GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: MHP GRUBUNUN, 10/10/2012 TARİH VE 6284 SAYI İLE HATAY MİLLETVEKİLİ ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN VE ARKADAŞLARI TARAFINDAN SURİYE'DE YAŞANAN OLAYLAR NEDENİYLE BAŞTA HATAY OLMAK ÜZERE BÖLGE İLLERİNİN SORUNLARININ BELİRLENMESİ AMACIYLA TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 7 OCAK 2014 SALI GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE OKUNARAK, GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:4
Birleşim:43
Tarih:07.01.2014

ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Hatay) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın milletvekilleri, hepinizi saygı, sevgi ve hürmetle selamlıyorum.

Şimdi, malum olduğu üzere, son günlerde de gündeme gelen bu Suriye meseleleri nedeniyle Hatay'ımızın çektiği sıkıntılarla ilgili sorunları burada arz etmek üzere huzurlarınıza gelmiş bulunmaktayım.

Sayın milletvekilleri, öncelikle, şöyle bir geriye dönecek olursak bir anda, dost olduğumuz, aramızda çok derin ekonomik ilişkiler olan, kardeş dediğimiz bir ülkeyle birdenbire, yirmi dört saat içerisinde ipleri, bağları kopardık ve bunun da ötesine geçip âdeta bir emperyal devlet havası ve edasıyla Suriye'deki rejimi devirmek üzere bir harekât başlattık. Ne dedik? Emevi Camii'nde namaz kılacağız dedik. Elimize Kocatepe Camisi kaldı. Ne dedik? Sayın Dışişleri Bakanı üç haftaya kadar Suriye yıkılıyor, şöyle olacak, böyle olacak dedi. Üç sene geçti, daha Suriye yıkılacak. Ne dedik? İşte, Suriye'nin öz evlatları Suriye'deki rejimi devirecek dedik. Ama Sayın Başbakanın "Suriye'nin öz evlatları" dediği insanlar kafa kesti, kol kesti, vatandaşın ciğerini söktü, onu yedi. Ve böyle bir güruhla, böyle bir zebani ordusuyla koskoca Türkiye Cumhuriyeti devleti müttefik oldu, bu bir realite. Bunun arkasından ne oldu? Bunun arkasından, Hatay'ı harekât merkezi yaptık yani Suriye'yi devirmek üzere olan ordunun harekât merkezi. Komuta konseyi, sanki bir şey var. Ne yaptık? Özgür Suriye Ordusunu sözde kurduk. Onun başına, bu kadar generalin geleceğinin beklendiği bir ordunun başına bir albay getirdik. Orada da tabii, bu, harekâttan anlamayan, efendime söyleyeyim, bir altyapısı olmayan kişilerin yaptığı bir dış politikanın, güya, sözde emperyal bir dış politikanın basit hesaplarına ve acizliğine bu da kurban gitti. Ve biz bundan iki sene evvel "Özgür Suriye Ordusu bir gün dağılacak." dediğimizde buralardan bize çok kızdılar ama bugün Özgür Suriye Ordusu dağılmış ve Suriye'de 1.200 tane grup var. Bilmiyorum sayın milletvekilleri, sizlerin ya da Hükûmetin bundan haberi var mı?

Bunun yanı sıra ne oldu? Merkez yaptığınız Hatay'da yüzbinlerce başıboş insan serseri mayın gibi dolaştı ve Hatay'ın huzuru bozuldu. Yetmezmiş gibi, Hatay içerisinde birtakım terör eylemleri başladı ve sonunda göstere, göstere, göstere Reyhanlı patlaması geldi. Ne oldu Reyhanlı patlaması? Cumhuriyet tarihinin en büyük terör saldırısı oldu. Ne oldu Reyhanlı'da ve aynı zamanda bütün Hatay'da? Hatay terör bölgesi hâline geldi. Reyhanlı esnafı battı başta, Hatay, Antakya, İskenderun, Kırıkhan, bütün bu esnaf battı ve ne yaptınız siz bunun karşılığında Reyhanlı'ya? Bugün, Uludere'de hayatlarını kaybeden kardeşlerimize yaklaşık 125 milyar hayat kaybından dolayı bir tazminat uygun görürken -keşke birkaç yüz milyar olsaydı, ki kimsenin de bunu aldığı yok- Reyhanlı'da 35 milyar, ortalama 35 milyar para verdiniz. Yani, dünyanın 16'ncı büyük ekonomisi, büyük devlet, filan devlet, falan devlet, dünya liderine de sahip bir Hükûmet olarak Reyhanlılıya layık gördüğünüz para 35 milyar. Hükûmetin bundan utanması gerekir her şeyden evvel, bunu hem Hataylı hem bir Reyhanlılı olarak söylüyorum; ki bu Reyhanlı 53 insanını kaybetmesine rağmen çıtını çıkarmamış, ağzını açmamış, asil bir şekilde, vakar bir şekilde olayları karşılamıştır.

