GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: BDP GRUBUNUN, BDP GRUP BAŞKAN VEKİLİ BİNGÖL MİLLETVEKİLİ İDRİS BALUKEN TARAFINDAN AKP'NİN SURİYE POLİTİKASINDAKİ YANLIŞLARININ BELİRLENMESİ AMACIYLA 15/10/2012 TARİHİNDE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİNE VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 21 OCAK 2014 SALI GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:4
Birleşim:49
Tarih:21.01.2014

SİNAN OĞAN (Iğdır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, konuşmama başlamadan önce, 20 Ocak 1990 tarihinde Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de Sovyet orduları tarafından yapılan katliamı bir kez daha burada, huzurunuzda kınayarak konuşmama başlamak istiyorum.

AKP'nin Suriye politikasının yanlışlarını konuşuyoruz bu araştırma önergesiyle, bu önergeyle. Yalnız, AKP'nin Suriye politikasının doğruları var mı ki acaba, doğrularının yanında bir de yanlışlarını konuşalım? AKP'nin Suriye politikasının elle tutulur herhangi bir yanı olmadığını ifade etmek lazım.

Dünden beri basında Esad rejiminin işkenceyle katlettiği binlerce sivilden, binlerce askerden ibaret resimler gösteriliyor. Hakikaten de, biraz önce Sayın Mehmet Ersoy'un da ifade ettiği gibi, içinde birazcık insanlık kırıntısı olan herkesin bu vahşete, bu vahşet görüntülerine elbette ki sessiz kalması düşünülemez. Elbette bu vahşete dur demeliyiz, elbette bu vahşeti kınamalıyız ama bir o kadar da ciğer sökenlerin, insan kafası kesenlerin ve sınırımıza kadar dayananların uyguladığı vahşeti de kınamalıyız.

Suriye'de bugün iktidarından muhalefetine her kesim âdeta insanlığını unutmuş bir kan gölü içerisinde debelenip duruyor. Peki, biz ne yapıyoruz Türkiye olarak ve AKP iktidarı olarak siz ne yapıyorsunuz? Siz bu vahşetin neresindesiniz? Bu sorunun da burada cevabının verilmesi lazım. Eğer yanı başınızda kan akıyorsa siz o kana... Yanı başınızda yangın varsa ve siz oraya bir kova suyla değil, bir kova benzinle gidiyorsanız demek ki o vahşette sizin de rolünüz var, demek ki o vahşetin içerisinde, o günahın içerisinde size de fatura edilmesi gereken bir hisse var.

Değerli arkadaşlar, Sayın Başbakan diyor ki: "Suriye'ye giden tırları siz hangi hakla durdurursunuz, hangi hakla onun aramasını yaparsınız?" ve bir başka isim, İçişleri Bakanı diyor ki: "Suriye'ye giden tırlarda oradaki Suriye Türkmenlerine yardım yapılıyor." Suriye Türkmenleri şimdi mi aklınıza geldi? Peki, Suriye Türkmenleri "Bize böyle bir yardım gelmedi." açıklamasında bulundular, buna ne diyeceksiniz? Suriye Türkmenlerine herhangi bir şey yaptığınız yok, bari Suriye Türkmenlerinin ismini kullanmayın, hiç olmazsa ismini kötü emellerinize alet etmeyin. Suriye Türkmenleri bugün maalesef sahipsiz kalmıştır. Cenevre 2 Konferansı'nda Suriye'de Araplardan sonra ikinci en büyük topluluk olan Suriye Türkmenleri temsil edilmiyor. Peki, siz bostan korkuluğu musunuz? Oradaki bizim kardeşlerimiz herhangi bir söz hakkına sahip değil. Hani siz ahkâm kesiyordunuz, o bölgede her şey sizden sorulurdu. Ne oldu? Niye Suriye Türkmenlerine sahip çıkmıyorsunuz, niye Suriye Türkmenleri Cenevre 2'de temsil edilemiyor? Dolayısıyla da sizin Suriye Türkmeni gibi bir derdiniz yok. Hiç olmazsa Suriye Türklerini kötü niyetlerinize alet etmeyin. Bir faydanız yok, hiç olmazsa "Suriye Türkmenlerine silah gönderiyoruz." deyip hem muhaliflerin hem Esad iktidarının hedef tahtası hâline getirmeyin. Bugün, Suriye'de kirli oyunlar tezgâhlanıyor ve siz de maalesef bu kirli oyunların bir tarafında yer alıyorsunuz. İş o kadar çığırından çıkmış, Türkiye'nin oradaki varlığı, gücü o kadar çok törpülenmiş ki, IŞİD diye ifade edilen El Kaideli terör grupları, Suriye sınırına gelip teslim olan diğer muhalif grupların silahlarını isteyecek kadar cesaret bulabiliyorlar kendilerinde. Kaçakçılar atlarla, yüzlerce atlı birlikleri oluşturup Türkiye sınırına hücum edebiliyorlar.

