| Konu: | CEZAEVLERİNDE YAŞANAN SORUNLARA İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 47 |
| Tarih: | 15.01.2014 |
EROL DORA (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; cezaevlerinde yaşanan sorunlar ile hasta tutuklu ve hükümlülerin sorunları hakkında söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Türkiye cezaevlerinde gerçekleşen uygulamalar, evrensel hukuk normlarının açıklayamayacağı, vicdanların kabul edemeyeceği noktalara varmıştır. Adalet Bakanlığının 2 Aralık 2013 tarihli açıklamasına göre, cezaevlerinde 144.212 kişi bulunmaktadır. Son on üç yılda 2.300 insan cezaevlerinde yaşamını yitirmiştir. İnsan Hakları Derneği ile Türkiye İnsan Hakları Vakfı 2013 yılı verilerine göre, cezaevlerinde 163'ü ağır olmak üzere 544 hasta tutuklu ve hükümlü bulunmaktadır. Üstelik bu 544 insan sadece seslerini bize ulaştırabilenleri temsil etmektedir.
Değerli milletvekilleri, mevcut durum, sağlık hakkına erişimde yaşanan adaletsizlik, uygun nitelikte sağlık hizmeti sağlamaya elverişli olmayan fiziki koşullar ve tecrit uygulamalarının tetiklediği olumsuzluklarla birlikte daha ağır bir tablonun varlığına işaret etmektedir. Hasta tutuklu ve hükümlülerin Adli Tıp Kurumundan onay alması zorunluluğu ise başlı başına yıldırıcı bir uygulamadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hatırlatmak isteriz ki 5 Mart 2013 tarihinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi "Gülay Çetin, Türkiye" kararıyla ağır hastalığı olan tutukluların korunmasına yönelik mevcut düzenlemelerin yeterince açık, öngörülebilir ve etkili olmadığını hüküm altına almış, tutuklu ve hükümlülerin Adli Tıp Kurumu tarafından heyet raporlarına rağmen tekrar kontrole çağırılması ve bu durumun gecikmeye neden olması eleştirilmiş ve Türkiye, işkence yasağını ihlal ettiği için mahkûm edilmişti. Maalesef, biliyoruz ki adli tıp raporu beklerken veya adli tıp raporu olmasına karşın toplum güvenliği bakımından tehlike yaratacağı gibi gerekçelerle insan yaşamını hiçe sayan reddetme kararları nedeniyle birçok mahpus cezaevlerinde hayatını kaybetti.
Bir başka gerçek ise tedavi için hastanelerdeki mahkûm koğuşlarının bu hastaların tedavisi için gerekli fiziki koşullardan ve anlayıştan yoksun olmasıdır. Bu kurumların sivil denetim mekanizmalarına açık olmaması nedeniyle, koşulların gözlemlenmesi için yapılan başvurular reddedilmektedir.
Değerli milletvekilleri, cezaevlerinde yaşanan bir dram da sürgünlerdir. Son iki ay içerisinde 314 kişi bulundukları cezaevlerinden yüzlerce kilometre uzak cezaevlerine sürgün edildiler. Yine, yakın tarihte duruşması olanların sürgün edilmesiyle duruşmaya katılmaları da engellenmiştir. Sürgünlerle, tutuklu ve hükümlülerin aileleriyle görüşmeleri de engellenmektedir.
Bir diğer cezaevi sorunu da uygulanan disiplin cezalarıdır. Ardı ardına verilen görüş engeli, iletişim engeli, hücre cezaları uygulamaları, ceza içinde ceza, tecrit içinde tecrit anlamına gelmektedir.
Değerli milletvekilleri, cezaevleriyle ilgili güncel bir konu da Sincan Cezaevinde yaşanan olaylardır. Sincan Cezaevinde geçtiğimiz ay çocuk tutuklulara yapılan işkence iddialarının ardından 2 milletvekilimiz çocuklarla görüşme talebinde bulunmuşlardır, ancak her 2 milletvekilimizin ziyaret talebi de Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünce gerekçesiz bir biçimde reddedilmiş ve milletvekillerinin çocuk mahpuslarla görüşmelerine engel olunmuştur. Ancak, avukatlarca yapılan görüşmeler neticesinde, çocukların ciddi boyutlarda fiziksel işkenceye maruz kaldıkları bildirilmiştir. Çocukların yüzlerinde darp izleri olduğu, işkenceden ötürü yürüme güçlüğü çektikleri ve hiçbir şekilde bir sağlık kuruluşuna gönderilmedikleri de avukatların izlenimleri arasındadır. Ancak, çocukların uğradığı işkence bununla da sınırlı kalmamış, yine geçtiğimiz hafta 1 Ocak 2014 gecesi bu defa daha da artan işkenceler gerçekleştirilmiştir. Alınan bilgilere göre, bir çocuk mahpusun hasta olması sebebiyle ayakta sayım vermemesini bahane eden gardiyanlar odanın içerisinde bulunan çocuklara saldırmaya başlamış, çocukları darbetmişlerdir.
Değerli milletvekilleri, ağır hasta tutuklu ve hükümlülere karşı işlenmekte olan işkence suçuna son verilip hastalar derhâl serbest bırakılmalıdır. Cezaevlerinde çocuk mahpuslara karşı geliştirilen vahşetlere karşı Bakanlığın ivedilikle harekete geçmesi gerekir, aksi yaklaşımlar idari sorumsuzlukları cesaretlendirecektir. Bu açıdan Adalet Bakanlığının bu konuda ivedilikle sorumlulukla yaklaşması gerektiğine inanıyorum.
Bu duygularla, tekrar Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)