GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2014 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE KANUNU TASARISI İLE 2012 YILI MERKEZİ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI NEDENİYLE
Yasama Yılı:4
Birleşim:33
Tarih:16.12.2013

MHP GRUBU ADINA LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bütçesi hakkında MHP Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Konuşmamda Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarında sanayinin nasıl her geçen gün kötüye gittiğini, sanayicinin üretmekten vazgeçip nasıl ithalatçı olduğunu gözler önüne sermek istiyorum vakit yettiğince.

Türkiye 1990 yılında imalat sanayisinde 15 ülke arasında 13'üncü sırada iken 2010'da liste dışı kaldı. Sanayi ve ihracatımızın ithalata bağımlılığı kaygı verici boyutlara ulaştı. Bugün 100 dolarlık ihracat için Türkiye'de 62 dolarlık ithalat yapılmaktadır. Bakın, 100 dolarlık bir malı imal etmek için 2002'de 27 dolar ithal malzeme kullanılırken 2007'de 39 dolar, 2011'de de 43 dolar ithal malzeme kullanmak zorunda kalıyorsunuz. Yani, artık ithalat cazip hâle geldi. Böyle bir tabloda ihracat rakamlarının gerçeği ifade ettiğini iddia edebilir misiniz? Bu iktidar sanayicinin rekabet gücünü öldürmüştür. Sanayi sektöründe reel büyüme hızı çok hızlı bir şekilde çöküşe geçmiştir. Örneğin, reel büyüme hızı 2010 yılında yüzde 12,8 iken 2012 yılında yüzde 1,9'a gerilemiştir. Sanayideki bu tepetaklak gidiş birer birer kepenk de kapattırmıştır. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin verilerine göre, 2010 yılında kurulan şirketlerin yüzde 22'si, 2011'de yüzde 24'ü, 2012'de yüzde 36'sı kapanmış durumda. Bu oran 2013'ün ilk on ayında yüzde 30'u geçmiştir. 2011 yılında yüzde 11 olan sanayi sektörünün üretimindeki artış hızı 2012 yılında yüzde 2,5'lara düştü.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün imalat sanayisinde her 100 fabrikadan 26'sı kapalı. Kendi seçim bölgem olan Kocaeli'den örnek vermek istiyorum. Kocaeli bir sanayi kenti ama korkarım ki bu gidişle bu sıfatı yakın zamanda yok olacak. Kocaeli'deki sanayici arkadaşların tamamı kan ağlıyor. Bakın, Kocaeli'de sanayicinin, ticaretle uğraşanların nasıl kan ağladığını size rakamlarla anlatayım. Ekim 2012 ile Ekim 2013 dönemi arasında Kocaeli'de toplam 1.137 şirket açılmış. Aynı dönemde kaçı kapanmış biliyor musunuz? 405 şirket kapanmış ve kaydını sildirmiş. Ayrıca, 2012'den bugüne kadar üretim yapan 144 sanayi üretim tesisi kapanmış durumda Kocaeli'de, bir yılda 144 fabrika.

Şimdi size bir şey söyleyeceğim: Sayın Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanımız Kocaelili. Her bakan kendi ilinde ağırlığını hissettirir. Bakanın seçildiği ile gittiğinizde o bakanın ağırlığını yatırımlardan hissedersiniz. Başka bir ifadeyle, bakan o şehre mührünü vurur. Ancak, bu, ne yazık ki Sayın Nihat Ergün için geçerli değil, Kocaeli'de böyle bir şey maalesef yok, acı ama gerçek. Mayıs 2009'dan bu yana bu koltukta oturan Sayın Bakan Kocaeli için hiçbir şey yapmamıştır, parmağını kıpırdatmamıştır. Diğer illerde o ilin bakanları kentlerine hizmet ediyor, eser bırakıyor ama Sayın Nihat Ergün'ün Bakan olarak kente kattığı hiçbir şey yok, varsa buyursun, göstersin. Bir Cengiz Topel Havalimanı vardı, üç ay çalıştı, bizlerin ve kamuoyunun baskısıyla açmaya kalktılar, o da haftada bir gün, o da uçak dolarsa sefer yapıyor, aktarmalı sefer.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AKP'nin iktidarda olduğu son on bir yılda ne olmuş, sanayide ne hâle gelmişiz bir bakalım. Sanayi üretimi artış hızı yavaşlamış. İthalata bağımlılık kaygı verici boyutlara ulaşmış. 100 dolarlık ihracat için 62 dolarlık ithalat yapılmaya başlanmış. Sanayi sektöründe reel büyüme hızı çöküşe geçmiş. Bu yılın ilk on ayında kurulan şirketlerden yüzde 30'dan fazlası kepenk kapatmış, işsizlik kronikleşmiş. Türkiye, sanayide rekabet ettiği ülkeler arasında en pahalı elektriği, akaryakıtı, suyu kullanan ülke. İstihdam üzerindeki vergi yükünün en fazla olduğu bir ülke ve bu ülkede sanayiciler ayakta durmaya çalışıyor.

