| Konu: | CHP GRUBUNUN, ARTVİN MİLLETVEKİLİ UĞUR BAYRAKTUTAN VE 48 MİLLETVEKİLİNİN ARTVİN KAFKASÖR CERATTEPE MADEN SAHASININ SORUNLARININ ARAŞTIRILARAK ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLERİN BELİRLENMESİ AMACIYLA 21/11/2012 TARİHİNDE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERMİŞ OLDUĞU MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 28 KASIM 2013 PERŞEMBE GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 23 |
| Tarih: | 28.11.2013 |
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi tarafından, Artvin Kafkasör Cerattepe maden sahası konusunda gerekli önlemlerin belirlenip ivedilikle alınması konusunda verilen Meclis araştırması önergesiyle ilgili olarak Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, tespih tanesi gibi birbirine tutunmuş turkuaz renkli barajları, yeşili gelinlik giymiş doğası, masmavi gökyüzünü yemyeşil heybetiyle tırmalayan ormanlarıyla Artvin bir kent değil, bir tabiat mucizesidir. Bu özelliklerinden dolayı bölge, dünyanın doğa korumada öncelikli en önemli 25 sıcak noktasından biri olarak ilan edilmiştir. Artvin'in Cerattepe ve Genya bölgesi ise yeşil ormanları, eşi bulunmaz endemik türleri, yaban hayvanları, ormanlarla kaplı muhteşem dağ ve vadileri, millî parkları, tabiat koruma alanları ve su varlığıyla, bölgenin değil dünyanın en önemli doğal alanlarından biridir. Bölge, yeşili, suyu, doğası ve mucizevi manzarasıyla büyük bir istikbal vadetmekte, maden değil, turizmin ve hizmet sektörünün başkenti olmaya hazır bir durumda beklemektedir. Bunun için, Artvin'in turizm potansiyelini algılamak ve bunu değerlendirmek şart ve gereklidir.
"Yalancı cennet" olarak nitelendirilebilecek bu bölge, 1990'dan bu yana uluslararası şirketlerin iştahını çekmiştir. Önce, burada, Cominco Madencilik, ÇED raporu hazırlamadan maden arama faaliyeti başlatmıştır. Bu şirket, doğayı önemli ölçüde tahrip etmiştir. 2000'li yıllarda, Inmet Mining Şirketi madencilik faaliyeti konusunda Artvin halkını ikna edemediğini kamuoyuna açıklayarak Artvin'i terk etmiştir. Bu faaliyetlerle ilgili olarak halk örgütlenmiş ve Rize İdare Mahkemesine dava açılmış, sonuçta mahkeme önce yürütmeyi durdurma kararı vermiş, ardından da şirketin ruhsatlarını ve işletme hakkını iptal etmiştir. Karar, Danıştay onanmasından geçerek 2008 yılında kesinleşmiştir. Yani, bir mahkemenin verdiği karar ve bir iptal var, bu konuda kesinleşmiş bir karar var ve bu kararın üzerinde biz konuşuyoruz. Orayı yeniden işletmeye açmak, orayı yeniden mahkemenin verdiği kararın öncesi duruma getirmekle fiilî bir durum yaratmaya çalışıyoruz. 17 Şubat 2012 tarihinde, daha önce verilen yargı kararları göz önüne alınmadan buranın ihalesi gerçekleştirilmiştir. Kesinleşmiş yargı kararlarıyla işletme hakkı ve ruhsat iptalleri yok sayılmış, Artvin Cerattepe bölgesi yeniden madencilik faaliyetlerine açılmıştır. Yeşil Artvin'i gri, kirli ve yaşanmaz Artvin hâline getirme faaliyeti böyle başlamıştır.
Maden faaliyetlerinin yapıldığı alanın toprak yapısı erozyon tehdidine açık, içme suyu kaynaklarına yakındır. Bölgenin göz bebeği gibi korunması, sürdürülebilir doğa koruma planlarıyla muhafaza edilmesi gerekirken, bölgeyi tahrip edecek faaliyetlere girişilmesi düşündürücüdür.
Değerli milletvekilleri, mahkemenin daha önce verdiği kararı yok sayarak böyle bir ihalenin nasıl gerçekleştirildiği incelenmeye, irdelenmeye ve araştırılmaya değer bir konudur. Hukuk devletinde kim ya da hangi kurumun kendisini yargının üstünde gördüğünün araştırılıp ortaya çıkarılması demokrasinin geleceği bakımından zorunlu bir durumdur. Her şeye rağmen, devlet, yargı ve hukuk göz ardı edilerek yapılan bu ihale üzerine yeniden Rize İdare Mahkemesine dava açılmıştır. Trabzon Bölge İdare Mahkemesi, yapılan itiraz üzerine, faaliyetin çevresel etkilerini dikkate alarak yürütmeyi durdurma kararı vermiştir. Bölgenin madencilik faaliyeti için istismara açık hâle getirilmesi, Artvin halkını erozyon, heyelan, sarsıntı, uçurum, yıkıntı, kirli su, zehirli hava, yeşilsiz doğa ile yüz yüze bırakmıştır ve bırakacaktır.
