GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE BELARUS CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA GERİ KABUL ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR
Yasama Yılı:4
Birleşim:22
Tarih:27.11.2013

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Arkadaşların sorularına mümkün olduğunca cevap vereceğim, eğer eksik kalan husus olursa ilgili birimlerden -ki yargıya intikal etmiş olan var, Emniyetin soruşturmasına konu olan var veya Adalet Bakanlığını ilgilendirenler var- onların da yazılı olarak detaylı vermesini talep ederim.

Birinci husus; tabii, "Suriye'ye işte ne kadar Türk vatandaşı gidiyor, bunların sayısını biliyor musunuz?" Hayır, bunların sayısını bilmiyoruz. Katılanlar var mı? Var. En azından işte, orada çatışmalarda... Her iki tarafa da, sadece bir tarafa değil, bir tarafa katıldıklarından değil, diğer tarafa da gidiyor. Gazeteleri takip ederseniz bizim gibi herkesi görüyorsunuz; yani Suriye'deki çatışan her iki tarafa da Türkiye'den giden, katılanlar var. Ee, peki... Biz Hükûmet olarak kesinlikle Türk vatandaşlarının hiçbirinin ülkemiz dışındaki bir çatışmaya taraf olmasını istemeyiz.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Ülkemizdekini ister misiniz Sayın Bakan?

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Ya özü şu: Ülkemiz dışındaki hiçbir çatışmaya da... Ee, Türkiye'de iki kişi, kimse kavga etmiyor mu? Şimdi, işte, güneydoğuda olanlar bir şekilde ne? Bunu da tasvip etmeyiz ama ben bir gerçeği söylüyorum. Tabii ancak bir de somut bir gerçek var, hem ülkemizden her iki tarafa katılanlar var; sadece buradan değil, Çeçenistan'dan giden var, Hollanda'dan var, Almanya'dan var, Amerika'dan giden var. Artık, "bağımsız terörist" mi dersiniz, nasıl nitelerseniz nitelendirin ama oradaki çatışmalara katılanlar var. Tabii, bizim istediğimiz şey bu çatışmalara katılmamasıdır ve bu çatışmalara katılarak da hiçbir fayda hiçbir tarafa gelmez, aksine onların da böyle bir şeye ihtiyacı yoktur diye düşünüyorum; birinci husus bu. Diğeri, Sayın Özel söylemişti "Türk Silahlı Kuvvetlerinde çeşitli tarihlerde ilişiği kesilen öğrencilerle ilgili -ordudan ilişiği kesildi- bir düzenleme yapacak mısınız, bir çalışmanız var mı?" diye. Bunlarla ilgili bir çalışmamız yoktur. Daha önce yargı yolu kapalı işlemler nedeniyle silahlı kuvvetlerden ilişiği kesilenler. Ne zaman? Sıkıyönetim dönemlerinde, sıkıyönetim komutanlarının yapmış olduğu işlemlerin yargı denetimine kapalı olduğu dönemlerde ve Yüksek Askerî Şûranın yargı denetimine tabi olmayan işlemleri nedeniyle, silahlı kuvvetlerden ilişiği kesilmiş personelin, en azından yargı denetimi yapılmadan, bunların atılmasının hukuk devletine uygun olmayacağı düşünüldüğünden Türkiye Büyük Millet Meclisi bir yasa çıkardı. O yasa çerçevesinde müracaat edenler değerlendirildi, büyük bir kısmı alındı. O değerlendirme sonucunda uygun görülmeyenler de oldu. Bunlar da Askerî Yüksek İdare Mahkemesine gittiler. İdare Mahkemesi de "Yapmış olduğunuz bu işlem doğru değildir." diyerek, kabul etmediklerimizi, mahkeme kararına dayanarak kabul ettiklerimiz de oldu. Ancak çıkan yasa sadece silahlı kuvvetler mensuplarına ait olandı. Orada "öğrenci" tabiri yoktu, dolayısıyla da alınmadı. Silahlı Kuvvetler Disiplin Yönetmeliği'nin gerektirdiği bir hususta... Bu dönenleri de silahlı kuvvetlere yine almadık. Dolayısıyla, bu dönenler de diğer merkezî yönetimin başka birimlerinde uygun bir kadroda görevlendirilmesi yolu açılmıştır. Silahlı kuvvetlerimizin disiplininin sağlanması bu ülkenin ortak menfaatidir diye düşünüyorum.

