GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2014 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE KANUNU TASARISI İLE 2012 YILI MERKEZİ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI NEDENİYLE
Yasama Yılı:4
Birleşim:30
Tarih:13.12.2013

CHP GRUBU ADINA YILDIRAY SAPAN (Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Kültür ve Turizm Bakanlığının bütçesi üzerinde grubum adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Ancak sözlerime milletimin bir temsilcisi olarak, Antalya'nın bir temsilcisi olarak, vatandaşın ödediği vergilerin, amacına yönelik harcanıp harcanmadığını denetleme hakkımı, Sayıştayın üst yönetimi ve Hükûmet tarafından engellenmesini kınamakla başlamak istiyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Evet, değerli arkadaşlar, bilindiği gibi turizm, emek yoğun bir sektör ve bacasız sanayi olarak ülke ekonomisine ciddi katkı sağlamaktadır. Son yıllarda Türkiye'nin çok önemli bir sorunu hâline gelen cari açık derin bir kriz yaratmıyorsa eğer, turizm sayesindedir. Turizmin, başta tarım olmak üzere birçok sektöre de can suyu verdiği bilinmektedir. Dünya üzerinde bulunduğu coğrafi konumu, doğal ve kültürel değerleri, iklimi ve zengin kültürüyle turizm için biçilmiş kaftan olan Türkiye'nin turizmden gerekli katkıyı aldığı söylenemez.

Evet, Türkiye'de turizm sektörü gelişmektedir, yatak ve gelen turist sayısı artmaktadır ama turist başına düşen gelir her nedense her yıl daha da düşmektedir. Bakınız, 2003 yılında turist başına elde edilen gelir 850 dolardır. Bu rakam 2012 yılında 798 dolara düşmüştür. 2013 yılının ilk dokuz aylık verileri incelendiğinde ise bu rakamın, bir yıl önceki verilerin de altına indiği, 789 dolara düştüğü görülmektedir.

Yine, AKP iktidarında turizmin gayrisafi millî hasıla içindeki payı yüzde 4,5'tir. 2012 yılında ise bu rakam 3,7'ye gerilemiştir.

Turizm gelirlerinin ihracata oranı 2003 yılında yüzde 28,2 iken, 2012 yılında 19,2'ye düşmüştür. İşletme ve yatırım belgeli turistik yatak sayısı neredeyse 2 kat artmasına, her yıl sektöre on binlerce yatak ilave edilmesine rağmen ülkenin turist başına geliri düşmektedir.

Bakanlığın bütçesinde turizme ayrılan katkı payı, AKP iktidara gelmeden önce 2002 yılında yüzde 34 iken, 2012 yılında bu rakam 30,7'ye gerilemiştir. 2014 bütçesinde ise yüzde 30'un da altına düşmüştür.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüz binlerce yurttaşımıza istihdam olanağı sağlayan, onlarca yan sanayinin pay aldığı, dolayısıyla oralardaki milyonlarca kişinin de umut kapısı olan turizm sektöründen elde edilen gelirin oransal olarak düşmesi, üzerinde ciddi düşünülmesi gereken bir konudur. Her yıl sektörde ciddi payı olan tur operatörlerinin, acentelerinin iflasları yaşanmaktadır. İflaslar, sektörde domino etkisi yaratmakta, otelcileri ve emekçileri vurmaktadır. Oteller haraç mezat satılıp el değiştirmekte ve çoğunlukla da yabancıların eline geçmektedir. Otel işletmecileri bu tür iflaslara karşı, destek fonu çağrısı yapmaktadır.

