GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2014 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE KANUNU TASARISI İLE 2012 YILI MERKEZİ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI NEDENİYLE
Yasama Yılı:4
Birleşim:30
Tarih:13.12.2013

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Bakanlığımızın 2013 yılı bütçesi üzerinde değerlendirmeler yapmak üzere söz almış bulunuyorum. Hepinizi, heyetinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.

Tabii, şu ana kadar tavsiye niteliğinde, öneri, eleştiri niteliğinde konuşan bütün arkadaşlara teşekkür ediyorum. Bunların içerisinde konuyu doğru anlayıp doğru anlatanlar olduğu gibi, belki yanlış anlayıp da yanlış anlatanlar da oldu, bunun üzerinde biraz değerlendirmeler yapmak istiyorum. Bunun kasıtlı olmadığı kanaatindeyim. Başarı hikâyesinden falan bahsetmeyeceğim ama burada belli temel konular üzerinde biraz fikir alışverişinde bulunmamız lazım diye düşünüyorum.

Değerli arkadaşlar, öncelikle, Türkiye'nin dört bir yanında havalar bugün, geçtiğimiz yılın aynı günlerine, aralık ayına dayanarak söylüyorum, ortalama 6 derece daha soğuk. Bununla alakalı, 183 milyon metreküp civarındaki günlük tüketim şu anda 200 milyon metreküpler civarına geldi. Hamdolsun, gaz arzıyla alakalı herhangi bir sıkıntımız yok ve bununla alakalı da bütün meskenlerimizin, önemli ölçüde sanayimizin ihtiyaçları karşılanmaya devam ediyor. Yalnız, her zaman söylüyorum, geçen hafta bir televizyon programında da söyledim. Atmosfere açık işletmelerde, hele hele 1milyon 100 bin kilometre iletim ve dağıtım hattı olan işletmelerde bir kısım aksaklıkların olmasının çok muhtemel olacağını söyledim. Bakın, Heathrow Havaalanı Londra'dadır ve geçen, aşırı rüzgâr ve fırtınada yaklaşık yedi saat civarında ve 130 bin kişinin elektriksiz kaldığı bir ortam oluştu. İsveç hakeza, Moskova'da 12 milyon insan elektriksiz kaldı ve Manhattan'da yaklaşık 7 milyona yakın, komple çevresiyle beraber elektriksiz kaldığı anlar oldu. Bunu şunun için söylüyorum: Herhangi bir arızanın, herhangi bir işletme hatası diyelim ki, bunların her birisinin muhtemel olabileceğini açıklıkla söylüyorum. Çünkü 83 bin kilometre civarında doğal gaz dağıtım ve iletim hattı var. Biraz önce bahsettim, dünyanın etrafını 25 kez dolaşacak olan iletim ve dağıtım hattımız var.

Dün Yerköy'de bir trafo patladı aşırı güç çekiminden dolayı. Sayın Başbakan Yardımcımızın benden daha önce haberi olmuş, bana bildirdi. Sabah dördü yirmi geçe 2 ilçemizin de elektrik tedariki sağlanmış oldu.

Bakın, Suruç'tan bahsetti arkadaşımız. Suruç'ta 2x50 mwa'lık trafomuz vardır. Birisi aşırı güç çekiminden dolayı yanmıştır. Şimdi, biz onu değiştiriyoruz. Ancak, şimdi, bu nereden kaynaklanıyor? Bakın, şu anda hâlâ oradaki vatandaşlarımızın, sehven olduğuna inandığım bir şekliyle, yüzde 76'sı elektriği hâlâ kaçak kullanıyor arkadaşlar. Geri kalan yüzde 24'ünün de yüzde 20'si tahakkukta para ödüyor.

Şimdi, her şeyi açık konuşmak istiyorum. Bir köyde -arkadaşlarım geldiler, bana bunu söylediler- 3 tane vatandaşımıza 5'er TL, ayda 5'er TL para yatırttırılıyor. Biz dedik ki: Bu köyde para ödeyen yok. Köyün elektriğini normalde kesecek işletmeci. Deniyor ki: "3 tane vatandaşımız orada elektrik parasını ödüyor." Bakın, 5'er TL'den. O yüzden, biz birbirimizi aldatmayalım arkadaşlar, açık ve net olalım. Bizim Türkiye'nin dört bir yanında, Edirne'den Kars'a, Sinop'tan Hatay'a varıncaya kadar vatandaşlarımızın hakkının, hukukunun korunması için uğraşmamız lazım.

