| Konu: | 2014 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE KANUNU TASARISI İLE 2012 YILI MERKEZİ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI NEDENİYLE |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 31 |
| Tarih: | 14.12.2013 |
CHP GRUBU ADINA TUFAN KÖSE (Çorum) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Gezi olayları sırasında hayatını kaybeden Mehmet Ayvalıtaş'ın annesi Fadime Ayvalıtaş, "Fadime Ana" dün vefat etmiş, bugün de toprağa verilmiştir. Kendisine Tanrı'dan rahmet diliyoruz, ışıklar içerisinde yatsın.
Değerli arkadaşlarım, ben de 2014 bütçesinde Türkiye İstatistik Kurumu'nun bütçesi üzerinde görüşlerimi bildireceğim. Ülkemize ait sayısal ve istatistiksel veri tabanı zenginliği ve tarihçesi bakımından en güvenilir kaynağın TÜİK olması gerektiği inancındayız. Peki, TÜİK böyle midir, en güvenilir kaynak mıdır, şeffaf mıdır? Maalesef, maalesef öyle değil. TÜİK uzun yıllardan beri bozacının şahidi şıracı konumuna düşürülmüştür. Anket sonuçlarıyla oynamaktadır, araştırma sonuçlarıyla oynamaktadır, düzeltmektedir, devamında da "Biz hata yaptık, hatalarımızı düzeltiyoruz." demektedir. Geçmişte yine verileri saatinden önce açıklayarak, mesajla erken saatlerde bildirerek birçok skandala imza atmıştır.
Şimdi, geçtiğimiz günlerde bütçe görüşmelerinde konuşuldu. 2013 yılında TÜİK'in yaptığı bir araştırma var. Araştırmanın başlığı "Tüketici Fiyat Endekslerini Belirlemek." Şimdi, bu anket çalışması kapsamında evlerin kapısını çalıyor TÜİK görevlileri, yakalarında devletin verdiği resmî kimlik var ve diyorlar ki: "Tesadüfi örneklemelerle sizin yanınıza geldik. Bu eve geldik, bu anketin yapılacağı evi seçtik ve TÜİK görevlisiyiz. Anket sorularına da cevap vermek zorundasınız, görevlisiniz." Vermezlerse ne oluyor? Biliyorsunuz, 2008'de Anayasa Mahkemesinin bir kararıyla iptal edilmedi TÜİK Yasası "Verilmezse 925 TL cezayla karşı karşıya kalırsınız." diyorlar.
Peki, Tüketici Fiyat Endeksi'ni belirlemek üzere yapılan bu anket çalışmasında TÜİK neler sormuş? Neler sormuş bakın, sorulara bakın değerli arkadaşlarım, tam bir skandal. "Hangi dine mensupsunuz?"
AYKAN ERDEMİR (Bursa) - Anayasal suç.
TUFAN KÖSE (Devamla) - Size ne kardeşim? Tüketici Fiyat Endeksi'ni araştırıyorsunuz.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) - Doğru değil.
TUFAN KÖSE (Devamla) - Doğru, doğru, bakarsınız.
"Kendinizi hangi mezhebe ait hissediyorsunuz? Aşağıdaki namazları hangi sıklıkta kılıyorsunuz? Az olmak kaydıyla yalan söylemek günah mıdır?" Vallahi, az olmak kaydıyla yalan söylemek günah mı bilmiyorum ama yalana vergi olsa herhâlde Bakanlar Kurulu maaşı hacizden hiç kurtulmaz yani, yalana vergi olsa. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Yalandan ölen olsa hiçbiri kalmayacak.
OKTAY VURAL (İzmir) - Maliye Bakanına söyleyelim, o konuda bir vergi getirsin.
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - Bakan mı talimat vermiş?
TUFAN KÖSE (Devamla) - Peki, "Sarhoş olmayacak kadar içki içmek günah mıdır? Alevi misiniz, Sünni misiniz?" filan böyle abuk sabuk sorular. "Köpek giren eve melek girer mi?" Vallahi, girer mi girmez mi bilmiyorum ama siz on iki yıldır köpeksiz köyde değneksiz dolaşmaya çalışıyorsunuz, maalesef. (CHP sıralarından alkışlar)
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) - Yazılı açıklama yaptık TÜİK'le ilgili.
TUFAN KÖSE (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, anket devam ediyor, diyor ki: "Oy verirken adayın dindar olup olmadığını önemser misiniz?" Sanki AKP anket yaptırıyor, seçim anketi yaptırıyor. "Misafirlikte kadınlar ve erkekler aynı mı otursun, ayrı mı otursun?" Ya, aynı oturur, ayrı oturur; bu, TÜİK'i niye bu kadar ilgilendiriyor, onu da bilmiyorum. "Laiklik İslam'ı özgürce yaşamanın teminatı mıdır?" El cevap, teminatıdır. Eğer laiklik olmasaydı bugün Afganistan'dan alın Fas'a kadar olan coğrafyada insanlar "Allahü ekber!" diyerek birbirlerini kesmezler, ölenler de "Allahü ekber!" diyerek Hakk'ın rahmetine kavuşmazlardı. O anlamda laiklik hakikaten dinin özgürce yaşanmasının teminatıdır.
