| Konu: | BDP GRUBUNUN, BDP GRUP BAŞKAN VEKİLİ BİNGÖL MİLLETVEKİLİ İDRİS BALUKEN TARAFINDAN 1990'LI YILLARDA DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGELERİNDE YAŞANAN KATLİAM VE KÖY YAKMALARININ ORTAYA ÇIKARILMASI AMACIYLA 12/11/2013 TARİHİNDE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 15 OCAK 2014 ÇARŞAMBA GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 47 |
| Tarih: | 15.01.2014 |
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli üyeler; biraz önce değerli milletvekili arkadaşımın konuşmasını dinledim. Yani, gerçekten de böyle bir konuşma yapmak istemezdim ama yani sonuçta konusu böyle ağır olan bir araştırma önergesiyle ilgili olarak yer altı madenleri, kuzu sesleri, kuzu melemeleri ile ilgili bir konuşma yapmak herhâlde Van milletvekili arkadaşımıza kısmet olmaması lazımdı.
BURHAN KAYATÜRK (Van) - E, yanlış mı?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Çünkü, konuştuğumuz mesele, 1990'lı yılların, 1980'li yılların sonundan itibaren başlayan en ağır insanlık suçları değerli arkadaşlar ve bu suçlar bugüne kadar araştırılmadı. Evet, doğrudur, yer altı madenleri orada duruyor, bir gün mutlaka ortaya çıkacak ama Türkiye'nin başka bir yer altı zenginliği daha var: Faili meçhul cinayetler ve yer altında henüz araştırılmayan kemikler ve toplu katliamların sonuçları; keşke bundan da yer altı zenginliği olarak söz etseydiniz!
BURHAN KAYATÜRK (Van) - En büyük mücadeleyi biz verdik.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bakın, bu harita Güney Afrika'dan değil, bu harita Asya'dan değil, bu harita Orta Doğu'dan değil, bu harita 2014 yılı Türkiyesi'nin faili meçhul cinayetler, kayıplar ve toplu mezarlar haritası, hepsi yer altında. Yani, sizin kepçeleriniz kromları, ondan sonra mermerleri araştırırken sadece onlar çıkmıyor doğu ve güneydoğuda, aynı zamanda, insanların bu yerlerdeki kemikleri çıkıyor. Sayın Bakan, gitmiş, evet. Sonuçta bunlar da bizim yer altı zenginliğimiz! Bizim gündemimiz bu, o da bizim gündemimiz ama bizim öncelikli gündemimiz bu, bugünkü araştırma komisyonu gündemi de bu.
Gönül isterdi ki bununla ilgili de bir kelime söyleseniz. Türkiye'nin çok saygın insan hakları kuruluşlarının bu emeğine, bu bilgisine saygı gösterip bununla ilgili de bir cümle söyleseydiniz. Kuşkusuz, o yer altı zenginlikleri bir gün ortaya çıkacak, araştırılacak ve Türkiye'nin ve insanlığın ortak katkısına sunulacak ama bunlar ne olacak? Bu Meclis 24'üncü Dönemde gerçekten bununla ilgili ne yaptı?
Bakın, değerli arkadaşlar, ben 1990'lı yıllardan beri, hatta öncesinde de insan hakları avukatlığı yaptım, Diyarbakır Barosu Başkanlığı yaptım. Bu Mecliste çok komisyon kuruldu ve onlardan onur duydum. Baro Başkanıyken, Genel Sekreterken gelip beni de dinlediler, hakikaten dinlediler ve onur duydum, o dönemki Meclisten onur duydum. Geldiler Diyarbakır'a, araştırmacılar faili meçhul cinayetlere kurban gitti ama bizi dinlediler. Peki, size soruyorum.... Çünkü o zamanlar gerçekten de bir Meclis vardı ve o Meclis bir koalisyon meclisiydi ama çalışıyordu. Sadece 330 tane milletvekilinin eliyle kalkan bir Meclis değildi, komisyonlar kuruluyordu. Hatırlayın, siz de hatırlarsınız, ondan bir cümle söylemediniz. Meclis faili meçhul siyasi cinayetleri araştırma komisyonu raporunun sonuçlarını okudunuz mu hiç? Bu Meclis öyle bir komisyon kurup gerçekten de öyle bir sonucu Türkiye'nin gündemine sundu mu? Niye sunamadı? Çünkü sizin tek gündeminiz var arkadaşlar. Bakın, burada kimse yok. Gidelim... Hepinizi tenzih ediyorum değerli arkadaşlar. Ama sizin tek gündeminiz var: Rüşvet, yolsuzluk ve ihaleye fesat karıştırmak. Ama, bakın, bununla ilgili bu Mecliste Adalet ve Kalkınma Partisi üyesi bir milletvekili bir konuşma yaptı mı bugüne kadar, bir konuşma yaptı mı değerli arkadaşlar? Sizlere soruyorum. Ne dediniz? "Meclisin gündemi çok yoğundur, gündemi öteleme amaçlıdır dolayısıyla biz bunu kabul etmiyoruz." dediniz ama gerçekten bu Meclis, esaslı bir