Bazı arkadaşlarımız haklı olarak dediler ki: "Kayıp kaçak oranlarıyla alakalı neler yaptık?" Evet, kayıp kaçak oranlarının daha hızlı da düşürülmesi lazım. Bugün Dicle ve Van bölgesini çıkarttığımızda Türkiye'nin kayıp kaçak ortalaması Avrupa Birliğinin kayıp kaçak ortalamasından düşüktür; yüzde 9,4'tür. Şimdi, bize düşen görev o bölgelerimizde de bunu yapmaktır arkadaşlar. Bunu nasıl yapacağız? Vatandaşımıza anlatacağız, dokusu, yapısı sağlam olan vatandaşımıza bunları aktaracağız, ödeme alışkanlıkları kazandıracağız ve oradaki şirket 762 milyon TL'lik faizi sildi; asıl paralarla alakalı "Eğer tahsilat yapacaksak asıl paraları da indiriyorum ama tek şartla, abone olmanız şartıyla." dedi.

Şimdi, 22 bin 700 tane sulama pompasından 580 tane abone olundu. Arkadaşlar, biz bir noktasında buna "Dur." demek durumundayız, buna kayıtsız kalamayız, "Neyse, o zaman yapılsın." diyemeyiz. Bu irade koyduğumuz yapıya hep beraberce sahip çıkacağız. Oradaki vatandaşımız da bizim vatandaşımız. Her türlü kolaylığın sağlanmasında -ama abone olmak kaydıyla- her birimiz görev yapacağız. O yüzden, biz bu iradeyi gösteriyoruz ve bunun da bizim önümüzdeki vizyon, önümüzdeki stratejik hedefler ve önümüzdeki politikalar çerçevesinde mutlaka yapılabiliyor olması lazım.

Değerli arkadaşlar, bugün yaklaşık 1,8 milyar TL'lik bizim Bakanlık bütçemiz ama aynı zamanda ilgili kuruluşlarımızın da yatırım ödeneğiyle beraber 6 milyarlık bir rakamla huzurunuza gelmiş bulunuyoruz. Bağlı, ilgili ve ilişkili bütün kurumlarımızla beraber bunların her birisini inşallah önümüzdeki yıl yönetmeye gayret edeceğiz.

Şimdi, bizim arz güvenliğimizi sağlamakla alakalı, bir milletvekili arkadaşımız "Somut şeyler söyler misiniz?" dedi yani neler yapacağız? Biz genel cümlelerle şunu söylüyoruz, somutlara da geçiyorum: Bizler Türkiye'nin büyümesini... Ki yalnızca kasım ayı itibarıyla söyleyeyim tahakkuk etmiş rakamı, geçen yılın kasım ayına göre yüzde 4,2 tüketimimiz arttı, geçen ayın elektrik tüketimine göre de yüzde 5,7 civarında arttı. Türkiye'deki enerji büyümesi, ekonomik büyümemizden daha fazla olmak zorunda ki hak edilen refah seviyesi daha fazla sunulabiliyor olsun. O yüzden, büyüyen Türkiye'nin büyüyen enerji sektörünü mutlaka oluşturmamız lazım; o yüzden, yerli kaynaklarımızı, yenilenebilir kaynaklarımızı, su, rüzgâr, güneş, jeotermal gibi kaynakları, biyokütle gibi kaynakların her birini olabildiğince harekete geçirmemiz lazım ve bu yatırımları da hızlıca yapmamız lazım.

İsim vermeyeceğim ama bir haberden alarak söylüyorum. Şimdi, biz üretirsek bunu iletmemiz lazım, iletirsek dağıtmamız lazım, dağıtıyorsak da kullanmamız lazım. "Köylü kardeşlerimiz görevlileri dereye attı..." Haberin altına bakıyorum yani niçin dereye atmışlar yani maden mi aradılar orada, çevreyi mi kirlettiler? "Elektrik iletim hattının direğini dikmeye giden görevliler köylülerimizin tepkisiyle karşılaştı ve derede buldular kendilerini..."

Arkadaşlar, bu iletim hattını biz niçin yapıyoruz? Herhangi bir milletvekilimizin herhangi bir ildeki ihtiyacını yani Türkiye'nin büyüyen ihtiyacını karşılamak üzere yapıyoruz. Şimdi, eğer ben bu iletim hattını o vatandaşımızın tarlasından geçtiğim oradaki 10 metrekarelik yeri ben alamıyorsam, bunu iletemiyorsam burada önemli bir yanlışlık var demektir. Bakın, doğal gaz iletim boru hatlarıyla alakalı zaman zaman o güzelim bitki örtüsünden, çilek örtüsünün yanından geçtiğimiz oluyor. Arkadaşlar bildiriyorlar, biz kendilerine diyoruz ki: "Arkadaşlar güzergâh değiştirme imkânımız var mı, coğrafya buna müsaade ediyor mu?" Müsaade ettiği yerde yapıyoruz, müsaade etmediği yerde yapmıyoruz arkadaşlar. Bugün, Trakya'dan Dilovası'na varıncaya kadar, Türkiye'nin ortalama büyüme hızının 4 katı civarında büyüme hızı var, öyle mekânlar var ki 4 katı hızla büyüyor. Şimdi, biz oraya iletimini götürmemiz lazım.

