| Konu: | 2014 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE KANUNU TASARISI İLE 2012 YILI MERKEZİ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI NEDENİYLE |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 31 |
| Tarih: | 14.12.2013 |
CHP GRUBU ADINA MELDA ONUR (İstanbul) - Sayın Bakan, değerli vekiller; bu taraf biraz az ama sizlere de hayırlı bir bütçe diliyorum.
2012 yılında Orman ve Su İşleri Bakanlığının yaptığı harcama ve işlemleri gerektiği gibi denetleyemedim çünkü siyasi iktidarın yönlendirmesiyle Sayıştay üst yönetimi TBMM'ye gönderdiği raporları budadı. "Budadı" bu Bakanlığın bütçesi için çok güzel oturmuş buraya. Milletimin bana verdiği bütçe hakkını kullanarak vatandaşımızın ödediği vergilerin usulüne uygun olarak harcanıp harcanmadığını tespit etmem Hükûmetçe ve Sayıştay üst yönetimi tarafından engellendi. Sözlerime bu durumu protesto ederek başlıyorum.
Ve ayrıca, sözlerime, bugünkü bir anmayla da devam etmek istiyorum. Bizler burada konuşurken, şu sıralarda İstanbul ağlıyor, Türkiye ağlıyor çünkü kaybettiğimiz sevgili Mehmet Ayvalıtaş'ın annesini de kaybettik. Evlat acısına dayanamadı, Fadime Hanım da hayatını kaybetti, şu sıralar cenazesi var; kendisine Allah'tan rahmet diliyorum.
Geçtiğimiz yıl da burada Su Enstitüsü bütçesi üzerine konuştum ve konuşmamı kapatırken size bir soru sormuştum Sayın Bakan. Dedim ki: "Şuna cevap verebilir misiniz? Benim daha önce Sayın Enerji Bakanıyla bulunduğumuz bir ortak toplantıda Sayın Bakan dedi ki: 'Ya, ben söyledim aslında Bakana, bu kadar çok HES yapmayalım dedim. Bunlar doğaya zarar veriyor, vatandaşa zarar veriyor ve ben biliyorum ki Sayın AKP'li vekiller de kendi bölgelerine gittiklerinde, eğer HES'ler varsa o bölgede, tepki görüyorlar. Bunu biliyoruz, görüyoruz, üstelik de bu bölgelerin bir kısmı iktidar partisine yüksek yüksek oranlarda oy vermişler.'" Bunu sormuş, söylemişti ve ben bunu size sormuştum.
Şimdi, bu Sayın Enerji Bakanının sözlerine ikinci bir soru ekleyeceğim ben. Geçtiğimiz günlerde Çevre Bakanımız dedi ki: "Evet, 10 megavatın altındaki HES'ler doğaya gerçekten zarar veriyor, biz bunlara izin vermeyeceğiz."
Şimdi, bu bütçe görüşülürken Sayın Bakan, bu bütçeyi Sayın Çevre Bakanının bu çıkışı üzerine gözden geçirdiniz mi, nasıl değerlendirdiniz?
Şimdi, "10 megavatın altı" dediğiniz zaman ciddi bir rakama tekabül eder, siz de iyi bilirsiniz çünkü belli oranların altında ÇED istenmediği için, bizde pek çok HES sanıyorum 9,5'larda dolaşıyor. Şimdi, sizin verdiğiniz, yapacağınız bir HES rakamı vardır, 2 binlerde. Şimdi, bunların ne kadarı 10 megavatın altında? Ben oturup sayabilirim de ama hazır burada bürokrat arkadaşlar var, konuşmanızda belki değinirsiniz. Kaç adedi 10 megavatın altındadır ve siz, Çevre Bakanının ifade ettiği gibi, Hükûmet olarak bu HES'leri iptal edecek misiniz?
Şimdi, bunlardan bir tanesi, geçtiğimiz günlerde benim ziyaret ettiğim Ahmetler köyüydü. Ahmetler köyü Antalya'da, şahane bir kanyon Ahmetler Kanyonu ve orada da bir köylü var. Buraya zamanında, işte bir HES -9,96. aynen10'un altında- projesi gündeme gelmiş fakat şöyle bir şey olmuş -Manavgat'a bağlı burası- işte vali geldiğinde -burada ÇED raporu, işte biraz valiliğin şeyine bağlı, yerel yönetimin takdirine bağlı olarak geçiyor- bir kâğıt astırmış itirazla ilgili olarak ama Manavgat Kaymakamlığına asmış. Vali de Erzurum Valisi. Erzurum Valisini biz Erzurum'daki HES mücadelelerinden çok iyi tanıyoruz, Tortum'daki kadınların böyle saçlarından, çarşaflarından yerlerde sürüklendiği günleri, hatırlarsınız o görüntüleri. O dönemin valisi ne yazık ki. Ben kendisiyle birkaç kez konuştum. Vali şöyle... Hatta, onu da hatırlatayayım: Askerlerini, jandarmasını, kolluk kuvvetlerini göndermeden 2 de ambulans gönderen vali. O vali Antalya'ya gelmiş.
