GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: SAĞLIK BAKANLIĞI VE BAĞLI KURULUŞLARININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:4
Birleşim:26
Tarih:09.12.2013

TÜRKAN DAĞOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sağlıkta dönüşümle bir hizmeti alan bir de hizmeti veren, iki bölümde birtakım değişikliklere gidilmesi planlandı. Eğer OECD'nin, Dünya Sağlık Örgütünün, Dünya Bankasının verileriyle konuşacak olursak, halka yapılan hizmet yani hizmeti alan kesim bundan son derece faydalandı ve herkes de bundan memnun oldu. Biz, bunu nasıl anlıyoruz? Burada halkın memnuniyeti sorulduğu zaman, halkın memnuniyeti yüzde 70-75 gibi değerlere ulaştı ve bu da gerçekten iktidar partisine çok büyük bir prim yaptı.

Bugün, hangi hastanelere gidersek, nereye gidersek, toplum gerçekten daha evvel düşünemeyeceği kadar güzel ve düzgün bir hizmetle karşı karşıya. Ayrıca, aile hekimliği müessesesinin de kurulmuş olması, halkın sağlık hizmetlerine daha çabuk ulaşmasını sağladı.

Yalnız, burada, tabii ki bugün konuştuğumuz konu, hizmeti veren hekimler ve diğer sağlık personeliyle ilgili. Tam Gün Yasası Anayasa Mahkemesine gittiği zaman, onun geri dönüş nedeni... Tabii ki gönül arzu eder ki bir hekim tam gün çalışıyor ise o hastanenin dışında başka hiçbir şey düşünmemeli. Ancak, öyle olmadı, Anayasa Mahkemesi hekimin materyalinin insan olması nedeniyle ve bunun diğer kamu görevleriyle aynı statüde görülmemesi gerektiği için, insan sağlığıyla ilgili bir meslek olduğu için, insan sağlığının da saatleri olmadığı için; bir, sekiz, beş gibi çalışma prensibi olamayacağı için, hekim her saat çalışabilir durumda olabileceği için, hekimler için böyle çalışma saatlerini kısıtlayan ve ondan sonra da "Çalışamazsınız." şeklindeki bu yasanın olmasını uygun görmedi ve bu nedenle de Anayasa Mahkemesi bu yasayı iptal etti. O zaman, demek ki hizmeti veren kişiler için farklı şeyler düşünmemiz gerektiği gündeme geldi.

Biraz evvel sayın vekillerimden bir tanesi... Ben, şüphesiz, hekimlerin özlük haklarının düzeltilmesini canıgönülden isteyenlerden biriyim, bunun mutlaka olması gerektiğine inanıyorum. Ama, devlet hastanesinde çalışan bir hekimle üniversite kliniğinde çalışan bir hekimin aynı statüde görülmemesi gerekir. Üniversite kliniğinde -doçent veya profesör- bir öğretim üyesi dediğimiz zaman bu eğiten kişidir yani doktor yetiştiren kişidir. Bu hasta bakımı da eğitimin bir parçasıdır ama buradaki asıl neden eğitim hizmetidir. Bizim ancak bunları öğretim üyesi olarak kabul etmemiz gerekir. Tabii ki diğer devlet hastanelerinde bulunanlar, doçent veya profesörler hasta bakabilir, çok da güzel bakabilir ama hiçbir zaman üniversitedeki öğretim üyeleriyle aynı konumda düşünülemezler. Şimdi, değerli arkadaşlarım, bu nedenle, doktorların özlük haklarıyla beraber öğretim üyelerinin de bu tam gün statüsü içinde nasıl çalışacaklarını bizim planlamamız lazım.

Buradaki bu konuşmalar, bizim kendimizin veya Sayın Bakanın bunu düşünüp de bu şekilde olsun şeklinde değil. Üniversitelerle görüşüldü, rektörlerle görüşüldü; onların hepsinin fikirleri alındı ve o fikirlerin sonucunda da bir yasa ortaya çıkarıldı ve bu şimdi Mecliste tartışılıyor. Tabii ki gönlün istediği şey, burada hem hizmeti alanların hem hizmeti verenlerin aynı derecede memnun olmalarıdır.

Bu yasanın, inşallah, bütün hizmeti veren hekimler için de hayırlı olmasını diliyorum ve herkesi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)