Bakın, Ataşehir'de biz bir yer istiyoruz, Ataşehir'de finans merkezi olacak ve orada katlar yükselecek. Önceden bunu görüyoruz, iki yıl önceden kamulaştırma hazırlıklarını yapıyoruz. Bugün Dilovası'ndan geçip de İstanbul'a ulaşacağımız ve aynı şekilde Gemlik'ten gelip de ulaşacağımız herhangi bir yer artık bulunmuyor. Çanakkale Boğazı'nın altından geçiyoruz. Eğer ben burada kalkıp da bu iletim hattını yapamazsam arkadaşlar evin yolunu bulamam. O yüzden, birbirimize yardımcı olacağız ve mutlaka bununla alakalı, Türkiye'nin gelişmesine, büyümesine her yönüyle katkı koyacağız.

Şimdi, biz arz güvenliğiyle alakalı neler yapmak istiyoruz? Öncelikle, tespit ettiğimiz ve 14 milyar ton civarındaki yerli kömürümüzün mutlaka 2023 yılına kadar hepsinin kullanılabiliyor olması lazım. Hepsinin bitirilmesi anlamında söylemiyorum, kullanılmaya başlanacak, otuz yıllığına, kırk yıllığına bunlar değerlendirilecek. Değerli arkadaşlar, Afşin-Elbistan, Konya Karapınar, Eskişehir Alpu, Soma, Çanakkale ve birçok ilimizde bunlarla alakalı geliştirdiğimiz kömürlerin enerjiye dönüşmesi lazım.

Bakın, akışkan yataklı kömür teknolojisi var, yüzde 20'ler, 22'ler civarında daha pahalı. Biz bir karar aldık, dedik ki: "Bırakın biraz daha pahalı olsun ama çevreye duyarlı olsun, çevreyle beraber biz bunları yapabiliyor olalım". Birisi 100 dolara çıkarken birisi 120 dolara çıkıyor. Biz, şartnamemizde de bunu rahatlıkla koyabilecek durumdayız, çevreye duyarlı şekilde yapılmak üzere.

Başka ne yapacağız? Somut adımlar istedi arkadaşlar. 2023 yılında ilk 2 ünitesi Rusya'dan ve Japonya'nın da 1'inci ünitesinin devreye alınmak kaydıyla bunların mutlaka işletmeye alınmasını öngörüyoruz. Bu, şu demektir değerli arkadaşlar: 7,2 milyar dolarlık -bugünkü cari fiyatlarla- doğal gazı daha az ithal edeceğimiz anlamına geliyor. Bu, iyi bir şey. O yüzden bunu da inşallah gerçekleştireceğiz. Doğal gaz depolamalarından tutun rüzgâra varıncaya kadar bunları gerçekleştireceğiz.

Bir yorum yapıldı, ben bu yoruma katılıyorum: "Rüzgârla iş bitmez." dendi. Evet, rüzgârla iş bitmez çünkü temel baz, yük oluşturan rüzgârlar değildir. Siz, bir ülkenin enerji yönetiminde "Rüzgâr eserse elektrik üretirim, esmezse elektrik üretmem." diyemezsiniz. O yüzden, tabana kömür santrallerini, nükleer santralleri, doğal gaz santrallerini uygun bir şekilde yerleştirip üzerine; güneş açtığı zaman elektrik üreten güneş santrallerini, rüzgâr estiği zaman rüzgârdan elektrik elde edilen yapıları, ve aynı şekilde jeotermal bütün o buharın kullanıldığı dönemlere gelmemiz lazım.

Değerli arkadaşlar, şu anda 330 megavatlara çıktık jeotermalde. Bu rakam, küçümsenmemesi gereken önemli bir rakam, jeotermal olduğu için söylüyorum. Bunlar yerin altında bekleyen değerlerimiz.

