GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2014 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE KANUNU TASARISI İLE 2012 YILI MERKEZİ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI NEDENİYLE
Yasama Yılı:4
Birleşim:34
Tarih:17.12.2013

MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Maliye Bakanlığının bütçeleri üzerine şahsım adına lehte söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi ve ekranları başında bizleri izleyen değerli vatandaşlarımızı saygıyla, hürmetle selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, dünyadaki mevcut ekonomik sistemin insani bir değer ifade etmediği bilinen bir gerçektir. 2008'de yaşanan ekonomik kriz sonrası dünyada hem finans hem ekonomi sadece tasarruf sahibi olanlara temellendirildi, bireyin sadece piyasadaki rolü üzerinde duruldu, aile gerçeği göz ardı edilip görmezden gelindi.

Dünyadaki insanların yüzde 6'sı dünyadaki tüm servetlerin yüzde 40'ını elinde bulunduruyor. Yüzde 94'lük kesim olan 7 milyara yakın insan yüzde 60'ını bölüşüyor. Bu mevcut olan ve itibar da edilen durum, hakkaniyetli olmadığı gibi ahlaki de değildir. Ekonomi, sadece sayısallıkla ele alınacak bir şey değildir, insanidir, insani de olmalıdır.

Ekonomide kaynaklar, insanların ihtiyaçlarını karşılayacak biçimde kullanılabilmelidir. Böyle olması, kalkınmanın planlanmasında yardımcı olabileceği gibi ekonomiyi de başarıya ulaştırır. Bunun anlamı piyasanın düzenlenmesi demektir. Bu durum ahlaki olan bir değerdir.

Ülkemizde Hükümetler, dışarıdan sürekli borç alarak ve halka dolaylı vergi çeşitleri uygulayarak bütçe açıklarını kapatmaya çalışmışlardır. Halkın ekonomisini halkı sıkboğaz yaparak bozmuşlardır. Bu durum, 1 liranın 6 sıfırlı hale getirilmesine yol açmıştır. Ülkemizde herkes, yeni doğan, doğacak çocuklar borçlu konumda idi.

Türkiye, IMF'yle ilişkilerini 1947 yılında başlattı. İlk stand-by anlaşmamız 1961 yılında yapıldı ve o günden bu yana 19 stand-by anlaşması yapıldı ve son olarak 2013 Nisan ayında 19 stand -by anlaşması son borç taksidinin ödenmesiyle sonlandırıldı.

Cumhuriyetin kuruluşundan 3 Kasım 2002'ye kadar AK PARTİ iktidarından önce yetmiş yedi yıl boyunca iktidar olmuş partiler, özellikle 1960-1980 askerî darbe yönetimleri ve koalisyon ortaklı olan hükûmetler, ülke ekonomisinde başarılı olamamışlardır. Ülke, defalarca ekonomik krizlere mahkûm edilmiştir. "Devlet ekonomisi" dediklerini başaramamışlardır. Yıllarca Keynes iktisadını uyguladılar, sahiplenip Keynesçi de oldular; hâlâ, öyle olan ve uygulanmasını isteyenler var. Farklı bir şey söyleyemiyorlar; bildikleri, bilecekleri, itibar ettikleri odur, o kadardır.

Bir ülkenin ekonomisinin dengeli, güçlü olabilmesi için devletin ekonomisi ile halkın ekonomisi dengeli olmak zorundadır. Ekonominin sağlam temeli bulunmalıdır. Mali güce sahip, elinde yeterli dövizi, altın stoku, yer altı kaynakları, sanayi, teknoloji, gıda, tarım ürün üretimine, stokuna sahipliliğiyle dengeli olunabilir; aksiyle olunamaz, bugüne kadar olunamadı, olunmuyor da.

3 Kasım 2002 genel seçimleriyle partimiz iktidara gelince öncelikle mali disipline önem verdi; bu durum kararlı olarak sürdürülüp hem devletin hem de halkın ekonomisi büyütülmeye çalışıldı. Bu çalışmalar başarıyla devam ettirilip istikrarlı olarak büyüme oranları artırılıp sürdürüldü. Paramızdan 6 sıfır atıldı. Ekonomik, sosyal, siyasal başarılar sadece ekonomide sayısallıklarla değil, insani, ahlaki gerçeklere önem vererek insanların ihtiyaçlarının karşılanması olduğu gibi aileye önem verilmesiyle de mümkündür. AK PARTİ'nin ekonomideki bu dengeli yaklaşımı ile 2008'de dünyada yaşanan ekonomik kriz ülkemizi teğet geçmiştir. Bunun yanında, 2013 yılı itibarıyla 150 milyar dolar ihracat seviyelerine ulaşılmış, bu hedefimiz inşallah on yıl içerisinde 500 milyar dolar seviyelerine çıkacaktır. 3.500 dolar olan kişi başına millî gelir 2002'den sonra, bugün itibarıyla 11 bin dolar seviyelerine ulaşmıştır.

AK PARTİ olarak başarılarımızı artırarak ülkemizin insanlarına ve tüm insanlığa hizmet için gayretimizi sürdüreceğiz. Tüm dünyada saygınlığımız, güvenliğimiz daha da artacak, ülkemiz yeni dünya düzeni içinde istikrar, refah, huzur, saygı, sevgi ve hoşgörü bilincinde devam ederek ilerleyecektir. Bugünümüz dünden iyi olduğu gibi inşallah yarınımız da bugünden iyi olacak diyor, 2014 yılı bütçemizin ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyor, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)