GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2014 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE KANUNU TASARISI İLE 2012 YILI MERKEZİ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI NEDENİYLE
Yasama Yılı:4
Birleşim:30
Tarih:13.12.2013

AVRUPA BİRLİĞİ BAKANI EGEMEN BAĞIŞ (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, Avrupa Birliği Bakanlığımızın 2014 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı'nın Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda görüşülmesi vesilesiyle huzurlarınıza çıkmış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, sözlerim hemen başında, kuruluşundan bu yana bu yüce çatı altında Türkiye'nin demokratikleşme sürecine, şeffaflaşma sürecine, zenginleşme sürecine, reform sürecine, kısa adıyla Avrupa Birliği sürecine katkı sağlamış bütün milletvekillerine şükranlarımı sunuyor, ebediyete intikal etmiş olan bütün parlamenterlerimizi de hayırla, rahmetle yâd ediyorum.

Her zaman vurguladığımız gibi bu Meclis, Türk milletinin iradesinin yansıdığı aziz bir Meclistir. Bu Meclis "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir." ilkesini gururla taşıyan yüce bir Meclistir. Bütün renkleri ve zenginleriyle Türkiye'nin özeti niteliğindeki Türkiye Büyük Millet Meclisi, özellikle son on bir yılda Türkiye'nin AB sürecinin arkasındaki en önemli itici güç olmuştur. Avrupa Birliğine uyum sürecinde yapılan köklü reformlar bu Meclisin eseridir. Çıkmaz denilen kanunlar bu Meclisten çıkmış, yapılamaz denilen düzenlemeler bu Meclis tarafından yapılmıştır. Meclisimiz her zaman AB sürecine sahip çıkmıştır. Her fırsatta ifade ediyoruz, Avrupa Birliğinin yolu, belirli minvallerden, bazı siyasilerin gösterdiği herhangi bir ilden değil, buradan, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulundan geçer. Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüştüğümüz her mevzu, çıkarılan her yasa Avrupa Birliği sürecinde mesafe almamız anlamına gelir.

Bildiğiniz gibi, bu yıl Türkiye'nin AB'yle entegrasyon sürecini resmî olarak başlatan Ankara Antlaşması'nın 50'nci yılını geride bıraktık. Ne yazık ki, Türkiye, AB tarafından hiçbir ülkeye uygulanmayan çifte standartlara maruz bırakılmış, hiçbir ülkenin üyelik süreci Türkiye'ninki kadar uzun sürmemiştir. Ankara Antlaşması'na imza atıldığı gün doğan çocuklar, bugün 50 yaşındadır. Ancak buna rağmen AB, birçok zorlu süreçte Türkiye'nin pusulası olmuş, ülkemize önemli bir demokratikleşme perspektifi de sunmuştur.

Biz Hükûmet olarak, Avrupa Birliği sürecine her zaman bu hassasiyetle yaklaştık ve ülkemizi bu anlayışla Avrupa Birliği standartlarına her geçen gün daha da yakınlaştırdık. Hiç şüphesiz, bugün, Türkiye'de, Avrupa'nın en reformcu Hükûmeti işbaşındadır. Burada söz alan bazı muhalefet sözcüleri "AK PARTİ'den kurtulmadan AB sürecinde bir yere varamayız." dediler. Onlar şunu unutuyorlar: AK PARTİ, AB hedefi konusunda hiçbir zaman şaşmadı. Ama, AK PARTİ AB sürecinin, iki yüz yıllık modernleşme sürecinden temel bir farkı vardı. İki yüz yıllık süreç, çoğu zaman, millete rağmen bir süreç olmuştu, AB süreci ise milletin önündeki engelleri kaldıran, milletin kendi dinamiklerini hayata geçirmesini sağlayan bir süreç oldu. Sözde modernleşme sürecinin yarattığı sonuç vesayete dayalı bir imtiyazcılar demokrasisiydi ama Hükûmetimizin önderliğinde başlayan AB süreci, bu vesayetleri yıkarak gerçek katılımcı demokrasiye geçişi sağladı.

