GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2014 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE KANUNU TASARISI İLE 2012 YILI MERKEZİ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI NEDENİYLE
Yasama Yılı:4
Birleşim:28
Tarih:11.12.2013

CHP GRUBU ADINA EMİNE ÜLKER TARHAN (Ankara) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Biraz hamasetten uzaklaşalım istiyorum ve on bir yıldır bizi yöneten zihniyetin neler yaptığını bir konuşalım ve onları biz niçin istemiyoruz, bunu konuşalım. Çünkü, insan onurunu umursamıyordu bizi yönetenler, hastalığıyla boğuşan bir gencin eline para sıkıştırıyorlardı. Çocuk köleliği özendiriyorlardı bizi yönetenler. Fikirler yerine telefonları dinliyorlar, özel yetkili mahkemeleriyle terör estiriyorlardı. Örtülü ödenekle yüzlerce hastane, on binlerce konut yapabilecekken sadece üstünü örtüyorlardı. Yurtta, dünyada beton atmaktan zenginleşmişlerdi. Kendilerine koca bir sofra kurup halkın artıklarla idare etmesini istiyorlardı. Tamam, yol medeniyet, biliyoruz ama yolu sadece medeni olanlar yapmıyor. ODTÜ'yü kanatmadan yol yapamaz mıydınız sanki? Yalova Köşkü'nü hiç mi örnek almadınız? Cumhuriyetin tüm yaptıklarını hem satıp hem demir ağlara sardırıp kurucusuna dil uzattınız, diktiği ağaçları söküp kendinize "Ak Saray" yaptınız. Onca satışa rağmen, başınız belada, para azaldı galiba! Alelacele Katar'a niye gitmişti sahi Başbakan?

Başbakan özgürlüğü sadece girişim özgürlüğü sanıyor. Gençlere sabah, öğle, akşam korkuyu layık görüyor. Tabletle dolaşsınlar, erkekler emeklilik, kızlar sadece evlilik hayalleri kursunlar istiyor. İnancı hoşgörü yerine kutuplaştırmada kullanıyor. Dinî kullanırken ah, keşke ahlakı da kullansaydı, 8 ayrı yurt dışı hesabını, 20-25 gibi gitmesi lazım gelenleri, denizi feneriyle yutanları açıklayabilseydi. Bize "ekmek israfı" derken 3 helikopterle gezdiğinden, indirimden ya da ikinci elden almadıysa eğer 43 bin dolarlık saatinden, aile üniversitesinden, 6'ncı gemicikten filan söz ediliyor bugünlerde. Sahi, değerli milletvekilleri, gemilere helal sertifikası veriyor musunuz, veriyorlar mı? (CHP sıralarından alkışlar)

Özgürlük isteyen Orta Doğulular için örnek olabilirdik ama barışçı politikamızı yerle bir edip savaş istediniz, Orta Doğu cengâveri olmaya öykündünüz. Ama, hatırlayın, Başbakan zaten bir kez attan düşmüştü, bir kez daha düştü. Ve geçmişi Suud'un ittirmesi ve bir tutam ecdat kahramanlığıyla diriltebileceğinizi sandınız. Heyhat, bu sığ yeni Osmanlıcılık hayaliniz bitti, geçmiş olsun! Muhteşem taktiklerle Mursi'nin de başını yaktınız. Öyle Orta Doğu'nun lideriymiş, halifesiymiş filan, geçti o günler, geçmiş olsun diyorum. Şimdi elinizde kalan "Teröre destek oldunuz mu?" sorularının utancıdır bence. Emevi Camii'inde cuma namazı düşlerken siz, yazık ki Reyhanlı'da, Akçakale'de masumların cenaze namazı kılındı.

İkide bir değerlerden söz eden siz, içeride de komşuyu komşuya düşman ettiniz, birbirlerini ihbar etsinler istediniz. Kafayı üniversite öğrencilerine taktınız. Size ne bu gençlerin hayatından? Genç oldukları için yaşlandıklarını kanıtlayıncaya kadar suçlu mu bu çocuklar? Ne istiyorsunuz onlardan? Ve savaş ekonomisini göze alanlar "kırık fışkiye" masalları eşliğinde "Gezi ekonomiye zarar verdi." bile dediler. Zarar mı dediniz? Zarar yiten o canlardır, zarar Berkin'in okula gidememesidir. Polislere de acımadınız. Gaz kapsülü atmaktan yorgun düştüler. "Destan" dediniz. Ee, ne de olsa kimisi gaz odası kimisi gaz bombası destanı yazarmış. Dillerini kesmeye niyetlendiniz ama onlar yine de sordular "Bizim gibi 3 çocuk istediğinden emin misin?" Sizi bilmem ama ben eminim.

Cezaevi inşacısı bakanınız şehrinden 3 gencin öldürülmesine karşı sustu, sizse keşke sussaydınız, Başbakan keşke sussaydı; 1 milyonu çıkartmakla tehdit etti. Mesajı alan palalılar saldırdı. Türk Bayrağı suç aleti sayıldı. Mermiyle, kaldırım taşlarına vura vara canlar alındı. Öldüler, kör oldular, yaralandılar. Buna rağmen "kefen" diyen siz oldunuz. Oysa eli sopalıların kol gezdiği o sokaklarda asıl kefeni giyip yola çıkan onlardı. Kaldı ki sizin kefeniniz muhtemel ki ceplidir ve kurşun geçirmez, onların ki ise birkaç metre ince bez. (CHP sıralarından alkışlar) Özgürlük yolunda katledilen çocuklarımızın anısı önünde saygıyla eğiliyorum.