Peki, Adalet ve Kalkınma Partisinin iktidarda olduğu son on bir yılda başka ne oldu? Sanayi tabanı eridi Türkiye'de. Türkiye'nin eline bile su dökemeyecek ülkeler adım adım büyürken Türkiye küçüldü. Dünya Bankası rakamlarına göre, son yıllarda Endonezya'da yüzde 2, Meksika'da yüzde 7,8; Çin'de binde 4, Hindistan'da yüzde 1 büyüme oldu, Türkiye sanayide yüzde 7,7 küçüldü. Üretim düşünce işsizlik ordusuna da yeni neferler katıldı. Adalet ve Kalkınma Partisi hükûmetleri, on bir yıldır işsizlikle mücadelede bir arpa boyu yol katedemediler. AKP döneminde işsizlik azalmamış, gerçekten kronik bir hâle gelmiştir.

Siz bakmayın o aldatıcı rakamlara. TÜİK, 2012'deki hesaplamaya, bu hesaplara iş aramayan yaklaşık 2 milyon kişiyi dâhil etmedi. İş aramayan işsizler dâhil edildiğinde 2012'deki işsizlik rakam oranının yüzde 17'ye çıktığını rahatlıkla görebilirsiniz.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - 2013'te 19.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - 2013 Ağustos ayı verilerine göre Türkiye'de işsiz sayısı 5 milyonu aşıyor. Sayın Başbakan ve bakanlar ne derlerse desinler, istedikleri kadar pembe tablolar çizsinler, Türk sanayisi çok ciddi sıkıntı içindedir, ekonomide ciddi sıkıntılar yaşanmaktadır. Millî sanayimiz, üreticimiz zor durumdadır, rekabet gücü gerçekten tükenme noktasına gelmiştir. Çok sayıda sanayici, üretici, iş adamı borç batağına girmiş, iflasın eşiğine gelmiştir; icra memurları sıraya girmiştir. Düzlüğe çıkmak için üretim, istihdam ve ihracat odaklı yeni planlara ihtiyaç vardır. Ancak, Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmetinde böyle bir planın "p"si bile bulunmamaktadır. Onların tüm planları yandaşları zengin etmek üzere kurgulanmıştır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizde genç nüfus çok. Kent nüfusuyla ilgili problemlerimiz var. Bu yüzden acilen istihdam yoğunluklu sanayi kurulması gerekiyor. Türkiye'yi bir sanayi devleti yapmak istiyorsak kuraklık, artan nüfus nedeniyle insanımızı daha iyi doyurmak için tarıma dayalı sanayiye ağırlık vermek zorundayız. Türkiye'de işsizleri yerinde istihdam etmenin en fizibil yolu, tarım alanlarının bulunduğu bölgelerde yaşamalarını ve tarımda çalışmalarını sağlamaktır bu nüfusun. Bu yapılırken diğer taraftan aynı bölgelerde tarıma dayalı sanayi teşvik edilmelidir ki daha kârlı bir sektör hâline gelsin tarım sektörü.