Artvin halkı, akbaba gibi bölgeye üşüşen maden şirketleri ile yeşil doğayı hallaç pamuğu gibi atan şirket faaliyetleriyle uğraşmaktan gerçek sorunlarına ayıracak zamanı bulamaz hâle gelmiştir. Buradan açıkça söylüyorum: İnsana rağmen, Artvinliye rağmen oraya böyle bir yatırım yapmak ve bunu da kalkınma adına yaptığını söylemek totaliter rejimlere özgü bir davranış biçimi olabilir ancak. Artvinliler, HES'ler, taş ocakları, maden aramalarıyla kendilerinin cendereye alındığını söylemektedirler. Artvin halkı, HES ve maden projeleriyle âdeta göçe zorlandıklarını, yaşam alanlarının ve tarım arazilerinin insansızlaştırılmaya çalışıldığını söylemektedirler. Olgu "Ya maden ya Artvin" noktasına getirilmiştir. "Artvin'de maden katliamdır.", "Madensiz olur Artvinsiz olmaz." sloganları aslında her şeyi anlatmaktadır.
Artvin'in yüzde 60 eğimli olan yapısı onun heyelana açık bir yer olduğunu göstermektedir. Maden çalışmaları heyelanı tetikleyecek ve sonuçta Artvin ilinin tümüyle ortadan kalkması söz konusu olabilecektir. Artvin halkının, sivil toplum kuruluşlarının bu konuda gösterdikleri duyarlılığın her şeyin üzerinde selamlanmaya layık olduğunu buradan özellikle ifade etmek istiyorum.
Bu yüzden, maden, Artvin'de, maden çıkarılmasının da ötesinde bir anlam kazanmış, sosyolojik ve ontolojik bir sorun hâline gelmiştir. Maden yalnız Artvin'in değil, aslında bütün Türkiye'nin sorunudur. Bu konuda Artvin Türkiye'dir, Türkiye Artvin'dir. Demokratik bir ülkede halka ve hukuka rağmen herhangi bir konuda karar alınamaz ve uygulanamaz.
Değerli milletvekilleri, iktidarın Artvin'i ve Artvinliyi dikkate almasını buradan tavsiye ediyorum. Artvinliler ülkesine, sorunlarına ve toprağına sahip insanların memleketidir.
Bu vesileyle, bir gerçeği de burada hatırlatmak istiyorum. Mondros Ateşkes Anlaşması'nın imzalanması dolayısıyla Damat Ferit Paşa'ya "Top da vardı, tüfek de vardı. Niçin harp etmediniz ve mütareke yaptınız?" diyen kişi Artvinli General Ali Rıza Paşa'dır. 22 Temmuz 1920'de Yıldız Sarayı'nda toplanan saltanat şûrasında Sevr Antlaşması için yapılan oylamaya ret oyu veren kişi -tek kişidir- o da yine Artvinli Ali Rıza Paşa'dır.
Maden yüzünden Artvinliler gerçek sorunuyla ilgilenemez hâle gelmişlerdir. Artvin'in hemen hemen bütün ilçeleri maden, baraj ve HES'lerin neden olduğu sorunlarla karşı karşıyadır. AKP iktidarı, Artvin'in barajıyla, HES'iyle, suyuyla, madeniyle ilgilenmekte, halkın sorunlarını ise es geçmektedir.
Bunlardan birkaç tane örnek vermek istiyorum. Yusufeli ilçesi baraj yüzünden bulunduğu yerden taşınacaktır. Tarihî ilçenin taşınmasıyla ilgili hazırlıklar, bugün neredeyse yok denebilecek seviyededir. Ardanuç ile Ardahan arasında 1952 yılında başlanan 60 kilometrelik yolun hâlâ 8 kilometresi tamamlanamadığından bu yol kullanılmıyor, kullanılamıyor, bu ayıp size yeter ey AKP, yeter! (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
RECEP ÖZEL (Isparta) - Hocam, Artvin'e gittiniz mi, Artvin'e?
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) - Ardanuç ile Olur arası 46 kilometre olan yolun da 13 kilometresi stabilize olarak yapılmış, diğer tarafı olduğu gibi duruyor. Yusufeli'nin barajla, Bertalılar'ın HES'lerle, Artvin'in maden ve çevre tahribatıyla başı derttedir.
Değerli milletvekilleri, Artvin'in şehir suyu maden faaliyetinin yapılacağı bölgeden geçmektedir. Bu durum, hayati tehlikeler üretebilecek sonuç doğurabilir. Artvin'de toprağın üstünün mü, toprağın altının mı daha zengin olduğunun ortaya çıkarılması ve bunun toprağın üstündekilere yani insana yönelik olarak bir sonuç üretmesini herkesten beklemek bizim de hakkımız.
Sosyolojik ve ontolojik bir sorun hâline gelen Artvin'deki madencilik faaliyetlerinin halka, ekosisteme ve doğaya etkilerini araştırmak için Meclis araştırma komisyonu kurulması, hiç kuşkusuz, yararlı olacaktır. Böyle bir komisyonun kurulmasının, bu komisyonun Artvin'in, oradaki madencilik sahasının, onun meydana getireceği sorunların, sonuçların ortaya çıkarılmasının tespitinin ne zararı var? Buna niçin oturduğunuz yerden muhalefet getiriyor diye karşı çıkılacak, bunu anlamak da mümkün değil. Artvin'de bir maden feryadı var. Bir feryat var Artvin'de. AKP'yi bu feryadı dikkate almaya çağırıyorum. AKP'yi aklıselime ve bu komisyonun kurulmasına destek olmaya çağırıyorum, aklıseliminiz varsa eğer. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)