| Konu: | 2014 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE KANUNU TASARISI İLE 2012 YILI MERKEZİ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI NEDENİYLE |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 28 |
| Tarih: | 11.12.2013 |
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinize iyi geceler diliyorum.
Gecenin ilerlemiş bir saatinde 10'a yakın kurumumuzun bütçelerini görüştük. Bunlar, bir önceki turdan farklı olarak Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, Basın-Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü, Vakıflar Genel Müdürlüğü, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Atatürk Araştırma Merkezi, Atatürk Kültür Merkezi, Türk Dil Kurumu, Türk Tarih Kurumlarıdır ve bir kısmı bana doğrudan bağlı, bir kısmı da benimle, Bakanlığımla ilgili kuruluşlardır. Dolayısıyla, bir önceki turda söylediğim sözlerden farklı bir uygulamayı birlikte yapıyoruz. Kurumlarımızın bir kısmının bütçesi genel bütçe, bir kısmı da özel bütçedir.
Konuşma süreleri altmış beş dakikaya çıkarıldı, çok da faydalı oldu ama müsaade ederseniz, gecenin bu saatinde pek çok şeyin de konuşulduğunu bilerek süremi çok kısa tutmaya çalışacağım.
Öncelikle, söylemek istediğim, bütün arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum, büyük bir emekle konuşmalarını hazırladılar. Kurumlarımızın faaliyetlerini öven arkadaşlarımız olduğu gibi, alabildiğine eleştiren arkadaşlarımız da oldu, hepsine çok teşekkür ediyoruz. Biz, bu Bakanlığımız sorumluluğundaki kurumların görevlerini en iyi şekilde yapmaya çalıştıklarını, başarılı olduklarını, yıllardan beri önlerine getirilen konularda daima performanslarını yükseltici çalışmalar yaptıklarını biliyoruz. Eleştirilerden de haklı olanlar vardır, bunlardan yararlanır ve çalışmalarımızı buna göre tekrar tanzim ederiz.
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumuyla ilgili olarak, hem Yüksek Kurum hem de ona bağlı kurumlarla ilgili birkaç şey söylemek istiyorum, çok eleştiriler yapıldı.
Öncelikle şunu bilmemiz lazım, Anayasa'mızın 134'üncü maddesinde bu kurumları içerisine alan bir düzenleme var. Ona bağlı olarak 17 Ağustos 1983 tarihinde 2876 sayılı Kanun'la bu kurum kurulmuş. Fakat daha sonra, 1993 yılında, yani hemen hemen on yıl sonra Anayasa Mahkemesi bu Yüksek Kurumun kuruluş, teşkilat ve işleyişine dair 18 maddesini iptal etmiş ve büyük bir yasal boşluk meydana gelmiş, ondan sonra da bu yasal boşluk giderilememiş. 1998'ten, 1993'ten, 1995'ten bahsediyorum. 2009'dan sonra kurumlar uhdeme verildiğinde, kurum başkanlarıyla yaptığımız görüşmelerde kurumun iptal edilen maddeleriyle mevcut maddeleri arasında büyük bir uyumsuzluk olduğu, büyük bir boşluk olduğu meydana çıktı ve yeni bir kanun yapma zarureti ortaya çıktı. Bununla ilgili çalışmalarımızı yaptık ve 2011 Temmuz, Ağustos aylarında bu çalışmalar sonuçlandı ve 664 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'yle bu kurumlar yeniden yapılandırıldı.
Yeniden yapılandırıldığı tarihe kadar gerçekten görevlerini layıkıyla yerine getiremeyen, ancak bazı çalışmalarla adından söz ettiren kurumlar şimdi daha fonksiyonel hâle geldi. Bunlardan sadece bir tanesini vermek istiyorum.
