| Konu: | 2014 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE KANUNU TASARISI İLE 2012 YILI MERKEZİ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI NEDENİYLE |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 35 |
| Tarih: | 18.12.2013 |
MHP GRUBU ADINA NECATİ ÖZENSOY (Bursa) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bütçe kanunu 11'inci maddesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugünlerde bütçe kanununu görüşüyoruz. Yani işçinin, memurun, köylünün, esnafın, sanayicinin ve yine dolaylı olarak da bütün Türk milletinin ödediği vergiler, yani tüyü bitmemiş yetimin hakkı olan bu milyarlarca lira üzerinde yapılan tasarruflarla ilgili görüşlerimizi burada ifade ediyoruz, ama bir taraftan da bugünlerde, kötü bir tesadüf, eğer rakamlar doğruysa, eğer ifade edilenler doğruysa, cumhuriyet tarihinin en büyük rüşvet ve yolsuzluk operasyonunu hep birlikte izliyoruz.
Ben, bu konuyla ilgili masumiyet karinesini dikkate alarak konuşacağım, geçmişten bu yana hep böyle konuştuk, şimdi de böyle konuşacağım. Dilerim ki bu ismi geçen bakan çocukları, bakanlar, banka müdürleri, bakanların özel kalem müdürlerinin hepsi suçsuz olsunlar. Samimi olarak söylüyorum, işte, çıkan paraların kaynaklarını ifade edebilsinler, görüntüler sahte olsun, bunu canıgönülden istiyorum, çünkü milletvekili olduğum bir dönemin, böyle büyük bir rüşvetle, böyle büyük bir yolsuzlukla anılmasını, yarınlarda tarihe böyle geçmesini de gerçekten istemiyorum, ama şunu ifade etmek istiyorum: Bakın, bu operasyon sonucunda, mahkemeler kurulduktan sonra, bütün bu operasyonda gözaltına alınanlar, yargılananlar beraat etseler bile, bugün yapılan operasyonlarla ilgili polis müdürlerinin görevden alınması ve dün kahraman olan Savcı Zekeriya Öz, Ergenekon soruşturmasını yaparken -üstelik altına korunsun diye zırhlı araba da verdiğiniz- âdeta kahraman ilan ettiğiniz cesur savcının yanına 2 savcı vererek onu etkisizleştirmenin neticesinde çıkacak karar acaba kamu vicdanında ne kadar kabul görecek?
Şimdi, iktidar partisi mensupları, Sayın Başbakan diyor ki: "Bunlar tuzak." Peki, ifade ettiğim gibi, dün Ergenekon soruşturmasını tek başına yapan bu kahraman savcı mı şimdi bu iktidara, Sayın Başbakana tuzak kuruyor? Bunu da biraz ifade etmek lazım, biraz doğru bir şekilde izah etmek lazım diye düşünüyorum.
Şimdi, bakın, bundan önce, 57'nci Hükûmet döneminde yine Bayındırlık Bakanlığında bir operasyon olmuştu. Bayındırlık Bakanlığındaki yapılan operasyonda Sayın Bakanın ne çocuklarının ne akrabalarının ne de yandaşlarının herhangi bir ismi geçmediği hâlde Sayın Koray Aydın o gün hem bakanlıktan hem de milletvekilliğinden istifa etti. Milletvekilliğinden istifayı Meclis kabul etmedi. Daha sonra, sizin yine burada, o dönemdeki oylarınızla Yüce Divana sevk ettiniz. Yüce Divana sevk etmenizin gerekçesi de geçmişteki on yıl içerisinde hesaplarından geçen 1,5 milyon dolar civarındaki bir para. Tabii ki Sayın Koray Aydın bakanlığa, milletvekilliğine gelirken ne belediye başkanlığından ne de memurluktan geldi. Yüzlerce, binlerce yaptığı inşaatçılıktan kaynaklanan dairelerin satışından dolayı kaynaklarını gösterdi ve yine Anayasa Mahkemesinde, Yüce Divanda 11 hâkimin de beraat istemesiyle aklandı.
Şimdi, Sayın Grup Başkan Vekili Mahir Bey biraz önce burada güzel bir şey ifade etti: "Her şey hukuk demek değil, ahlak da lazım." dedi. Çok doğru, katılıyorum, bazen ahlaki de davranmak lazım.
