GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE YUNANİSTAN CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA DİPLOMATİK VE KONSÜLER MİSYONLARDA ÇALIŞAN PERSONELİN YAKINLARININ KAZANÇ GETİRİCİ BİR İŞTE ÇALIŞMALARINA İLİŞKİN ANLAŞMANIN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR
Yasama Yılı:4
Birleşim:22
Tarih:27.11.2013

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Bakan, aslında söz almaya çok niyetim yoktu ama zatıalinizin değerlendirmelerinden sonra söz almayı zorunlu gördüm ve dikkatinize bazı hususları sunacağım.

BAŞKAN - Sayın Serindağ, bir saniye rica edeceğim.

Sayın milletvekilleri, sohbet ediyorsunuz aranızda herhâlde, çok büyük bir uğultu geliyor. Lütfen özen gösterir misiniz, hatibi dinlemek isteyenlerimiz olabilir elbette ki.

Buyurun Sayın Hatip.

ALİ SERİNDAĞ (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, demin buyurdunuz ki: "Efendim, işte, Suriye'de Libya'dan gelen savaşçılar var, Çeçenistan'dan gelenler var, muhtelif ülkelerden gelenler var." Ve ilave ettiniz, dediniz ki "Türkiye, Suriye'ye geçiş noktası olarak kullanılmıyor."

Ben, şimdi, Aksaray Cumhuriyet Savcılığının sorgulama tutanağından bir ifadeyi dikkatinize sunmak istiyorum. Sayın milletvekilleri, daha sonra da mahkemeye çıkarılmış. Mesele şu: Bir arayışta 1.025 adet fünye yakalanmış, bununla ilgili sorgu tutanağı. Bakınız ne diyor: "...plakalı araç bana aittir. Ben bu araç ile Hatay ili Reyhanlı ilçesi Kuşaklı köyüne gittim. Orada "Abdülaziz" kod ismiyle tanıdığım, gerçek ismini bilmediğim Çeçenistan uyruklu bir şahıs ile görüştüm. Bu şahıs şu numaralı telefonu kullanıyordu. Bu şahıs bana irtibat kurmak için şu numaralı telefon hattını ve Nokia marka bir telefon verdi. Bu arada şahsın yanında yine kod adı "Murat" olan, gerçek ismini bilmediğim Çeçenistan uyruklu bir başka şahıs da vardı. Bu şahıslarla yaptığımız görüşmede şahıslar benim aracıma LPG tankı koydular. Ben kendilerine içinde ne olduğunu sorduğumda bana 'kablo' dediler ve oturduğum semtteki bir otoparka bırakmamı istediler." diyor. Daha fazla zamanınızı almamak için bazı bölümleri geçiyorum. "Şu tarihinde bana Abdülaziz ile yeniden buluştuğumuz... Abdülaziz bana dosyanız arasında bir fotokopisi bulunan ve Hatay ili Reyhanlı ilçesi Kuşaklı köyünü gösteren krokiyi çizip verdi ve benden buraya gitmemi istedi. Kendisiyle orada buluşacağımızı bana söylemişti. Ben kendisine niçin beni Hatay'a çağırdığını sorduğumda, kendisi bana 'Gelince görürsün.' dedi. Ben de bunun üzerine Hatay'dan Suriye'den kaçıp gelen şahısları getireceğimizi düşündüm ve bu nedenle Hatay'a gittim. Yukarıda belirttiğim şekilde Murat ve Abdülaziz benim aracıma LPG tankını yükledikten sonra yola çıktım. Yolda gelirken LPG tankının içerisine baktım, ancak bir şey göremedim. İçerisinde bomba olabileceğini tahmin ettim." Ve şöyle diyor: "Benim bildiğim kadarıyla Abdülaziz ve Murat Kafkaslarda faaliyet gösteren Kafkas Emirliği diye bir örgüte üyeler. Hatta Abdülaziz isimli şahsın Kafkas Emirliği isimli organizasyonun dünya sorumlusu olduğunu biliyorum. Abdülaziz isimli şahıs Kafkas Mücahitleri adıyla Suriye ülkesinde 500 kişilik bir grubu yönetir, aynı zamanda Esad Hükûmetine karşı savaşıyorlar. Ben herhangi bir şekilde Suriye'ye savaşa gitmedim."