İlk çıkan kanunda -ki daha sonra mülga oldu- 2876 sayılı Kanun'un 5'inci maddesinde "Yüksek Kurul" adıyla var olan ve sivil üyeleri dışında Genelkurmay Başkanı veya Yardımcısıyla, Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterinin de bulunduğu kurul toplanamamıştı, bir defa dahi toplanamamıştı ama son çıkardığımız kanun hükmünde kararnamenin 5'inci maddesinde bunun ismini "Yüksek Danışma Kurulu" olarak yeniden düzenledik. Görevlendirilen bakan bendenizim, benimle birlikte 4 bakan arkadaşımız var, 5 kurum başkanı var, Cumhurbaşkanımız tarafından seçilen, kendi alanlarında temayüz etmiş 3 bilim adamı da var. Bunların ilk toplantısını da cuma günü yani 13 Aralıkta ilk defa yapmış olacağız. Yüksek Danışma Kurulunun kanunda sayılan görevleri, çalışma usul ve esaslarına ait bir yönetmeliğimiz de var. İlk toplantımızın hayırlı olmasını diliyorum.
Sayın Halaçoğlu kurumlarımızdan birisinin on beş yıl başkanlığını yapmıştır, 1993 ve 2008. Kurumların içinde bulunduğu şartları en iyi o bilir. Yüksek Danışma Kuruluna bir eleştiri getirmiş ama Genelkurmay Başkanı ve Millî Güvenlik Kurulu Sekreterinin bulunduğu bir yapıdan şimdi tamamen kurum başkanları ve bilim adamlarıyla, 4 tane de bu kurumlarla yakın ilişkisi olabileceği düşünülen bakanlarımızın katılımıyla Yüksek Danışma Kurulu faaliyete geçmiş olacak.
Ayrıca, her kurumun 20'şer bilim adamından kurulu bilim kurulları var. Onların kendi alanlarında kurdukları komiteler var, çalışma komiteleri var. Bunlar basımlar, süreli yayınlar, paneller, konferanslar, sempozyumlar, kongre gibi bilimsel toplantıları düzenliyor, belgeseller hazırlıyor.
Bir de bu konuda bir arkadaşımız bahsetti, 1984 yılında ihdas edilmişti Atatürk Uluslararası Barış Ödülü. 1986 ve 2000 yılları arasında 1991, 1993, 1994 yılları hariç olmak üzere 10 defa kurum veya kişilere verildi. Ne var ki 2001 yılından bugüne kadar yani on iki seneden bu yana çeşitli nedenlerle ödül verilememişti. Bu durumu düzeltmek üzere harekete geçtik ve yeni hazırladığımız yönetmelik 23 Ocak 2013 tarihli Bakanlar Kurulunca onaylandı, 12 Mart 2013 tarihli Resmî Gazete'de yayınlandı. Buna göre, 0'lı ve 5'li yıllarda yeniden verilecek olan Atatürk Uluslararası Barış Ödülü'nün ilki 2015 yılında sahibini bulacaktır.
Aynı zamanda, hemen bir ay kadar önce, 1983 yılından bu yana, cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ebediyete intikalinin yıl dönümü olan 10 Kasımlarda, her yıl üst düzey devlet protokolünün katılımıyla gerçekleşen Atatürk'ü Anma Devlet Töreni'ni düzenleme görevi de kurumumuza verilmiştir ve her yıl ifa edilmektedir.
İlk defa bu yıllarda 62 yeni mesleki uzman yardımcısı aldık, personel sayımızı artırdık. Araştırma, geliştirme konularında nitelikli personel sayısını artıran kurumlarımız, Türk dilini, Türk kültür ve medeniyetini her yönüyle tanıtarak yaygınlaştırmak ve bütün insanlığa mal etmek yolunda emin ve kararlı adımlarla yürümeye devam etmektedir.
Bütün bunları şunun için söylüyorum: Bu konuda arkadaşlarımız münferit olarak kurumlar üzerinde durdular, Sayın Halaçoğlu da "Yeniden bir kanuna ihtiyaç var, bu konuda bize görev düşerse biz buna hazırız." dedi. Her zaman kendisiyle ilişki kurmaktan gerçekten mutlu da oluruz.
