| Konu: | 2014 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE KANUNU TASARISI İLE 2012 YILI MERKEZİ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI NEDENİYLE |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 31 |
| Tarih: | 14.12.2013 |
CHP GRUBU ADINA ÜMİT ÖZGÜMÜŞ (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.
Kalkınma Bakanlığının bütçesi üzerine söz aldım ama gerçekten hangi bakanlığın üzerinde konuşma yapacağımı ben de bilmiyorum çünkü Türkiye'de ekonomi, kalkınma hangi bakanlığa bağlı, kim, kimden sorumlu o belli değil. Türkiye'nin kalkınması ve ekonomisiyle ilgili bir Kalkınma Bakanlığı var, Sayın Bakan burada; bir Ekonomi Bakanlığı var, Sayın Bakan burada; bir de bunların üzerinde mi, yanında mı, paralel mi olduğunu bilmediğim Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanlığı var. Zaman zaman verdiği demeçler, zaman zaman ilgi alanları, yetki alanları birbirine karıştığı için...
OKTAY VURAL (İzmir) - Gazcı, frenci...
ÜMİT ÖZGÜMÜŞ (Devamla) - Gerçekten ekonomiyle ilgili konuları hangi bakanlığın bütçesinde konuşacağımızı tam olarak bilmiyoruz. Askerde bir şey vardır; bir yumurtayı 3 kişiye taşıtırlar, 3'ü de kırar, Türkiye'de de ekonomiyi, kalkınmayı üç bakanlığa birden bağladılar ekonominin yumurtasını kırdılar. Bütçe görüşmeleri başladığından beri birçok rakam ortaya atıldı. Özellikle AKP milletvekilleri ellerine verilen kâğıtlardan birçok rakam okudular. Zaten bir çuval rakamın içerisinde belli başlı rakamları çıkarırsanız Türkiye'yi uçurursunuz ama ekonominin yaldızını biraz önce arkadaşım Müslim Sarı döktü. Bazı rakamları ortaya koyarsanız gerçekten ne olduğunu görürsünüz. Ama en önemlisi AKP iktidarında; yanlış ekonomi politikalarından dolayı enerji hariç ve verimsiz alanlara giden yatırımlar hariç ciddi biçimde imalat sanayi yatırımı yok. Bundan dolayı da sürekli olarak dış ticaret açığı ve ona bağlı olarak cari açık artıyor. Sayın Bakan Çağlayan'ın bazen televizyon konuşmalarını dinliyorum, ihracatı nasıl uçurduklarını, dünyada hangi ülkelere ihracat yaptıklarını söylüyor ama sanki ithalatı yapan Cumhuriyet Halk Partisi, bir türlü ithalatı söylemiyor. Ve bakın, Sayın Sarı ihracat, cari açık rakamlarını verdiği için çok fazla girmeyeceğim ama sadece geçen sene ilk dokuz ayda ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 70,2'yken bir sene sonra, bu sene yine ilk dokuz ayda yüzde 62,1'e geldi ve bu başka kanallardan kapatılamadığı için cari açık da tabii, gittikçe büyüyor ve tehlikeli hâl almaya başlıyor. 2012'nin ilk dokuz ayında 35,7 milyar dolar cari açık, 2013'ün ilk dokuz ayında 49 milyar dolara çıktı. Aslında bu önemli değil yani nominal olarak cari açığın büyümüş olması önemli değil, gayrisafi yurt içi hasıla büyümüş olabilir, onunla birlikte cari açık büyümüş olabilir ama doğru olan şey cari açığın gayrisafi yurt içi hasılaya oranı, ona baktığımız zaman da geçen yılın ilk dokuz ayında yine gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 6,1'iyken bu yıl yüzde 7,9'a çıktı. Burada dünyada kabul gören tehlike sınırı ya da kırmızı alarm gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 5'idir. Yani Türkiye şu anda tehlikeli sulara çoktan girmiş ve devam etmektedir.