Bir başka husus, yine sayın vekilimizin, bir başkasının. İşte, Gezi'de atılan "Twitter"lardan, "Facebook"lardan bir darbe girişimi çıkar mı, yer alır mı, diyerek. Ben sadece bir arkadaşımın bana gönderdiği bir mesajı, TC Bahtiyar bilmem kim diye, ismini de başına koymuş. "Yirmi dört saat devam edersek -herhâlde böyledir- Hükûmeti düşüreceğiz. Ha, biraz daha sabredin." diyerek. Yine bir başkası, herkesin bilgisi var, basından takip ederseniz: "Avrupa Birliği kurallarına göre kırk sekiz saat daha böyle devam ederse Hükûmet otomatikman düşmüş oluyor." diyerek. Doğru yanlış ama bunu gösteririm hâlâ vardır yani gelenlerden. "Ha, sabredin, biraz daha giderse Hükûmet düşecektir." diye. Dolayısıyla, o "Twitter"ları herkes gördü, basını takip eden bilir. Ha, doğruluğu, gerçekliği ne kadardır? Onu, işte, herkes, milletimiz gördü.

Bir başka, tabii, yine Kurtulmuş Bey'in... 2 vekilimiz de bu konuyla ilgili sordu.

Şimdi, Plan ve Bütçe Komisyonunda, biliyorsunuz, Ferit Mevlüt Aslanoğlu Bey, siz de oradaydınız, yine bu konu orada da dile getirildi. "Bedelli var mı?" veya... Şu anda, on beş aylık süreyi on iki aya indirdik ve 1 Ocak 2014'ten itibaren de uygulamaya geçecek ve yaklaşık da 70 bine yakın Mehmetçik'imiz terhis olacak, bu yasadan faydalanmış olacak.

"Bedelli var mı?" Orada verdiğim cevabı aynen tekrarlıyorum: Yeni bir bedelli yok. "Peki, altı aylık yedek subayların..." "Yedek" bile denmemesi lazım, subay subaydır yani yedeği askerlik görevi bittikten sonraki olanlara söylemek lazım çünkü yedek kuvvetler o bakımdan var. Dolayısıyla da "Yedek subayların -yine o kanundaki ibareyi kullanmak için- altı aylık süresini dört aya indirme veya beş aya indirme gibi bir çalışmanız var mı?" Yok. "Bedelli çalışmanız mı var?" O da yok. "Peki, niye yok?" Bizim zaten şu anda -açıkladık da- 500 binin üzerinde veya 600 bin -çünkü bazıları yine başvuruyorlar, sayı düşüyor, azalıyor gibi farklı bir şeyle- 500-600 bin arasında bir bakayamız var, bir yoklama kaçağımız var, askere gelmiyor. Ha, gelmemesinin gerekçesi ha, bedelli çıkacak... Dolayısıyla biz dedik ki daha önce de gerek affı gerek bedelliyi çok dile getirmemek lazım. Eğer bunu dile getirirseniz o zaman askere gitme düşüncesi olanlar da "Ya, bak bedelli çıkıyormuş, o hâlde ben gitmeyeyim.", "Bedellinin yaşı düşüyormuş, ben gitmeyeyim.", "Bedellinin bedeli düşüyormuş, ben gitmeyeyim." der. Dolayısıyla bizim de istediğimiz bir husus değildir. Silahlı kuvvetlerimizin ihtiyaçlarını veya bu asker sayısını ise muhakkak ki bir uzman, bir otorite var -son sözü siyaset söyler ama- "Sizin silahlı kuvvetlerdeki ihtiyacınız nedir?" diyerek... Kanunda da ibaresi var "Genelkurmay Başkanlığının bu konudaki görüşü dikkate alınarak..." Şu anda, bizim Millî Savunma Bakanlığı olarak ne askerliğin süresinin düşürülmesi ne de askerliğin bedeliyle, yeni bir bedelliyle ilgili çalışmamız yok.

