| Konu: | 2014 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE KANUNU TASARISI İLE 2012 YILI MERKEZİ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI NEDENİYLE |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 31 |
| Tarih: | 14.12.2013 |
CHP GRUBU ADINA EMRE KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2012 yılında Orman ve Su İşleri Bakanlığının yaptığı harcamayı ve işlemleri gerektiği gibi denetleyemediğimi çünkü siyasi iktidarın yönlendirmesiyle Sayıştay üst yönetiminin Türkiye Büyük Millet Meclisine raporlarını göndermediğini, bu raporları budadığını, milletimin bana verdiği bütçe hakkını kullanarak vatandaşlarımızın ödediği vergilerin usulüne uygun olarak harcanıp harcanmadığını tespit etmemizin Hükûmetçe ve Sayıştay üst yönetimi tarafından engellendiğini belirterek ve sözlerime de bu durumu protesto ettiğimi belirterek başlamak istiyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 24'üncü Dönemin başında çıkarılan kanun hükmünde kararnameyle çevrenin şehre ve yapılaşmaya, orman ve suların ise inşaat sektörüne teslim edildiği iki bakanlığımız kuruldu. Her iki bakanlık da var olma amaçlarının ve kuruluş felsefelerinin aksine, yönetenlerinin zihniyetlerinin sonucu olarak ranta, tahribata ve maalesef talana hizmet eden bir anlayışla yönetilmekte. Bakanlığın KHK'yla kuruluşunda oluşamayan bilimsellik, katılımcılık ve tabii ki olmazsa olmaz kamu yararı maalesef, uygulamalarında ve de faaliyetlerinde de oluşmuyor.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu bakanlıklardan biri de Orman ve Su İşleri Bakanlığı. Bu Bakanlığın görev tanımına baktığınız zaman, su kaynaklarının korunması ve sürdürülebilir bir şekilde kullanılmasına rastlarsınız. Bakanlığın görevi bu olmasına rağmen, peki, uygulamada karşımıza çıkan ne? Uygulamada maalesef karşımıza çıkan, hepinizin bildiği gibi, HES projeleri. Peki, bunların sonuçları ne? Görev tanımlamasının tam aksi doğrultusunda yatağı değişen ya da kuruyan dereler, susuz kalan topraklar, bahçeler, tarlalar, köyler ve genel anlamıyla da çevre ve doğa tahribatı. Ne dedik? Doğaya ve tabiata değil ranta ve talana hizmet eden bir bakanlık anlayışı.
Tabii başka bir sonucu daha var HES uygulamalarının, o da şu: Yaşadığı toprağı korumak isteyen köylülere yapılanlar var, yaşlılara, kadınlara, çocuklara yapılanlar var, coplamalar var, dayaklar var. Tabii, bu dönem AKP iktidarının medarıiftiharı olan, her türlü muhalife karşı açılan davalar var.
Birçok insana davalar açıldı. Ancak özellik arz eden biri vardı. 17 yaşında bir kız çocuğuna, Leyla'ya dava açıldı. Gerekçesi, onlarca jandarma askerini tek başına dövdüğü iddiasıyla bu kıza dava açıldı. Biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak Leyla'nın yanındaydık. Erzurum'da davasını takip ettik ve Leyla o davadan, o mesnetsiz suçlamadan beraat etti. HES'lere karşı mücadelenin simgesi oldu cesaretiyle, kararlılığıyla. 17 yaşında bir kız çocuğu hep bu mücadelesiyle hatırlanacak ve anılacak. AKP ise HES uygulamalarıyla beraber, o çocuklara, o köylülere zulmedenler olarak bilinecek ve hatırlanacak.
