| Konu: | 2014 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE KANUNU TASARISI İLE 2012 YILI MERKEZİ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI NEDENİYLE |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 31 |
| Tarih: | 14.12.2013 |
MHP GRUBU ADINA ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Hatay) - Sayın milletvekilleri, 3'üncü defa GAP, DAP, DOKAP ve KOP bütçeleri hakkında görüşlerimi belirtmek üzere huzurunuzdayım. Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum efendim.
Fikritakip açısından önemli bir şans. 2012 bütçesinde ne söylediysek, 2013'te ne söylediysek, maalesef 2014 için de aynı şeyleri söylemek durumundayız. Yani, şöyle bir baktığımız zaman, Sayın Bakanın GAP, DAP, KOP ve DOKAP için sözlerini buradan aynen aktarmak istiyorum: "GAP Bölge Kalkınma İdaremizin yanında Konya Ovası Projesi, Doğu Anadolu Projesi ve Doğu Karadeniz Projesi Bölge Kalkınma İdarelerimiz de kurumsallaşma çalışmalarını ve eylem planı hazırlıklarını yürütmektedir." Üç senedir yahu, yani Allah'tan korkun. Burada da yazıyor: "Yeni bölge kalkınma idareleri DAP, KOP, DOKAP kurumsallaşma çalışmaları ve eylem planı hazırlıkları devam etmektedir." Bu sizin planınınız ve sizin ifadeniz.
Yani, dolayısıyla, tek tek böyle baktığımızda, bu projeler hakkında konuşacak bir şey bulamıyoruz çünkü bir şey yapılmıyor. Ha bire para harcanıyor, ha bire kurumsallaşma, eylem planı hazırlıkları, ha bire araba kiralanıyor, ha bire bina kiralanıyor, ortada bir şey yok şimdi.
Mevcut GAP için şöyle bir baktığımız zaman, özellikle GAP bir sulama projesidir. Yani, böyle bilinir herkes tarafından. Bu vesileyle de, Sayın Süleyman Demirel'i buradan minnetle ve şükranla anmayı da bir vazife biliyorum. Yani, bir projeyi başlatan, Türkiye'nin ufkunu açan değerli insanları her zaman anmak durumundayız ve onlara minnet ve şükranlarımızı her vesileyle ifade etmek durumundayız. Demişiz ki geçen sene "370 bin hektar", bu sene cevap "378 bin." Yani, arkadaşlar, böyle giderse, yaklaşık yüz yetmiş sekiz senede bu sulama kanaletleri faaliyetleri bitecek ve -ölme eşeğim yaz gelsin- yüz yetmiş sekiz sene sonra, bu hızla giderse tabii, GAP'ta sulama sorunu kalmayacak.
OKTAY VURAL (İzmir) - Gitmez, gitmez inşallah, bitiriyoruz!
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) - Şimdi, yine sizin ifadenize göre -yani, bunlar sizin belgeleriniz değerli arkadaşlar, Hükûmetin belgeleri- bakın, okuyorum şuradan: "GAP bölgesinde hayvancılık bitkisel üretime koşut bir gelişme sağlayamamıştır. 1990-2008 döneminde, GAP bölgesinde, hayvan varlığında, tüm ülke genelinde olduğu gibi düşüşler olmuştur." Şimdi, bir hafta evvel Sayın Başbakanı dinliyoruz, "Hayvancılıkta ihracata başladık." diyor, bakanlığı böyle söylüyor.
Değerli arkadaşlar, bu bölgeler çok önemli bölgeler. Bu bölgelerde hayvancılığı geliştiremezseniz, sulamayı geliştiremezseniz, nüfus aç kalır ve ne yapar, göç eder. Yani, göç durumuna baktığımız zaman -arkadaşlarım bunu son derece güzel bir şekilde ifade ettiler ama tekrar olacak, özür diliyorum- Adıyaman'da Adıyamanlı kardeşlerimizin net göç hızı 13,79; Batman'da 9,1; Diyarbakırlı kardeşlerimin 10,49; Kilis 14,6; Mardin 11,9; Siirt 18,50; Siirt, Siirt yani Sayın Başbakanın milletvekili seçildiği il burası yani Güneydoğu'da. Birileri Güneydoğu'ya, bu coğrafyaya siyasi bir isim vermek istiyor, hatta bunu Meclisin bütçe tutanaklarına da geçirmek istiyor ama ironik bir ifadeyle şunu söylemek durumundayım: Bu hızla giderse, yaklaşık on beş yirmi seneye kadar Güneydoğu'da Kürt kalmayacak; bakalım o zaman ne olacak. Yani, bunlar bu şekilde olmaz. Bir projenin ciddiyeti olur.
