| Konu: | 2014 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE KANUNU TASARISI İLE 2012 YILI MERKEZİ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI NEDENİYLE |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 28 |
| Tarih: | 11.12.2013 |
AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü 1920'de kuruldu, cumhuriyetimizden üç yaş daha büyük. Savaş zamanı çok yerinde oluşturulan bir kurum çünkü Anadolu'da o savaşı yürütürken hem içeriye hem dışarıya neler olup bittiğini iletmek lazım. Çünkü yeni bir dünyayla iç içeyiz, bu dünyada her nerede ne yaşanıyorsa dünyanın kalan tarafıyla da ilgili sonuçları oluyor. O bakımdan, bu tür kurumları 20'nci yüzyılın başından itibaren -19'uncu yüzyılda da var- oluşturmak her devlet için gerekli hâle gelmiştir. 19'uncu yüzyılın başlarında bir İngiliz başbakanı -1800'lerin ilk başları- diyor ki Avam Kamarasında yapmış olduğu bir konuşmada: "Beyler, artık iktidarda yeni bir ortağımız var. Bu ortağımız kamuoyudur." Bu İngiliz başbakanı 1800'lerin başında bunu içerideki kamuoyu için söylüyor ama bugün yaşadığımız dünyada dünya kamuoyu diye bir şey var. O yüzden burada her ne yaşanıyorsa Amerika'da, Rusya'da, Çin'de dünya kamuoyu her yerde yaşananla ilişkili, ilgili; ülkeler, insanlar hem içeriye hem dışarıya konuşma lüzumunu hissediyorlar. İletişim çağında kitle iletişim araçlarının rolü de bir bakıma bu iletişimi sağlamak, haberdarlığı sağlamak. Ancak, kitle iletişim araçları masum değil arkadaşlar. Malum, sözlü kültür, yazılı kültür ve seyirlik kültür diyorlar. Kitle iletişim araçları bir tarafıyla toplumsal müzakereye, iktidar ilişkilerine kitlelerin katılımına aracılık ediyorlar, çok doğru ama diğer taraftan da kesinlikle yepyeni bir dünya oluşturuyorlar. Öylesine bir dünya ki bazen bizim burada yapmış olduğumuz, çok hayati anlamlar atfettiğimiz tartışmalar bile bu yeni dünyada hiçbir anlam ifade etmiyor.
Eski Yunan mitolojisinde çobanların tanrısı Pan vardır, yarısı keçi yarısı insan. Kitle iletişiminin egemen olduğu modern zamanlarda da insan, gövdesiyle bir yerde ama kafasıyla hayalî ilişkiler dünyasındadır. Bu da kitle iletişim araçları marifetiyle oluyor.
Kitle iletişim araçları, burada da, Mecliste de yaşıyoruz... Bakın, şu anda gayet sakin bir şekilde çekimler oluyor, arkada arkadaşlar biraz da uyuyor pozisyonundalar ama onların ne zaman canlı olduklarını hepiniz hatırlarsınız. Bir Amerikalı sinemacı diyor ki: "Bir filmde kapıdan giren oyuncu seyircilere hiçbir şey söylemez. Ama ne zaman ki pencereden girer, işte o zaman bir durum yaratır." Şimdi, burada da pencereden girilsin, durum olur. Pencereden girildiği zamanlar da oluyor! Bu Mecliste bütçeye ilişkin, Türkiye'nin geleceğine ilişkin hakikaten birçok tartışma, konuşma yapılıyor, bunlar layıkı veçhile basın yayın organlarında yer almıyor. Ama ne zaman ki pencereden giriliyor, mesela bir talihsiz söz söyleniyor yahut da şuraya oturuluyor yahut da masaya bir yumruk atılıyor, bardak kırılıyor, bütün bunlar haber oluyor. Mesele sadece bunların haber olması değil arkadaşlar, aynı zamanda, medya -magazinleşme diyoruz ya- insanları kışkırtıyor. Diyor ki medya: Bu habercilik tarzıyla, bu magazinleştirici anlatım tarzıyla sesinizi mi duyurmak istiyorsunuz? O zaman "action" yapacaksınız yani aksiyon, eylem yapacaksınız. Konuşmak yetmez, kapıdan girmek yetmez, pencereden girmenin yolunu bulacaksınız. İşte, bu kışkırtıcılıktır. Bu, yeni bir dünyadır. Bu, "şey"lerin anlamını, olup bitenlerin, hayatın anlamını magazinleştirici bir tarzda anlatırsanız o zaman kitle iletişiminde yerinizi bulacağını size söyleyen bir dünyadır. İnsanlar buna kışkırtılır mı? Evet. İnsanlar kışkırır mı buna? Evet. Nitekim çok çeşitli örneklerini de görüyoruz.
İHSAN ŞENER (Ordu) - "Ekşın..."
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - "Ekşın", evet.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Değerli arkadaşlar, hakikaten bu kitle iletişiminin olumlu ve olumsuz yanlarıyla neler getirdiğini anlamak görmek çok önemli, buna da beş dakika yetmez Erdem Bey.
Çok teşekkür ediyorum, saygılar. (AK PARTİ sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)