Enerji önemli olduğu kadar, bunun madencilik ve yer altı kaynakları, tabii kaynakları da önemli. Biz, devlette, her zaman söylediğim gibi, ortak dil oluşturarak bütün yapılarımızı, çevreyi, bitkiyi, denizi, sahili, tabiat varlıklarını, kültür varlıklarının her birisini koruyarak yapmamız lazım. O yüzden, bazı işlerimizin yavaşladığını söylemem lazım. Bakın, bazı orman izinlerinde daha itinalı davranılması gerektiğini söylemem lazım. Bir kısım küçük HES'lerde yapılan eleştirilere kayıtsız kalmamamız lazım geldiğini söylemem lazım. Bir kısım -tabirimi mazur görün- bazı hoyrat çalışmaların, müteahhitlerimizin yaptığı hoyrat çalışmaların makul görülmemesi lazım geldiğinin altını çizmem lazım. Ama bunların her birisi bir kültür. Biz bir hak veriyorsak... Mesela, artık geçen ay itibarıyla kanuna koyduğumuz ve sizlerin tensibiyle, onayıyla çıkan "ön lisans" kavramı yürürlüğe girdi. Öncelikle bir işveren, bir iş adamı aldığı lisansı artık otuz yıllığına elinde taşıyamayacak. İlk altı ayda yapması gerekenler var, ilk bir yılda yapması gerekenler var, yapmadığı zaman ön lisansı iptal edilecek, o bir lisans anlamına zaten gelmemiş olacak. Bunların her birisini adım adım inşallah gerçekleştirmiş olacağız.

Değerli arkadaşlar, bırakın, yerli kaynaklarımızın her birisini makul ölçülerde devreye alalım. Bakın, kış şartlarında işletmeciliğin en zor anlarının yaşandığı ülkeler görüyoruz ve bizim bunu mutlaka yerli kaynaklarımızla beraber ikame edebiliyor olmamız lazım. O yüzden, jeotermal kaynaklarımızın her birisini de inşallah gerçekleştireceğiz. Bunun için tabii ki uygun fiyatlarla bunu yapmamız lazım.

Elektrik fiyatları üzerinde arkadaşlarımız eleştiri koydular. Arkadaşlar, şu anda Türkiye, Uluslararası Enerji Ajansının dönem başkanlığını yapıyor. Bununla iftihar edersiniz diye söylüyorum. 28 tane OECD ülkesinin iki yıllığına dönem başkanlığını yapacak.

Bakın, orada, Eurostat dediğimiz tek bir veri kullanılır ve Uluslararası Enerji Ajansı bunlardan alır. Ben şimdi bunlardan isteyen arkadaşlarıma da verebilirim. Elektrikte konutta -hani biz diyoruz ya vergiler yüksek- vergiler dâhil, Bulgaristan ve Litvanya'dan sonra Türkiye'yi, bugünkü cari döviz fiyatlarıyla beraber 28 tane Avrupa Birliği üyesi ülke arasında en ucuz elektriğini satan ülke olarak söylüyorum. Bunu da kayıtlarımdan size inşallah aktarabilirim. Sanayi için söylersek Finlandiya'dan sonra Türkiye 2'nci sıradadır.

Bakın, altını çizerek söylüyorum: 28 tane Avrupa Birliği üyesi ülke arasında doğal gazını en ucuz alan ülke biz değiliz ama doğal gazını en ucuz satan ülke biziz. Çok açık bir ifade kullanıyorum, konutta vergiler dâhil, en son pariteden sonra Romanya'dan sonraki fiyatları da bundan rahatlıkla alabiliriz.

Peki, asgari ücret karşısında biz ne yaptık yani on bir yıl boyunca ne yaptık? Kestirmeden söyleyeyim arkadaşlar, çok fazla teknik detaya girmeden: Hemen hemen 2 kat alım gücü oluşturduk. Aynı asgari ücretle aynı doğal gaz miktarını, aynı kilovatsaat elektriği 2 kat daha fazla alabilecek hâle geldik.

Değerli arkadaşlar, bakın, bugün devlet denetiminde ve devlet gözetiminde bir özel sektör mantığını öngörüyoruz. Biz özel sektörü layüsel bir şekilde bırakamayız. Osmangazi'den örnek verdi arkadaşlar. Doğrudur, bir kısım edinimlerini yerine getiremediler. Biz buna kayıtsız kalamayız. 475 milyon dolara özelleştirilmiş orası. Şu anda kayyum heyeti orayı yönetiyor. Ne zamana kadar? Yeni sahibini bulana kadar. 21 tane dağıtım şirketinden eğer benzer durumda olanlar varsa onlara da aynı işlemi uygulayacağımızı onlar çok rahatlıkla bilirler.

Doğal gaz dağıtım hizmetlerinde de şu anda Türkiye'de İGDAŞ'ın haricinde -ki o da özelleştirme programına giriyor- özelleşmemiş dağıtım şirketi kalmamış olacak, hem elektrikte hem de doğal gazda.

