| Konu: | MHP GRUBUNUN, 2/1/2014 TARİH VE 1954 SAYI İLE SAKARYA MİLLETVEKİLİ MÜNİR KUTLUATA VE ARKADAŞLARI TARAFINDAN SAPANCA GÖLÜ'NDE SANAYİ KURULUŞLARININ KONTROLSÜZ SU ÇEKMESİ VE GÖLÜ BESLEYEN SULARIN TİCARİ FİRMALARCA ALIKONULMASI, DİĞER TARAFTAN BİRÇOK OLUMSUZ ÇEVRESEL FAKTÖR NEDENİYLE ÇOK ÖNEMLİ BİR KOT DÜŞMESİ MEYDANA GELMESİ VE GÖL SULARININ TEHLİKELİ ŞEKİLDE ÇEKİLMESİYLE BAŞLI BAŞINA BİR ÇEVRE FELAKETİNE DOĞRU GİTMEKTE OLAN GELİŞMELERLE İLGİLİ SORUNUN ARAŞTIRILARAK ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLERİN BELİRLENMESİ AMACIYLA TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 15 OCAK 2014 ÇARŞAMBA GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 47 |
| Tarih: | 15.01.2014 |
MÜNİR KUTLUATA (Sakarya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yok olma sürecine girmiş bulunan Sapanca Gölü'yle ilgili Meclis araştırması yapılmasına dair Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.
Bildiğiniz gibi Sapanca Gölü sadece Marmara Bölgesi'nin değil, Türkiye'nin göz bebeği durumunda bir coğrafi değerdir, dünya ölçeğinde bir tabiat harikasıdır. Sakarya şehrinin içme suyu kaynağı olan göl, aynı zamanda Marmara Bölgesi'nin en önemli doğal denge unsurlarından bir tanesidir. Ülkemizin bu nadide varlığı, son yıllarda çevresinde ve üzerinde yoğunlaşan yağma ve tahribata daha fazla dayanamamış ve maalesef yok olma sürecine girmiştir. Sapanca Gölü'nün suları çekilmekte, göl küçülmekte ve etrafında oluşmuş bulunan geniş çorak halka her geçen gün ilerleyerek gölü daha da daraltmaktadır. Göldeki küçülme sonucunda kirlilik seviyesinin vahamet derecesine geldiği gözle görülür hâldedir. Bu olumsuz gidiş yıllardır süren bir yağmanın sonucudur; herkesin gözünün önünde ve iktidarın himayesi altında yürütülmektedir. Bu ülkenin hem Su İşleri Bakanlığı vardır hem Çevre Bakanlığı vardır. Ancak yağmanın durdurulması için herhangi bir önlem alınamamakta, tedbir geliştirilememektedir. Türkiye'de devletin işleyemez hâle gelmesinin sonuçlarını bu örnekte de bütün netliğiyle görmekteyiz. Bu nedenle, Türkiye Büyük Millet Meclisinin duruma el atması ve Sapanca Gölü'nün kurtarılması gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri, Sapanca Gölü üzerinde yürütülen tahribatın birkaç koldan yürüdüğünü görmekteyiz.
Birincisi, gölü besleyen sulara ticari kuruluşlar el koymakta ve gölün beslenme dengesi, doğal dengesi bozulmaktadır. Ticari kuruluşlara verilen ruhsatlar, gölü besleyen doğal dengeyi dikkate almak zorunda olduğuna göre dereler neden Sapanca Gölü'ne ulaşamamaktadır? Buradaki yağma süreci araştırılmalı ve araştırılması gereken başlıca konulardandır.
İkincisi, gölden çekilen sularla ilgilidir. Sakarya'nın içme suyu kaynağı olan göl, Kocaeli bölgesindeki büyük sanayi kuruluşlarının kontrolsüz su çekme alanı durumundadır. Bu sanayi kuruluşlarının hangileri olduğu ve aşırı su çekmelerine nasıl izin verildiği açıklanmalıdır. Adı en çok geçen kuruluşlardan TÜPRAŞ'ın su çekme izni, özelleştirme sırasında gözden geçirilmiş ve gölün geleceği dikkate alınmış mıdır? Gölün geleceğinin dikkate alınmadığı görülmektedir. Buna neden göz yumulduğunun açıklanması gerekiyor. Bilindiği gibi TÜPRAŞ, özelleştirilmesi sürecinde iktidar tarafından adı yıpratılan bir kuruluştur. TÜPRAŞ'ın yüzde 14,76 oranındaki hissesinin Sami Ofer adlı İsrailli iş adamına, dönemin Maliye Bakanı tarafından özel mekânlarda, özel görüşmelerle verildiği büyük tartışmalar yaratmıştı, hatırlanacaktır. Söz konusu hisselerin bu yollarla devri sonucu kamunun 750 milyon dolar zarara sokulduğu mahkeme kararlarıyla tespit edilmişti. Bu bakımdan, TÜPRAŞ'ın özelleştirme sürecinde Sapanca Gölü'nün ne oranda kullanılacağı hususu hangi çerçevede hangi şartlarda karara bağlanmıştır? Kamuoyunun bu konuyu merak ettiğini dikkatlerinize sunmak istiyorum.