Birkaç konuya daha girerek kurumların bütçeleri üzerinde takdimimi yapıp sözlerime son vereceğim. Bu konuların tamamıyla ilgili, yani kurumların bütçesini görüştüğümüz hususlarda bu son yasama döneminde şu tarihe kadar tarafımıza 293 yazılı soru önergesi verilmiş, bunlardan 285'ini cevaplandırmışız, 8'i de hâlen işlemde bulunmaktadır.
Şunu rahatlıkla söyleyebilirim, Plan ve Bütçe Komisyonunda da tek tek hesabını verdim. Milletvekili arkadaşlarımızın denetim görevlerini yapmalarıyla ilgili sorularına her zaman büyük bir süratle cevap vermeye gayret ediyorum, bu konuda bir eksikliğimizin olduğunu düşünmüyorum.
Değerli arkadaşlarım, Sayın Gürkut Acar'dı, "Bu Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu için yatan paralar niçin Türkiye İş Bankasında değil bir başka bankada yatıyor?" Daha önce bunu Plan ve Bütçe Komisyonunda da sormuştu. Resmî kayıt olduğu için arkadaşlarımız merak edebilir, bunu cevaplandırmak istiyorum müsaadenizle.
Anayasa'da "Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu için Atatürk'ün vasiyetnamesinde belirtilen mali menfaatler saklı olup, kendilerine tahsis edilir." denilmektedir.
"Büyük Atatürk'ün İş Bankasındaki hisselerinin gelirlerini vasiyetname hükümlerine göre almakta olan Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu bu gelirlerinden oluşan hesaplarını İş Bankasında tutmakta iken geçtiğimiz ay ani bir kararla Vakıflar ve Ziraat Bankasına aktarmaya başlamıştır" diye bir soru sorulmuş. Bizim bu soruya verdiğimiz cevap şu: "Maliye Bakanlığının ve Hazine Müsteşarlığının çıkarmış olduğu ve Resmî Gazetenin 7 Mayıs 2012 tarih, 28285 sayılı yayınlanan Kamu Haznedarlığı Genel Tebliği'nin ilgili maddeleri uyarınca mevduatlarımızın tüm kamu kurumlarıyla birlikte kamu bankalarına aktarılması gerektiği bildirilmiştir. Konu hakkında Maliye Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığının görüşü sorulmuş, görüşleri mevduatlarımızın kamu bankalarına aktarılması gerektiği yönünde olmuştur. Bu nedenle, kamu bankalarından alınan faiz oranlarına ait teklifler: Türkiye Vakıflar Bankası Kavaklıdere Şubesinden aldığımız teklif yüzde 8,20; Türkiye Halk Bankasından aldığımız teklif altmış iki gün için yüzde 8,75; Ziraat Bankasından aldığımız teklif otuz iki gün için yüzde 8,45, doksan iki gün için yüzde 8,35 faiz teklif etmişler. Kurumun menfaatleri doğrultusunda değerlendirilerek en uygun teklifi veren Türkiye Halk Bankası tercih edilmiştir." deniyor.