Şimdi, cari açığın kapatılması için -daha önce bu kürsülerde söyledik- AKP iktidarı döneminde yapılan tek şey döviz kazandırıcı işlemler, yatırımlar veya ihracat değil, Türkiye'nin cumhuriyet döneminde kazandığı varlıkları satmak. Değerli arkadaşlar, geçen sene burada konuştum, bu konuşma sırasında Türkiye'nin topraklarının yabancıya satışının yanlışlığıyla ilgili konuşurken devletin resmî rakamlarına göre, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının rakamlarına göre yabancıya satılan arsa miktarı 90 milyon metrekareydi. Tarihlerini vermiştim, bunun 20 milyon metrekaresi cumhuriyet tarihi boyunca satılıyor, bunun içerisinde büyükelçiliklere satılması gereken zorunlu araziler de var, 70 milyon metrekaresi AKP döneminde satılandı. Şimdi, en son, MHP Milletvekilimiz Sayın Erkan Akçay'ın soru önergesine Çevre ve Şehircilik Bakanlığı cevap veriyor ve diyor ki: "Yabancıya satılan arsa miktarımız 137 milyon metrekareyi buldu." Sonra, siz vatanı satıyorsunuz dediğimiz zaman da kızıyorsunuz, davalar açıyorsunuz. İşte, vatanı satıyorsunuz, 137 milyon metrekare... Bunun çok önemli bir bölümü tarım arazisi. Tarım arazilerini satarak cari açığı kapatmaya çalışıyorsunuz. Satacağınız şeyler sınırlı, yavaş yavaş sonuna geliniyor. Ondan sonra geriye kalıyor borçlanma. Ama önümüzdeki dünya ekonomisiyle ilgili yapılan tahminlerde Amerika Birleşik Devletlerinin tahvil satışlarını yavaş yavaş azaltacağı ve piyasada likidite krizi olacağı düşünülürse, önümüzdeki dönemde Türkiye'yi nasıl tehlikeli bir noktaya götürdüğünüzü hep birlikte göreceğiz.
İkinci bir konu var: İşte, üçüncü çeyrekte 4,4 büyüdük. Davulla, zurnayla, dünyada kriz varken bizim nasıl büyüdüğümüz anlatılmaya çalışıldı iktidar partisinin Başbakanı ve ekonomiden sorumlu bakanlarıyla.
Değerli arkadaşlar, bakın, dünyada kabul görmüş kaynak, Uluslararası Yönetim Geliştirme Enstitüsü; onun yaptığı çalışmaya göre 2012'de Türkiye'nin yarattığı büyümenin yüzde 70,1'i iç tüketimden kaynaklanıyor. Acaba bu doğru mu diye biz de bazı rakamlara baktık -siz de bakabilirsiniz- Maliye Bakanlığının rakamlarına baktığınız zaman, illerin vergi rakamları, vergi tabloları var, illerden toplanan vergiler.
Değerli arkadaşlar, bakın, 6'ncı sırada Mersin var, 7'nci sırada Antalya var, 9'uncu sırada Hatay var, 10'uncu sırada Tekirdağ var. Bu illerimiz, Türkiye'de, sanayileşmiş, sanayisi hızla gelişen illerin toplamından daha fazla vergi ödüyor; yani Konya'dan, yani Kayseri'den, Gaziantep'ten, Eskişehir'den ve Denizli'den daha fazla. Nedir bunun özelliği, bu fazla vergi ödeyen illerin ortak özelliği ne? Limanları var. Çünkü bu toplanan vergilerin çok büyük bir kısmı uluslararası muamelelerden alınan vergi. Yani onun alt kalemi de, yüzde 90-95'i ithalde alınan katma değer vergisi. Sadece iki örnek vereyim: 2012 yılında Hatay'dan toplanan vergi 26 milyar TL, bunun 11 milyar TL'si, yaklaşık olarak yüzde 40'ı sadece ithalde alınan katma değer vergisinden geliyor. Yine, Mersin'in toplam 47 milyar TL, bunun yaklaşık yüzde 35'i, 17 milyar TL'si ithalden alınan katma değer vergisinden geliyor, Türkiye'de yaratılan katma değerden değil. Ekonomi bu şekilde çarpık gelişiyor. Siz, sabahtan akşama kadar burada ekonominin nasıl uçtuğunu, bazı rakamları cımbızlayarak burada açıklayın ama işin gerçeği bu. Türkiye'de sermaye, Türkiye'de girişimci artık bu imalat sanayine girmiyor; verimsiz alanlara, konuta, ithalata, hastane yatırımcılığına ve alışveriş merkezlerine giriyor. Bu şekilde Türkiye, ekonomisini devam ettiremez.