Şimdi, değerli arkadaşlar, her zaman söylüyorum, on bir yıl önce biz iktidara geldiğimizde 20 yaşında olan bir tesis şu anda 31 yaşında. Bunların rehabilitasyonlarıyla alakalı şu ana kadar 1 milyarın üzerinde bir para harcadık, harcamaya da devam ediyoruz çünkü bunların baca gazı analizleriyle alakalı her zaman dikkat etmemiz gereken konu var.

Bir yanlış anlamadan daha bahsedeyim: "Nabucco öldü, çöpe atıldı, siz neredeydiniz?" deniliyor. Değerli arkadaşlar, bunu ancak bir Avusturya'nın doğal gaz tedarikiyle alakalı konuyu konuşurken dile getirebilirsiniz, bir Avusturya yetkilisi olarak dile getirebilirsiniz çünkü...

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Ne demek bunlar?

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) - Ne demek hemen söyleyeyim, şu demek: Nabucco, Baumgarten'da Avusturya'ya kadar gidecek olan bir hattı. Türkiye üzerinden, 1.800 kilometrelik hattın Türkiye'den geçmesi ilgilendiriyor Türkiye'yi. Biz, Avrupa Birliği üyesi ülkelerin de doğal gaz tedariki için uğraşırız ama önce ülkemizi düşünürüz.

Arkadaşlar, projenin adının "Nabucco" veya "TANAP" olması, yarın bir gün bir başka isimde olması bizi çok fazla ilgilendirmez.

NECATİ ÖZENSOY (Bursa) - Sayın Bakan, 35 milyon euro gitti mi gitmedi mi, onu söyleyin.

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) -Bizi ilgilendiren kısım şudur: 1.800 kilometrelik hattın Türkiye'den geçip geçmediğidir. Bu hat Türkiye'den geçiyor arkadaşlar.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - "Avusturyalı" dediniz, onu söylüyoruz.

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) - Peki, Avusturya'dan geçiyor mudur bu hat? Avusturya'dan geçmiyor arkadaşlar. Eğer siz "Nabucco niçin olmadı? " derseniz, Avusturya'nın haklarıyla alakalı konuşmuş olursunuz. Ben diyorum ki...

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Yani, biz on sene Avusturyalılara mı çalıştık?

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) - Hayır, Avusturyalılarla ilgili çalışmıyorsunuz.

NECATİ ÖZENSOY (Bursa) - 35 milyon euro harcadınız mı Sayın Bakan?

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) - Ben sözümün başında söyledim, bazı yanlış anlamalar olabilir, yanlış anladığınızda ben düzeltmek için bunları söylüyorum.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - "Avusturyalı" diyorsunuz, daha ne diyeceksiniz yani?

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) - Değerli arkadaşlar, ben siz konuşurken bir kelime bile kullanmadım, size de aynı şekilde tavsiye ediyorum.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Biz size "Avusturyalı" mı dedik? Biz size böyle hakaret ettik mi ama?

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) - Bunun hakaret olmadığını çok iyi bilirsiniz.

Tekrar söylüyorum, bu, ancak bir Avusturya'nın doğal gaz haklarıyla alakalı konuşurken dile getirilir diyorum. Bugün ne olmuştur TANAP'la? Avrupa'nın kuzeyi midir yoksa Avrupa'nın güneyi midir?

Değerli arkadaşlar, şu anda en son geldiğimiz nokta, Avrupa'nın kuzeyine veya güneyine gitsin, Türkiye'den geçmesi bizim için önemlidir. Azerbaycan'dan, Şahdeniz-2'den çıkan gaz bugün Avrupa'nın güneyine gitmektedir TAP Projesi'yle. Yani, Gürcistan, Türkiye, Yunanistan ve İtalya üzerinden İsviçre'ye gitmektedir. Şimdi "Niçin Bulgaristan üzerinden Romanya, Macaristan ve Avusturya'ya gitmedi?" diye sorarsanız bunun cevabı ayrı "Türkiye bu Nabucco'yu niçin çöpe attı?" derseniz bunun cevabı ayrı. Ben diyorum ki Türkiye alacağını almıştır arkadaşlar. 1,8 milyon tonluk boru hattının Türkiye'den tedarik edilmesiyle alakalı anlaşmalara, sözleşmelere bunu koymuştur ve aynı istihdam aynı şekilde oluşturulacaktır. Nabucco'daki hissemiz yüzde 17,8'dir, TANAP'taki hisselerimiz de inşallah önümüzdeki hafta daha da yükselecektir. Türkiye burada kazanan ülkedir, o yüzden biz isimlere takılmıyoruz. Bir de bunun bir yanlış anlama olduğunu açıklıkla söylemem lazım.