Değerli arkadaşlarım, yine, Vakıflar bütçesi üzerinde Sayın Uğur Bayraktutan'ın bir sorusu oldu. Aslında, bu kürsüden bir arkadaşımızın gündeme getirmesiyle gündem dışı da cevap vermiştim. Yani, camilerde bulunan vakıf görevlilerinden kira tahsil edilmesi konusu. O zaman da arkadaşlarımız anlayış göstermişlerdi çünkü biz vakfiyeleriyle bağlıyız. Vakıfların bedduasını okudu Milliyetçi Hareket Partisinden bir arkadaşımız. Doğrudur, her vakfiyenin sonunda bir dua, bir de beddua vardır. Dolasıyla, vakıflarda çalışan insanlar da kendisini vakıflarla ilgili gören herkes de bu manevi mesuliyeti mutlaka bilirler, din görevlileri de bundan muaf değildir. Dolayısıyla, bunun cevabı, Sayın Bayraktutan'ın sorusuna karşı: Eğer bir caminin vakfiyesinde meşruta olarak belirtilmiş cami görevlilerine ait lojmanlar varsa bunlardan bedel alınmıyor. Bunlar hayrat olarak kayıtlarımızda da mevcuttur ancak vakfiyesinde akarda kayıtlanmış ve daha sonraki dönemlerde cemaat tarafından inşa edilmiş yapılardan Kamu Konutları Yönetmeliği'ne göre bedel alınmaktadır. Çünkü vakfın akarı üzerine yapılması nedeniyle vakfın gelirinin vakfedenin iradesine uygun olarak tahsil edilmesi amacına matuf olmak üzere lojman bedeli alınmaktadır. Aslında yapılması gereken rayiç kira uygulaması olmakla beraber lojman uygulaması yapılmaktadır.
Atatürk Araştırma Merkezinin neler yaptığı konusunda Sayın Yeniçeri'nin bir sorusu olmuş. Sadece bu yıl içerisinde yapılanları söyleyeyim: 26-28 Eylül 2013 tarihleri arasında "Mudanya Mütarekesi'nden Günümüze Bursa" konulu uluslararası sempozyum, 23-25 Ekimde Eskişehir'de "Kuruluşundan 90'ıncı Yılına Türkiye Cumhuriyeti" konulu uluslararası sempozyum, 30 Ekim-4 Kasım tarihleri arasında Kazakistan'da "Kazakistan-Türkiye İlişkilerinin Geleceği" konulu uluslararası sempozyum, 13-15 Kasım 2013 tarihleri arasında Ankara'da, cumhuriyet tarihi araştırmaları kapsamında "90'ıncı Yılında Lozan ve Türkiye Cumhuriyeti Uluslararası Sempozyumu" düzenlenmiştir. 25-27 Aralık 2013 tarihleri arasında Gaziantep'te "Millî Mücadelede Güney Bölgesi Sempozyumu" gerçekleştirilecektir. Çıkarılan dergiler ve süreli yayınlardan da bahsediliyor.
Radyo ve Televizyon Üst Kuruluyla ilgili bazı arkadaşlarımızın eleştirileri oldu. Bir iki tanesini, müsaade ederseniz, daha önce verdiğimiz cevaplardan da yola çıkarak sadece kısaca okumak istiyorum: "Gezi olaylarını yayınlayan kuruluşları verilen cezalarla baskı altına mı alınmaya çalışıyorlar?" Yayın kuruluşlarına Gezi Parkı eylemini yayınladıkları gerekçesiyle herhangi bir müeyyide uygulanmamıştır. Gezi Parkı eylemlerini yayınlayan birkaç kanalın diğer kanallardan farklı olarak yayın sırasında kişilere yönelik garez ifadelere yer verdikleri, doğruluğu teyit edilmemiş gerçek dışı bilgileri aktardıkları ve şiddeti özendirici şekilde yayın yaptıkları görülmüştür. Yayın ilkeleri içerisinde bazı konular var. Dolayısıyla, isterseniz o maddeyi de okuyayım: "Yayın hizmetleri tarafsızlık, gerçeklik ve doğruluk ilkelerini esas almak ve toplumda özgürce kanaat oluşumuna engel olmamak zorundadır. Soruşturulması basın meslek ilkeleri çerçevesinde mümkün olan haberler soruşturulmaksızın veya doğruluğundan emin olunmaksızın yayınlanamaz." hükmüyle, "Şu şu maddelerde yer alan yayın hizmetleri şiddeti özendirici veya kanıksatıcı olamaz." hükümlerini ihlal ettikleri gerekçesiyle Halk TV, Cem TV ve NTV'ye 1 kez uyarı, 1 kez idari para cezası, Ulusal TV'ye de 2 kez idari para cezası müeyyidesi uygulanmasına karar verilmiştir.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Diğer televizyonlar çok tarafsız!