Sanayiciler sadece az önce anlattığım sorunlarla uğraşmıyor ki, başka sorunları da var. Bir işveren iş yerinde iş sağlığı, iş güvenliği uzmanı, iş yeri hekimi, yardımcı sağlık personeli, avukat çalıştırmak zorunda. Bunların işverene ortalama maliyeti aylık 15 bin TL civarında. Hepsi bu kadar mı? Değil tabii. Üstüne üstlük, bir de Hükûmetin uyguladığı vergi baskısı var. Koç Grubuna geçtiğimiz günlerde vergi incelemesi başlatıldı. Bunun neden olduğunu hepimiz biliyoruz. Çünkü Koç Grubuna ait bir otel Gezi eylemlerinde polisin aşırı müdahalesiyle yaralananlara kapısını açtı. Bu adım Koç Grubuna pahalıya mal oldu. Maliye Bakanlığı TÜPRAŞ ve Aygazdan sonra Yapı Kredi Bankasına da kesilen 103,2 milyon Türk liralık vergi cezasını 25,8 milyon Türk lirası daha artırdı. Bitmedi, sadece Koç Grubuna değil, Boydak Holdinge de bir vergi denetmeni gönderdi. Niye biliyor musunuz? Koç Grubuna yönelik vergi denetimi baskınlarının ardından Boydak Holding Koç Grubuna destek çıkmış, "İş dünyasında düşmansın, değilsin." ayrımı yapılmamasını istemişti. Bu açıklamanın ardından Boydak Holdingin Hükûmet ile arası açıldı. Bir de üstüne üstlük Yönetim Kurulu Başkanının "Dershanelerin kapatılması yanlış." diye bir görüş belirtmesi üzerine bu iş daha da azdı. Hükûmet de şimdi bunun hesabını soruyor Boydak Holdingten. Özetle, siz hem sanayicinin ensesinde boza pişireceksiniz hem de üretim bekleyeceksiniz, ihracat bekleyeceksiniz. Bu hiçbir şekilde mümkün değil sayın milletvekilleri.

Konuşmamda son olarak inovasyonun önemini de vurgulamak istiyorum. Türkiye, inovasyon alanında birçok ülkenin gerisinde, çok gerisinde. Son on yılda Türkiye'de gayrisafi millî hasıladan AR-GE ve inovasyona ayrılan pay binde 1'ler civarında iken 2012 yılında binde 8'lere yükseldi. Bu güzel bir gelişme, takdire şayan ancak beş altı yıl önce Türkiye, 2013 yılında gayrisafi millî hasılasının yüzde 2'sini AR-GE ve inovasyona ayırmayı hedefliyordu, bu hedef tutmadı. Türkiye'de sanayinin gelişmesi için inovasyona ayrılan bütçenin artırılması da lazım çünkü dünyada bu ortalama yaklaşık yüzde 7. Yani, cihanşümul olmak istiyorsak dünyada yeni teknolojiler sunan bir inovasyon ülkesine dönüşmekten başka çaremiz yok. Batı, çevresini kirleten ağır metal sanayisinden, otomotiv sanayisinden vazgeçmişken biz Batı'nın çok geç bir şekilde taklidini yapmaya başladık. Sayın Ekonomi Bakanının ve Sayın Sanayi Bakanının ısrarla söylediği yerli otomotiv sektöründe Avrupa'da Batılılar otomotiv sektöründen çıkmaya başladılar. Sebebi, çevreye olan duyarlılıklarıyla beraber metal üretiminin ülkeye verdiği sıkıntılar. Metali Uzakdoğu ülkelerinde, Çin'de ürettiren Batı Avrupa, kendisi teknolojinin getirdiği imkânlarla Japonya'yla beraber çok ciddi teknoloji üretim ihracatına başladı. Renault Fransa'da bir arabayı 6 bin dolara satarken Japonya 360 derece simülasyonu olan bir araç kamerasını 9.800 dolara satıyor. Birisi 1,5 tonluk bir arabayı 6 bin dolara satarken, birisi de sadece 170 gram ağırlığında bir dijital aygıtı 9.800 dolara satıyor.

Türkiye, Batı Avrupa'nın kirlettiği ülkelerin arasında yer almamalı, çevresine duyarlı olmalı, metal endüstrisinden şiddetle kaçınmalı, teknolojiye yatırım yapmalı.

Bu bütçenin, 2014 yılı bütçesinin ülkemize, milletimize hayırlar getirmesini Cenab-ı Allah'tan niyaz ediyorum, hepinize saygılar sunuyorum, sağ olun, var olun. (MHP sıralarından alkışlar)