| Konu: | SAĞLIK BAKANLIĞI VE BAĞLI KURULUŞLARININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI VE TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 42 |
| Tarih: | 02.01.2014 |
ALİ ÖZ (Mersin) - Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 480 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın özellikle bu maddesinde şunu ifade ediyoruz, diyoruz ki: Hekimler, Türkiye'de zor şartlarda eğitimlerini tamamladıktan sonra, Türkiye'deki hiçbir kamu kurum ve kuruluşunda muhatap olunmayan bu mecburi hizmet serüvenine her defasında yenileri ilave edilerek sürekli üzerlerine ek külfet, yük getirilerek devam etmekteler.
Şimdi şöyle bir hesap yapacak olursak, normalde ortalama 23 yaşında tıp fakültesini bitiren, tıp fakültesinden mezun olan bir insanın, ana bir dalda ihtisas yapmak üzere minimum dört veya beş yıllık geçen süresini de ilave ettiğiniz zaman, araya mecburi hizmetlerini de koyarsanız, öncelikle temel tıp eğitimini tamamlayıp pratisyen hekim olarak göreve başladığı süre içerisindeki bir yılını koyarsanız, daha sonra tıp eğitiminde uzmanlaşma adına dört veya beş yıllık eğitiminden sonra geriye kalan kısmını tamamlayıp yine bir mecburi hizmet daha koyarsanız, bir aile kurması nereden bakarsanız bakın 31-32 yaşlarına tekabül etmekte. Yani bu ülkenin gerek toplumsal sağlığı gerek bedensel sağlığı gerek zihinsel sağlığı noktasında her türlü gayreti gösteren, fedakârca elinden gelen tüm çabaları sarf eden bu insanlara, bu meslek grubuna, özellikle ana daldaki uzmanlıklarından sonra yeni bir yan dal olarak ihtisas yaptıklarından, onu tamamladıktan sonra 3'üncü kez yeniden bir mecburi hizmet koymanın adil bir davranış olmadığı kanaatindeyiz.
Türkiye'de hekimlerin özlük hakları noktasında, bu kanun maddesini görüşmeye başladığımız andan itibaren de ifade ettiğimiz üzere, özellikle on birinci yılını doldurmuş olan, Sağlıkta Dönüşüm Programı'yla Türkiye'de sağlık alanında çağ atlattığını ifade eden Hükûmetin, iktidarınızın, maalesef sağlık çalışanlarının özlük hakları gündeme geldiğinde, her defasında değişik bahanelerle bu işten âdeta yan çizdiği görülmekte. Bütçe görüşmeleri aşamasında Maliye Bakanına da yönelttiğim soruda ifade etmiş olduğum üzere, bu hekimleri, 76 milyonun her gün yirmi dört saat insanların kapısını çaldığı, aşındırdığı, zor şartlar altında hizmet veren bu grubu, ne hikmetse göz ardı ediyorsunuz.
Sayın Sağlık Bakanına da daha önce de ifade ettiğim gibi, Mecliste her grupta bulunan, özellikle hekim ve sağlık kökenli milletvekillerinden yüksek bir arzumu huzurlarınızda ifade etmek istiyorum: Bu, haksız bir talep değildir. Maliyeyi, ülkenin bütçesini, Türkiye'nin, özellikle 17 Aralık sürecinden sonra oluk oluk başka yerlere akan paraları gördükten sonra, hekimler adına gerçekten bir kez daha düşünüp gereğini yapmak bu yüce Meclisin görevi olsa gerektir diye düşünüyorum. Bugün, emekli olan uzman hekimlerin emekliliklerinden sonra yeni iş arayışları devam ederken, hayatlarını idame etme noktasında bu zorlukları çekerken hiçbir bahanenin özlük haklarındaki iyileştirmeye engel olmayacağı kanaatini taşıyorum. Burada bu kanunun üniversitelerdeki Tam Gün Yasası'yla beraber çok sayıda alanda yeni düzenlemeler getirdiğini biliyoruz, nöbet ücretlerinde kısmi de olsa iyileştirme teklif ettiğini görüyoruz ancak iş sadece bununla kısıtlı, iş sadece bununla sınırlı olmamalı. Hiçbir kamu kurum ve kuruluşuna dikte ettirilmeyen, yaptırılmayan... Hekimlere mecburi hizmeti önce kaldırıp daha sonra değişik adlar altında getirmiş olmanıza rağmen, en azından yan dal uzmanlık sınavını bitirmiş olanları mecburi hizmetten muaf tutmanın aslında onların -bizim verdiğimiz bir lütuf değil- hakkı olduğuna inanıyor, 2014 yılının tüm sağlık çalışanlarına, yüce Türk milletine, Parlamentomuza hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum, saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)