Değerli arkadaşlar, Türkiye, hiçbir dönemde bu kadar aşağılanmamıştı, Türkiye hiçbir dönemde sınırı bu kadar güvensiz, itibarı bu kadar yerlerde sürünmemişti, maalesef bunu siz becerdiniz. Buradan sormak istiyorum, Suriye'de eğer kan akıyor ise -akıyor- hem iktidarı hem muhalefeti bu kanın akmasında müsebbip, Suriye'de iktidar şimdiye kadar niye devrilmedi biliyor musunuz. Arkasında İran iktidarı olduğu için. Peki, İran'a uygulanan ambargoyu delerek -bakanlarınız komisyon alarak- İran'ın Suriye'ye daha fazla silah sevk etmesine sebep olmuyor musunuz? Oluyorsunuz.

Arkadaşlar, Mavi Marmara baskını sonrasında İsrail'le artan ilişkilerimizi ben hayretlerle karşılamış ve soru önergesinde bulunmuştum. Bakanınızın cevabı aynen şuydu: "Canım, ticaret başka, siyaset başka." Yani Gazze'de her kurşuna ticaretinizle katkıda bulundunuz. Peki, şimdi Suriye'de akan kana aldığınız komisyonlarla katkıda bulunup İran'ın Suriye'de daha fazla kan dökülmesine sebep olmasına gönlünüz nasıl müsaade ediyor? "Müslümanım" diyen vatan evladı... İran'a daha fazla silah göndermesine sebep olacak komisyonları, haram parayı nasıl yiyorsunuz? Ayakkabı kutularındaki o haram paraların Suriye'de daha fazla kan dökülmesine sebep olduğunu bilmiyor musunuz? Biliyorsunuz ama aslolan nedir? Suriye'deki gariban vatandaşın kanının dökülmesi değil, ayakkabı kutularında daha fazla dolar, daha fazla euro biriktirmektir. Onun için Suriye konusunda samimiyetten burada bahsedemezsiniz. Siz o samimiyetinizi ayakkabı kutularının içine gömdünüz. Burada, Suriye'de kan dökülmesini, burada insanlık zulmünü falan geçiniz çünkü o kan sizin elinize bulaşmıştır. O kan, ayakkabı kutularından sizin elinize bulaşmıştır, dolayısıyla da o konuları bir defa geçin.

Maalesef, maalesef, Suriye'de savaş devam ediyor ve bu savaşın devam etmesi küresel güçlerin işine geliyor. Bakınız, Libya'da gittiler bir kanalizasyon çukurunda Kaddafi'yi bulup imha ettiler. Aynı küresel güçler, Suriye'de daha fazla iç savaş olsun ki Suriye bölünsün ve İsrail için tehdit olmaktan çıksın diye uğraşıyorlar. Ve siz de, maalesef bu küresel oyunun bir piyonu hâlinde Suriye'de iç savaşın devam etmesi, Suriye'nin bölünmesi için ha bire yangına benzinle gitmeye devam ediyorsunuz.

Değerli arkadaşlar, küresel güçler isterse Suriye'de savaşı bugün durdurabilirler ama istemiyorlar. İlk defa Cenevre 2'de bir barış umudu doğdu, hemen diğer kaynaklar devreye girdi. Bu resimler iki gün bekletilip Cenevre'den sonra yayınlanmadı, Cenevre öncesinde yayınlandı ki "Aman, birden olur da barış gelir." endişesiyle hemen yayınladılar. Siz de üzerine atladınız ve barışın, Suriye'de, bütün yollarını tıkadınız. Türkiye olarak bizim Suriye'de yapacağımız şey barışa destek olmak arkadaşlar, orada daha fazla kan dökülmesine değil. Suriye'de bizim yapmamız gereken bölgeye silah gönderen devletlerin yolunu kesmek, ayakkabı kutularına komisyonları doldurmak ve daha fazla insanın kanının dökülmesine sebep olmak değil.

Bu sebeple, Suriye politikanız baştan sona yanlış. Sadece Suriye politikanız mı? Elbette değil. "Sıfır sorun" diye yola çıktığınız ve maalesef, Türkiye'nin önüne sorunlar yumağı, onlarca yıl çözülemeyecek sorunlar yumağı getirdiğiniz dış politika yanlışlarınız, baştan sona dış politika yanlışlarınız burada konuşulmalı.

Dış politikada Suriye dâhil olmak üzere Yüce Meclise hesap vereceğiniz günler yakındır diyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)