| Konu: | SAĞLIK BAKANLIĞI VE BAĞLI KURULUŞLARININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 25 |
| Tarih: | 04.12.2013 |
ALİ ÖZ (Mersin) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yirmi dört aydır üzerinde yoğun bir şekilde tartışılan özellikle 663 sayılı Kanun Hükmündeki Kararname'yle, yıllardır Sağlık Bakanlığının değişik kademelerinde idari görevlerde bulunmuş olan, görevlerini yapan ve bir anda kendilerinin neye uğradığını şaşıran çok sayıda araştırmacının sorunlarıyla alakalı bu yasal düzenleme yerinde olmuştur. Ancak tabii ki, burada şunu ifade etmeden geçmemek lazım: Aslında Türkiye'de sağlık sisteminde gerçekten ciddi manada ele alınması gereken, düzeltilmesi gereken çok fazla yer olduğu da aşikârdır. Bugün Kamu Hastaneleri Birliği yapısı içerisinde aynı görevlere başka branşlarda bu konuyla alakası olmayan birtakım insanların gelip atandıkları hepimizin bildiği bir gerçektir. Aslında ileriki dönemlerde bunların da yeniden başımıza ciddi sorunlar çıkaracağı da aşikârdır.
Bu ülkede sağlık idaresi bölümü mezunu olan o kadar insan varken onların bu tip görevlere atanmayıp, özellikle araştırmacı kadrosu verildikten sonra, sağlık hizmetleri bölümü mezunu, gerçekten hastane idaresinden anlayan, hastanede müdürlük yapan insanların saf dışı bırakılmış olması, Adalet ve Kalkınma Partisinin aslında sağlık çalışanlarına, kendisiyle on bir yıldır Sağlıktaki Dönüşüm Projesi'ni beraber yürüttüğü bu insanlara yapmış olduğu büyük bir haksızlıktır. Her ne kadar yasayla bugün mali hakları tekrar geri veriliyor olsa da aslında daha önce araştırmacı statüsüne atananların, boşa düşürülen bu insanların mali hak kayıplarına uğramasının sorumlusu yine Adalet ve Kalkınma Partisidir. Diğer başka bakanlıklara bağlı kadrolarda bulunup araştırmacı statüsüne atananlar aynı haklara sahip araştırmacı statüsündeyken, Sağlık Bakanlığı araştırmacılarının üvey evlat muamelesi görmesi ve farklı değerlendirilmesi, maalesef, üzülerek ifade ediyorum ki iktidarınızın onlara karşı yapmış olduğu bir haksızlıktır ama geç de olsa uzun süreli bir uğraştan sonra, gerek araştırmacı derneklerinin gerek iktidar partisi içerisindeki konuya hâkim milletvekillerinin gerekse muhalefet partisindeki milletvekillerinin bu konuyla alakalı ısrarcı tavır ve tutumları, her defasında "maliye engeline takılıyor" diye bahane edilmiş olsa da bugün ortaklaşa böyle bir kararın çıkmış olması ve bu insanların haklarının iade edilmesi de sevindiricidir. Bundan sonraki süreçte beklentimiz: Türkiye'de araştırmacı kim olacak? Eğer bir hastane müdürünün -daha önceki şekliyle- veya bir sağlık şube müdür yardımcısının, bir sağlık müdürlüğünde görevli birisinin bir evladının kendisine "Baba ben araştırmacı olmak istiyorum, hangi okulu bitirmem gerekiyor?" sorusuna vereceği cevabı bilememesi de aslında hepimizin ayıbıdır diye düşünüyorum. "Araştırmacı" adı altında böyle bir kadro ihdas etmek ve bu insanların gerçekten hak etmiş olduğu görevlerden bir kanun değişikliğiyle el çektirilmesinin doğru olmadığı kanaatindeyim.
Tabii ki araştırmacıların verdiğimiz önergeyle düzeltilmesini istediğimiz tarafı da şudur: Bu insanlar gerçekten iki yıldır mali haklarından mahrum edilmişlerdir. Biz, daha önce, bir yasayla bunları, kendi mağduriyetimizi, 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'yle, bu Parlamentonun almış olduğu kararla yaptık. Aradan geçen iki yıl sonra biz dedik ki: "Pardon, biz yanlış yapmışız. Biz size haksızlık etmişiz. O yüzden kanunla tekrar sizin haklarınızı iade ediyoruz."
O yüzden, biz, önergemizde, aradan geçen yirmi dört aylık, bunların mağduriyet yaşadıkları süreyi göz önünde bulundurarak araştırmacı olarak atandıkları ilk tarihten itibaren mali haklarının kendilerine iade edilmesinin daha doğru olacağı kanaatindeyiz.
Bu düşüncelerle yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)