biçimde... "Çözüm" diyoruz, her şey diyoruz. Bir yıldır insanlar ölmedi, başımızın üstünde, sonuna kadar ama tek bir konuda bu Meclisi çalıştırdınız mı? Her konuda anlaşmak zorunda değiliz ama anlaşacağımız konular var. Bu Meclisin vicdanı olarak anlaşacağımız konular var. Bir tanesine burada "Evet." dediniz mi? Vicdanınıza, size soruyorum: Bir tanesine "Evet." dediniz mi? Okuduğunuz zaman "Yok." diyemeyeceğiniz burada öneriler var. Bir tanesine niye "Evet." demediniz? Niye ortaklaşamadık? Niye bir güven meclisi oluşturamadık? Çok büyük işler yapıyoruz, büyük barışlar gerçekleştiriyoruz ama bu Mecliste, gerçekten, bir komisyon kurup beraber, 1980'li yılları, 1990'lı yılları araştırmamızda hangi engel var? Hangi engel var değerli arkadaşlar? Sizlere soruyorum. Ben kaç sefer burada konuşma yaptım, hepsi kayıtlarda var, sizlerinki de var kayıtlarda. Bakın, bu toplum balık hafızalı değil. Bu Meclisin kayıtları var değerli arkadaşlar. Bu kayıtlarda bizim söylediklerimiz ortaya çıkacak, sizlerin söyledikleri ortaya çıkacak, çıkacak ortaya. Niye bu öneri bugün gündeme geldi değerli arkadaşlar?
22 Ekim 1993, Diyarbakır'ın Lice ilçesi yanmış, kül olmuş. Resmî kayıtlara göre 16, kayıtlı olmayanlara göre 30 tane ölü var. Ölen Jandarma Tuğgeneral var, öldürülmüş, Bahtiyar Aydın. Ana muhalefet partisinin lideri gidememiş oraya, girememiş oraya; Sayın Deniz Baykal gidememiş, sokulmamış oraya. Bizler gidememişiz. Ben Diyarbakır Barosunun Başkan Yardımcısıydım, gidemedik oraya bizler. Ne dendi o zaman? Onlarca ölü var, siviller ölmüş. Ne oldu ama? Son dakikada bir savcı, namuslu bir savcı geldi, davayı açtı zaman aşımına girmesin diye.
Bakın, değerli arkadaşlar, iddianame burada, okumanızı salık veririm. Yarın duruşması var Diyarbakır'da, Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesinde. 2 sanık var: Eşref Hatipoğlu, Diyarbakır İl Jandarma Komutanı; diğeri başka bir komutan. Ama, maktuller kim? Tuğgeneral. E, bugüne kadar araştırılmayan cinayetler ne olacak? Bu Meclis niye inisiyatif almıyor? Kaç tanesi zaman aşımına uğradı. Biz burada zaman aşımı teklifi getirdik CHP Grubu olarak, hepiniz "Yok." dediniz. Neye ortak oldunuz o zaman? Bu faili meçhul cinayetlerin tümüne ortak oldunuz o zaman aşımı teklifine "Evet." dememekle. Niye? Çünkü, Sivas'la ilgiliydi. Ama, yarın Lice'yle, Şemdinli'yle ilgili var. Sizin de sorumluluklarınız var. İşte, çok yakın zamanda Uludere Roboski'ye verilen takipsizlik kararı var. Meclisin kurduğu Komisyonun verdiği rapor var. O Komisyonda imzası olanların hepsini tarih yargılayacak, bizi de sizi de yargılayacak ama burada elimizde imkân var, her şeyi yapabiliyoruz. İşte, Komisyonu toplamışsınız, Adalet Komisyonunu; cumartesi, pazar demeden çalışıyor. Niye çalışıyor? Yolsuzluk ve rüşvet ortaya çıkmasın diye çalışıyor.
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Hiç alakası yok!
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Çıkmasın diye çalışıyor.
Yargıyı nasıl biz dizayn ederiz diye çalışıyor. 2000'den sonra bunun için çalışıyor. O zaman, gelin, bu Meclisi de biz cumartesi, pazar gerçekten Türkiye'nin demokrasisi için çalıştıralım. Niye kimse söylemedi bugüne kadar Adalet ve Kalkınma Partisi sıralarından, niye söylemedi? Bir tek insan burada bir komisyon kurulması için "Evet." dedi mi? Bizim getirdiğimiz yasa önerileri var bu sorunun kalıcı çözümü noktasında. O yüzden, birbirimizi samimiyet testinden geçirmeye gerek yok. Samimiyet testi bu kürsüdür, burada kalkan parmaklardır, oylardır yoksa "Hükûmetimiz şunu yaptı, Hükûmetimiz bunu yaptı." değil. İnsanlar bedel ödüyor diye yaptılar. Bedel ödedi herkes. 50 bin ölü var, 50 bin ölü, 17 bin faili meçhul cinayet var, binlerce kayıp var bu haritalarda gizlenen. Hiç kimsenin becerisi değil, bu Meclisin becerisi de değil. İnsanlar emekleriyle, canlarıyla, kanlarıyla Türkiye'ye demokrasi getirmeye çalışıyorlar, sizlere rağmen getirmeye çalışıyorlar. Bunu açık açık söylüyorum, sizlere rağmen getirmeye çalışıyorlar.