Değerli arkadaşlarım, AKP'nin temsilcileri buraya geldi, Hükûmet sözcüleri geldi, diyorlar ki: "Biz sessiz devrim yaptık, destan yazdık, kıskanıyorsunuz. Yabancılar bizi takdir ediyor." Tabii yabancılar hangi mantıkla takdir eder, bilmiyorum. Yani evin içi takdir etmiyor da yabancılar takdir ediyorsa kendinizde bir suç arayın. Bir gevşeklik görüyorlar demek ki.
Peki, ne olmuş bu kadar destan yazdıkları dönemde? Vatandaşların bankalara olan borcu, kredisi, tüketici kredisi ve kredi kartı borçları tam 322 milyar TL olmuş. Yani 2002'ye göre tam 49 kat artış göstermiş. Peki, gelirleri artmış mı vatandaşımızın? Hemen bakıyoruz. Nereden bakacağız? Asgari ücretten bakacağız. 2002'de 225 lira olan asgari ücret -o günkü rakamla 225 bin lira- 2013'te 803 lira olmuş, yani 4 kattan bile az artmış. 49 kat borç artmış. Yani borç içerisinde bir rüya âleminde yaşatıyorlar vatandaşı.
Peki, 2012'de bankalara borcunu ödemeyen yurttaş sayısı kaç? 3 milyon; 2 milyon 802 bin. Yani borçlarını, bu kredilerini ödeyemiyor vatandaşlarımız.
İcra dosya sayısı: Hani Başbakan rahmetli Bülent Ecevit'in önüne esnaf yazar kasa atmıştı, yürüyüşler düzenlemişlerdi, krizin en yoğun olduğu dönem. O dönemde icra dosya sayısı 10 milyon 26 bin. Peki, 2010'da ne? 20 milyondan fazla. 2011'de gene 20 milyondan fazla. 2012'de maalesef 21 milyonu aşmış.
Dış borç: Dış borç 2002'de 130 milyar US dolardan 2013'te 326,3 milyar dolara düşmüş. Ben bunları söylemeyeceğim, arkadaşlarım söyledi. İşsizlik artmış -Müslim arkadaşımız söyledi az önce- yoksulluk artmış. TÜİK, şıracının şahidi bozacı ya, 2009'dan sonra yoksulluk anketinin verilerini değiştirmiş, hesaplama yöntemini değiştirmiş. Şıracının şahidi bozacı.
Mahkûm sayısı -dün cezaevi komisyonu üyesi Veli Ağbaba söyledi- 57 binden 145 bine çıkmış.
Peki, arkadaşlar, bu iktidar bir destan daha yazmış. Tarihe geçecekler. Başbakanlık İnsan Hakları Kurulunun 2010 yılında yaptığı -rakamlar 2010 yılına ait- bir araştırma var. 2002'de Türkiye'deki hayat kadını sayısı 25 bin. 2010'da bu rakam 100 bini geçmiş. 40 bin tane kadın da vesika alabilmek için genelevlerin kapısında bekliyormuş. 40 bin tane kadın. Bunlar da resmî veriler. Bu rakamlar devletin telaffuz ettiği rakamlar. Peki, neden on bir yıllık iktidarınızda fuhuş sektöründe çalışanların sayısı bu kadar astronomik artmış? Niye artmış? Bunun ekonomik ve ahlaki sebepleri nelerdir? Hiçbir bunları araştırdınız mı? 2002'den beri, az evvel söyledim, ülkenin borç miktarı, işsizlik, ödenmeyen çek ve senet toplamı, cari açıkları, ekonominin negatife gittiğini gösteren göstergelerdeki artışla beraber fuhuş sektöründe de aynı derecede artış meydana gelmiş. Ekonomi bozuldukça rakamlara takla arttırmayın. Ekonomi bozuldukça hayat kadını sayısı da maalesef artmış.
Dindar ve muhafazakâr bir partisiniz. Bu dehşet verici tablo üzerinde hiç düşünmeniz gerekmiyor mu? Osmanlının çöküş döneminde de ekonominin bozulmasıyla beraber fuhşun yaygınlaşması eşzamanlıdır.
Bakınız, size söylüyorum, tarih araştırmacısı Cezmi Yurtsever'in bir araştırması var; "Osmanlı Çökerken Türk Kadınını Fahişe Yaptılar" başlıklı araştırması. Diyor ki Cezmi Hoca: "Hayat kadınlarına ilk defa 1915'te çalışma vesikası verdiler. Ahlak zabıtası o yıllarda kuruldu. Zührevi hastalıklar hastanesi o yıllarda açıldı. Hele 1919-22 dönemi var, mütareke dönemi, devletin parçalanmaya girdiği dönem ve işgal yılları. Bu dönemde, mütareke yıllarında fuhuş olayları İstanbul'da tarihte görülmemiş seviyelere ulaşmış. 5 binleri geçmiş."
Ekonomide pembe tablolar çizmek, rakamlara takla attırmak gittikçe artan fuhuş sektörünün AKP döneminde ulaştığı zirveyi gizlemeye maalesef yetmiyor.
Değerli arkadaşlarım, konuşmamı son bir TÜİK araştırmasıyla noktalamak istiyorum. 2010 yılında yapılmış yaşam memnuniyeti araştırmasına göre Türkiye'deki insanlarımızın yüzde 85'i kendisini mutlu olarak ifade etmiş. Az evvel söyledim ya, yalana vergi yok, yalan söyleyen de ölmüyor.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)