Değerli arkadaşlar, şimdi, konuşmalar sırasında dikkatimi çekti, "Onu siz mi yaptınız? Onu A firması, B firması yaptı." dendi. Ee, daha iyi değil mi? Kamu bütçesi kullanmadan, siz bunları, kamu bütçesinden ayırmadığınız her payı adalette, eğitimde, emniyette kullanıyorsanız daha iyi değil mi bu?

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Sayın Bakan, borcu kabul etmeyip yatırımı kabul ediyorsunuz!

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) - Biz, arkadaşlar, bugün şuna dikkat ediyoruz...

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Özel sektör borcunu kabul etmeye gelince "Bize ne!" diyorsunuz ama yatırım yapınca "Bizim yatırımımız." diyorsunuz.

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) - Türkiye'de özel sektör dinamizmiyle beraber liberalleşen, serbestleşen ve daima değişip büyüyen bir ülkeyi yönetiyoruz biz. Bize, lütfen, birisinin bir işin nasıl olmayacağını değil, nasıl yapılacağını tarif etmesi lazım. O yüzden, buna devam ediyoruz.

Irak'ta ne oldu, Kuzey Irak'ta ve merkez Irak'ta ne oldu? Değerli arkadaşlar, Bağdat'taki kardeşlerimiz bizi davet ettiler, "Siz 'Merkezî Irak Hükûmetinin, Bağdat'ın onayı olmadan biz bu gazı ihraç etmeyeceğiz.' diye burada basın toplantısında söyler misiniz?" dediler. Biz dedik ki: Hayır, böyle bir şey söylemeyiz çünkü yaptığımız iş öyle bir iş değil. "Peki, nedir yaptığınız iş?" dediler. Biz "Merkezî Irak Hükûmetinin de -ifadeyi seçerek kullanıyorum- rızası aranır." cümlesiyle... Bunu kabul ediyorsanız geliriz dedik ve "Buyurun." dediler -bunların her birinin yazışmaları vardır- Bağdat'a gittik. Sayın Şehristani ile Başbakan Yardımcısıyla kardeşane oturduk, neler üzerinde mutabakat sağlamamız lazım, neler yapmamız lazım diye. Değerli kardeşlerim dedim... Bakın, ben burada bütün milletvekili arkadaşlarıma da bunu açıklıkla söylüyorum. Dört-dört buçuk yıl önce Merkezî Irak'ta 35 tane dünya devi firmanın davet edildiği bir dizi ihale yapıldı, bir tane değil. TPAO da konsorsiyum üyesiyle beraber buna girdi.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - A grubuna giremedi Sayın Bakan.

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) - Aynen öyle.

Çünkü TPAO'nun çıkarma kapasitesi tek başına yetmediği için konsorsiyum üyeleriyle beraber girdi. 25 milyar dolarlık işi, 4 ayrı işte kendi hissesine düşen 5,5 milyar dolarlık işi ihalede aldı, bir yandan devam ediyor bunlara. Daha sonra, 235 milyon dolarlık bir işte Merkezî Irak Hükûmeti dedi ki: "Siz bu ihaleyi kazandınız ama biz bu ihaleyi size vermiyoruz." Biz dedik ki: "Kardeşlerimizin bu kararını saygıyla karşılıyoruz." Sorumuz şu oldu: "Başka vermek istemediğiniz ihale var mı, onları da bize bildirin." "Yok, böylesine devam ediyoruz." dediler.

NECATİ ÖZENSOY (Bursa) - Bu iyi bir şey mi Sayın Bakan?

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) - Arkadaşlar, şimdi, bakın, Irak 2,7 milyon varil günlük petrol çıkarırken dört buçuk yıl önce, şu anda 2,5 milyon varil çıkarıyor, yani bütün bu ihalelere rağmen. Ortada bir şey eksik gidiyor. Şimdi, Irak'ın -bu anki hâliyle, labirentlerin arasından gidip de günde görmek istemediğimiz birçok patlamalarla beraber onlarca insanın öldüğü bir Bağdat- yıllık geliri 100 milyar dolar civarında. Türkiye'nin -bir düzeltme yaparak söylüyorum- 60 milyar dolar ithalatı var dedik, 8 milyar dolar da ihracatı var, net ithalatı 52 milyar dolar. Yani Türkiye'nin bu hâliyle Irak'ın bu hâli arasında 150 milyar dolarlık bir fark var ama biz Irak'ın normalleşmesini ve gelirlerini 3 katına çıkarmayı teklif ediyoruz, diğer bütün işlerle beraber. Yani 300 milyar dolar geliri olan bir Irak, üç yıl içerisinde 1 trilyon dolarla kuzeyinden güneyine varıncaya kadar tekrar imar edilir.