4 milyar ağır yaralılara ödenen para, yeni rakamla 4 bin lira, 2.500 lira orta yaralılara ödenen para, 1.000 lira hafif yaralılara ödenen para.

Bakın, bugün bir kızımız hastanede -geçen konuşmamda burada bahsettim size- bir kızımız belediyenin yanındaki patlamadan dolayı mağdur. Günde sayısız şekilde, günde defalarca bayılıyor genç bir kızımız -artık bundan sonraki hayatı ne olacak belli değil- ve bugün hastanede yatıyor, tedavi görüyor ve tedavi masraflarını karşılayamıyor. Hükûmetin bundan utanması gerekmektedir.

Ve başta Reyhanlı olmak üzere Hatay'ı bitirdiniz. Hükûmete sesleniyorum eğer duyabiliyorsa: Hatay'ın esnafı bitti, çiftçisi bitti, turizm yatırımcısı bitti, her şeyi bitti, turist gelmiyor. Bu şekilde, siz ne yaptınız bunun karşılığında, olan bu tahribatın giderilmesi amacıyla kaç lira yardımda bulundunuz Hükûmet olarak, soruyorum. Varsa cevapları gelsin, söylesinler. Hangi esnafın borcunu affettiniz, hangi esnafa faizsiz kredi açtınız, hangi çiftçinin kredisini ertelediniz? Vazgeçtik Suriye'deki bu felaketten dolayı esnafın uğradığı felaketten, sel felaketine dair, tarımda sel felaketinin dahi borçlarını, tazminatlarını, zararlarını ödemediniz. Ondan sonra, 16'ncı büyük ekonomi, şöyle, böyle; yok filan temeli attık, yok falan temeli attık, yok şu kadar yatırım yaptık da Gezi olayları çıktı; yok şu oldu, yok bu oldu da ondan sonra, efendime söyleyeyim, bu Halk Bankası operasyonu çıktı veyahut başka bir operasyon çıktı. Geçin bunları, bunlar boş laflar.

Değerli arkadaşlar, son olarak şunu ifade etmek istiyorum: Geçtiğimiz günlerde Hatay'da bir tır vakası oldu. Bu tır vakasının arkasından Sayın İçişleri Bakanımız çıktı, bir açıklama yaptı. Tabii, bunun El Kaide'ye gittiği, şuraya gittiği, buraya gittiği yolunda birçok değerlendirmeler yapıldı. Sayın İçişleri Bakanı sanki biliyormuşçasına... Onun birinci açıklaması da var: "Dolarları kim aldı biliyoruz." Bir araştırılsın... Cevap yok. İkinci açıklaması: "Efendim, bu tır Türkmenlere yardım için gitmiştir. Herkes işine baksın, içinde ne olduğunu kim biliyor."

D. ALİ TORLAK (İstanbul) - Türkmenler öyle bir şey demiyor.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Götürme işi, götürme işi, "götürme" dediği o!

ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) - Şimdi, şunu ifade etmek istiyorum sayın milletvekilleri: Ben sahadaki Türkmenlerle konuşuyorum, ben sahada yiyecek ekmek bulamayan, atacak mermi bulamayan, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetinin teşvikiyle rejim güçleriyle karşı karşıya kalmış ve ondan sonra da Türkiye Cumhuriyeti devletinin, Hükûmetinin desteklediği El Nusra, El Kaide unsurlarının kıskacına girmiş ve onlar tarafından da katledilmeye başlanan ve şu anda sahip çıkılmayan Türkmenlerle konuşuyorum, sahadaki komutanlarla konuşuyorum, gelen bir yardım yok. Peki, nereye gidiyor bu? Sayın İçişleri Bakanına tavsiyemiz, biraz destekli konuşmasıdır.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - El Kaide'ye gidiyor.

ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) - O zaman bu nereye gidiyor? Peki, bu, bu kadar eğer Türkmen'e gidiyorsa kabul etmek gerekir ki bunu dahi beceremediniz yani bir tırı -Hatay'ı Türkiye'nin hatta dünyanın gündemine sokacak şekilde- oradan alıp bir sınırdan geçiremediniz ya! Bunu kaçakçıya verin, sizden iyi yapar, Hükûmetten iyi yapar. Bu nasıl bir anlayıştır Allah aşkına? 40 ayrı noktada Hatay'da arama var. Hatay'ın güvenlik kuvvetlerinin bu operasyondan haberi olmaz mı? Bu yardım meşru bir yardımsa Türkmen'e gidiyorsa niçin güvenlik kuvvetlerinin -valisi dâhil olmak üzere- hiçbirisinin bundan haberi yok? Böyle bir devlet anlayışı olmaz.

Şimdi, Türk devleti yıpranmasın diye her şeyi ifade edemiyoruz.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Belki Rıza'nın altınları vardır, belki Rıza'nın altınları orada!

ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) - Ama, daha tırların olduğu da söyleniyor, daha malzemelerin olduğu da söyleniyor ve bunun El Kaide'ye gittiği yolunda çok ciddi bilgiler, emareler var. Ama, bir şeyi iyi biliyoruz, Türkmen'e giden bir damla yok.

AHMET AYDIN (Adıyaman) - Türkmenlere yardım götürüyor ya, o kadar insafsızlık yapma!

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Rıza'nın altınlarını yükleyip götürüyor.

ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) - Sahadaki Türkmen'den haberiniz var mı sizin?

AHMET AYDIN (Adıyaman) - Var.

ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) - Var mı?

AHMET AYDIN (Adıyaman) - Var, haberimiz var.

ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) - E, çık gel, kim söylüyorsa gel burada söyle Sayın Grup Başkan Vekili. Nasıl olsa biraz sonra cevap vereceksiniz.

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) - Devlet sırrı...

ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) - Ben sahadakilerle konuşuyorum. Sizin kurduğunuz Türkmen derneklerinin...

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Soyduğunuz paralar bile devlet sırrı oluyor be, bırakın devlet sırrını!

ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) -...sizin teşvikinizle yaptığı açıklamalara inanmak durumunda değiliz.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Soyduğunuz paralar devlet sırrı.

ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) - Ben de bir Türkmen'im ayrıca, bunu bilin. Akrabalarım var orada. Bırakın bu işleri.

Yani, Türkiye Cumhuriyeti devletini bu kadar rezil rüsva etmenin ve oradaki Türkmenleri de aynı zamanda mağdur etmenin, bu yanlış politika neticesinde oradaki Türkmenleri de istismar etmenin, kullanmanın ahlaki bir yönünün olmadığını da burada ifade etmek istiyorum ve bunu bir an evvel temizleyin, oradaki Türkmenlerin yarasını sarın; silahı yok, mermisi yok, yiyeceği yok, içeceği yok, hiçbir şeyi yok, yok oğlu yok.

Hepinize saygılar...

AHMET AYDIN (Adıyaman) - E, götürüyorlar.

ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) - Efendim, buyurun.

AHMET AYDIN (Adıyaman) - Yardım götürüyorlar işte. Yok, tamam da...

ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) - Kim götürüyor efendim?

AHMET AYDIN (Adıyaman) - Yardımı götürüyorlar Türkmenlere.

ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) - Siz mi götürüyorsunuz?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AHMET AYDIN (Adıyaman) - Kim götürüyor?

FARUK BAL (Konya) - Hüseyin El Abdullah diyor ki: "Hiçbir yardım almıyoruz."

ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) - Gelin, burada açıklayın.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Çirkin.