| Konu: | MHP GRUBUNUN, TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ GÜNDEMİNİN "GENEL GÖRÜŞME VE MECLİS ARAŞTIRMASI YAPILMASINA DAİR ÖNGÖRÜŞMELER" KISMINDA YER ALAN ADANA MİLLETVEKİLİ ALİ HALAMAN VE ARKADAŞLARI TARAFINDAN KAMYONCU-NAKLİYECİ ESNAFININ SORUNLARININ BELİRLENMESİ AMACIYLA (10/263); AFYONKARAHİSAR MİLLETVEKİLİ KEMALETTİN YILMAZ VE ARKADAŞLARI TARAFINDAN KAMYONCU-NAKLİYECİ ESNAFININ SORUNLARININ BELİRLENMESİ AMACIYLA 12/7/2013 TARİH VE 16287 SAYI İLE; KOCAELİ MİLLETVEKİLİ LÜTFÜ TÜRKKAN VE ARKADAŞLARI TARAFINDAN TAKSİCİ ESNAFININ SORUNLARININ ARAŞTIRILMASI AMACIYLA 19/6/2013 TARİH VE 14950 SAYI İLE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERMİŞ OLDUKLARI MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİNİN, GENEL KURULUN 22 OCAK 2014 ÇARŞAMBA GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE OKUNMASINA VE ÖN GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 50 |
| Tarih: | 22.01.2014 |
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, dün cereyan eden bir konuşmayla ilgili bir açıklama yapmak istiyorum.
Bu iktidarın kanayan yarası hırsızlık ve rüşvet, maalesef böyle. Geçen dönem bizzat Başbakanın ifadesiyle, kirli işlere bulaştığı iddia edilen 3 bakan listeye giremedi: Pepe, Tüzmen ve Unakıtan. Şimdi, 4 bakan aynı meseleden dolayı Meclise dahi giremiyor, böyle bir sıkıntısı var bu iktidarın.
NURETTİN DEMİR (Muğla) - Bir tane daha var.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Ben ne konuştuğumu bilirim. Dün Sayın Bakana kendisini bunlardan ayrıştırarak "Senin hırsız olmadığını biliyorum yani sen hırsız değilsin." dedim ama Sayın Bakan, bir sokak çocuğu edasıyla, o makama yakışmayan bir üslupla kendi kalitesini ortaya koydu yani hırsız olmamayı içine sindiremedi. Hâl böyleyken benim yapabileceğim hiçbir şey yok. Sayın Bakan ne olmak istiyorsa bundan sonra o olsun, benim için bir sakıncası yok.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ekonomiye can veren kamyoncu esnafının sorunlarını dile getirmek için söz almıştım. Yüce heyetinizi bir kez daha saygıyla selamlıyorum. Bu arada bir vatandaşımız bir yazı yazmış: "Artık MİT'çiler de kamyon şoförü, onların da sorunları var. Onları da dile getirir misin?" demiş, onu inşallah bir başka araştırma önergesinde dile getireceğiz.
Kamyoncular gerçekten çok zor durumda arkadaşlar, her gün bu kardeşlerimizden onlarca telefon alıyoruz. Öncelikle, onların dile getirmek istedikleri birinci sorunları belge sorunu. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı her gün yeni bir belge icat ediyor, bunların karşılığında da esnafın cebini boşaltıyor. Alınan bu paraların nereye gittiği konusunda şüpheleri var. "Ulaştırma Bakanlığı bize her gün bir belge icat ediyor, her gün paralar alıyor. Bu paraları bacanağına mı aktarıyor, iktidara mı gidiyor, hazineye mi gidiyor, bilmiyoruz." diye serzenişlerde bulunuyorlar. Özellikle İzmir'deki bu bacanak operasyonundan sonra bu belgeden alınan paralar konusunda ciddi şikâyet söz konusu.
2003 yılında yayımlanan bir Karayolu Taşıma Kanunu'muz var bizim. Kanunun 5'inci maddesi diyor ki: "Taşımacılık, acentelik ve taşıma işleri komisyonculuğu ile nakliyat ambarı ve kargo işletmeciliği yapılabilmesi için Bakanlıktan yetki belgesi alınması zorunludur." Ben bu duruma katılıyorum. 25 Şubat 2004 yılında da Karayolu Taşıma Yönetmeliği yayımlanıyor, buna göre de ulusal mı, uluslararası mı, taşıma nasıl yapılacakmış bakılmış. Bu sefer 37 tür yetki belgesi belirlenmiş. Elbette sektöre giriş koşulları, kimin ne iş yaptığı belirlenecek. Biz asla buna karşı değiliz ama nereye gitsek kamyoncu esnafı bu konudan şikâyet ediyor. Yetki belgesi ücreti, kamyoncuları canından bezdirmiş, çok ciddi sıkıntıları var. Zor rekabet koşullarında ayakta duran kamyoncu, otobüsçü, servisçi dert yanıyor; bizlere, kapılarımıza gelip "Bize yardım edin." diyorlar.
