| Konu: | BDP GRUBUNUN, BDP GRUP BAŞKAN VEKİLİ BİNGÖL MİLLETVEKİLİ İDRİS BALUKEN TARAFINDAN DERİN DEVLET YAPILANMALARININ KÜRTLERİN YOĞUNLUKLU YAŞADIĞI COĞRAFYADAKİ GÜNCEL UZANTILARININ DEŞİFRE EDİLMESİ, AÇIĞA ÇIKARILMASI AMACIYLA 3/1/2013 TARİHİNDE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 9 OCAK 2014 PERŞEMBE GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE OKUNARAK GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 45 |
| Tarih: | 09.01.2014 |
İDRİS ŞAHİN (Çankırı) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Barış ve Demokrasi Partisinin grup önerisi aleyhinde söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, derin yapılarla mücadele etmenin Parlamentoda grubu bulunan tüm siyasi partilerimizin ortak sorumluluğu olduğunu ifade ederek sözlerime başlamak istiyorum. Elbette ki demokratik toplumlarda yegâne güç millet iradesinin temsil yeri olan Parlamentoda ve onun içerisinden çıkan hükûmetlerde olmak durumundadır.
Demokrasi tarihimizin başlangıcı olan 1839'dan bugüne gerek Osmanlı'da gerekse Türkiye Cumhuriyeti'nde derin yapılanmalar her zaman millet iradesinin önünde önemli bir engel olarak karşımıza çıkmıştır. Tarihsel süreç bakımından da AK PARTİ Grubu adına konuşan değerli milletvekili arkadaşımız Şamil Tayyar Bey çok güzel bir şekilde bunları ifade etti. Ancak önergenin içeriğinde belirtildiği üzere, özellikle 1990'lı yıllarda ülkemizin her kesiminde hissedilecek ölçüde su yüzüne çıkmış ve dönemin hükûmetlerinin başını fazlasıyla ağrıttığı gibi, insanlarımıza da hukuka aykırı eylemleriyle zarar veren bir örgüt ve yapılanma da yakın tarihimize kadar var olagelmiştir. Özellikle bu derin yapılarla alakalı mücadele her devrin iktidarları tarafından gündeme getirilmiş, yoğun bir şekilde Parlamentoda bu hususlar görüşülmüş, bunlara dair bir kısım araştırma önergeleriyle birlikte Meclis araştırma komisyonları da kurulmuştur. Bunlardan biri de yakın tarihimizde Mecliste kurulmuş olan, özellikle dört siyasi partinin ortak uzlaşısıyla gerçekleşmiş olan Darbe Komisyonu da bunun en önemli örnekleridir. Zira 28 Şubat darbesi ifade edilirken 90'lı yılların karanlık cinayetlerini; yine, 12 Eylülde cuntayla birlikte millet iradesi askıya alındığı dönem öncesinde 78'li yıllar ve 70'li yıllarda devam edegelen süreçler bir bir irdelenmiş; Türkiye'nin 1950'li yıllardan sonra, NATO'ya girmesinden sonraki süreç içerisinde de askerin içerisindeki yapılanmalar ve cuntacı yapının içerisindeki bu tür kaynaklar araştırılmıştır.
Şimdi, 2000'li yılların başına geldiğimizde özellikle Avrupa Birliği süreci kapsamında başlatılan müzakereler ve AK PARTİ iktidarıyla da atılan demokratikleşme adımları, derin yapıların üzerine kararlılıkla gidilmek suretiyle çok önemli neticeler aldığımızın bir göstergesidir.
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; yurdumuzun her tarafında insanımızın huzur ve mutluluğu adına atılan demokratikleşme adımlarıyla bölge insanın daha huzurlu ve özgür bir yaşama doğru adım adım ilerlediğini memnuniyetle müşahede etmekteyiz. Özellikle Barış ve Demokrasi Partisinin vermiş olduğu araştırma önergesinde de kısmi olarak, tevilli bir şekilde "Son dönemlerde her ne kadar ülkemizde faili meçhul cinayetler olmadı..." teziyle bir şekilde kabul gören demokratikleşme adımlarıyla bölge insanı, 76 milyonun tamamı daha huzurlu, daha müreffeh bir Türkiye'de yaşamaktadır ve yaşamaya da inşallah devam edecektir. Toplumsal Barış Yollarının Araştırılması Komisyonu da... Özellikle ben de bu Komisyonun üyesi bir olarak gördüğüm ve müşahede ettiğim bir memnuniyeti de buradan ifade etmek istiyorum. Yapmış olduğumuz tespitlerde bölge insanının Komisyona gelip beyanlarında şunu gördüm: Geçmiş dönemlerde yaşadıkları özellikle hem devlet otoritesini kullanan bir kısım kamu görevlilerinin kendilerine yapmış oldukları eylemler hem de bölgede terör örgütü olarak faaliyetlerini yürüten PKK terör örgütünün bölge insanına karşı son derece acımasızca ve bir şekliyle de faili meçhul bir kısım eylemlerin içerisinde olduğunu Komisyonumuza gelip beyanda bulunan tanık beyanlarıyla tespit etmiş bulunuyoruz.