Bu Irak, Saddam oraya dört gün girdi diye Kuveyt'e 38 milyar dolarlık tazminat ödeyen bir Irak'tır. Kendisi savaş tazminatı almakta mıdır? Hayır, savaş tazminatı almamaktadır, hatta, bir kısım tazminleri de yapmak durumundadır.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Biz buna emperyalizmin sömürüsü diyoruz, emperyalizmin mazlum halkları sömürüsü diyoruz.

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) - Biz bütün bunların her birisini açıkça konuştuk, dedik ki: "Ey Iraklı kardeşler, Irak'ın normalleşmesinin iki tane temel yolu var. Bir: Basra'dan dünya piyasasına açılan petrol hatları. Bir diğeri de güvenli siyasi istikrara sahip olan Türkiye'dir." Türkiye'nin günlük 1,5 milyon varil iletim kapasitesi var. Peki, ne kadarı kullanılıyor bunun? Şu anda, 400 bin varili ancak kullanılıyor ve bizim Irak'la anlaşmamız şudur arkadaşlar: Üç yıl içerisindeki geçti. Eğer Irak, bu ham petrol Kerkük-Yumurtalık Boru Hattı'nın yarı kapasitesini dolduramıyorsa yarı kapasitesini doldurmuş gibi biz taşıma bedeli alıyoruz. Şimdi, ben diyorum ki: Ey Iraklı kardeşler, biz sizden zaten 750 bin varilin parasını alacağız. Gelin bunu 750 bin varillik taşıtın da bari fazladan para ödemeyin. Türkiye bunu her hâlükârda zaten alacak, Türkiye'nin herhangi bir gelir kaybı yok ama sizin ciddi bir zararınız var. Ve en sonunda söylediğimiz cümle şu: Mademki Irak'ın tamamı, Irak Anayasası'na göre kuzeyi, güneyi, doğusu, batısı fark etmiyor, ki öyle, o zaman kuzeyinden çıkan petrolün de, Basra'dan çıkan petrolün de her birinin Irak halkının tamamına ait olduğunun bilinmesi lazım. Ve bize kendileri şunu önerdiler: "Basra'dan çıkan petrolleri Türkiye üzerinden dünya piyasalarına sunar mısınız?" En son Bağdat'taki görüşmemizde bu tekrar yinelendi, Sayın Luaibi de söyledi, Sayın Şehristani de söyledi. 400 kilometrelik bir açıkları varmış, evet, biz bunu yaparız dedik. İster tek başımıza yapalım, ister sizinle beraber yapalım, isterse biz üçüncü bir ortak bulalım onlarla yapalım. Niçin? Basra'dan çıkan petrolün de aktarılması için. Bakın, yalnızca Kuzey Irak değil.

Şimdi, bizim söylediğimiz nokta şu: Irak'tan behemehâl 300 bin varil petrol aktarılabilecek. Bu ediyor 700-750 bin varil. Yani, zaten ücretini ödediklerini, taşıma ücretini ödedikleri petrolün oradan akması sağlanacak.

Son cümlemi şöyle toparlayayım: Biz Iraklı kardeşlerimize şunu söyledik: Üçlü mekanizmayla beraber isterseniz biz işin içerisinde varız ve bu anlaşmayı, sözleşmeyi, her birisini, Merkezî Irak'la yapılan anlaşmalar, Kuzey Irak'la yapılan sözleşmelerin her birisini açıklıkla burada konuşabiliriz. Ve teklifimiz şuydu: Siz şu ana kadar yokluğu paylaştınız, biz size varlığı paylaşmayı teklif ediyoruz. Siz yokluğu paylaşarak sıkıntınızı büyüttünüz, biz varlığı paylaşarak refah seviyenizi büyütmek istiyoruz.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Bunların uluslararası ilişkilerde bir değeri yok.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) - Sonuçta ikna ettiniz mi Irak Merkezî Yönetimi'ni Sayın Bakan?

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) - Bütün bunların her birisini anlattık ve onlar da dediler ki: "Evet, bizim hassasiyetlerimiz vardır." Hassasiyetlerinizi bildirin dedik, bildirdiler. Hassasiyetleri şu arkadaşlar. Her zaman böyle anlatma imkânı bulamayabilirim.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) - "Bizim iç işlerimize karışmayın." diyor Maliki, Sayın Bakan. Biz de gittik Maliki'yle konuştuk.