2002-2005 yıllarında Adana Sanayi Odası Başkanıyken Yunanistan'a çok fazla gittik geldik. Yunanistan aynı şimdi bizim gibi, "Biz Avrupa'nın şımarık çocuğuyuz. Biz sanayide üretmeyiz, zeytin ve pamuğun dışında tarımdan da çıktık." diyorlardı -orada çalışacak olanlar da Yunanlılar değil, Arnavutlar- ve Avrupa'dan gelen paralarla ekonomiyi götüreceklerini zannediyorlardı. Bugün gelinen noktada Yunanlı gençler 600 euro hastalık parası alabilmek için damarlarından AIDS virüsü şırınga ediyorlar, damarlarında AIDS çıksın ki o 600 euroyu alabilsinler. Umarım Türkiye o günlere gelmez, gelmeyecektir ama gidişattaki tehlikeyi hepimizin görmesi gerekir.
Şimdi, bu tablonun tersine döndürülmesi için iki şey yapmak lazım. Bir, çok uzun yıllardan beri söylüyoruz, yapısal reformlar yaparak Türk sanayisinin rekabet gücünü artırmak ve ithalat yerine ihracatı artıracak ekonomik politikalar.
Değerli arkadaşlar, ikincisi, doğru teşvik politikaları. Türkiye, bir türlü teşvik politikasını öğrenemedi, AKP iktidarı da öğrenemedi ve uygulayamadı. AKP iktidarından önce... Aslında teşviklerde niye yanlış uygulamalar var? Çünkü, teşvikte... Bakın, birçok bakanlık teşvik veriyor. Teşvik Uygulama, Ekonomi Bakanlığında; Kalkınma Ajansları teşvik veriyor, Kalkınma Bakanlığında; Sanayi Bakanlığı, KOSGEB teşvik veriyor, TÜBİTAK teşvik veriyor, Teknoloji Girişim Desteği teşvik veriyor. Bunların hepsini toplayıp doğru bir teşvik politikası ortaya koyamıyorlar. Bundan on beş yıl önce ortaya konan 4325 sayılı Teşvik Yasası yanlıştı, kalkınmada öncelikli yörelere toptancı bir teşvikti. AKP iktidarı döneminde çıkarılan 5084, cumhuriyet tarihinin en kötü, en anlamsız, en kaynak israfı yaratan bir teşvik yasasıydı. Bunun çıkmaması için çok çok uğraştık. Sayın Çağlayan bilir, o konuda ben ceza aldım, kendisi de o konuda bir ceza almıştı o dönemde ama buna rağmen bu yasa çıktı.
EKONOMİ BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Mersin) - Senin cezan daha bitmedi ama!
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Babaydı, babaydı o!
