| Konu: | CHP GRUBUNUN, İSTANBUL MİLLETVEKİLİ UMUT ORAN VE 21 MİLLETVEKİLİNİN KOLLUK KUVVETLERİNİN ORANTISIZ GÜÇ KULLANDIĞI İDDİALARININ ARAŞTIRILARAK ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLERİN BELİRLENMESİ AMACIYLA 21/6/2013 TARİHİNDE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERMİŞ OLDUĞU MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 27 KASIM 2013 ÇARŞAMBA GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 22 |
| Tarih: | 27.11.2013 |
UMUT ORAN (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; orantısız şiddetle mücadele konusunda artık inisiyatif alma ve olaya el koyma zamanımızın geldiğini düşünüyorum. Artık, daha fazla beklemememiz gerekiyor. Ne kadar bu olaya daha fazla seyirci kalacağız? Yani burada bu olaya artık, Türkiye Büyük Millet Meclisinin el koyması ve gündemine alması gerekiyor. Bakın, üç yıl önce, biber gazı yüzünden Artvin'de bir öğretmen hayatını kaybetti. Yalova'da astım hastası bir genç, yine biber gazı yüzünden hayatını kaybetti; yetmedi, hastanede yaslı ailesine, annesine, babasına biber gazı sıkıldı. İstanbul'da, 14 yaşındaki çocuğumuz Berkin Elvan ekmek almak için evden çıktı, hâlâ komada. Ona da aynı şey oldu, annesi babası acılarını dile getirmek için çıktılar konuşmak istediler, onlara da biber gazı sıkıldı. Barış Hakan Yaman, tesadüfen yoldan geçerken polisler çeviriyor, öldüresiye dövüyorlar. Barış aylarca komada kaldı, kafası parçalandı, gözü çıktı, 3 ameliyat geçirdi, 6 ameliyat daha geçirecek ve Barış işsiz, sigortasız ve geleceği karanlık.
Sayın milletvekilleri, bu insanlar yabancı değil, bu insanlar düşman değil, bu insanlar bizden birisi, sizden, hepimizden birisi. Bu insanlar komşunuz olabilir, bu insanlar kardeşiniz olabilir, evladınız olabilir, akrabanız olabilir. Onlar sadece sorunlarını demokratik bir şekilde dile getirmeye çalıştılar ve hayatları karardı.
Biraz önce söylediğim bu kişilerin sorunları vardı ve bunlar tepkilerini dile getirmeye çalıştılar ama biber gazı yediler. Ama, bu ülkede sevincini ifade etmeye çalışanlar da biber gazı yiyor. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nı kutlamak istedin, biber gazı! 1 Mayıs İşçi Bayramı'nı kutlamak istiyorsun, biber gazı! Tıp Bayramı'nda doktorlar, Öğretmenler Günü'nde öğretmenler sokakta dayak yedi, sopa yedi.
Şimdi, bakın, bir kişinin inadı yüzünden, Sayın Başbakan Erdoğan'ın inadı yüzünden bir ilçenin sorunu bir şehrin sorunu, bir şehrin sorunu bir ülkenin sorunu, bir ülkenin sorunu bütün dünyanın sorunu oldu. Gezi olaylarında tam 7 kişi öldü, hayatını kaybetti, 11 kişi gözünü kaybetti, 8 binden fazla insan yaralandı. Camiye biber gazı atıldı, cenazeye biber gazı atıldı, adliyede avukatlar dayak yedi, Hipokrat yemini eden doktorların hayat kurtarma imkânları engellendi. Bakın, imam-hatip lisesi mezunu Gezi eylemlerine katılmış bir arkadaş diyor ki: "Savaşta bile revirlere saldırılmaz." ama burada saldırıldı. Eskişehir'de, Antalya'da, Mersin'de, her yerde çocuklarımız orantısız güce maruz kaldı.
Sayın milletvekillerine soruyorum, sizlere soruyorum: Siyasetin görevi halkı darbetmek mi, halkı dövmek mi, halkı öldürmek mi ya da vatandaşın vergisiyle vatandaşa dayak attırmak mı?
İSMAİL KAŞDEMİR (Çanakkale) - Kamu düzenini korumak.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Ortalığı karıştırmak mı!
UMUT ORAN (Devamla) - Yoksa siyasetin görevi halkın derdine derman olmak, halka hizmet etmek, halkın sorunlarını çözmek mi?
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Muhalefetin görevi karıştırmak mı?
UMUT ORAN (Devamla) - Bakın, açıkça söylüyorum, bu manzaralar demokrasilerde olmaz. Demokrasilerde toplantı ve gösteri hakkı temel haktır, nokta.