Değerli arkadaşlar, GAP, KOP, DOKAP, bu konularda konuşacak pek bir şey bulamayacağımıza göre, bari, hiç olmazsa, bu fırsatla çiftçinin dertlerine gelelim. Yani, gerek aynı bölgede gerek başka bölgelerde, patatesinden zeytinyağına kadar, çiftçilerimizin önemli dertleri var. Bari, bu vesileyle...
MUHARREM VARLI (Adana) - Çiftçi kanser oldu, kanser, Sayın Çirkin.
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) - Yani çiftçi dönüp oyunu da buraya veriyor. Biraz da böyle bir sıkıntı oluyor.
OKTAY VURAL (İzmir) - Kahrından veriyor.
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) - İşte kahrından veriyor herhâlde yani biz burada konuşuyoruz, çiftçimizin dertlerini anlatıyoruz ama çiftçimizin oy verdiği partiye bakınca yine AKP çıkıyor, bu da garip bir durum ve iktidarın bakanları da geliyor, bize burada "Siz böyle söylüyorsunuz ama çiftçi size inanmıyor, yine oyunu bize veriyor." diyor.
Şimdi, buradan çiftçimize sesleniyorum: Bizi boşuna yormayın yani ya gereğini yapın ya da hâlinize razı olun. Bunu, özellikle sadece bir muhalefet milletvekili olarak değil bir çiftçi olarak ifade ediyorum yani durumunuzun düzelmesini istiyorsanız değerli çiftçilerimiz iktidar partisine bir ders vermek durumundasınız.
Mesela, zeytinyağı. Bizim Yayladağı, Altınözü, kısmi olarak Hassa -başka bölgelerde de var ama ağırlıklı burada- bunlar zeytinyağı üreticileri. Altınözü'ndeki zeytinyağı üreticilerimizin, zeytin üreticilerimizin geçen yılki Suriye'den gelen kaçak zeytinyağından dolayı mağdur olduğunu söylerken birtakım belgelere göz attık, Ayvalık'a kadar vurmuş. Yani sizin Suriye politikanızın Ayvalık'taki zeytinyağı üreticisini dahi perişan ettiğini gözlemliyoruz. Ulusal Zeytinyağı Birliğinin tahmin ettiği 130-140 bin ton zeytin rekoltesi var bu yıl için ve aynı kurum Suriye'den ne kadar kaçak zeytinyağı geldiğini ifade ediyor, biliyor musunuz arkadaşlar? 60 bin ton. Yani neredeyse üretimimizin üçte 1'inden fazlası Suriye'den kaçak geliyor ve zeytinyağı üreticisi perişan oluyor. Oturup bunun için bir önlem almak ne zaman aklınıza gelecek, doğrusu onu merak ediyorum. Buradan da yine oyunu iktidar partisine veren zeytinyağı üreticilerini selamlıyorum efendim.
Pamuk çiftçisinin durumu aynı. Hiç değişmiyor. Dünyada pamuk ithalatında Çin'den sonra 2'nci ülkeyiz yani bunu nüfusa göre vursanız, yüz ölçümüne göre vursanız 1'inci sıradayız. Ve pamuk çiftçisi perişan. Biz size, beğenmediğiniz 57'nci Hükûmette on bir, on iki yıl evvel 1.100 liradan pamuğu teslim ettik. Ekonomik krize rağmen, ekonomik sıkıntılara rağmen, üçlü koalisyona rağmen, pamuk çiftçisinin pamuğunu 1.100 liradan teslim ettik. Aradan bu kadar sene geçti, daha yeni -buyur-1.500 lira, yani 1,5 lira -veyahut işte 1,5 milyon Sayın Başbakanın şeyiyle, biz rakamları da karıştırıyor olduk yani- yeni 1,5 milyon. Ama müthiş girdileri var. Dünyanın en pahalı mazotunu kullanıyoruz.