Yine, gururla söylüyorum, Avrupa'da gündemi en yoğun, en reformcu Meclis de Türkiye Büyük Millet Meclisidir. Partimizin iktidara geldiği 2002'den bu yana, bu çatı altında, 320 birincil, 1.600'e yakın ikincil düzenleme yasalaşmıştır. Türkiye, bugün, demokrasisiyle, ekonomisiyle, siyasi istikrarıyla, adalet, ulaşım, sağlık, AR-GE, tarım, toplu konut, eğitim ve daha birçok farklı alanda gerçekleştirdiği dev yatırımlarla birçok AB üyesinin dahi ilerisinde bir noktadadır.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Sen bu söylediklerine inanıyor musun?

AVRUPA BİRLİĞİ BAKANI EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - Ekonomik krizden bu yana Avrupa'da 6 milyon kişi işsiz kalırken Türkiye aynı dönemde 5 milyon kişiye yeni istihdam yaratmıştır. Avrupa'nın en hızlı büyüyen ekonomisi bizim ekonomimiz olmuştur. 2013 yılı bu başarıların devam ettiği, son on bir yılda olduğu gibi, yine Türkiye'nin reformcu kimliğinin öne çıktığı ve Türkiye-AB ilişkilerinde önemli gelişmelere şahitlik ettiğimiz bir yıl olmuştur.

16 Ekimde yayınlanan AB Komisyonunun 2013 Türkiye İlerleme Raporu Türkiye'nin hakkını teslim etmiş, raporda Hükûmetimizin reformlara bağlılığının altı çizilmiştir ve Anayasa Komisyonu Başkanımız Sayın Profesör Burhan Kuzu geçmiş senelerde çok eleştirdiği raporu, bu sene, öven açıklama yapmıştır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Rapor, içeriğindeki bazı eksik veya yanlış noktalara rağmen, genel olarak objektif ve yapıcı tonuyla Türkiye-AB ilişkilerinde olumlu bir atmosferin yakalanması hususunda önemli bir adım olmuştur.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Yeniden siz yazsaydınız!

AVRUPA BİRLİĞİ BAKANI EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - Yargı reformundan çözüm sürecine, demokratikleşme paketinden farklı inanç gruplarıyla diyaloğa kadar pek çok konuda raporda övgüyle bahsedilmiştir. Buna ilaveten, komisyon, müzakere sürecinde yaşanan tıkanıklığın Türkiye'nin teknik eksikliklerinden kaynaklanmadığını, tam tersi, bazı üye devletlerin süreçteki siyasi tavırlarından kaynaklandığını raporda itiraf etmiştir. Bu, çok önemli ve altı çizilmesi gereken bir zihniyet dönüşümüdür. Komisyon ilk kez bu kadar samimi ve net bir ifadeyle Türkiye'nin müzakere sürecindeki tıkanıklıktan dolayı üye ülkelerin sorumluluğuna atıfta bulunmuştur.

Ayrıca, Türkiye-AB ilişkilerinin potansiyelini tam anlamıyla kullanmanın en iyi yolunun güvenilir canlı bir müzakere süreci çerçevesinde mümkün olduğu belirtilmiş, müzakerelere ivme kazandırılmasının gerektiği vurgulanmıştır.

Değerli milletvekilleri, bütün bu çabalarımızın neticesinde, yıllardır her platformda, her vesileyle altını çizdiğimiz haksızlıklar karşısında AB Komisyonu yetkilileri de artık daha fazla sessiz kalamamış, açılış kriterlerinin bir an önce Türkiye'ye iletilmesi konusunda 23 ve 24'üncü fasıllarla ilgili özel çağrıda bulunmuştur. Bu yıl reform sürecinde izlediğimiz kararlı politikalar sadece ilerleme raporuna yansımamış, müzakere sürecimize de yeni bir ivme kazandırmıştır ve bunun neticesinde 22'nci faslın, "Bölgesel politikalar" faslının açılmasına hep beraber şahitlik ettik. Bu fasıl, hatırlarsınız, geçmişte, Sarkozy yönetiminde Fransa'nın engellediği bir fasıldı ama Hükûmetimizin azimli kararlarıyla yeni yönetimin, Hollande yönetiminin engelini kaldırmasıyla bu faslın açılması da sağlanmıştır.