Parti gözetmeksizin, değerli milletvekilleri, size soruyorum... Annemin bir sözü var; annem ne der biliyor musunuz genç ölenler için? Şunu söyler: "Yattıkları yerler onları incitmesin." der, incitmesin.

Sonuç mu?

1) O gençler sizi ciddiye almıyor artık. Türkiye'de camiye sığınanlara "kötü", Mısır'da aynısını yapanlara "iyi" deniliyorsa; Esma'ya haklı gözyaşları döküp buradakilere ise o gözyaşları çok görülüyorsa ciddiye almazlar sizi. Tek ciddiye alanlar Başbakanı, biliyorsunuz, sınırda, elleri silahlı bazıları "baba" diyorlarmış; biz de sosyal medyadan öğrendik bunu.

2) Başkanlığa veda etti Başbakanınız. Milyonlar çıkmış yollara ya! Cumhurbaşkanlığı bile çantada keklik mi sizce? Değil.

3) Tuttuğunuz takımın... Başbakan tuttuğu takımın artık 34'üncü dakikasını seyredemeyecek, çıkıp gidecek o maçtan çünkü itiraza tahammülü yok çünkü muhafazakâr, asla demokrat değil ve kendini Türk ulusuna ait de hissetmiyor. Bu bapta onca makbul olan tek şey Türk usulü başkanlıktı, onu da beceremedi.

Türk, Kürt, Çerkez, Laz sanki sizden önce bu ülkede yoktu. Ben kendini soyla sopla filan ifade edenlerden, tatmin edenlerden, onlardan anlamam, nasıl yapıyorlar bilmem. Ya, yaşıyoruz işte hep birlikte şu ülkede, hep birlikte yaşıyoruz ama benim parçası olmaktan onur duyduğum bir ulus var. (CHP sıralarından alkışlar) Kurucusunun adını yazanları disipline vermeye, simgelerini sökmeye de çalışsanız Türkiye Cumhuriyeti diye bir devlet var Başbakan ve yaşayacak; üzülüyor ama yaşayacak.

Bizim ihtiyacımız, affedersiniz, adalet ama varmış gibi, bilmem kaçıncı paketle özgürlük, AVM'lerde zenginlik illüzyonları satıyor, asgari ücretlilere iki yüz yirmi bir yıl sonra ev vadediyorsunuz. Çok çocuk istiyor ama hamile kadın sevmiyorsunuz. Kadına şiddet azıtırken "En büyük adalet saraylarını da biz yaptık." diye övünüyorsunuz. Hani dünya lideri filansınız, hanım kardeşlerinize de değer veriyorsunuz ya, peki, yurttaşınız bir genç kızın, onun üzerinden, Başbakanın üzerinden inciten Putin'in masasına vurup neden "..."(x) diyemedi? Neden bunu yapamadı ve gülmeyi tercih etti? Bu mudur kadına saygısı, bu mudur? (CHP sıralarından alkışlar)

Bakın, bunca zaman iyi şeyler de yapmış olabilir kazara ama kötü şeyler yaptığını kabul edin. Yorgun, eskidi, anlamakta zorlandığı bir Türkiye var ve korkuyor, emin olun korkuyor. Yalnız, ortaklarıyla kavgalı. "Ne istediler de vermedik?" öyle mi? Bu al verler kaç masumun yaşamına, özgürlüğüne ve sağlığına mal oldu; hiç düşündünüz mü? Deniz ve Yağmur gibi, kaç çocuk babaya hasret büyüdü? Onlara gözyaşı borçlu, Başbakan onlara gözyaşı borçlu. O, göğe yaklaşmanın yolu gökdelen zannediyor ama gün gelir hesap sorulmaz mı zannediyor? Hesap sorulur gün gelir çünkü "Cellatlara kendi adalet sistemleriyle adalet dağıtmak gerek." der bir düşünür.

Haklarınıza, Sayın Başbakan -ona sesleniyorum- haklarınıza diğerlerininkini, tüm halkın haklarını feda ettiniz, halka karşı suç işlediniz ya, siz, hem de kendi adaletinizle, yarattığınız adaletle yargılanmayı hak ediyorsunuz. İşte, bu yüzden, iktidarı kaybetmekten, en çok da demokratik yollardan kaybetmekten korkuyorsunuz ama korkunun ecele faydası yok, yok ve üzgünüm... (CHP sıralarından alkışlar)

ÖMER FARUK ÖZ (Malatya) - Buna kargalar bile güler!

EMİNE ÜLKER TARHAN (Devamla) - Beyefendi, okuma yazma "level"ını atlamadan sizi vekil yazmış olabilirler.

Hepimizi hapsedemezsiniz ya, bunu yapamazsınız, hepimizi hapsedemezsiniz. Sadece biat edene özgürlük veren sisteminizin dekoru olmayacağız biz, bununla mücadele edeceğiz, inanın.

AHMET YENİ (Samsun) - Konuştukça batıyorsun!

EMİNE ÜLKER TARHAN (Devamla) - Çünkü, halkın yaratıcı enerjisini zincirlediğiniz bu şey var ya, "ileri demokrasi" dediğiniz şey, bu demokrasi değil, öyle bir şey yok. Ne olduğunu siz gayet iyi bilirsiniz. Gitmesi gereken birileri varsa o da sizsiniz.

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) - O sizsiniz!

RECEP ÖZEL (Isparta) - Siz gelemiyorsunuz ki!

İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) - Ona halk karar verir, sen değil!

EMİNE ÜLKER TARHAN (Devamla) - Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

(x) Bu bölümde Hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.