GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP GRUBUNUN, TEKİRDAĞ MİLLETVEKİLİ EMRE KÖPRÜLÜ VE 21 MİLLETVEKİLİ TARAFINDAN TEKİRDAĞ'IN ÇORLU İLÇESİNDE YAPILMASI PLANLANAN KATI ATIK BERTARAF TESİSİ İLE İLGİLİ İŞLEMLERİN İNCELENMESİ VE TESİSİN ÇEVREYE OLASI OLUMSUZ ETKİLERİNİN ARAŞTIRILMASI AMACIYLA 8/10/2013 TARİHİNDE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 15 OCAK 2014 ÇARŞAMBA GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:4
Birleşim:47
Tarih:15.01.2014

EMRE KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Trakya Bölgesi yüzde 82 oranında tarıma elverişli topraklarıyla Türkiye'nin belki de hatta dünyanın en bereketli coğrafyalarından bir tanesi, Türkiye'nin de Avrupa'ya açılan bir kapısı konumunda.

Türkiye'de üretilen pirincin yüzde 50'den fazlası, ayçiçeğinin yüzde 50'den fazlası, buğdayın dönemsel olarak yüzde 10-15'i Trakya Bölgesi'nde üretiliyor. Bu sebeplerden ötürü, Trakya tarımsal sit alanı olarak ilan edilmesi gerekirken maalesef ki AKP Hükûmeti tarafından rant ve talan bölgesi olarak, yağma alanı olarak nitelendiriliyor ve buna uygun projeler ortaya konuluyor. Bunlardan biri de Trakya'nın göbeğinde, tarım arazilerinin tam ortasında çevresine zehir saçacak bir katı atık bertaraf tesisi kurulmak isteniyor. Süreci sizlere biraz anlatmak istiyorum.

Trakya'nın en büyük yerleşim yeri olan Çorlu ilçesinin şehir merkezine 2 kilometre mesafede faaliyette bulunmak üzere EPDK tarafından bir firmaya, çöp gazından elektrik üretmek için bir lisans veriliyor. Altını çizelim, sadece çöp gazından elektrik üretmek için lisans veriliyor. Sonra, bu sınırlı ve amacı belli olan yetki ÇED raporunda nasıl oluyorsa Türkiye'nin en büyük tehlikeli atıklarının toplanacağı bir tesise dönüşüyor. Elektrik üretmekle hiçbir ilgisi olmayacak şekilde senede 60 bin tehlikeli varilin temizleneceği, tıbbi atıkların, akülerin, pillerin gömülerek saklanacağı, atık yağların geri dönüştürüleceği ve benzeri birçok faaliyeti bünyesinde barındıran bir tesise dönüşüyor. Alınan yetkiyle faaliyet arasında hiçbir ilişki olmamasına rağmen, hukuksuz bir şekilde, Bakanlık, bu işlemlerin hepsine "ÇED uygundur" belgesi veriyor ancak yerel yönetim, belediye, halkın, sivil toplum kuruluşlarının taleplerini de göz önüne alarak, tesisteki ÇED raporlarının hukuksuzluğunu da gerekçelendirerek tesisin yapılmaması noktasında bir karar alıyor. Ancak, bu konuda bu ayrıntıyı belirtmekte fayda var: Bu kararı, Cumhuriyet Halk Partili belediye meclis üyelerinin verdiği oylarla alıyor, AKP'li meclis üyeleri şirket lehine oy kullanıyorlar.

Tabii, bu noktada karar alındıktan sonra, tesisi buraya yapmaya kararlı olan şirket, Tekirdağ İdare Mahkemesine bir dava açıyor. Dava açmasına söylenecek hiçbir şey yoktur, hukuki hakkıdır ancak Tekirdağ İdare Mahkemesinde dava devam ediyorken, dava normal seyrinde işliyorken, keşif yapılmışken, bilirkişi raporları alınıyorken, birdenbire topa Çevre ve Şehircilik Bakanlığı giriyor ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, konu yargıda olmasına rağmen, mahkemede olmasına rağmen, kendisine 644 sayılı KHK'yla verilen yetkiye dayanarak, yargılama devam ediyorken, şirketin istediği doğrultuda imar planlarını değiştirerek bölgeyi zehirleyeceği bilimsel raporlarla sabit olan bu tesisin buraya yapılmasına izin veriyor. Şirket açtığı davada ne kazanmak istiyorsa Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bu imkânı yargılama devam ederken kendisine veriyor.

Peki, bunu neden yapıyor? Açıkça söyleyelim. Ben, elimde, söz konusu idare mahkemesinden alınan, üniversiteden alınan raporu tutuyorum. Raporda açık olarak şunu söylüyor, diyor ki: "Bu tesisin buraya yapılması kamu yararına uygun değildir. Çevre ve insan sağlığı bakımından telafisi imkânsız sonuçlar yaratacaktır." Devamında: "Üzerinden yüksek gerilim hatları geçmektedir. Bu tesise bu hâliyle izin verilmesi kanuna, mevzuata aykırıdır. Resmî Gazete'de yayınlanan, Ergene ve Meriç havzalarında yer altı suyu tahsisi yapılmayacak kararı olmasına rağmen bu tesisin yer altı sularını kullanması hukuka aykırıdır. ÇED raporunda yeterince inceleme yapılmamıştır. ÇED raporu taahhütleri tam olarak belirlenmemiştir." diyor ve "Bu tesis kamu yararına uygun değildir." kararını veriyor. İşte, dava bu yönüyle devam ederken ve şirketin davayı kaybedeceği ortaya çıkmışken birdenbire Bakanlık, bu noktada, kararını şirketin istediği doğrultuda, yargıya müdahale ederek, hukuku baypas ederek veriyor.