Değerli milletvekilleri, yine burada bazı milletvekilleri Türkiye'nin AB sürecinde sokak diplomasisi kullandığını ve Türkiye'ye karşı söylemlere sert cevaplar verdiğini iddia etmişlerdir. Tabii, Avrupalı bazı yetkililer bizim üslubumuzla ilgili olarak muhalefet partimize, özellikle ana muhalefet partimize eğer şikâyette bulunuyorlarsa bu, doğru yolda olduğumuzun göstergesidir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Çünkü bizim milletimizin değerlerine hakaret edenlere, aşağılayanlara, küçümseyenlere, aynı, Türkiye'de kendi milletine "Göbeğini kaşıyan adam." diyenlere yaptığımız gibi hak ettikleri cevabı vermek bizim boynumuzun borcudur. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Ne oldu verdin de? Kahraman mı oldun verdin de?

AVRUPA BİRLİĞİ BAKANI EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - Ben, milletimin değerlerine hakaret edenlere hoşgörüyle yaklaşanlardan olamadım, olabilenler var, onları da gözlemliyorum ama ben, milletimin bana verdiği görev çerçevesinde adamına göre muamele yaparak, Türkiye'ye hakkıyla bir söylem, eleştiri veyahut da bir tartışmayla gelenlere hakkıyla cevap veriyorum ama hakaretle gelene de aynı, anladığı dilden cevabını vermek benim boynumun borcudur.

İşte, bu çabalarımızın neticesinde 2013 yılı, vize konusunda da gerçekten tarihî bir taçlandırmanın yılı oluyor. Bakın, AB üyesi ülkelerin birçoğunun bizim vatandaşlarımıza uyguladığı vize, aslında, 1980 darbesinin bu millete attığı en büyük kazıklardan biridir. 1980 darbesi öncesinde -Allah rahmet eylesin- rahmetli İnönü'nün 1963 yılında imzaladığı Ankara Antlaşması sayesinde bize vize uygulamaması gereken ülkelerin, Türkiye'nin gencecik fidanları Avrupa'ya sığınmacı olarak gidemesinler diye vize uygulanmasına göz yuman, hatta teşvik eden darbeci zihniyetin o yanlış, çarpık zihniyetini düzeltmek için otuz yıldır uğraşıyoruz. Ve çok şükür, bunların neticesinde, artık, Avrupa Birliği Türkiye'nin yükselen gücünün de bilinciyle Türkiye'yle vize muafiyet müzakerelerine başlamak için gerekli adımları attı.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Randevu istediler sizden! Sizden randevu mu istedi hani hakaret ettiğiniz Avrupa Birliği!

AVRUPA BİRLİĞİ BAKANI EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - Üye ülkeler, Avrupa Birliği Komisyonuna yetkiyi verdi. Kısmetse ayın 16'sında, pazartesi sabahı Sayın Başbakanımız bu konunun detaylarını halkımıza da müjdeleyecek.

Tabii, bu başarının mimarı, hiç şüphesiz sürecin her aşamasını bizzat takip eden ve bizlere "diklenmeden dik durma" talimatı veren Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan'dır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Ama emeği geçen bütün kurumlarımızı, kuruluşlarımızı iş dünyamızın temsilcilerini ben buradan, özellikle Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulundan da tebrik etmek istiyorum.

Tabii ki, vize muafiyeti Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına sağlanmış bir lütuf değildir. Bu, Türkiye'nin hem Avrupa Birliği hem de insanlık hukukundan kaynaklanan hakkıdır. Avrupa Birliğiyle Türkiye arasındaki vize muafiyeti süreci de bu hakkın teslim edilmesi anlamına gelmektedir.

Değerli milletvekilleri, burada özellikle şunu vurgulamak istiyorum: Sayın muhalefet sözcüleri "Neden AB konusunda hâlâ kararlıyız da bir Türk dünyası birliği kurulmuyor?" gibi eleştiriler getirdiler ve bu eleştirilerden bahsederken özellikle Türk dünyasındaki saygın liderlerden biri olan Kırgızistan'ın Devlet Başkanı Sayın Atambayev'den bahsettiler.

Şunu özellikle sayın milletvekillerinin dikkatine getirmek istiyorum: İlk defa bir lider, bir devlet başkanı, Sayın Atambayev Türkiye Cumhuriyeti'nin bir siyasetçisine, bir devlet adamına "Ağabey" diye hitap etmektedir. Bu "Ağabey" diye hitap ettiği kişi de Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül'dür. Bu, kendi başına Türkiye'nin Türk dünyasıyla olan ilişkilerinin en önemli göstergelerinden bir tanesidir.

Bakın, bizden evvelki iktidarların ihmal ettiği Türk dünyasıyla ilişkiler konusunda...