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - İsmini zikretmediniz, bir Üst Kurul uzmanından bahsediyorsunuz. Sorularda da ismi geçtiği için... Onunla ilgili olarak -Sayın Develi'nin konuşmasından yola çıkarak, tahmin ediyorum, aynı kişiyi konuşuyoruz- kendisine ceza verilmiştir, hem yazılı olarak ikaz edilmiş hem de kınama cezası verilmiştir.
Bir kadın personelin görevden alınması kulis haberleri içerisinde geçen haberlerdir.
Sayın Sakine Öz bana beş altı defa sadece ismimle hitap etti ama sonunda belki yanlışlıkla "Sayın Bülent Arınç" dedi. Ben yine Değerli Arkadaşımıza "Sayın Sakine Öz" diyeyim. Burada yaptığınız konuşmalar, bunlar sizin kendi bilgilerinizle elde edebileceğiniz şeyler değil. Bana kalırsa bir RTÜK üyesinin kaleminden çıkmışa benziyor ama hiçbirinin doğruluğu yok, bunu da üzülerek ifade etmek istiyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Milletvekilinin bir kültürü var ya. Senin bilgin olur da onun olmaz mı?
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, bütün bunların içerisinde şunlara dikkat edebiliriz: Sayın Tunca Toskay "İktidar yanlısı, diğerleri iktidarın baskısı altında..." Türkiye'deki hem özel televizyonların hem de bazı yazılı medya organlarının iktidar yanlısı olduğunu ifade ediyorlar. Özel radyo ve televizyonların veya patronları özel kişiler olan bazı radyo ve televizyonların veya başka medya organlarının yaptıklarından herhâlde Hükûmetimizi sorumlu tutmak mümkün değil.
MUHARREM İNCE (Yalova) - Yok canım, siz zaten yapmazsınız!
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Yapmazsınız öyle bir şey ya!
MUHARREM İNCE (Yalova) - Yapar mısınız!
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Ancak TRT açısından şunu söyleyebilirim: Değerli arkadaşlarım, muhalefetin yanında alabildiğine yayın yapan -çok da haklı olarak, demokrasinin bir gereği- pek çok gazetemiz var, pek çok televizyonumuz var. Ama bunun dışında...
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Kaç tane var Sayın Arınç?
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Ben, kaç tane, gramla tartmıyorum ki bunları. Eksiği yok, onu söylemek istiyorum.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Yapma gözünü seveyim ya!
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Değerli Arkadaşım, ben gecenin bu saatinde, bak, kırk dakika, hiç böyle polemiğe girmeden, vaktinizi de almadan kısa bir özetleme yapıyorum. Yani bunların yaptıklarından patronların tutumlarını eleştirebilirsiniz, onları cesaretsizlikle suçlayabilirsiniz, onların ticari bazı ilişkileri sebebiyle Hükûmetle iyi geçinmeleri gerektiğini dahi söyleyebilirsiniz ama yani bize burada "Siz bunları yaptırıyorsunuz, siz bunlardan sorumlusunuz." derseniz...
MUHARREM İNCE (Yalova) - TRT'ye ne diyeceğiz, TRT'ye?
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - TRT'ye geleceğim zaten.
TRT bunlardan farklı. TRT bir kamu yayıncısı. Kamu yayıncılığının bir sorumluluğu var. Dolayısıyla kamudan aldığımız...
