GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: MHP GRUBUNUN, TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ GÜNDEMİNİN "GENEL GÖRÜŞME VE MECLİS ARAŞTIRMASI YAPILMASINA DAİR ÖNGÖRÜŞMELER" KISMINDA YER ALAN, BURSA MİLLETVEKİLİ NECATİ ÖZENSOY VE ARKADAŞLARININ ENERJİ SEKTÖRÜNÜN SORUNLARININ ARAŞTIRILARAK ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLERİN BELİRLENMESİ AMACIYLA VERMİŞ OLDUĞU MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN (10/606) GÖRÜŞMELERİNİN GENEL KURULUN 3 ARALIK 2013 SALI GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:4
Birleşim:24
Tarih:03.12.2013

NECATİ ÖZENSOY (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü. Ben, dünyadaki bütün engellerin kalktığı engelsiz bir dünya diliyorum.

Bugün, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına verdiğimiz araştırma önergesinin gündeme alınmasıyla ilgili söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Sayın Başkanım, gerçekten çok büyük bir uğultu var, hatibi dinleyemiyoruz.

BAŞKAN - Doğru Sayın Korkmaz.

Sayın Özensoy, bir saniye...

Sayın milletvekilleri, uğultuyu kesebilirsek çok iyi olacak.

Buyurun Sayın Özensoy, yeniden başlatıyorum.

NECATİ ÖZENSOY (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Bakın, her çıktığımız konuşmada, kürsüde, komisyonlarda şunu ifade etmeye çalışıyoruz: Enerji politikaları hükûmet politikalarının üzerinde olmalıdır. Bu, bütün siyasi partileri ilgilendirmeli, partilerüstü bir politika hâline gelmelidir diye ifade ediyoruz.

Şimdi, burada, bugün, arkadaşlarımız tabii çok fazla ilgi duymuyorlar ama bakın Türkiye'nin en büyük problemi enerji problemidir. İşte, kaç gündür, hatta kaç aydır, kaç yıldır Sayın Bakan enerjiyle ilgili sağa sola gidiyor, işte zaman zaman birtakım akamete uğrayan görüşmeler de olsa bununla ilgili çözüm arayışları içerisine giriyor ama biz bu yapılan çalışmaların yetersiz olduğunu düşünüyoruz.

Bakın, bütün bu çalışmaların içerisinde bugün LPG'ye bir zam geldi. Yani, özellikle, taksi diye bilinen araçların kullandığı yakıt cinsi olan LPG'ye yapılan zam gerçekten bugüne kadar yapılan zamların en yükseği zammı olarak tarihe geçti diye burada ifade ediliyor. LPG'nin litre fiyatı 30 kuruş yükseldi. Şimdi, bunun dışında, tabii, mutfaklara da aynı zamanda, LPG tüpleriyle alakalı olduğu için, aynı, 15,41 oranında artmasıyla, aynı şekilde bir ateş düştü.

Şimdi, 2007 yılında seçimlere girerken -hatırlarsınız- Adalet ve Kalkınma Partisinin billboardlardaki yaptığı en büyük propagandalardan bir tanesi "Tüp gaza zam yapmadık, elektriğe zam yapmadık." idi. Tabii, o dört buçuk yılı, gerçekten, zam yapmayarak yani tüp gaza ve elektriğe zam yapmayarak geçiren Hükûmetin, demek ki bunu, o dönemden diğer döneme geçişte, siyaseten yani doğru politikalar uygulayarak değil de siyaseten yaptığı... 2007'den bugüne kadar, yapılan zamlarla yani neredeyse o geçmiş dört buçuk yılın da acısını çıkartacak şekilde, ne enflasyon ne bir başka değerlerle yan yana konulmayacak şekilde elektriğe, doğal gaza ve tüp gaza zamlarla geçirdik. İşte, bakın, buradaki yüzde 13'lük ve yüzde 15'lik zamlar, ne enflasyonun ne de bir başka bir şeyin eş değeri olan, ne kur artışının ne de dünyadaki petrol fiyatlarının artışıyla anlatılamaz, ifade edilemez bir durum diye buradan ifade etmek istiyorum.

Bakın, enerji problemleri ile ilgili, eğer Türkiye bu problemleri aşmak adına bir yola girecekse, gerçekten, burada, Türkiye Büyük Millet Meclisinde, bütün siyasi partilerin de katıldığı bir araştırma komisyonunun kurulması aciliyet kesbediyor diye düşünüyorum çünkü Türkiye'deki enerji politikalarıyla artık giderek dışa bağımlı hâle geliyoruz. Bakın, hükûmetlerin görevi, devletin görevi, arz güvenliğini, enerji arz güvenliğini sağlamak ve aynı zamanda halka ucuz enerji sağlamaktır. Şimdi, böyle baktığımızda, giderek dışa bağımlı hâle gelen bir ülke yani enerji kaynaklarının yüzde 72'si dışa bağımlı olan bir ülkede giderek artan dışa bağımlılık noktasında ve giderek halkın bu anlamda benzin, mazot, tüp gaz, doğal gaz gibi temel kullandığı birtakım enerji girdilerinin de her geçen gün zamlarla karşı karşıya kalması, demek ki, son yıllarda özellikle Hükûmetin yanlış politikalarından kaynaklanmaktadır.