Evet, aynı meydan muharebesi Antalya'da Ahmetler köyünde de oldu. Niye oldu? Çünkü, Manavgat Kaymakamlığına asılan o bir aylık itiraz raporunu kimse görmemiş. Zaten, sadece Manavgat'ı ilgilendirmiyor ki "havza" diye bir şey var, sözde havza yönetimi yapıyoruz. Akseki ilgileniyor, öbür 13-14 tane yeri besliyor. Keza geçmiş ve köylüler bakmışlar bir gün kepçeler gelmiş. "Ne oldu?" "İşte, biz buraya HES yapacağız." Köylü direnmiş. Köylü inatçı bir köylü, çok eski, altı yüz yıllık bir köy ve oralara çadırlar kurmuşlar ve biz oraya gittiğimizde, saklı bir cennet gördük, orası turizm yapılabilecek durumda. Yapılıyor da zaten, 5 bin turisti ağırlayan bir rafting bölgesi var. Epey bir mücadele sürdü. Köylülerin "meydan muharebesi" diye adlandırdıkları çatışmalar sürdü. "Çatışmalar" diyorum, özel güvenlik biber gazı sıkmış. Özel güvenliğin biber gazı sıkma yetkisi olup olmadığını ben de bilmiyorum, bildiğim kadarıyla mevzuatta yok. Bunu İçişleri Bakanımıza soracaktım. Hazır burada sorayım ama yazılı soru önergesi de vereceğim. Böyle bir ortam.
Şimdi, vali demiş ki "Köylü direnmesin, hukuki yolları kullansın." Şimdi, Ahmetler Kanyonu ne kadar hukuki, bir bakalım. Şimdi, birincisi, zaten sadece Manavgat'a asılması kâğıdın yanlış. Hadi, onu hukuken uygun buldunuz. İkincisi, şimdi, proje raporunda diyor ki: "Kanyon regülatörü ve HES projesi alanının bakir olması nedeniyle proje hattı boyunca ÇED inceleme çalışmaları yapılamamıştır." Yani, bakmadan, görmeden "ÇED gerekli değil." diye karar verebiliyorsunuz.
Bizim bir sevgili çevre avukatı arkadaşımız var, der ki: "Google Earth üzerinden dere beğenip üzerine HES kuruyorlar." Aynen de durum budur.
İkincisi şu: "Sadece santral yapımı ve regülatör yapısı yeri incelenebilmiştir. Topoğrafik şartlar yüzünden iletim hattı boyunca ilerlenememiştir. Kesin proje çalışmalarında, yollar açıldıktan sonra İl Çevre ve Orman Müdürlüğü'nün istemesi durumunda iletim hattı boyunca ÇED çalışmaları yapılacaktır." Sayın Bakan, böyle olmaz yani böyle olduğu müddetçe bu kavgalar bitmez. Şimdi ben, hazır da Çevre Bakanımız böyle bir öneri sunmuşken 10'un altındaki, en azından -hele bir ara mikro HES'lerden söz ediyordu- bunlardan bir an önce vazgeçilmesini umuyorum.
Şimdi, son olarak, size bir soru önergesi vermiştim, çok yeni gelmiş cevabı, arkadaşlar ilettiler. Burada da zaten ben size "HES'ler konusundaki ifadelerinizde 'Hatamız oldu.' demişsiniz. Bu bağlamda tespit ettiğiniz hatalar nelerdir?" diye sormuşum. Şöyle bir cevap vermişsiniz: "'Hata yaptık' ifadesinde, hatanın HES'lerin yapımından kaynaklı olmayıp 'Halka tanıtmaya gerek yok diye düşündük, yanıldık.' anlamında kullandım." Şimdi "halka tanıtmaya gerek yok." değil, halka tanıtma değil buradaki sorun; halkın onayını alacaksınız, halka tanıtmakla ilgili değil. Ha, bunun dışında, bence HES'in nasıl yapılması gerekiyor? Özel sektöre de tanıtmak gerekiyor. Yani, bölgeyi görmeden... Topoğrafik özellikleri zor diye değil, balta girmemiş orman değil ki orası, gelip bakacak, ÇED raporuna ne var ne yok yazacak. Şimdi, bu noktada gidildiği müddetçe bu kavgalar çok daha devam edecek.
Sayın Bakan, ben sözlerimi burada sona erdirirken önümüzdeki 2014 yılında bir daha artık HES için, HES kavgası için ve hele bir de "Su akar, Türk bakar." sözünü duymak için burada konuşma yapmamayı dileyerek hepinize hayırlı bir gün ve bütçenin de hayırlı olmasını diliyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)