| Konu: | 2014 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE KANUNU TASARISI İLE 2012 YILI MERKEZİ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI NEDENİYLE |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 29 |
| Tarih: | 12.12.2013 |
BDP GRUBU ADINA HASİP KAPLAN (Şırnak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dün akşamdan bu yana bölgeden gelen telefonların sayısı 200'ü aştı. Cizre gibi on yılda bir kar yağışının olduğu bir ilçemiz dâhil; İdil, Mardin, Siirt, zaten Hakkâri tarafı her kış kapanır -bu bilinir ama- Nusaybin, İpek Yolu yani Mersin, Antakya, Antep'ten Habur'a kadar olan transit yolda -ki en önemli yol- 1 metreyi aşkın kar yağışı nedeniyle gerçekten büyük bir afet yaşanıyor. Her noktadan çok sayıda aracın şarampole yuvarlandığı, kiminin mazotunun bittiği, çoluk çocuk hastaların olduğu bilgileri geliyor. Şu görüntüler, hemen biraz önce, bir saat önce aldığımız görüntüler bunlar. Ki Cizre'ye on yılda bir o da 5 santimetre kar yağar. Ama, elli yıl önce bir kırmızı kar yağmıştı, büyük bir felaket yaşanmıştı; 2 metreyi aşkın olduğu söylenir, büyüklerimiz anlatır, biz de çok çocukken gördük. O felaket yaşandığı zaman uçaklar hem yiyecek atıyorlardı hem de hayvanlar telef olmasın diye arpa torbalarının atıldığı bir dönemdi. Bunu mutlaka o dönemde yaşayanlar bilirler.
Bu resimler şehir merkezinde çekilmiş çünkü şehir merkezinin hemen 1 kilometre ötesinde mahsur kalmış durumda araçlar ve tek olanak, şehir merkezlerinde belediye araçları şu an faaliyet gösteriyor. Bu gösterilen araçlar da belediye kepçeleri ki çok etkili olamıyor.
Buradan baktığımız zaman, tabii ki yağış bir doğal afet. Bölgeden gelen telefonlara baktığımız zaman, özellikle İdil-Nusaybin arasındaki İpek Yolu, İdil-Cizre arası. Yine, İdil-Midyat arasında Midyat Belediyesinin greyder ve buldozerleri yardıma gidiyor ve onlar da şarampole yuvarlanıyor; 100'ün üzerinde aracın kaldığı... İdil-Cizre arasında 70 civarında, Balveren tarafında 100'ün üzerinde aracın, yine Nusaybin arasında on beş saat... İlginçtir, Mardin-Diyarbakır gibi gidiş-geliş yolu olan bir güzergâh bu, çok önemli bir merkezde maalesef on beş saatten beri yollar kapalı ve araçta insanlar.
Midyat'ın Bagok bölgesinde göçebelerin yaşadığı, İdil'in Sırtköy civarında yine göçerlerin yaşadığı çadırların tamamının yağış nedeniyle çöktüğü, Yayvantepe'den sonra Erzanıh köyü... Şu an son gelen telefonda İdil'in Sulak köyü ve Alcanya mezrasında çocuk ve ağır hastaların da olduğu, araçların, konvoyun maalesef karda kaldığı bilgisi geldi.
Şimdi, buradan baktığımız zaman böyle bir afat durumunda, bir felaket durumunda, yağış durumunda kim akla gelir? İlk akla gelen işte, kurtarma ekipleri oluyor, yardımları oluyor. Tabii ki Karayolları akla gelir, Ulaştırma gelir, Karayollarının yol açması gerekir en önemlisi ama maalesef, benim Şırnak vilayetinde görüştüğüm ilçe kaymakamı ve belediye başkanlarımız bu konuda Karayollarının bu ulaşım noktalarına hâlâ erişemediğini bize bildirdiler.
Beni üzen bir şey tabii, şunu açık ifade etmek istiyorum, yeni haberler düştü "Güneydoğu kara teslim." diye. Diyarbakır'da, Şırnak'ta, Mardin'de okullar tatil. İşte, Şırnak'ta kar 1 metrenin üzerinde. Mahsur kalan yerlerin haberleri, kapanan köy yolları... Tabii ki Şırnak, Hakkâri dağlık bölge, o zaten bilinen bir gerçek ama bunlar ovada yaşananlar.