ÜMİT ÖZGÜMÜŞ (Devamla) - Şimdi, yeni çıkan teşvik paketi, zararları azalmış olmasına rağmen ne yazık ki yine doğru değil, yine yanlış, yine birbirine çok yakın bölgelerde, illerde haksız rekabet yaratan bir teşvik politikası. Adana ile Osmaniye'nin arası 80 kilometre ama ikisinin arasında, Adana 2'nci bölgede, Osmaniye 5'inci bölgede; Osmaniye Organize Sanayi Bölgesine yaparsanız Mardin'in, Şırnak'ın, Hakkâri'nin teşvikinden yararlanıyor, 6'ncı bölgenin teşvikinden yararlanıyor. Aklı başında bir yatırımcı da kalkıp oraya gitmez ya da İzmir ile Manisa arasında bir yolun ayırdığı iki organize sanayi bölgesinin arasında 20 kilometre var, 4 tane organize sanayi bölgesi var, 4 tane organize sanayi bölgesinin teşvikten yararlanma dereceleri birbirinden farklı. Artık, yıllardan beri söylediğimiz proje bazlı bir teşvik sistemine geçilmek zorunda.
DURDU MEHMET KASTAL (Osmaniye) - Adana'nın gözü doymadı!
ÜMİT ÖZGÜMÜŞ (Devamla) - Kalkınma ajansları meselesi var. Ömrümü tüketeceğim doğru bir kalkınma ajansı yasasının çıkması için. Ne yazık ki o da baştan aşağı yanlış; ölü doğdu, hatalar yapılmaya devam ediliyor.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Ömrün yetmez buna!
ÜMİT ÖZGÜMÜŞ (Devamla) - Öyle görünüyor ama AKP iktidarının ömrü bitecek, daha sonra doğru politikaları inşallah uygulayacağız.
Kalkınma ajansının verdiği teşvikler şu anda gerçekten tam bir komedi, yani burada hepsini anlatmaya kalksam gerçekten gülersiniz. Birkaç tane örnek verebilirim: Yatırım alanlarına değil, ihracat yapabilecek alanlara değil, ithalatı ikame edecek alanlara değil, komedi yani ne yaptığını bilmeden önüne gelen değişik değişik şeylere hibe destekleri veriyorlar.
Bakın, İhale Kanunu'nda ihaleyi yapan merci birinci derece yakın akrabalarına, sıhriye, şuna buna falan ihale veremez. Birincisi, kalkınma ajanslarında asıl kaymağı yiyen kalkınma ajansının yönetim kurulunu oluşturan valilikler, belediyeler, odalar. Adana Belediyesi "Dört Mevsim Yüzüyorum"a hibe desteği almış. Dört mevsim yüzdükleri zaman bu biraz evvel bahsettiğimiz ekonomik tabloyu tersine çevireceğiz, döviz kazanacağız ya da ithalatı ikame edeceğiz! Adana Büyükşehir Belediyesi Adana'nın renklerine destek almış. Adana Sanayi Odası bir eğitim salonu yapacak, kalkınma ajansından destek almış. Mersin İl Çevre ve Orman Müdürlüğü valiliğe bağlı Doğu Akdeniz'deki kaplumbağaları kurtarma projesine hibe desteği almış. Kaplumbağaları kurtardığımız zaman ekonomiyi düzeltiyoruz! Kaplumbağalar yaşasın ama bırakın, başka kurumlar var onları yaşatacak olan, onlar yaşatsın. Onun yanında özel sektörde kapasite artırımı, rekabet gücünün artırılması gibi projelere hibe destekleri veriliyor.
Değerli arkadaşlar, o zaman, siz bu firmalara para verecekseniz, benim verdiğim vergiyle haksız rekabet yaratmayın. Eğer firma rekabet gücünü artıracak makinalar alacaksa Halk Bankasını babalar gibi satmayın, Halk Bankasından kredi alsın. Kalkınma ajanslarının destekleri daha verimli alanlara gitsin.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Televizyon alıyorlar, televizyon.
ÜMİT ÖZGÜMÜŞ (Devamla) - Şimdiye kadar kalkınma ajansları için 1,6 milyar TL harcandı, 2014 bütçesinde 499 milyon TL ayrılmış. Ben bu bütçeye "evet" demeyeceğim gibi, benim ve yoksul halkın vergileriyle oluşturulan bu fonu, bu verimsiz alanlara aktardığınız için hakkımı da helal etmiyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)