İşte, buradaki bütün mesele, bu bölgede yaşayan insanımızla birlikte 76 milyonun ortak arzusunun ne olduğuna bakmak gerekir. Elbette ki bu derin yapılanmalar bir bir irdelenmeli ve demokrasimizin önündeki bu engelleri ortadan kaldırmak da bu yüce Parlamentonun görevi olmalıdır. Bu sıkıntıları gidermenin ve çözüm yolu aramanın yegâne mercisi de elbette ki millet iradesinin temsilcisi olan Parlamento ve onun içinden çıkmış hükûmetlerdir.
Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; Meclisimizin kürsüsünden PKK terör örgütünü "özgürlük savunucusu" olarak göstermek, Uludere hadisesini terör örgütünün eylemleriyle eş tutmak açıkçası bir akıl tutulmasıdır.
İBRAHİM BİNİCİ (Şanlıurfa) - Daha büyük, daha büyük.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Eş tutmuyoruz, daha vahimdir, daha vahim. Böyle yoktur, PKK'nin uçaklarla katlettiği 34 kişi yoktur, o sizin eseriniz, eş tutmuyoruz.
İDRİS ŞAHİN (Devamla) - Burada, bu millet iradesinin temsilgâhı olan yüce Parlamentoda etmiş olduğumuz yemine sadık kalmak suretiyle nereye bastığımızı ve ne söylediğimizi çok iyi idrak etmek ve süzgeçten geçirmek suretiyle de bu sözleri sarf etmemiz gerekiyor. Bizler 76 milyonun huzur ve refahı için kardeşlik projesini her alanda yaygınlaştırmak adına siyaseten büyük riskler almış olmamıza rağmen, burada milletin kürsüsünü kendi inanç değerlerinize ancak milletin tamamına yakınının görüş ve düşüncelerine aykırı olarak burada serdetmenin ve özellikle de Parlamentoda herkesçe kabul edilmiş olan bir terör örgütünü özgürlük savunucusu gibi ifade etmenin çok yersiz olduğunu bir sefer daha ifade etmek istiyorum.
Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; derin devlet olarak Hükûmeti dillendirmek gibi bir arkadaşımız da millî iradeye burada açıkça bir saldırıda bulunmuştur. Elbette ki milletin helal oylarıyla iktidara gelmiş olan AK PARTİ Hükûmeti, milletimize her türlü hizmeti götürmenin çabası ve gayreti içerisindedir. Milletin oylarıyla Parlamentoya gelmiş ve içinden çıkmış bir hükûmeti derin bir yapılanmayla ifade etmiş olmayı da millete karşı yapılmış en önemli saygısızlık olarak görüyorum.
Yine ana muhalefetin değerli temsilcisi, burada, faili meçhul cinayetlerin ortaya çıkarılmadığına dair beyanlarda bulundu. Bu beyanlara katılmamız mümkün değil ama az da olsa bizi sevindiren, ana muhalefetin sözcüsünün güzel bir söz olarak ifade ettiği, AK PARTİ döneminde faili meçhul cinayetlerin olmadığını zorlanarak da olsa ifade etmiş olması, elbette iktidarın bir temsilcisi olarak bizleri mutlu etmektedir. Çünkü temelde insanı alan ve siyasete bakışını "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın" felsefesiyle hareket eden bir siyasi iktidara da yakışan budur. Her türlü illegal yapının üzerine gitmek ve ülkede büyüğünden küçüğüne her türlü çete yapılanmaları hukukun önüne getirmek AK PARTİ iktidarının görevi ve sorumluluğudur. Bunu da şerefle, gururla, Allah'a şükürler olsun, on bir yıllık iktidar süremiz içerisinde gerçekleştiriyoruz. Elbette ki bağımsız ve tarafsız yargı, bizim kendilerine teslim etmiş olduğumuz bu hukuka aykırı eylemleri en güzel şekilde değerlendirecek ve sorumluları hakkında da gerekli cezaları elbette ki verecektir.
Ve yine buradan değerli hatibin, Sivas olaylarıyla alakalı tarihe atıf yapmak suretiyle iktidarımızı suçlaması, bu da tamamen bir hatanın göstergesidir. Zira tarihe gidip baktığımızda, Sivas olaylarında iktidarda kimlerin olduğunu, olayın sorumlularının ve araştırılmaları noktasında kimlerin görevini yeterince ifa etmediğini 76 milyon vatan evladı çok netlikle bilmektedir ve bunu da görmektedir. Giden bütün canlar bizim canımızdır. Orada vefat eden bütün vatandaşlar Türkiye Cumhuriyeti'nin vatandaşıdır. Dolayısıyla o canların üzerinden, o kanların üzerinden siyaset yapmış olmak, bu kutsal çatı altında var olan hiçbir milletvekilimize yakışmamaktadır. Dolayısıyla biz, o acıları o gün de yaşadık, bugün de yaşayacağız, bundan sonraki süreç içerisinde de elbette bunları hiçbir şekilde tasvip etmeyeceğiz.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, gündemimizde neler olduğunu hepiniz biliyorsunuz. Dolayısıyla bu konularla alakalı Meclis araştırma önergesinde ifade edilen konular hakkında Türkiye Büyük Millet Meclisinde farklı Meclis araştırma komisyonları kurmak suretiyle üzerine titizlikle gidilmiştir.
Bu nedenle, zamansız ve yersiz olan bu önergenin aleyhinde oy kullanacağımı bildiriyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)