BÜLENT BELEN (Tekirdağ) - O zaman Bakanlığın adını değiştir Sayın Bakan, Türk dünyası bakanı ol, "AB" demekle bir şey olmuyor. Gereğini yapın o zaman.

AVRUPA BİRLİĞİ BAKANI EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - ...bizim tarihimizin başladığı nokta olarak bilinen, bugünün Moğolistan'ındaki Orhun Abidelerinin bulunduğu yerdeki o tarihî anıtlar, açıkta, hiçbir koruma altında olmadan, sadece safariye gider gibi ciplerle gidilebilen bir mekândayken, biraz sonra söz alacak olan Sayın Bakanımız Hayati Yazıcı'nın bizzat açtığı bir müzede güvence altına alınmış ve o müzeye gidilebilmesi için de Türkiye Cumhuriyeti imkânlarıyla, TİKA aracılığıyla yol yapılmıştır. Biz kendi tarihimize de, kendi milletimize de, kendi köklerimize de her zaman sahip çıktık, çıkmaya devam edeceğiz.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Şanlıurfa'nın köylerinde hâlâ yol yok Sayın Bakan. Önce, ülke içindeki yolları bir yapın.

BÜLENT BELEN (Tekirdağ) - Onu Avrupa Birliği istediği için yapmayın.

AVRUPA BİRLİĞİ BAKANI EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - Ama Avrupa Birliği süreci, bizim için, aynı zamanda bir demokratikleşme sürecidir, bir şeffaflaşma sürecidir, derin devlet zihniyetinin bu ülkeden silinme sürecidir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Onun için de biz aynı çabayı aynı kararlılıkla yürütmeye devam edeceğiz.

İşte, bu çerçevede, Avrupa Birliğinin ülkemize sağladığı mali imkânlar da çok önemlidir. Sizlerin bugün bize onaylarınızla vereceğiniz bütçenin yaklaşık 5 katı kadarını AB hibesi olarak her yıl ülkemize getiriyoruz. Bu hibelerle bugün Türkiye'nin 35 ilinde katı atık ayıklama, su arıtma tesisleri yapılıyor. Bu sene 70 bin vatandaşımız -ilkokul öğrencisinden yetişkin meslek sahibine kadar- AB fonlarıyla Avrupa'da eğitim görecekler. Geçen sene bu rakam 61 bin kişiydi. Bugüne kadar 370 bin vatandaşımız bu fonlarla Avrupa'da eğitim gördüler. Sadece, Erasmus'tan yararlanan öğrenci sayısı bu yıl 22 bin kişi oldu. Bu da Türkiye'nin eğitim konusunda ne kadar önemli başarılar elde ettiğinin bir göstergesidir. Bakın, on yıl evvel kurulan Ulusal Ajansımız, Bakanlığımızın ilgili kurumu, bugün 33 farklı ülke ajansı içerisinde Avrupa'da öğrenci hacmi açısından 3'üncü en büyük ulusal ajans hâline gelmiştir. Bu da Türkiye'nin başarısının en güzel göstergesidir.

Sayın milletvekilleri, yine, Bakanlığımıza bağlı olarak çalışan Türk Akreditasyon Kurumumuz da gerçekten çok önemli işlevler yapıyor. Bugüne kadar 849 uygunluk değerlendirme kuruluşunu akredite etmesi, bu kurumun ne kadar stratejik olduğunun bir göstergesidir. Ve kurulduğu 2002 yılından bu yana, TÜRKAK, Avrupa Akreditasyon Birliğine tam üyedir, Uluslararası Laboratuvar Akreditasyon Birliği, Uluslararası Akreditasyon Forumu gibi dünya çapındaki kuruluşlara da üye olmuştur ve karşılıklı, çok taraflı tanıma anlaşmaları imzalamıştır. Böylece TÜRKAK'ın verdiği akreditasyon hizmeti uluslararası düzeyde tanınırlık kazanmış, akredite kuruluşlarının belge ve raporları anlaşmaya taraf ülkeler tarafından da geçerli olarak kabul edilmiştir.

Değerli milletvekilleri, TÜRKAK bu yıldan itibaren helal akreditasyon konusunda çok önemli çalışmalar yapmaktadır ve 25-26 Ekim 2013 tarihinde İstanbul'da (IHAF) 2013 Uluslararası Helal Akreditasyon Forumu gerçekleştirilmiştir.