Türkiye'nin bacasız sanayisi, altın yumurtlayan tavuğu olan turizm sektörünün içine düştüğü çıkmazın temelinde, plansızlık ve iktidarın ilgisizliği yatmaktadır. Zira, Türkiye'nin gerçek anlamda bir master planı yoktur. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yapılan bazı strateji planları master plan değildir. Böyle bir plan olmayınca turizmin de sağlıklı gelişmesi beklenemez. Ortada hormonal bozukluğu olan sağlıksız bir gelişme söz konusudur. Başta Bakanlık yetkilileri ve turizmciler olmak üzere, herkes "Ege, Akdeniz Bölgesi, özellikle de Muğla, Antalya bölgesi yatağa doydu, buraya artık teşvikleri engelleyelim, teşvikleri başka yerlere yayalım." diyor ama her nedense otel yatırımlarının büyük bir çoğunluğu yine aynı bölgelere yapılıyor.

Turizm master planı olmadığı için turizm kıyılara sıkışmış kalmıştır, iç bölgelere açılamamıştır, doğa ve kültür turizmi geliştirilememiştir. Gelecekte alternatif turizmin yapılabileceği doğa harikası ormanlar, dağlar birkaç kişinin zenginleşmesi uğruna talan edilmektedir. Türkiye'nin oksijen deposu Kaz Dağları; Artvin'in, Rize'nin yağmur ormanları, dereleri; Tunceli'nin Munzur Çayı, Kastamonu'nun Loç Vadisi, Antalya'nın Çığlıkara sedir ormanları, Bey Dağları, Saklıkent taş ocaklarının ve siyanürlü altın arayıcılarının talanına terk edilmiştir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gelecekte Türkiye turizminin rezerv alanları olan ormanlara, millî parklara, çaylara, kanyonlara yönelik rant saldırısı karşısında ne yazık ki Kültür ve Turizm Bakanlığının sesi soluğu çıkmamaktadır. Zaten ortada bir Bakanın olup olmadığı da tartışmalıdır. Kendisine Ankara ve İstanbul'da yeni yeni ofisler açmakta, Bakanlığın bütçesini bu ofislerin tefrişine harcamakla meşguldür. Yaklaşık bir yıldır Bakan olmasına rağmen, turizmin başkenti Antalya'ya bir iki kez şöylesine bir uğramıştır. Sektörün geleceğini yakından ilgilendiren, dünyanın en önemli tur operatörlerinin, finans çevrelerinin en üst düzeyde katıldığı Antalya'daki 3'üncü Uluslararası Resort Turizm Kongresi'ne katılmamıştır. 29 Kasımdaki bu kongrede Almanya'nın eski Başbakanı Gerhard Schröder vardır ama ev sahibi Sayın Bakan yoktur. Bir gün sonra İstanbul'da Lütfi Kırdar'da seyahat acentelerinin genel kuruluna da katılmamıştır. Maalesef, Türk turizmi, görevinin bilincinde olmayan, sadece koltuk işgal eden bir bakana mahkûm edilmiştir.

Değerli arkadaşlar, sonuç olarak, Türk turizminin yapısal sorunları büyümektedir. Bir an önce sektörün temsilcileri ve uzmanlarıyla birlikte bir turizm master planı yapılmalıdır. Turizm sektöründe otelcilerin ve seyahat acentelerinin kanunları çıkarılmalı, meslek odaları kurulmalıdır. Meslek odalarına belgelendirme yetkisi verilmeli, böylece elde edecekleri gelirlerin bir kısmı ile sektörün tanıtımını yapmaları sağlanmalıdır. "Her şey dâhil" sisteminin yeniden düzenlenmesi sağlanmalıdır. "Her şey dâhil" sisteminin şehir merkezlerine uzak tesislerde uygulanması sağlanmalı, sistem kent merkezlerine yakın bölgelerde kesinlikle durdurulmalıdır. Aksi hâlde bu sistem yüzünden esnaf yok olacaktır.

Bu sistemin ilk başladığı yıllarda bin doların üstünde olan turist başına düşen gelir turizmcilere göre 700 doların da altındadır ve giderek de düşmektedir.

Değerli arkadaşlar, Türk turizminin nefes alması için bu saydıklarımın bir an önce hayata geçirilmesi gerekmektedir. Aksi hâlde Türk turizm sektörünü büyük bir kriz beklemektedir.

Hepinizi saygıyla selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)