Şimdi, buradan baktığımız zaman, insanların, hasta olanların, yolda kalanların, yakıtı biten araçların ve gerçekten yaşama mücadelesi veren insanların ta Diyarbakır'dan Besta derelerine kadar, Güçlükonak'tan Uludere'ye kadar -ki oradan da haberler geldi- yaşanan bu olumsuzlukların karşısında tabii ki Karayolları tek başına yeterli değildir. Sağlık Bakanlığının helikopterleri olur -tabii ki Ulaştırma Bakanlığının var- Orman Bakanlığının yangın helikopterleri böyle dönemlerde devreye girer. Bizim bölgede, maşallah, Skorsky, Kobra çok. Güvenlik Müsteşarlığının da bütçesini görüşüyoruz. Yani, bu helikopterler, bu kobralar insani yardım konusunda bu çözüm sürecinde havalanıp bir yardımcı olsalar ne olur diye düşünüyor insan. Şaşırıp kalıyoruz.
Ben sabah AFAD'ı aradım "Genel Müdürü bağlayın." dedim, "Şurada bir tören var, oradadır." dediler. Özel Kaleme ulaştım, dedim "Böyle bir şey yaşanıyor, bilginiz var mı?" Bilgileri yok. "E, ilimizle bir temas kuralım, bize bir cevap gelmiş mi?" İli aramışlar, ilden bir talep gitmediği, valilikten bir talep gitmediği söylendi. Sonra, Sayın Atalay'la burada görüştüm, durumu aksettirdim: "Böyle böyle bir durum yaşanıyor, bu ciddi bir durum." Sayın Atalay'la görüştükten sonra 11.30'du, en son bana AFAD'dan, Özel Kalemden gelen -dönen- telefon, saat 12.30: "Şırnak Valiliğiyle görüştük, yeni talep aldık, ödenek gönderdik." İşte, böyle bir olayda, böyle acil bir durumda, insanlar, hastalar, yolda kalanlar, yakıt, bunları dikkate aldığınız zaman bir sosyal devletin bütün refleksleriyle harekete geçmesi gerekirken maalesef bir milletvekilinin AFAD'ı araması, bakanla görüşmesi, arkasından kaymakam ve belediye başkanlarıyla görüşmesinden sonra bunun dikkate alınması bizim bu konularda hâlâ yeterli bir örgütlenme ve ani bir kriz merkezi hareketliliği içinde olmadığımızı gösteriyor. Peki, elli yıl önce uçaklar kalkıp torbalarla hem yiyecek hem hayvanlar için arpa atarken elli yıl sonra, bu kadar gelişmiş, dünyanın 16'ncı büyük ekonomisi böyle bir kar yağışı karşısında bu kadar hazırlıksız yakalanabilir mi? Yakalanıyor demek. Sadece, kar yağdığı zaman İstanbul'da kriz oluyor, trafik kapanıyor, okullar tatil oluyor, Ankara'da oluyor ama ülkenin diğer bölgelerine baktığınız zaman maalesef sorun olmuyor.
Bu konudan baktığımız zaman, vatandaşın vergilerinin yerini bulması, öncelikle bu tür acil durumlarla işlev görmesi son derece önemlidir. Elbette ki bu bölgelerin bir kısmı Şırnak, Uludere, Beytüşşebap tarafı sürekli kar yağan bölgelerdir. İşte görüyoruz bazı valiliklerde donanımlı araçlar var. Rize'ye AFAD aracı tam donanımlı -Başbakanın şehrinde- verilmiş. Sanıyorum bu durumda olan aynı şehirlerin hepsine yani bir Bitlis'e, bir Van'a herhâlde bunun aynı şekilde yapılması... Ki il özel idare üzerinden bu modifikasyonu tamamlanmış arama-kurtarma araçları teslim ediliyor. "Neden yok?" sorusuna hakikaten cevap aramak istiyoruz ve bu, harcamaların sağlıklı yapılabilmesi açısından son derece önemlidir.
Burada, şunu ifade etmek istiyoruz -ki bu kısa konuşma süresi içinde-insanlarımız on sekiz saat -ki iki saat oldu- yirmi saattir bu sıkıntı içindeler, herkesi duyarlılığa çağırıyoruz. Sayın Bakanlığın diğer ilgili bakanlıkları da harekete geçirmesini diliyoruz. Bütün yurttaşlarımıza da buradan geçmiş olsun diyoruz. Bütün çığlıkları yerini, adresini bulmuştur. İnşallah, bu sıkıntıdan kurtulacaklardır.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)