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) - Dediler ki: "Miktar ve paralandırma... Oradan kaç varil petrol geçecek?" Biz dedik ki: Türkiye sınırları içerisinde biz bundan mesulüz ve sizin görevlendireceğiniz, SOMO Petrol'ün görevlendireceği kişiler gelsinler, biz üç yüz altmış beş gün onları misafir ederiz ve her gün de bu miktarlara baksınlar. Bu miktarları ölçsünler ve her gün de merkez Irak Hükûmetine, Bağdat'a bildirsinler. Peki, bunda mutabıkız diyelim. Sonra? Daha sonra bunların paralandırılması.

Değerli arkadaşlar, şimdi, her birimizin hamdolsun, belli bir milliyetçilik anlayışı var, her birimizin iktidar muhalefet demeden ülkesini düşünen bir politikası var. Biz Türkiye'deki bir kamu bankasında bunların bulundurulmasını istedik çünkü cirolar 8-10 milyar dolarlar civarında yıllık. Şu ana kadar peki nerede bulunduruluyor? Amerika'nın bankalarında bulunduruluyor. Biz bunu saygıyla karşılarız da Türkiye'nin üzerinden geçen bir petrolle alakalı da biz teklifimizi sunduk. Buna çok sıcak bakanlar oldu ve sözleşmelerimizde böyle bir maddeyi de dercettik. Bize dediler ki: "Peki, siz Birleşmiş Milletler kararına uyar mısınız?" Birleşmiş Milletlerin kararları bizi bağlayıcıdır dedik, tabii ki uyarız. "Yüzde 5 buradan savaş tazminatları kesiliyor." dediler. Biz sözleşmemize savaş tazminatlarının da -yüzde 5- Türkiye'deki kamu bankalarından ayrılmasını aynen dercettik. Şimdi, bütün hassasiyetler dikkate alındıktan sonra, bütün öngörüler oraya konduktan sonra, bundan sonrası iş yapmaktır arkadaşlar. O yüzden Türkiye, doğru bir şekilde tercihlerini kullanacak, doğru işler yaptığı kadar da inşallah güçlenmeye devam edecek.

Peki, bundan sonraki konularda, dışa bağımlılık konusunda, arkadaşlar, bütün hassasiyetlere katılıyorum. Dışa bağımlılıkla alakalı hangi cümleler kullanılmışsa Türkiye'nin yerli kaynaklarına yapılan bir katkı olarak bunları tercüme ediyorum. Peki, ne yapmamız lazım?

HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) - Niye on bir yıldır beklediniz?

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) - On bir yıl boyunca ne yaptık arkadaşlar?

HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) - On bir yıl niye beklediniz Sayın Bakan? Sayın Hilmi Güler'le kömür yetmeyince doğal gaza bağladınız, on bir yıl beklediniz, şimdi kömüre dönüyorsunuz.

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) - Şu anda ben size şöyle bir şey yapayım. Türkiye'de şu anda yaklaşık 900 adede yakın irili ufaklı santral vardır. Değerli arkadaşlar, bugün, Amerika Birleşik Devletleri'nin sizdeki algısı, yüzde 46'sını kömürden elde ettiğiyle alakalı bir algı var mı sizde? Böyle bir algı yok, değil mi? Güzel rüzgâr santrallerini görüyoruz, güzel güneş voltaik pilleri görüyoruz ama bugün itibarıyla yüzde 46'sını kömürden elde ediyor.

HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) - On bir yıl evvel de söyledik, o zaman neredeydiniz Sayın Bakan?

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) - Safdillik yapmaya gerek yok.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Biz de öyle dedik. Doğal gaza niye döndünüz o zaman Sayın Bakan?

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) - Bizlerin yerli kömürlerimizi mümkün olduğu kadar da kullanabiliyor olmamız lazım. Şu ana kadar Afşin-Elbistan'daki ve bütün bu işlemlerle alakalı...

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Hangisinde baca gazı arıtma tesisi var. Bir tane termik santralde baca gazı arıtma tesisi kuramadınız. Çocuk aldatıyorsunuz, yazık!

HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) - On bir yıl bütün termik santralleri ihmal ettiniz.

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) - Bak, bu söylediklerinize şöyle seviniyorum: Yerli kömürü destekliyorsunuz, ne kadar güzel.

HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) - En küçük bir yatırım yapmadınız termik santrallere, bir de akışkan yataktan bahsediyorsunuz.

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) - Belki soru-cevap kısmında da aktarmak üzere, şu anda birçok konumuz var.

HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) - On bir yıl evvel akışkan yatak teknolojisi vardı Türkiye'de.

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) - Ben şu ana kadar bütün bu konularla alakalı katkılarınızdan dolayı tekrar teşekkür ediyorum.

Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)