Şimdi, Sayın Bakan, bu bize neyi gösteriyor? Türkiye'nin üs olarak kullanıldığını gösteriyor. Biz sizi ciddi bir devlet adamı olarak biliyoruz. O nedenle söylediklerinizin mutlaka temelinin olması gerekir. İnkârla hiçbir yere varamazsınız. Bu, dünya basınında da...

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Sayın Serindağ, onları yakalamış mıyız, yargı önüne çıkarmış mıyız?

ALİ SERİNDAĞ (Devamla) - Efendim, siz yakalamamışsınız. Tesadüfen polis çevirme yapmış, yakalanmış, o kadar.

Şimdi, bakın, güvenlik görevlileri elbette görevlerini yerine getiriyorlar. Biz kamu görevlilerine bir şey demiyoruz, Hükûmetin genel politikasını söylüyoruz. Hükûmetin genel politikasının Türkiye'yi getirdiği nokta burasıdır. Bunu inkâr etmekle bir yere varamazsınız.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Ali Bey, kamu görevlileri Hükûmet politikasını uygularlar.

ALİ SERİNDAĞ (Devamla) - Bunu kabul edin ve Türkiye'nin bir lojistik üs olarak kullanıldığını kabul edin. Şimdi Antep'e giderseniz siz bunu görürsünüz. Siz oraya koordinatör vali görevlendirdiniz. Niye görevlendirdiniz? Orada Dışişleri Bakanlığından bir görevli var. Niye var? Orayı üs olarak kullanıyorsunuz hem organizasyon üssü olarak kullanıyorsunuz hem lojistik üs olarak kullanıyorsunuz. Özgür Suriye Ordusu'nun, muhalif güçlerin tüm toplantıları orada yapılıyor, organizasyonu siz yapıyorsunuz ve bu şekilde sıyrılıp işin içinden çıkamazsınız, bunu kabul edin. Ve zaten bu anlaşıldı ki son günlerde sizin Suriye politikanız, Irak politikanız değişmeye başladı, değiştirmek zorunda kaldınız, çünkü o politika sürdürülebilir bir politika değildi. Bunu lütfen kabul edin ve vatandaşlarımıza doğru bilgi verelim.

İkinci bir husus, şimdi, demin grup önerileri nedeniyle bazı hususlar dile getirildi, sayın milletvekilleri, o konuyla ilgili de izin verirseniz bir iki hususu dile getirmek istiyorum.

Kamu görevlilerinden söz açıldı. Efendim, her zaman, her iktidar döneminde iktidarın kadrolaştığı ifade edilmiştir, bu bilinen bir gerçektir ancak bu defa söylenen biraz daha farklıdır. Kamu görevlilerinin belli bir görüşe tabi olması, daha doğrusu, kamu görevlilerinin bir görüşlerinin olması çok doğaldır. Kamu görevlisi de insandır, okumuştur, elbette üniversite mezunudur, bir görüşü olacaktır, esas olan bu görüşü görevine yansıtmamasıdır. Bakınız, size bir örnek veriyorum. Şahsen de tanıdığım bir insan ve beklemezdim. Önceki Bursa Valisi Gemlik Belediye Başkanıyla ilgili olarak şöyle diyor: "Ben takdir yetkimi iktidar lehine kullandım." Bu yanlış. Bir vali takdir yetkisini kamu lehine kullanır, kamu düzeni lehine kullanır, iktidar lehine kullanmaz, adil olarak kullanır, mesele budur.