İSMAİL KAŞDEMİR (Çanakkale) - Eyvallah!
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Başbakan Yardımcısına saldırı kınanır; sevilmez, okşanmaz!
UMUT ORAN (Devamla) - Bu hak Anayasa'mızda var, imza koyduğumuz Avrupa insan hakları sözleşmelerinde de var. Devletin görevi ne? Devletin görevi temel hakları korumak, o hakların kullanılmasını sağlamak.
BÜLENT TURAN (İstanbul) - Sayın Oran, Çağlayan'la ilgili değil miydi grup öneriniz? Bir karışıklık olmasın!
UMUT ORAN (Devamla) - Türkiye Cumhuriyeti laik, demokratik, sosyal bir hukuk devletiyse, bakın, arkamızda yazdığı gibi egemenlik kayıtsız şartsız milletinse, o zaman bu hakları korumak da hepimizin görevi.
Demokrasi, bütün hakların korunduğu rejimdir. Demokrasi sadece sandık demek değildir. Unutmayın, bakın, Hitler de, Mussolini de sandıktan çıktı. E, sandıktan çıktı da ne oldu?
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Lider oldu!
UMUT ORAN (Devamla) - Bakın ne oldu? Basın özgürlüğünü yok ettiler, toplantı ve gösteri haklarını yasakladılar...
İSMAİL KAŞDEMİR (Çanakkale) - Yanlış.
UMUT ORAN (Devamla) -...kuvvetler ayrılığını yok saydılar, karma eğitimi yasakladılar -bunun bize bir şey hatırlatıyor olması lazım- 3 çocuk kampanyası yaptılar o dönemde de.
RECEP ÖZEL (Isparta) - Bunları siz yapmayacaksınız değil mi!
UMUT ORAN (Devamla) - Kadınları eve tıktılar, oy karşılığı kömür yardımı kampanyası yaptılar.
BÜLENT TURAN (İstanbul) -Oyları aldılar!
UMUT ORAN (Devamla) - Aynı bizim Silivri'deki gibi toplama kampları kurdular, insanları da oraya gönderdiler.
MUHAMMET BİLAL MACİT (İstanbul) - Siz de onlara selam gönderdiniz!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - "Siz" dediğin, biz değiliz yalnız sadece. Ailene dön bir bak, çok bulursun köklerinde.
BÜLENT TURAN (İstanbul) - Ne buluyorum anlamadım?
UMUT ORAN (Devamla) - Bu arada, hatırlatalım, Silivri toplama kampında... O zaman bile cezaevinin içinde mahkemeler yoktu.
Sayın milletvekilleri, Türkiye'nin yeri burası değil, halkımız bunu hak etmiyor. Hepimizin görevi bu ülkeyi daha ileriye taşımak, çağdaş uygarlık seviyesinin üstüne taşımak ama bu rotadan sapıyoruz. Bakın, dünya da Türkiye'nin bu gidişinden rahatsız, rahatsız. Avrupa İnsan Hakları Komiseri bir rapor yayımladı daha bu hafta. Bakın ne diyor bu raporda?
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Ne dedi?
BÜLENT TURAN (İstanbul) - Raporda ne yazıyor?
UMUT ORAN (Devamla) - "Polis şiddeti insan haklarına aykırıdır, bunun sorumlusu da Ankara'dır." Sonra da şunu söylüyor: "Şangay Beşlisine yolunuz hayırlı olsun."
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Senin söylediklerini orada...
UMUT ORAN (Devamla) - Avrupa Parlamentosu, Avrupa Komisyonu, Birleşmiş Milletler Gezi olaylarında Türkiye'yi defalarca kınadı, utandık açıkçası. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, laf atmayın lütfen.
UMUT ORAN (Devamla) - Biz söyleyince kızıyorsunuz, bakın. Bak şimdi arkadaşlar kızıyor, bana da kızıyorlar, konuşurken laf atıyorlar.
BÜLENT TURAN (İstanbul) - Dinliyoruz... Oy aldık sizin sayenizde.
RECEP ÖZEL (Isparta) - Yo yo...
UMUT ORAN (Devamla) - Yani atabilirsiniz. Ama, bakın, sadece bunu biz söylemiyoruz, artık bütün dünya söylüyor. Bakın, daha yeni, Sayın Başbakan Amerika'ya gittiği zaman, eşinin katıldığı bir toplantıda eşine bir kitap hediye edildi, bu kitabın ne olduğunu biliyor musunuz, bunu okudunuz mu? Bakın kitap burada.
BÜLENT TURAN (İstanbul) - Umut Bey, Çağlayan'a gel, Çağlayan'a!