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Sizlere değil, değil mi?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Çünkü burada bizlerin getirildiği komisyon önerileri hazır. Gelin "Evet." deyin o zaman. Niye "Yok." diyeceksiniz biraz sonra?
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Sizlere değil, değil mi?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Bana söyler misiniz, biraz sonra niye "Yok." diyeceksiniz?
Roboski Uludere raporu açık. Niye "Yok." diyeceksiniz, bize söyleyin. Lice olaylarını gelin, araştıralım. Ana muhalefet partisi hazır, BDP öneriyi vermiş, biz de hazırız. Siz niye "Yok." diyeceksiniz biraz sonra, söyler misiniz bir gerekçesi var mı? Dolayısıyla, burada, bakın "Âyinesi iştir insanın." falan filen diyenlere insanların karnı tok. Burada komisyon kuralım. 24'üncü Dönemi tıpkı diğer dönemler gibi, 1990'lı yıllardaki dönemler gibi çalıştıralım. Bir şey yapılmamış olabilir o dönemlerde raporlar konusunda. Ama, ne oldu? Bu toplumun hafızasına girdi, bir kayda girdi. Bizim bu toplumun hafızasına girecek bir kaydımız var mı Darbe Komisyonu Raporu dışında? Kurduk, ne oldu? 4 tane siyasi parti de 1 madde haricinde hepsi uzlaştılar, sonuç bölümünde tümü uzlaştı. Dünyanın sonu mu oldu?
Değerli arkadaşlar, gelin, bakın, benim de başkanlığını yapmaktan onur duyduğum Diyarbakır Barosu geçen hafta gerçekten çok önemli bir çalışmaya imza attı. O da neydi? Ağır insan hakları ihlallerinin etkili soruşturulmasında hukuksal yöntemler, delil toplama bulgularını değerlendirme dünya deneyimleri. Cumartesi, pazar Diyarbakır'da dünyanın en önemli uzmanları toplandı ve bizim yaşadığımız, Türkiye toplumunun yaşadığı ağır insan hakları ihlalleri konusunda bir konferans düzenledi ve onun sonuç bildirgesi burada. Diyarbakır Barosunun sayfasına girerseniz orada okursunuz. Türkiye'den ve dünyadan çok önemli hukukçuların, insan hakları savunucularının deneyimleri var, girin okuyun ne söylüyor. Bize de görev vermişler, MAZLUMDER var, İnsan Hakları Derneği de var, İnsan Hakları Vakfı da var, dünyadan birçok kuruluş var. E, gelin, sizler yapmıyorsunuz, bari bu kuruluşların dediklerini dikkate alalım. Bu ağır insan hakları ihlalleri konusunda da yediğiniz rüşvet, yolsuzluk neyse bunlar size kâr kalsın, tamam da bunları da yapalım. Ne engel var? Onlar zaten yapılıyor, kim yapıyorsa yapıyor. Sizleri gerçekten de tenzih ediyorum, arkadaşları, bütün milletvekillerini, yapan yapıyor zaten.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Ama bunları da biz yapalım, partimize rağmen yapalım. Dünyanın sonu değil ya!
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Çözüm Komisyonuna niye üye vermediniz?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Dünyanın sonu değil, gelin beraber yapalım.
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Niye karşı çıktınız bu kadar duyarlıydınız da?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Gelin beraber yapalım, hiçbir engel yok.
Çok teşekkür ediyorum.
"Evet." oyu vereceğimizi söyler, saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Tanrıkulu.
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Bu kadar duyarlıysanız Çözüm Komisyonuna niye karşı çıktınız?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Ne olduğunu sen biliyorsun Sayın Metiner.
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Ne oldu?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Sana söylemiştim,1 kişiyle 10 kişilik komisyon mu olur? Uludere komisyonu sen de biliyorsun...
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Tanrıkulu.
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Bireysel olarak savunmanı anlarım ama CHP olarak savunma.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - CHP adına da savunuyorum, kendi adıma da savunuyorum sonuna kadar, haksızsınız. Bu tutanaklar sizi yalanlayacak, tarih de sizi yalanlayacak.
HASAN ÖREN (Manisa) - Sezgin, parmağını kaldıracak şimdi, tamam, gel sen, parmağını kaldıracak.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Bütün bu faili meçhul cinayetlerin hesabını soracağız size.