| Konu: | 18 MAYIS KIRIM SÜRGÜNÜNÜN YIL DÖNÜMÜNE İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 108 |
| Tarih: | 17.05.2012 |
RUHSAR DEMİREL (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Yarın 18 Mayıs, büyük Kırım sürgününün yıl dönümü, bizim için bir matem günü. Bu günle ilgili birkaç cümle paylaşmak istiyorum sizinle.
Sözüme insanla başlamak istiyorum; medeniyetler kuran, akıl sahibi, düşünen, bilimi, teknolojiyi geliştiren insandan. Bilim, teknoloji gelişiyor, dünya değişiyor, toplumlar da ilerliyor ama bu ilerleme her zaman insanın hayrına, faydasına olmayabiliyor. İşte bu insan için hayırlı olmayanlardan bazıları da vahşetle ifade ediliyor. Bunların bir kısmı yalnızca bir insanı hedef alanlar değil, bir milleti, bir toplumu hedef alanları da var. Bunların içinde dünya kültürüne büyük katkıda bulunmuş, dünyanın en barışçıl toplumlarından diye bilinen biz Türk toplumunun çok büyük bir parçası, Kırım Türkleri de nasibini aldı. 18'inci yüzyılda başlayan büyük sürgünle 1,5 milyona yakın Kırım Türkü dünyanın çok çeşitli yerlerine gitmek zorunda kaldılar, kendi ana vatanlarından sürgün edildiler. 1944'ün 18 Mayısında ise Stalin ve adamları Kırım'daki bütün köyleri bastılar gece yarısı ve onlara şunu söylediler: "Hemen burayı terk ediyorsunuz yanınıza hiçbir şey almadan." Vatanlarını hatırlatan hiçbir şeyi yanlarına almalarına izin verilmedi ama Stalin ve adamları bir şeyi unuttular: Vatan yalnızca eşyayla anılmaz. Kırım Türkleri memleketlerinin kokusunu içlerinde, ciğerlerinde taşıdılar, türkülerini dillerinde taşıdılar ve memleketleriyle beraber yol aldılar bütün bu yıllar boyunca. İşte bu nedenle, bu büyük soykırımdan kurtulabilen, sağ kalabilen soydaşlarımız o devirde dünyada bağımsız tek Türk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti'nde, ak topraklarda buluştular. "Bütün Türkler tek ordu" tezini ortaya atan hemşehrimiz İsmail Bey Gaspıralı'nın da dediği gibi, dilde, fikirde, işte birlik için Türkiye'ye, ak topraklara geldiler fakat burada bulunduğumuz, burada yer aldığımız, burada yerleştiğimiz sürece Kırım'ı hiçbir zaman unutmadık, Kırım'da yaşatılanları ve bugün de yaşananları. İşte böylesi bir süreçte, 15 Mayıs 2012 günü 4 soydaşımız Ukrayna polisi tarafından gözaltına alındı; Rinat Şaymardanov, Vasvi Abduraimov, Rüstem Halilov ve Ayder Mustafayev hâlen Ukrayna polisi tarafından gözaltında tutuluyor açlık grevi yaptıkları için. Ben buradan, Sayın Dışişleri Bakanının şahsında Dışişleri personelinden istirham ediyorum: Ukrayna Hükûmetiyle geçecekleri bir iletişimle, bu soydaşlarımızın tutukluluklarının bitirilmesi için gayret sarf etmelerini rica ediyorum. Bu soykırım sürecinde yaşanan sürgünün ölüm hedefli olduğunun en somut göstergelerinden biri de Arabat köyünde unutulan sürgün edilmemiş Kırım Türklerinin Karadeniz açıklarında gemilerle denize bırakılmalarıdır. İşte, o süreçte yaşananları türkülere, marşlara döken ve Kırım Halk Cumhuriyeti'nin de kurucusu olan ve bugün, Kırım Türk Kurultayı'nın marşının sözlerini de yazmış olan Numan Çelebi Cihan'ın iki mısrasıyla sözlerime son vereceğim:
"Ant etmişim, söz vermişim millet için ölmeye,
Bilip, görüp milletimin gözyaşını silmeye."
Kırım sürgününü her 18 Mayısta matemle anıyoruz.
Çok teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (MHP, AK PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Demirel.