Şimdi, açık bir şekilde Bakanlık suç işliyor. Peki, bu fiilini hangi aracıyla yapıyor? Burası önemli değerli milletvekilleri. Bakın, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, söz konusu imar değişikliğini Mekânsal Planlama Genel Müdürlüğü kanalıyla yapıyor. Bu noktada, Mekânsal Planlama Genel Müdürlüğü ve Mekânsal Planlama Genel Müdürü Mehmet Ali Kahraman, bu kurum ve bu isim size tanıdık gelmiş olabilir. Çok geriye gitmenize gerek yok, 17 Aralık operasyonunda aynı birim, imar planlarını kanuna, hukuka uygun değiştirmediği ve bu kapsamda kendisine menfaat sağladığı gerekçesiyle, iddiasıyla operasyona tabi tutuluyor ve bu Genel Müdür gözaltına alınıyor ve daha sonra adli kontrolle serbest bırakılıyor. Şimdi, o yargılama süreci devam edecektir ama hani deniyor ya "Bir paralel yapı varmış!", "Yok, iktidara karşı darbe uygulanmış!" Ben, bunun evrakını gösteriyorum, işte, burada yürüyen davaya müdahale eden ve davanın seyrinde yürümemesi için suç işleyerek imar planlarını değiştiren Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Mekânsal Planlama Genel Müdürlüğünden bahsediyorum. O sebeple, bununla alakalı olarak, işte "Çevre, insan sağlığına aykırıdır." ya da "Mevzuata aykırıdır." şeklinde rapor olmasına rağmen, bunların her birini hiçe sayarak, yürüyen bir davaya müdahale ederek imar planlarını değiştiren bir bakanlıktan bahsediyoruz.

Şimdi, biz şunu söylüyoruz: Evet, burada gerçekten hukuksuzluklar var, burada haksızlıklar var. Biz bu kürsüden Tekirdağ'la ilgili, Trakya'yla ilgili AKP'nin rant projelerini, talan projelerini, hukuksuz projelerini her fırsatta dile getiriyoruz ama bu, artık yargıya müdahale eder, suç işler bir tarzda ortaya konulan bir proje.

Şimdi, özellikle belirtmek gerekmekte: Bu tesisin yapılmasına, oradaki halkın oylarıyla seçilen Çorlu Belediyesi, Belediye Meclisi, yerel yönetim karşı çıkıyor, halk karşı çıkıyor, sivil toplum kuruluşları karşı çıkıyor. Neden bu tesisi buraya yapmak istiyorsunuz? Neden insanların sağlığıyla oynamak istiyorsunuz? Neden çocukların, gençlerin geleceğini karartmak istiyorsunuz? Şehrin 2 kilometre mesafesinde insanların hayatını karartacak bu tesisi nasıl olur da buraya anlatabilirsiniz, nasıl olur da insanlara anlatabilirsiniz?

Ben özellikle buradan iktidar partisinin Tekirdağ milletvekillerine seslenmek istiyorum: Bakın, burada açık olarak Bakanlığınız bir suç işlemiş, Bakanlığınızın kurumu olan Mekânsal Planlama Genel Müdürlüğü yürüyen dava sürecine müdahale ederek bir suç işlemiş. Gelin, siz, bırakın, başkalarının menfaatini korumayın; siz Tekirdağ'ın menfaatini koruyun, Trakya'nın menfaatini koruyun, bir sorumluluk ortaya koyun. O halk bize de oy vermiş, size de oy vermiş, bizi de milletvekili yapmış, sizi de milletvekili yapmış. Ortak paydamız olan Tekirdağ'da buluşalım, ortak paydamız olan Tekirdağ'ın menfaatlerinde buluşalım ve bu tesisin buraya yapılmaması için mücadele verelim. Biz bu mücadeleyi koyuyoruz ve şunu söylüyoruz: Bugün ortaya koyduğumuz grup önerisinde de söylediğimiz o aslında. Hani diyorsunuz ya "Yargıda bize karşı bir yapı var. Yargıda bize karşı olan, bize darbe yapacak bir ekip var." Evet, Bakanlığınız aslında yargıya müdahale etmiş, Bakanlığınız yargıyı baypas etmiş ve suç işlemiş. O suçun cezasını bu fiili yapanlar ortaya koyacaktır. Ama, bırakın yargıyı, bırakın yargının çalışmasını, o zaman, gelin, Meclis bünyesinde bir araştırma komisyonu kuralım. İktidar partilerinden de muhalefet partilerinden de bu komisyonun içerisinde temsilciler olsun ve bunu araştıralım gerçekten faydalı mı, zararlı mı; Türkiye'nin ekonomisine mi katkısı var yoksa çevreye mi zararı var; insan sağlığına etkileri nelerdir, hep beraber araştıralım ve ortak bir tavır ortaya koyalım.

Ben grup önerimizin lehinde konuştum ve bütün Genel Kurulu da saygılarımla selamlıyorum, grup önerimize destek istiyorum.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)