| Konu: | 2014 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE KANUNU TASARISI İLE 2012 YILI MERKEZİ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI NEDENİYLE |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 30 |
| Tarih: | 13.12.2013 |
AK PARTİ GRUBU ADINA BÜLENT TURAN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2014 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı'nın Adalet Bakanlığı bütçesi bölümünde AK PARTİ grubumuz adına söz aldım. Bu vesileyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, adalet insanlık tarihi kadar eski bir kavramdır. Çünkü toplumların düzenini sağlayan yegâne unsur adalettir. Albert Camus'un dediği gibi "Adalet olmadan düzen olmaz." Eski çağlardan günümüze, toplumu anlamaya çalışan, toplum bilimleriyle meşgul olan tüm filozoflar adaletin üzerine düşmüşler, bununla ilgili çalışmalar yapmışlardır. Farklı zamanlarda, farklı toplumlarda, farklı parametrelerle beraber buna ilişkin teori üreten aydınlarımız farklı kararlara varmışlardır. Örneğin Aristo'ya göre güçsüzü güçlüye karşı korumaktır adalet, Mevlâna'ya göre her şeyi yerli yerine koymaktır adalet, Machiavelli'ye göre ise güçlüden yana olmaktır adalet. Dolayısıyla, her toplumun, her kesimin, her partinin farklı adalet anlayışı olmuştur. Yasama organlarının hazırladığı hukuk kurallarının çok daha ötesinde, adalet toplumda egemen olan ahlak kurallarıyla da eş değer anlamlıdır. Adaleti yalnızca yazılı hukuk kurallarıyla beraber düşünenler, zaman içerisinde yanlış yaptıklarını anlamışlardır.
Değerli milletvekilleri, Türkiye'de adaletin gelişimi tıpkı diğer toplumlarda olduğu gibi değişiklikler arz etmiştir. Yaşam tarzının, toplum değerlerinin ve bunun daha ötesinde, toplumun temel parametrelerinin, hukuk kurallarının inkâr edilip de yasalarının ithal edilmesiyle hazırlanan adalet arayışı çoğu zaman hüsranla sonuçlanmıştır. Kanunlarımız hep var olmuş ama adalet arayışımız hep devam etmiştir.
Değerli milletvekilleri, bu konunun son örneklerini on beş yirmi yılda çok yoğun yaşadığımız ülkemizde dönüp arkaya baktığımızda hâkimlerin ve savcıların parti teşkilatlarına atandığı, âdeta askerî brifinglerle oturup kalkan yargıçların olduğu, paran kadar haklı olunan, makamın kadar tutuklu kalınan, rütben kadar cezalandırılan anlayışın olduğu ülkemizde çok önemli parametreler, çok önemli değişiklikler olmuştur.
Değerli milletvekilleri, hatırladıkça yüzümüzün kızardığı o günlerden bugünlere adalet arayışımızda çok büyük reformlar yaptığımızı gururla söyleyebiliriz. Her şeyin bitmediğini biliyoruz ama çok önemli bir adım atıldığını, çok önemli bir mesafe katedildiğini tüm toplumumuz biliyor.
2002 yılındaki büyük değişiklikten sonra yani milletin siyasi problemlere el koymasından sonra, Türkiye'de vesayetçi anlayışın büyük oranda yıkıldığı, güvenlik paradigmasının değiştiği, mevzuata bakışın önemli oranda farklılaştığı bir sürece girdik.
Değerli arkadaşlar, tüm bu paradigma değişiklikleri elbette kolay olmadı. Cezaevlerinden parti kapatmalarına, çetelerden darbelere, kavgalara, iftira kampanyalarından yurt dışı şikâyetlere kadar birçok olmadık savaşla, olmadık problemle karşılaşıldı. Ancak, biz biliyorduk ki düşünür Ali Şeriati'in dediği gibi, rahatları rahatsız etmek de AK PARTİ'nin görevi. Rahatları rahatsız etmek de AK PARTİ'nin göreviydi.
Değerli arkadaşlar, Adalet Bakanlığımız konuyla ilgili çalışmalarını yaptığında yargılama sürecini kısaltmak, hak arama yollarını artırmak, insan haklarına uygun, gelişmiş ülkelerdeki örnekleriyle beraber somut adımlar atmak için çok büyük işler yaptı. Sürem yetmediğinden dolayı bunlara ayrıntılı olarak giremeyeceğim ancak bu adımların çok somut meyvelerini hep beraber görmeye başladık. Artık ülkemizde adalet yargılaması daha hızlı sonuç veriyor. Artık ülkemizde, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gitmeden kendi ülkemizde Anayasa Mahkememize bireysel başvuru hakkından kamu denetçiliğine kadar, İnsan Hakları Kurumuna kadar birçok önemli konuda adım atıldığını, bunların da zaman içerisindeki somut verilerinin bizleri mutlu ettiğini hepiniz biliyorsunuz. Örneğin, Avrupa Birliği kriterlerine baktığımızda, ülkemizdeki tutukluluk oranlarının -tutuklu sayısının hükümlüye göre- çok daha ileriye gittiğini, çok daha örnek seviyelere geldiğini hep beraber gururla gördük. Bunların "Yetmez ama evet." olduğunu, reformlara devam edeceğimizi, büyük riskler alarak attığımız adımlara büyük riskler alarak devam edeceğimizi keyifle söyleyebilirim. Biliyorsunuz, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi önünde 2002 yılında binlere yakın rakamlarda mahkûm olan ülkemiz, son yıllarda 50-60'a kadar düşmüştür ve inşallah daha iyisi olacaktır.
Tabii ki bu uzun soluklu, bu riskli sürecin öncülerinden çok kıymetli Adalet Bakanımıza son bütçesi olmasından dolayı, yeni siyasi kararının hem şahsına hem Hataylı kardeşlerimize hayırlı olmasını, aynı konuda büyük adımlar atılmasındaki kararlılığını devam ettireceğimizi buradan keyifle söylüyorum. Kendisine siyasi hayatında tekrar başarılar diliyorum.
Tüm Genel Kurulumuzu bütçeye "evet" diyerek saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)