UMUT ORAN (Devamla) - Arkadaşlar, bakın, kitap ne diyor, biliyor musunuz?
BÜLENT TURAN (İstanbul) - "What does it mean?"
UMUT ORAN (Devamla) - İsmi: "Diktatörlüğün Psikolojisi." Bu, Sayın Başbakanın eşine hediye edilen bir kitap. Burada, anlayana bir mesaj var. Demin dedim ya, bakın, dünya da rahatsız Türkiye'nin gidişinden.
RECEP ÖZEL (Isparta) - Bir siz anladınız biz anlamadık.
UMUT ORAN (Devamla) - Bu mesaj açık. Şimdi, bana daha fazla bunu konuşturtmayın.
BÜLENT TURAN (İstanbul) - Mesaj hep bize mi? Size hiç mesaj yok mu?
UMUT ORAN (Devamla) - Buna hep beraber seyirci kalmak istiyor muyuz arkadaşlar?
İSMAİL KAŞDEMİR (Çanakkale) - Bize verilmedi o!
BÜLENT TURAN (İstanbul) - Çağlayan, Çağlayan! Öneri Çağlayan'la ilgili.
UMUT ORAN (Devamla) - Buna siz seyirci kalacak mısınız? Bu konuda, bence, siz de içinizden böyle düşünmüyorsunuz ama sessiz kalmayı yeğliyorsunuz.
RECEP ÖZEL (Isparta) - Biz, hepimiz aynı düşünüyoruz.
UMUT ORAN (Devamla) - Belki bana da hak veriyorsunuz ama yine de bu konuda adım atmıyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BÜLENT TURAN (İstanbul) - Size hak versek orada olurduk.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Ya, biraz susun da dinleyelim!
Sayın Başkan, lütfen, duyamıyoruz.
UMUT ORAN (Devamla) - Bakın, arkadaşlar, biz, laik, demokratik, sosyal hukuk devletini korumak için yemin ettik. Sizler de ettiniz arkadaşlar, bu kürsüden hep beraber yemin ettik.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Onlar ayaklarını kaldırdılar!
UMUT ORAN (Devamla) - Bu ülkenin yaşadığı sorunlarda hepimizin sorumluluğu var arkadaşlar. Bizim hedefimiz çağdaş uygarlık seviyesinin üstüne çıkmak. Bizim hedefimiz bu, bizim hedefimiz Nazi Almanya'sı olmak değil.
RECEP ÖZEL (Isparta) - Bizim de değil.
UMUT ORAN (Devamla) - Bizim insanlara umut vermemiz lazım.
BÜLENT TURAN (İstanbul) - Biliyoruz, biliyoruz!
RECEP ÖZEL (Isparta) - Vallahi, Umut Oran varken...
UMUT ORAN (Devamla) - O zaman, hepimizin daha iyi demokrasiye sahip çıkması gerekiyor. Hangi partiden olursak olalım, biz, burada, baskı rejiminin bir parçası değil, özgürlüğün, adaletin, demokrasinin sigortası olmak zorundayız. Bakın, bugün, biraz sonra, o eller kalkacak oy vereceksiniz. Bu çok önemli, özgürlükten yana mı olacaksınız, yoksa baskı rejiminden mi?
BÜLENT TURAN (İstanbul) - Senden yana olmayacağımız kesin.
UMUT ORAN (Devamla) - Demokrasiden yana mı olacaksınız, yoksa diktatörlükten mi?
İSMAİL KAŞDEMİR (Çanakkale) - Baskıyı oraya getirdi.
UMUT ORAN (Devamla) - Bakın, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, biz, bu ülkeyi umudun ve özgürlüğü ülkesi yapmak, herkesin bu ülkede adil, özgür, eşit bir şekilde yaşamasını sağlamak için kararlıyız. Size karşı, size rağmen de bunu yapacağız.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Hadi bakalım!
UMUT ORAN (Devamla) - Sandıksa sandık...
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Aferin!
BÜLENT TURAN (İstanbul) - Eyvallah!
UMUT ORAN (Devamla) - Sokaksa sokak, meydansa meydan, direnişse direniş! (CHP sıralarından alkışlar)
RECEP ÖZEL (Isparta) - "Sandıksa sandık" diyor musun?
UMUT ORAN (Devamla) - Ben, size, elinizi vicdanınıza koymanızı öneriyorum.
RECEP ÖZEL (Isparta) - "Sandıksa sandık" diyemiyorsun.
UMUT ORAN (Devamla) - Oyunuzu haktan ve halktan yana kullanmanızı tavsiye ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)