Yani demin, Cumhuriyet Halk Partisinin bir sayın milletvekili sütle ifade etti. Yani, şöyle bakıyorum, buğday 600 bin, yani 7,5 kilo buğdayla -7 kilo süt ama- biz 1 litre mazot alabiliyoruz. 8 kilogram mısırla 1 litre mazot alabiliyoruz. Bak, nereden nereye, diyor ya Sayın Başbakan "Nereden nereye."
Sayın Başbakan geçen gün "Liradan altı sıfır attık, tuvalet 1 milyondu, 1 liraya düşürdük." diyor. Yani sanki ucuzlatmış. Mandalina 250 kuruş, tuvalet 1 milyon...
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Narenciyeci perişan, narenciyeci iflas etmiş durumda.
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) - Mandalina 250 kuruş arkadaşlar, bununla ne kadar övünseniz az!
Şimdi, Erzin, Payas, Dörtyol -mesela Hatay'ın- bunlar narenciyeci, bunlar perişan. Bunlar oğlunu, kızını everemiyor, bunlar borcunu ödeyemiyor. Bunlar bankaların kapılarında çile çekiyor, ızdırap çekiyor.
Ziraat Bankası, kulüpçü faizini geçmiş. Yani Ziraat Bankasında çiftçiye yönelik öyle bir faiz anlayışı var ki, sözde düşük gibi görünüyor ama bir parça vadesi geçince kulüpçüleri geçmiş. Ve yeni birimler açılıyor Ziraat Bankasında, artık ticari banka oluyor. Adı "Ziraat", bari adını değiştirin kurtulalım.
Bu defa çiftçi ne yapıyor, yabancı bankalara gidiyor. Yabancı bankalar pusuda bekliyor, yabancı bankalara tarlasını ipotek ediyor. Yani lütfen, tarih bilmeyen dönsün baksın, burada, bu kürsüde söyledim. Fransa, Hatay topraklarını yabancılaştırmak için Tunus Bankasını gönderdi Hatay'a işgalde ve bizim topraklarımız dâhil, Tunus Bankası tarafından ipotek edildi ve orada yaşayan -etnik kimliğini söylemeyeyim, mahzurlu buluyorum- başka vatandaşlara devredildi arkadaşlar, lütfen buna iyi bakın, bunlar çok ciddi konular. Allah'tan, Hatay Samandağ'da meşhur Samandağ biberi var da onlar da o biberle kurtarıyor. Yani bununla da Hükûmetin Allah'a şükür bir ilgisi yok. Reyhanlı perişan, yani Reyhanlı, Kumlu, Hassa, Kırıkhan, bunlar biraz üzüm, biraz zeytinyağı ama ağırlıklı olarak pamuk eken bölgeler, buralar perişan. Reyhanlı'ya bakıyoruz, çok büyük bir acı yaşadık orada. Sorduk Sayın Başbakana yazılı olarak "Burada ne kadar zarar var? Ne yaptınız?" "11 trilyon zarar var." diyor Başbakanlığın resmî yazısı, 9 trilyon ödenmiş yani 2 trilyon yok. Zaten perişan olan bir memleket yani işin psikolojik boyutları da var. Bugün, Reyhanlı'da çok iyi bildiğim, çok iyi tanıdığım bir kızımız hâlâ her gün bayılıyor, hâlâ bunun sıkıntısını çekiyor. Patlamaya yakın bir bölgede çalışan bir kızımız ve gencecik bir kız kendini toparlayamıyor. Yani bunların sadece ekonomik boyutu yok, bunların çok farklı boyutları da var.
Patatesçi 18 kuruştan, 22 kuruştan başlamış, 7 kuruşa kadar düşmüş. Ne yapacak patatesçi? Nasıl düğün yapacak, nasıl borcunu ödeyecek? Ödeyemeyecek.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Elma da dalda kaldı, elma da.
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) - İşte, hangi birini sayalım. Yani bilmiyorum artık, pırlantacılar herhâlde çok kâr ediyor Hükûmetiniz döneminde ama çiftçi batıyor.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Gemiciler, gemi lojistiği yapanlar.