Şimdi buradan ifade ediyorum: Sayın bakanların yerinde kalmaları hukuki olabilir ama ahlaki olan, sayın bakanların bir an önce oradan istifa etmeleridir. Dolayısıyla, bu ahlaki duruşu sayın bakanların bir an önce göstermesi ve üstelik, soruşturmayı yapan İçişleri Bakanlığı gibi bir bakanlığın başında bulunan bir Bakanın da bundan son derece imtina etmesi lazım. Adı geçen bakanların da kendilerini temize çıkarmaları açısından da bu konuda hassasiyet göstermeleri, kamuoyunda daha fazla bu konuların tartışılmaması gerektiği, Meclise ve Hükûmete de bu konuda daha fazla ithamlarda bulunulmaması noktasında hassasiyetlerimi ben buradan ifade etmek istiyorum.
Tabii, bütçe konuşmalarında, bütçe görüşmelerinde birçok konu konuşuldu, birçok şey söylendi. Bakın, biraz önce genel sağlık sigortasıyla ilgili bir soru soruldu. Sayın Bakan "Bir kanun gereği yapılıyor. Bu kanun doğrudur yanlıştır, bu, sübjektif bir şey." dedi. Sayın milletvekillerine burada yaşayarak gördüğüm bir şeyi ifade edeyim, ne kadar sübjektif ne kadar doğru siz de karar verin.
Bakın, gelir testi nasıl yapılıyor? Daha doğrusu, 18 yaşını bitirmiş, eğer öğrenci değilse veya öğrenciyse de anasının babasının herhangi bir sosyal güvenliği yoksa, bu anlamda, oturduğu evin aile gelir testi yapılıyor veya gelir testi yaptırmayanlar en üst noktadan yani 300 küsur lira her ay o genel sağlık sigortasına para ödemek zorundalar. Bundan haberdar olmayan milyonlarca genç var.
Ben yine bir vatandaşa yardımcı olmak açısından, 18 yaşını bitirmiş bir lise öğrencisi için, ameliyatına da yardımcı olayım diye o gelir testiyle ilgili gittiğimde, bakın, ağabeylerinin yanında oturuyor, annesinin, babasının herhangi bir sosyal güvencesi yok ama ağabeylerinin gelirlerini teste tabi tuttukları için bir sürü borç çıkarmışlar. Hâlâ o vatandaş ameliyatını olamadı, o şekilde bekliyor.
Yine, oraya gittiğimde gözümle şahit olduğum, bir babanın feryadını işittim. Çocuğu sakat, çalışamaz durumda, 26-27 yaşlarında. Diyor ki baba: "Ya, ben zaten bu çocuğa iş bulamıyorum, zaten ben engelli olduğu için birçok fedakârlıkla bu çocuğu bu yaşlara getirdim. Bir de genel sağlık sigortası için benden niye para istiyorsunuz?" Tabii ki oradaki memur da haklı olarak diyor ki: "Kanun böyle." Şimdi, 18 yaşını bitirmiş, öğrenci olmayan bir gencin ailedeki yükümlülüğü bitiyorsa, eğer o gencin herhangi bir geliri varsa, kira geliri vesaire, onun üzerinden alınması gerekir. Dolayısıyla, genel sağlık sigortası sisteminde ciddi anlamda sıkıntılar var Sayın Bakan. "Kanun böyle." deyip bunu üzerinizden atamazsınız. Bunun için de tekrar bir çalışma yapmanız gerekir.
Fonlarla ilgili çok fazla söze giremedim ama bu kanundakinin dışında, özellikle İşsizlik Fonu'na, 2002 yılı başında başlayan bu İşsizlik Fonu'na yatan 69 milyar lira para var. Bu 69 milyar liranın bugüne kadar ancak ve ancak 6 milyar lirasını işsizlik parası olarak ödemişsiniz. Türkiye'de, kayıtlı, rakamlara göre 2 milyon 800 bin işsiz var. Birtakım, daha genişletirseniz 4 milyonun üzerinde işsiz var. Bu noktada bir an önce işsizlere, işlerinden ayrılanlara hak ettikleri... O fona konulan paraları birtakım yerlere ayırıp veya birtakım açıklarınızı finanse etmek yerine, hakkını vermek üzere, işçilere daha iyi şartlar oluşturmak üzere yeniden birtakım girişimlerde bulunmanız gerekir.
Bizim bütçeye ret vereceğimizi ifade ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)