacını üreten bütün şirketlerimize de -kilovat sınırlaması getirmeden- istediği kadar yatırımının önünü açmış olduk.
2023'te kurulu gücümüz 110-130 bin megavat civarında planlanıyor, yaklaşık 500 milyar kilovatsaat da enerjiye ihtiyacımız var. Dolayısıyla biz, elimizdeki kömür, jeotermal, biyokütle gibi, ne kadar enerjimiz varsa hepsini devreye koysak dahi ancak ve ancak bu hedefimizin yüzde 50'sini tamamlayabiliyoruz. Dolayısıyla nükleer santral artık bir tercih olmaktan çıkıyor, nükleer santral bizim için vazgeçilmez bir yatırım aracı olarak görünüyor. Dolayısıyla Türkiye, hem nükleer teknolojiye ulaşma hem de nükleer santral kurma noktasında dünyayla yarışa devam edecek, bu yarışa Türkiye de katılacak. Nükleer santrallerin kapatıldığı, çok doğru, politika itibarıyla çok doğru bir yaklaşım ve analiz değil çünkü santrallerin otuz yıldan sonra güvenilirliği zayıflar. Bugün -kapatılması planlanan, özellikle Almanya'daki santraller- otuz yılını geçmiş ve artık güvenliği risk hâline gelmiş santrallerin kapatılması söz konusudur. 61 tane, dünyada, enerji üretmek üzere nükleer santralin inşaatı devam etmektedir. Değerli arkadaşlar, çevreye duyarlı politikalarımızla bu yatırımlarımız devam edecek.
Şunu özellikle vurgulamak isterim: BDP'nin önerisi, 2011 yılında böyle bir araştırma önerisi sunulmuş. 2011 yılından 2013 yılına kadar geldiğimiz bu süre içerisinde enerjide çok şey değişti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
M. MÜCAHİT FINDIKLI (Devamla) - Dolayısıyla önergenin aleyhinde oy kullanacağımızı bildirir, hepinize saygılar sunarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)