| Konu: | 2014 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE KANUNU TASARISI İLE 2012 YILI MERKEZİ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI NEDENİYLE |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 35 |
| Tarih: | 18.12.2013 |
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) - Sayın Başkan, kıymetli arkadaşlar; gecikmemi bağışlayın. İçeride Sayın Arınç'ın yaptığı söylem aşırmasını dinliyordum. Aklımda kalan son cümleyi söyleyeyim, diyordu ki: "Bu kadar ilgisiz tutuklamalar olur mu? Çağırdığınız zaman gelecek insanlar sabahın köründe tutuklanır mı?" falan. (BDP ve CHP sıralarından gülüşmeler)
İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Bu cümlelere çok aşinayız.
İDRİS ŞAHİN (Çankırı) - Bu cümleleri Sayın Başbakan Yardımcısı kullanmaz, tutuklamayla gözaltının ne anlama geldiğini gayet iyi bilir Sırrı Bey.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) - İşte, şimdi orada arkadaşlar, bak, bu yan odada... Hâlen devam ediyor.
İDRİS ŞAHİN (Çankırı) - Gözaltıyla tutuklamanın farkını bilirsiniz.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) - İşte, ben biliyorum da... Biz bilmekle de kalmadık, biz çok yaşadık, siz yeni öğreniyorsunuz, o yüzden Sayın Naim'siz İdris Şahin. (BDP sıralarından gülüşmeler, alkışlar)
Burada yok, değil mi?
Arkadaşlar, otuz üç yıl önce bugün bu ülkede çok önemli bir şey oldu. 12 Eylülde DİSK yargılaması başladı. Yaklaşık 2 bin kişi yargılandı, gözaltına alındı, tutuklandı. Böyle bir tarihî gün, onun ilk davasının görüldüğü gün. Sorgulamaları on altı ay sürdü. DİSK Genel Başkanı Abdullah Baştürk'ün sadece sorgusu yüz dokuz gün sürdü. Yöneltilen suçlama, TİSK'e, İşveren Sendikaları Konfederasyonuna ve TÜSİAD'a yöneltilmeyen suçlamalardı. Onlar yaptığında meşru gören cunta, DİSK'in yaptığını bir anayasal suç olarak nitelendirmişti. Bu yargılama aşağı yukarı altı yıl sürdü ve DİSK, on bir yıl kapalı kaldı. 78 tane idam isteniyordu, bu altı yıllık duruşmanın sonunda bütün DİSK'ten yargılanan emekçiler, uzmanlar, aydınlar, bilim insanlarının tümü beraat ettiler fakat Terörle Mücadele Yasası'na o zaman, o zaman hükûmet olan Özal iktidarı, bugün AK PARTİ içinde o günkü Özal iktidarında bakan olan birçok arkadaş Terörle Mücadele Yasası'na bir madde ekleyip DİSK'in malını geri iade ettirmemek için elli bin türlü Ali Cengiz oyunu oynadılar.
Bu örneği şunun için verdim: Bu ülkede Anayasa hiç yok; emekçiler söz konusu olduğunda, solcular söz konusu olduğunda, aydınlar, bilim insanları, ilerlemeden yana olan insanlar söz konusu olduğunda bu ülkenin anayasası Terörle Mücadele Kanunu. Hiçbir şekilde bu Anayasa'dan, meri olandan bile müstefit olduğu görülmemiştir bu adını andığım kesimlerin. Bir de buna inanç temsiliyetlerini ekleyelim, inancını bir politik duruş olarak dile getiren, zamanında ister İslamcı, Alevi, ne olursa olsun. Sistem böyle çalışıyor. Terörle Mücadele Kanunu'nu anayasa yapmış bir sistemden bahsediyoruz ve otuz yıldır mağdurları, mazlumları ve zalimleri değişiyor ama sistem hiç değişmiyor. Bugün olan bitene hayıflanacağınıza, dün burada herkesin bu cümlelerle itiraz ettiği şeye siz bugün iltihak edeceğinize, elde "Gelin demokratik siyasete bir alan açalım; gelin, bu iradeye kimsenin meydan okumasına fırsat vermeyelim." seçeneği hiç değerlendirilmiyor. Niye? Çünkü muktedir olmanın avantajını kimse bırakmıyor. Siyaset, demokratik siyasal yollar yerine daima sistemin o karanlık, küflü, bilindik, solcuların, Kürtlerin, Alevilerin çok yakından bildiği sistemler üzerinden yürüyor, hatta MHP'lilerin. Onun için, bunun mağduru olmayan yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) - Bu vesileyle, 2'nci gününü idrak ettiğimiz, buna bir farkındalık yaratmak için yürüttüğümüz bu açlık grevine tekrar dikkatinizi çekiyorum. Meclis kendi iradesine ve şerefine el koymalıdır yoksa bugün siz onlara söversiniz, dün onlar size sövüyordu, biz hepinize sitem ediyorduk, hiç sövmedik. Bunu bu şekilde Meclise havale ediyorum.
Teşekkür ederim. (BDP sıralarından alkışlar)