Değerli milletvekilleri, geçtiğimiz hafta sonu Sayın Başbakan Tekirdağ ilimizdeydi. Göstermelik, "Toplu açılış törenleri." adı altında devletin kasasını kullanarak her zaman yaptığı gibi seçim mitingleri yaptı, bu sözde tesis açılışlarında belediye başkan aday adaylarını tanıttı. Ancak, şunu söyleyeyim: Tekirdağ halkının hiç ilgi göstermediği bu yerlerde de bazı yerlerin açılışını yaptı, Sayın Bakan da oradaydı, Tekirdağ ilimizdeydi. Ben, bölge milletvekili olarak açılışı yapılan yerleri incelemek istedim ancak listeyi bir türlü bize vermek istemediler. Zor da olsa listeyi elde ettik ancak incelediğimizde gördüğümüz bazı ilginç enstantaneler vardı. Başbakanın açılışını yaptığı yerlerin çoğu daha bitmemiş, bazısı hiç başlamamış. Size bir örnek vereyim Sayın Bakan, kurdelelerini kesiyordunuz. Şu fotoğrafa bakın. Bu fotoğraf, sizin açılışını yaptığınız bir caminin, ibadete açtığınız bir caminin fotoğrafı, kurdelesini kestiniz bunun. Bu caminin daha inşaatı sürüyor, minaresi yarım. Bunların dışında, daha birçok benzer proje vardı kurdelesini kesip açılışını yaptığınız. Ha biten yatırımlar yok muydu? Onlar da vardı. Açılışını yaptığınız yerlerde, yerel kaynaklarla yapılan özellikle de İl Özel İdaresinin, İl Genel Meclisinin yaptığı yatırımlar vardı. Yalnız, burada Başbakan açısından da, sizin açınızdan da bir sorun var çünkü Tekirdağ İl Özel İdaresi 2009 yerel seçimlerinde Cumhuriyet Halk Partisine geçti ve hizmet vermeye başladı. Yani, sizin açılışını yaptığınız, AKP'den övgüyle bahsettiğiniz eserler sizin değil, Tekirdağlı Cumhuriyet Halk Partili İl Özel İdaresinin eserleri. (CHP sıralarından alkışlar) Olsun, Başbakan bunları görmeyebilir ama halkımız görüyor. Zaten gördüğü için de hem Tekirdağ Belediyesini hem İl Özel İdaresini 2009'da sizden aldı, Cumhuriyet Halk Partisine verdi.
Değerli milletvekilleri, Başbakan, geçen hafta -dediğimiz gibi- devlet bütçesinden yaptığı aday tanıtım mitinglerinde, yine aynı, işten anlamayan -Ergene'yi çözmek değil- bu işten siyasi rant devşirmeyi hedefleyen tavrı ile dedi ki: "Ergene kirli çünkü çevresindeki belediyeler, Cumhuriyet Halk Partili belediyeler, Ergene'yi temizlemiyor." Bu kadar boş, asılsız, mesnetsiz bir iddia ki bu, hiç kimsenin de inanmadığı, hatta söyleyenlerin dahi inanmadığı bir iddia. Evvela şunu demek lazım, herkes şunu biliyor: Ergene kirliliğinin nedeni orada yaşayan insanlar değil. Siz, orada yaşayan insanların Ergene'yi kirlettiğini söylüyorsunuz ama Ergene'yi kirletenler evsel atıklar değil, Ergene'nin kirliliğinin nedeni sanayi atıkları. Yer altı sularını kullanan ve bu suları temizlemeden Ergene Nehri'ne deşarj eden sanayi kuruluşlarının kirliliğidir bu. Şimdi, siz sorunun kaynağını bilmiyorsunuz, sorunun nedenini bilmiyorsunuz ve bu kafayla Ergene'yi çözeceğinizi söylüyorsunuz. Bir defa bununla hiç kimseyi inandıramazsınız. Sizin Cumhuriyet Halk Partili belediyelere söyleyecek hiçbir şeyiniz yok ancak bunu konuşuyor, bu iddiayla Trakya'da oy almayı hedefliyorsunuz. Ha, şunu da söyleyelim: Eğer siz konuyu oraya çekecekseniz, o ringde tartışalım derseniz, mücadeleyi orada yapalım derseniz, ona da varız.
Bakın, burası Ergene Nehri'nin Çorlu ilçe sınırlarına girdiği yer. Çorlu ilçesine girdiği nokta burası, kirliliği görüyorsunuz. Şimdi, bu fotoğraf Çorlu ilçesinin girişinde çekildi. Peki, Çorlu ilçesine gelene kadar Ergene nerelerden geçti? Çerkezköy ilçesinden ve 3 beldeden geçti. Yani, Çerkezköy ilçesi, Kızılpınar beldesi, Veliköy beldesi, Velimeşe beldesi yani 4 belediye, bunların 3'ü AKP'li, 1'i Cumhuriyet Halk Partili. Yani, eğer sizin açınızdan bakarsak orada da mağlup olursunuz, orada da söyleyecek hiçbir şeyiniz olmaz. (CHP sıralarından alkışlar)
Bakın, evvela yapacağınız şu: Bir defa, bu meseleye siyasi bir mesele olarak bakmayacaksınız, Ergene'nin kıyısında kanser olan bir insanın AKP'li mi, CHP'li mi, MHP'li mi, BDP'li mi, hangi siyasi görüşten olduğuna bakmayacaksınız, "Ne önemi var bunun?" diyeceksiniz, "Önemli olan insan olmak." diyeceksiniz, kafanızı değiştireceksiniz, insan odaklı siyaset yapacaksınız. Bu işten siyasi oy kazanmak amacıyla değil, insana hizmet etmek amacıyla bunu yapacaksınız. Kafanızı değiştirin, kafanızı değiştiremiyorsanız eğer "Trakya'da halk sizi değiştirdi, yakın bir gelecekte de bütün Türkiye, o kafadaki adamları değiştirecektir." diyorum ve yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)