Başka bir konu, demin Gezi olaylarından bahsedildi, Sayın Bakan da biraz efendim Gezi'den bir darbe girişimi çıkarmaya kalkıştı.

Bakın, Sayın Bakan, gençler niye sokağa çıktı biliyor musunuz? Gençler, kendilerine, özel yaşamlarına müdahale etmelerine bir tepki olarak bu eylemi ortaya koydular.

Şimdi, bunun böyle olduğu Emniyet Genel Müdürlüğünün yayınladığı istatistikten de anlaşılıyor. Bakınız kimler katılmış? 80 ilde gösteri yapılmış, 5.532 eylem gerçekleştirilmiş, 5.513 kişi göz altına alınmış -ama dikkat buyurun- bunlardan sadece 189 kişi tutuklanmış. Yani bir cadı avı başlatılmış, korku salınmış, insanlar sindirilmek istenmiş, yanlış olan bu. Devam ediyoruz, katılanların yüzde 50'si kadın ve katılanların yüzde 61'i ya üniversite öğrencisi veyahut da üniversite mezunu. Katılanların yüzde 56'sı 18-25 yaş arasındaki gençler. Katılanların yüzde 26'sı 26-30 yaş arası gençler. Yüzde 17'si 31-40... 40 yaşından daha yaşlı katılanların oranı sadece yüzde 1. Bu, gençlerin kendilerine başka bir alan bırakmamaları nedeniyle ortaya koydukları bir eylemdir. Siz, toplumun bir kesimini dışarıda bırakır, onların hiçbir isteğini dikkate almazsanız sokağa çıkmayı meşrulaştırırsınız. Aslında meşrulaştıran sizsiniz. Ve üzülerek şunu söylüyorum: Emniyet Genel Müdürlüğünün hazırladığı istatistikte "Eyleme katılanların yüzde 78'i Alevi'dir." diyor.

CELAL DİNÇER (İstanbul) - Genlerine mi bakmışlar, nasıl olmuş!

ALİ SERİNDAĞ (Devamla) - Bakınız Sayın Bakan, bu çok vahim bir durumdur.

Şimdi, içimizde avukatlar var, hâkimler var, hukukçular var. Sorgu esnasında kimseye mezhebi sorulmuyor. Bu nasıl tespit edildi? Siz insanları fişlediniz mi?

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Tabii, AKP'nin yeni derin devleti var!

ALİ SERİNDAĞ (Devamla) - Yani siz insanları fişlediniz mi?

CELAL DİNÇER (İstanbul) - Derin devlet yapmış olabilir.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Derin devlet var, eskisinden beter.

ALİ SERİNDAĞ (Devamla) - Bunların yüzde 78'inin Alevi olduğunu nasıl tespit ettiniz? Bunu bize söyleyin, biz de öğrenelim.

Eski Sayın İçişleri Bakanı gitmiş. Keşke burada olsaydı kendi zamanında kimlerin nasıl, hatta mülki idare amirlerinin nasıl fişlendiğini kendisine soracaktım. Evet, bu ciddi bir iddiadır.

CELAL DİNÇER (İstanbul) - Uzaydan GPRS cihazıyla bakmışlar, anlamışlar!

ALİ SERİNDAĞ (Devamla) - Mülki idare amirlerinin bile kendi döneminde nasıl fişlendiğini kendisine soracaktım ama sayın Bakan maalesef gitmiş.

CELAL DİNÇER (İstanbul) - Taksim'de GPRS cihazı var, uzaydan, oraya tepeden bakmışlar!

ALİ SERİNDAĞ (Devamla) - Biz sizi -demin de söyledim- ciddi bir devlet adamı olarak biliyoruz ama lütfen vatandaşlarımıza, insanlarımıza, yurttaşlarımıza doğru bilgi verelim, onları ayrıştırmayalım.

Hepinize saygılar sunuyorum.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)