MUHARREM İNCE (Yalova) - Elektrik faturasında TRT payı ödüyoruz ya.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Onu söylüyorum tabii. Sizden aldığımız vergilerle bu kamu yayıncılığını yapıyoruz. Bunlardan bir tanesi elektrikten alınan paydır. Biz bu payı kendi dönemimizde 2 misli düşürdük. Geçmişte daha fazlaydı. İkincisi de elektronik bazı aygıtlardan aldığımız -bandrol diyoruz değil mi onlara- bandrollerden alınan bir kısım paralar. Kamu yayıncıları zaten bütün dünyada desteklenir. BBC de böyledir, Russia Today de böyledir, diğerleri de böyledir.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Ama tarafsız olsun.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Tamam, anlıyorum yani kamu yayıncısı olan bir kuruluşun şüphesiz tarafsız olması lazım, objektif olması lazım, kamu yayıncılığı ilkelerine uygun hareket etmesi lazım. Burada gördüğünüz eksikliklerin hepsini söyleyebilir, hepsini eleştirebilirsiniz ama TRT'nin ta kurulduğundan bu yana bir talihsizliği vardır: Muhalefet kendisini iktidarın borazanı olmakla suçlar. Sonra muhalefettekiler iktidar olur, suçlama sırası başkalarına gelir. 15 tane kanalıyla dünyanın dörtte 3'üne yayın ağıyla ulaşmış bir televizyon, başarılarından söz etmek gerekirken, yayınlarındaki tarafsızlık ilkesini ihlal ediyorsa elbette bu konuda bizim tedbirler almamız, sizin de denetleyici... Yani bu Hükûmetimizin... Bir özel kuruluş, bir KİT... Burada bütçesini görüşmüyoruz. Yaptıkları işler ve eylemler KİT Komisyonunda görüşülüyor, orada da arkadaşlarımızın sorularına muhatap oluyorlar.
Yalnız bir şey dikkat çekicidir: Gerçekten, geçtiğimiz günlerde yapılan aday tanıtım toplantılarında alabildiğine, belki sonuna kadar, bunların verildiğini gördüm. Bu yanlıştır, doğru değildir. Bizim yaptığımız uygulama, şu anda grup toplantılarını Türkiye Büyük Millet Meclisi Televizyonunun açık olduğu saatler dışında ise kendi yayın akışımıza uygun olarak verebildiğimiz kadar veriyoruz. Bu AK PARTİ Grubu için de geçerli, CHP, MHP, BDP grupları için de geçerli. İmkânlar ölçüsünde belki de -tamamını vermeye çalışıyoruz- tamamını verememiş olabiliriz ama bizim sorumluluğumuz sadece grup toplantılarıyla sınırlı olmalı. Adayların takdimi, adayların methedilmesi, televizyon ekranlarında birtakım görüntüler yayınlanması... Buna müdahale ettim arkadaşlar. Müdahale ettikten sonra büyükşehir belediye başkanı adaylarının yayınlanmasını takiben...
MUHARREM İNCE (Yalova) - Sayın Başbakan belediye başkanlarını tanıtmadı mı? Verilmedi mi?
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - ...alt yazı olarak geçmeye başladı.
Bütün bu uygulama yanlış da olsa biz bunu hissediyor ve ona göre tedbirlerimizi alıyoruz.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Bir de Mecliste yanlış değil mi Sayın Arınç?
MUHARREM İNCE (Yalova) - Mecliste bu tanıtımı Sayın Başbakan yaptı önce.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Böyle bir şey olabilir mi ya!
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Değerli arkadaşlar, Sayın Başkana söz vermiştim yirmi dakika diye, otuz dokuz saniyem kaldı.
Vakıflar Genel Müdürlüğümüzün çalışmaları başarılıdır. Yüksek kurumumuzun çalışmaları başarılıdır. Eğer ideolojik bağnazlık içinde olmazsak bütün bu faaliyetlerin takibinin ve hepinizin katkılarının da bu işleri daha da bereketlendireceği, güzelleştireceği inancı içindeyim.
Bana bağlı Basın-Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü ve diğer kurumların da gerçekten çok başarılı, çok iyi çalışmalar yaptığına inanıyorum. Yerel basının desteklenmesinden, radyo ve televizyonların RTÜK kanalıyla denetimine kadar her konuda onların lehine kararlar alıyoruz ve onları desteklemeye devam ediyoruz.
Kurum bütçelerimizin hayırlı olmasını temenni ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)