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) - İşte, yani buna benzer şeyler oluyor değerli arkadaşlar.
OKTAY VURAL (İzmir) - Gemi sahipleri de iyi kazandı, gemicikler de arttı.
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) - Şimdi, gemi sahiplerine, gemicik sahiplerine yakıt son derece uygun şartlarda veriliyor ama çiftçiden esirgeniyor. Yani çiftçi üvey evlat, "Ananı da al git." üslubu, tam anlamıyla çiftçide ekonomik olarak resmini bulmuş, çiftçi anasını da alıyor, gidiyor.
Şimdi, bu çiftçinin artık anasını da alıp sandığa gitmesi de gerekiyor, yani buradan tekraren sesleniyorum, bu iş böyle gitmez.
Değerli arkadaşlar, netice itibarıyla burada çiftçinin meselelerinden bahsediyoruz ama, her kesim aynı dertte, çiftçi son derece darda.
Buraya gelip diyorsunuz ki "Siz sorun söylüyorsunuz, proje üretmiyorsunuz." Bakın, geçen sene söyledik, her şarta rağmen doğruları da ifade etmek lazım, tarım kredi kooperatifleri döneminizde çalışmalarını artırıyor ve çiftçiye de faydalı oluyor.
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - Saman da getiriyor!
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) - "Bunu bankalaştırın." diyoruz size. Bunu bankalaştırın, yani bir tarım bankası kurun, Ziraat Bankası artık çiftçinin bankası değil.
Ve o gün, bir sayın milletvekili, burada -zannediyorum Aykut Erdoğdu Bey, Cumhuriyet Halk Partisinden- ifade etti, 670 trilyon krediyi batırıyor Ziraat Bankası. Nerede? Bir AVM'de.
OKTAY VURAL (İzmir) - Çiftçinin cebinden!
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) - Bu nereden? Çiftçinin cebinden.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Nasıl batırılıyor? Bir grubu kurtararak batırılıyor kredi!
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) - Sayın Başbakanın her şekliyle her zaman ifade ettiği şu: "İşte, 57'nci Hükûmet döneminde Ziraat Bankasını batırdınız. Efendim, şimdi şöyle, şimdi böyle."
Ne oluyor? Kim batırıyormuş Ziraat Bankasını? Hırsızlar. Bunların hesabının verilmesi lazım. Çiftçinin bu kürsüden bunları duyması, bilmesi gerekiyor arkadaşlar. Bunun için ifade ediyoruz. Yani Ziraat Bankasında çiftçiye verilecek parayı çiftçi batırmış oluyor, çiftçi suçlu oluyor sanki. Ne verdiniz ki çiftçiye?
Efendim, Tarım Bakanı, her fırsatta, biz bunları söylediğimiz zaman çıkıyor, işte, "Siz, zamanınızda 550 trilyon veriyordunuz, yanlış hatırlamıyorsam, biz şimdi 12,5; hatta 13,5 katrilyon veriyoruz." diyor. Yani bir meslek grubunu 30-40 katı borçlandırıp da ona iyilik yaptığını söyleyen bir mantığı anlamakta ben güçlük çekiyorum, bu tıbbi bir vaka herhâlde yani! Aynı şekilde memur, aynı şekilde işçi, bunların hepsini borçlandırıyorsun, borçlandırıyorsun güzel, ondan sonra da "Kalkındırdık." diyorsunuz. Kalkındırıyorsanız adam niye göçüyor? Kalkındırıyorsanız adam niye icralık oluyor, niye hacizlik oluyor?
Tabii, bunlara bir izahat nasıl olsa getireceksiniz, Sayın Bakan biraz sonra mutlaka gelecek, "240 bin metrekarelik, 240 bin şeylik yeni ihale hazırlığı yapıyoruz." diyecek. İşte, bu ihaleyi belki de yapacaksınız, sulamayla ilgili, GAP'taki sulamayla ilgili.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, mesele, ihale yapmak değil, yılda kaç kilometre ilerleme kaydetmenizdir. Yoksa, 500 bin kilometre yaparsınız, olur biter, "Bunu da yaptık." dersiniz.
Hepinize saygılar sevgiler sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)