Bakın, burada, şunu ifade etmek istiyorum: Orta Vadeli Program'da, 2014-2016 Programı'nda, burada 238 maddenin içerisinde 1 tane madde, 198'inci maddede "Elektrik üretiminde yerli kömür ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılmasına ağırlık verilecek, nükleer güç santralı yatırımları aksatılmadan sürdürülecek." diye bir hüküm koymuşlar. Bakın, bunun dışında, serbest ticaret anlaşmaları, gümrük, üretim, turizm, vesaire, bir sürü şey, burada, Orta Vadeli Program'da var. Eğer Türkiye, şu enerjiyle ilgili problemlerini aşamazsa, giderek dışa bağımlılık devam ederse şu 238 maddenin 237'sinin hiçbir tanesinin işe yaramayacağı aşikârdır yani Türkiye'de değil, dünyanın her yerinde enerji olmazsa, enerji arz güvenliği olmazsa hiçbir işe yaramayacağını herkes bilmektedir.

Dolayısıyla, biraz sonra, Hükûmet partisinin mensubu arkadaşlarımız çıkacak, "Biz şu kadar kurulu güçten bu kadara çıkardık; işte şöyle yatırım yaptık, şunu yaptık, bunu yaptık." gibi sözlerle sanki enerji politikalarının çok doğru olduğunu ifade etmeye çalışacaklar ama şunu ifade edeyim: Bakın, 2001'de çıkan yasalarla birlikte, 4646 sayılı Doğal Gaz Piyasası Kanunu ve 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu'yla Türkiye'de çok büyük aşama kaydedildi, özel sektörün önü açıldı, devlet artık enerji yatırımlarından giderek çıktı, hatta şu andaki devlet yatırımları enerji yatırımlarının içerisinde yüzde 5'e düştü. Bu sene, önümüzdeki bütçe döneminde bunu da konuşacağız, Enerji Bakanlığının bütçesiyle diğer bakanlıkların bütçesinin arasındaki farkları hepimiz göreceğiz. Dolayısıyla, bu gidişle, bu anlayışla, yani sadece sözle, "Efendim, şunları yapacağız, bunları yapacağız." gibi sözlerle Türkiye'deki enerji ihtiyacının, arz güvenliğinin karşılanması, sağlanması giderek zora girmektedir. Bu konuda Hükûmetin çok daha dikkatli olması lazımdır. Özellikle, enerji politikaları dış politikayla birlikte yürütülmek durumundadır.

Bakın, son aylarda, son bir yıl içerisinde hemen dibimizdeki Irak'la ilgili, Sayın Bakanın giderken uçağının geri döndürülmesi... Daha sonra, işte, Barzani'yi muhatap alarak sanki bu işin bütün bir iş bitiricisi oradaki Barzani'ymiş gibi onu âlây-ı vâlâyla karşılayıp onlarla görüşmelerin neticesinde, işte, Sayın Bakan dün Irak'a, Bağdat'a gitmek zorunda kaldı.

Bakın, Sayın Bakanın burada ifadeleri var: "Kürt petrolü akmak üzere." Yani bu tür ifadeler bile gerçekten çok yanlış ifadeler. O, Irak'ın kuzeyindeki petrolün yüzde 83'ü Bağdat'a ait, yüzde 17'si ancak kuzeydeki özerk bölgeye ait bir petrol olduğu için zaten Bağdat'ın onayı olmadan bütün bunlar gerçekleşemez.

Bakın, Türkiye Petrollerini bir an önce güçlendirmemiz lazım ama Türkiye Petrollerinin Genel Müdürünün bizzat ifadesini size söylüyorum: "Irak'ta bu kadar görüşmeler yapıyoruz ama bizi, Irak'ın o güney bölgesindeki ihalelere Türkiye petrolünü sokmadılar, Türkiye Petrollerini ihaleye almadılar." Kuzeyinde de bugüne kadarki görüşmelerdeki neticeler ortada. Dolayısıyla, Türkiye'nin hidrokarbon ihtiyacı açısından değerlendirdiğimizde dışa bağımlı olduğu açık. Karadeniz'deki, şuradaki, buradaki yaptığımız ortak araştırmalar da maalesef sonuç vermiyor. Bunun için, Türkiye, bir an önce, bu dışa bağımlılığın giderek azalması için yerli, yenilenebilir kaynakların daha etkin bir şekilde hayata geçirilmesi noktasında adımlar atmalı ama maalesef, Hükûmet bu konuda da çıkardığı kanunlarla, yenilenebilir enerji kanunlarında veya efendim, torba kanunlara eklediği birtakım maddelerle de yenilenebilir enerjiyi... Yerli kaynakların daha fazla, daha etkin kullanılmasından ziyade daha çok onların önünü keser bir şekilde kanunlar getiriyor. Yanlış bir yöndedir, yanlış bir yoldadır Hükûmet. Enerji politikalarının, ifade ettiğim gibi, bütün Meclisin partilerinin bir araya gelerek ve uzmanların da tartışma açarak daha iyiye gitmesi için bu araştırma komisyonunun kurulmasına ihtiyaç vardır.

Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)