Numan Kurtulmuş Bey, Genel Başkan Yardımcımız ise bunu açıkladı. Yeniden olması gerek... Bir sosyal vakıaya dikkat çekiyor, diyor ki: "500 bin ile 600 bin arasında bir kaçak var, bakaya var. Ben düşünürüm ki şahsi fikrim olarak bedeli düşürürseniz, yaşı düşürürseniz belki bu sosyal problem çözülebilir." Kendi şahsi görüşü olduğunu da dile getirdi.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) - Ama Genel Başkan Yardımcınız Sayın Bakan.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Doğrudur, Genel Başkan Yardımcımız. Biz de bir şey demiyoruz. Genel Başkan Yardımcımızdır, hâlâ da Genel Başkan Yardımcımızdır. Kendi de şahsi fikri olduğunu söylemiştir. Bunun üzerine biz işte, bir durum olduğunu...

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) - Yani böyle bir şey yok mu?

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Hayır, böyle bir çalışma bizim Millî Savunma Bakanlığında yoktur.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) - Bu 25 yaşa indirme de yok.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Evet, 25 yaşa indirme de yoktur.

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Olmayacak mı?

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Yani dedim ya, Genelkurmay Başkanlığımız, yeni bir reorganizasyon yaparsa, yeniden bir yapılanma yaparsa... Bizim silahlı kuvvetlerdeki ihtiyaç mevcudumuz, kadro durumumuz bu sayıya düşmüştür, bundan fazlasına gerek yoktur diye bir açıklama, bir görüş bize iletmediği sürece şu anki mevcut durum itibarıyla bizim ne bedelli çalışmamız vardır ne de askerliğin, farklı alandaki askerliğin süresini indirme gibi bir çalışmamız vardır. Bunu da Genel Kurulun bilgisine sunmak isterim.

Muhterem Başkanım, belki soru olmadı ama burada söz alıp da -uzatmamak için- şimdi "Belarus'tan buraya yasa dışı göç mü olur?" diye bir iki arkadaşım sordu. Tabii Rusya gibi büyük bir ülke de Türkiye'ye vizeyi kaldırdı ama...

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Sayın Başkan, benim soru sorma hakkım saklıdır. Soru sorma zamanımdan gidiyor.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Tabii, tabii.

Belarus'tan, gerçekten de ülkemize yasa dışı yollardan gelinirken yakalananlar olmuştur. 2010 yılında 68 kişi, 2011 yılında 50 kişi, 2012'de 49 kişi, toplam 167. Demek ki Belarus dahi olsa buraya kadar gelebiliyor. Onların da geri gönderilmesi için de...

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Anlaşmayı bunun için mi yaptınız Sayın Bakan?

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - İki: Bu yasa karşılıklıdır.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Yapmayın! Binlerce insan Suriye'den geliyor.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Bu yasa karşılıklıdır.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Yapmayın! 50 kişi oradan geldi diye kanun yaptığınıza değmez.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Belarus'la ilgili olarak ne hak veriyorsak aynı hakkımızı Belarus da taşıyor diye düşünüyorum. Bu çift taraflı bir anlaşmadır. Bize ne hak veriliyorsa Belarus'a da o hak veriliyordur.

Ben, yüce heyeti saygıyla selamlıyorum Muhterem Başkanım.