Değerli milletvekilleri, göl üzerindeki yağma ve tahribat metotlarından üçüncüsü, gölün atık alanı olarak kullanılması ve bunun ilgililerce âdeta teşvik edilmesidir. Gölü nüfuzlu inşaat şirketlerinin tasallutundan korumak mümkün olamamaktadır. Bu konuda sadece bir örnek vermekle yetineceğim. Bu, aynı zamanda, ulusal basında ve ulusal televizyonlarda yer alan bir konudur. 17 Ocak tarihinde büyük gazetelerde ve büyük televizyonlarda bu konu gündeme getirilmişti. Marmaray Projesi'nin kazı çalışması sırasında çıkartılan atıklardan 4 bin kamyon dolusu hafriyatın Sapanca Gölü'ne dökülmesine izin verildiği gerekçesiyle, Sapanca ilçesinin AKP'li Belediye Başkanı hakkında görevini kötüye kullanma suçundan üç yıla varan hapis cezası istemiyle dava açılmıştı. Savcılığın bu teşebbüsüne İçişleri Bakanlığı izin vermediği için Danıştaya başvurarak mahkeme işlerlik kazanmış ve ilgili ilçe Belediye Başkanı mahkemeye sevk edilmişti. Sonuçta, mahkeme, bu şahsa altı ay ceza vermiş ve iyi hâlden beş aya indirmişti. Sonuç itibarıyla, bu yağma mahkeme tarafından tescil edilmiş ve iktidarla ilgili bir yönü de ortaya çıkmış durumdaydı.
Değerli milletvekilleri, şimdi, sizlere, bu gölde ortaya çıkan kirlilikten bazı örnekler sunmak istiyorum: Şu görülen fotoğraf iskelenin ortaya çıkmasına kadar gölün çekildiğini ve göldeki daralmayı göstermektedir. Bir hafta öncenin fotoğraflarıdır bunlar. Bu fotoğraf, göldeki kirliliğin hangi boyutlara geldiğini ortaya koymaktadır. Bu fotoğrafın, göle atıkların nasıl geldiğini, gölün nasıl kirlendiğini, göl çevresindeki, gölün kıyısındaki suların karabatak kuşlarının kalkamayacağı kadar girmesi hâlinde oluşmuş kötü görüntüleri andırdığı ortadadır.
Bu cümleden olmak üzere size söyleyeceğim ilave bir husus, göldeki çekilme, maalesef, iktidarın göz yumması karşılığında doldurma faaliyetleriyle karşı karşıyadır. Göl kenarında araştırma yapan Milliyetçi Hareket Partisi Sakarya Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Sayın Orhan Ünver, bu tetkikleri sırasında yanında bulunan vatandaşlardan bu çekilmenin bir arsa rantına dönüştürüleceği şeklindeki trajikomik espriye bir ikazla cevap vermişti. Ancak, ondan bir hafta sonra ben kendim göl civarında yaptığım tetkiklerde gölün doldurulmakta olduğunu ve gölün bir sayfiye alanı şeklinde düzenlenmekte olduğunu ve doldurma faaliyetlerinin hızla yürüdüğünü kendi gözlerimle gördüm ve fotoğraflarla tespit ettim. Bakın, değerli milletvekilleri, Sapanca Gölü'nün korunması, geriye kazandırılması bir tarafa, gölün etrafı, maalesef, değerlendirilmek için yağma düzeninin bir uzantısı olarak faaliyetler sürüyor. Bu da benzer görüntülerden bir tanesidir. Bu açıdan, bu işin kimler tarafından göz yumularak yürütüldüğü, bu kirlenmenin ve tahribatın kimler tarafından göz yumularak yürütüldüğü, bilgisizlikten mi olduğu veya içindeki yolsuzluk boyutlarının ne olduğu konusunun ciddiyetle araştırılmasına ihtiyaç vardır.
Sakarya basınına, yerel basına buradan teşekkür ediyorum; yıllardır bu konuyu gündemde tutmasına, Sayın Başbakanın her Sakarya ziyaretinde bu konuda sürmanşetlerle Sapanca Gölü'yle ilgilenilmesi konusunda yardım istemesine rağmen herhangi bir adım atılabilmiş değildi. Uzun süredir kontrolümüzde olan, her zaman gündeme getirdiğimiz bu konu, 15 Temmuz 2010 yılında, sadece bizler tarafından değil, Sakarya'da araştırmalar yapan Milliyetçi Hareket Partisi milletvekilleri tarafından da gündeme getirilmiş, mesela Niğde Milletvekili Mümin İnan ve Manisa Milletvekili Erkan Akçay bölgede gördükleri konusunda dayanamamışlar ve burada gündem dışı söz alarak meseleyi gündeme getirmişlerdi. O dönemde şu anda Mecliste bulunmayan iktidar partili milletvekili arkadaşımız -söz almak suretiyle- bu milletvekillerinin bu konuyla neden ilgilendiklerini anlayamadığını söylemiş, ben de bunu anlamak yerine şikâyetleri ciddiye almalarını ve gölle ilgilenmelerini tavsiye etmiştim. O günden bugüne herhangi bir şekilde bir gelişme olmadı, tam tersi, tersine gelişmelerle Sapanca Gölü yok olma sürecine girdi.
O bakımdan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin, Hükûmetin ilgilenmediği bu konuya el atmasının ülkemizin millî değerlerinin korunması açısından büyük önem taşıdığını ifade ediyor, hepinize bu duygularla saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)