Bunu şu yüzden çok önemsiyorum: Bugün dünyada helal ürün ticaretinin, maalesef yüzde 82'si İslam Konferansı Örgütü üyesi olmayan ülkelerin elindedir. Biz, sadece Türkiye'nin değil, bütün İslam Konferansı Örgütü ülkelerin bu konuda ortak bir akreditasyon bilincine sahip olarak, bu ekonomik pastadan mümkün olduğu kadar yararlanabilmesi için de hummalı bir çalışma yapıyoruz.

Sayın milletvekilleri, Avrupa Birliği Bakanlığı olarak, Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın cumhuriyetin ilanından sonraki en önemli çağdaşlaşma projesi olarak ifade ettiği AB sürecinde, tüm bakanlıklarımızla ilgili tüm paydaşlarla uyum ve koordinasyon içerisinde çalışmalarımızı önümüzdeki dönemde de aynı kararlılıkla sürdüreceğiz.

Tek başına Avrupa Birliği Bakanlığı, Hükûmetimizin Avrupa Birliği sürecindeki kararlılığının mührü, Türkiye'nin ileri demokrasi yolculuğuna kazandırdığı önemli bir eserdir.

Avrupa Birliği Bakanlığı, kurulduğu günden bu yana Türkiye'nin reform mutfağı anlayışıyla çalışmalarını gerçekleştirmiş, bundan sonra da aynı şekilde çalışmaya devam edecektir. Umuyoruz ki bu kararlı çabalarımız AB nezdinde de artık hak ettiği karşılığı önümüzdeki dönemde görmeye başlayacak, Türkiye-AB iş birliğinin daha fazla zedelenmesi, daha fazla ertelenerek önemli fırsatların heba edilmesinin önüne geçilecektir.

Avrupa Birliği projesi bir kıtaya sığacak, günlük tartışmalarla istismar edilecek bir süreç değildir. Avrupa Birliği, bugün insanlık tarihinin en kapsamlı barış projesidir. AB üyesi ülkelerin tarihlerine baktığınız zaman, asırlarca birbirleriyle savaşmış milletlerin, bugün AB çatısı altında huzur içerisinde birlikte yaşayabildiklerini görüyoruz.

İşte, bu insanlık tarihinin en kapsamlı barış projesi, Türkiye üye olmadıkça kıtasal bir proje olarak kalmaya mahkûmdur. Türkiye'nin AB üyeliği ise o kıtasal barış projesini küreselleştirecek bir süreçtir. Biz bu yüzden, bütün bu engellere rağmen, bütün çifte standartlara rağmen, iktidarıyla muhalefetiyle hep birlikte kendi vatandaşlarımızın yaşam standartlarını yükseltecek reform yasalarını buradan, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulundan birlikte çıkararak Türkiye'nin AB sürecini, insanlığın en kapsamlı barış projesinin de küreselleşme sürecini hep birlikte insanlığa armağan etmek durumundayız.

Avrupa Birliğinin kabuğunu kırması, dünyaya açılması için Türkiye çok önemli bir fırsattır. Türkiye'siz bir Avrupa Birliği eksik ve fakir kalmaya mahkûmdur. Tabii ki Türkiye, AB üyesi olmadan da yoluna devam edebilir, tabii ki Avrupa Birliği de Türkiye olmadan aksaklıklara rağmen, eksikliklerine rağmen yoluna devam edebilir ama Türkiye-AB ilişkisi bir kazan-kazan ilişkisidir. Avrupa Birliğinin de Türkiye ile ilgili çok önemli kazanımları söz konusudur, Türkiye Cumhuriyeti'nin de Avrupa Birliği yolunda bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da çok önemli kazanımları söz konusudur. Biz bu yüzden burada siz değerli milletvekillerimizin desteğiyle Türkiye'nin demokratikleşme yolundaki kararlılığının, şeffaflaşma yolundaki kararlılığının, zenginleşme yolundaki kararlılığının ve Atatürk'ün hedef gösterdiği çağdaş medeniyetler seviyesinin üzerine çıkma yolundaki kararlılığının simgesi olan Avrupa Birliği sürecinde AB Bakanlığının bütçesi konusunda gösterdiğiniz hassasiyet için hepinize teşekkür ediyoruz.

Bütçemizin ülkemize, milletimize, demokrasimize, Avrupa Birliğine ve insanlığa hayırlı olması temennisiyle hepinize saygılar sunuyor, teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)