Bakınız, verilen yetki belgesi sayıları Ulaştırma Bakanlığımızın web sayfasında yayınlanıyor. 30 Nisan 2013 tarihli verilere göre bugüne dek toplamda 515.868 yetki belgesi verilmiş. Şimdi, bu yetki belgelerinden ne kadar gelir elde edildiğini varın hesap edin. Bu para milletimizin, zar zor geçinen kamyoncumuzun cebinden çıkıyor. Esas mesele de bu paranın nereye gittiğiyle ilgili şüphelerin yoğunlaşması.
Nakliyecilerimizin harcadıkları her litre gereksiz yakıtın ya da sürenin uzaması nedeniyle ortaya çıkan her ek maliyetin faturası da Türkiye'de yerleşik sanayiciye, üreticiye ve ihracatçımıza da çıkıyor. Küresel rekabet koşullarında kalite-maliyet-zaman üçgeninde bakıldığında, Türkiye ihracat ve sanayisinin, kara yolu taşımacıları üzerinden ciddi bir haksız rekabet olgusuyla karşı karşıya bırakıldığı aşikâr. Bu yolla, Türkiye'de üretilen sanayi ürünlerinin Avrupa piyasasına erişmesinin engellenmeye çalışıldığı da açıktır.
Vize konusu da ayrı bir sorun. Kamyoncudan, tır şoföründen, mallarımızı taşıyan araçların sürücülerinden de vize isteniyor. Ürünü satın alan ülkenin bunu getirecek şoförden vize istemesi de anlaşılır bir mesele değil. Daha da ötesi, tır şoförü, herhangi bir Schengen ülkesinden hizmet sağlamak amacıyla vize talebinde bulunduğunda 22 kalem standart evrak hazırlamak zorunda. Bunu AB ülkeleri de değil, Orta Doğu ülkeleri ve bizim Türk cumhuriyetleri ülkeleri de istiyor.
Bir şoför tüm ihracat ve ithalat yükünü taşıyor, siz davetiye istiyorsunuz. Sektörün engellenmesi için, her türlü konuda önüne setler çekiliyor. Kamyoncu, Hükûmetin yanlış politikaları yüzünden kan ağlıyor, kamyonları garajlarda çürüyor. Bizi dinleyen kamyoncu esnafı şu anda televizyonlarının başında bizim bütün bu söylediklerimizi duyarak -ben bağırmalarını duyuyorum- "Az bile söylüyorsunuz." diyor.
Biraz evvel söz alan hatip, kamyoncu esnafının çok mutlu olduğunu hitap ederken, ben kendisine bir kamyoncu garajına uğramasını tavsiye ediyorum. Gidin, oradaki kamyoncuları dinleyin, ne kadar mutlu olduklarını size anlatacaklardır ama o anlattıkları sizi oradan kaçırtacaktır, bundan emin olun.
2012 yılında 166 bin nakliyeciye 208 milyon lira ceza kesilmiş, bu cezalar sadece kamyoncu esnafından kesilen ceza. Ya, sizde hiç Allah korkusu yok mu? Akşam evine ekmeğini bile zor götürmeye çalışan bir kamyoncudan ceza keserek memlekete denk bütçe yapmak sizin neyinize ya? Bu insanlar çoluğunun çocuğunun rızkını çıkaramıyor, size ne cezası ödesinler? BAĞ-KUR borçlarını ödeyemiyorlar, kamyonlarına lastik dahi alamıyor bu insanlar.
Bunların derdi bir tane değil ki, zorunlu trafik sigortası diye bir de dertleri var. Sigorta hizmetlerinin fiyatları son bir yıl içerisinde çeşitli oranlarda artırıldı. Şimdi, birçok sigorta şirketi kafasına göre de poliçe kesmeye başladı. Fiyatlar enflasyonun 15 katı arttı trafik sigortasında yani eskiden hiç hesap edilmeyen trafik sigortası şu anda kamyoncu esnafının baş belası hâline geldi. Bunların fiyatları illere göre de değişiyor Türkiye'de yani 1.208 lira iken doğuda herhangi bir yerde, İstanbul'da 2.165 lira bu. Bunun bir açıklamasını yapmak lazım yani aynı kamyon, aynı model kamyon bir ilde bir başka fiyat, diğer ilde bir başka fiyat iken bunun açıklaması ne olur, bilemiyorum. Sigorta şirketlerinin insafına terk edilmiş kamyoncu esnafı.
Siz, hâlâ, İstanbul'un taşının toprağının altın olduğunu düşünüyorsunuz, "Ankara'nın taşı toprağı altın." diyorsunuz. En çok ezilen belki de oradaki kamyoncular.
Kamyoncular acilen şu sorunlarına çözüm bekliyorlar: "K1 yetki belgelerini devredin. Biz bu yetki belgelerini parayla alıyoruz, devredemeyince bu verdiğimiz paralar boşa gidiyor." diyorlar. "Plaka tahdidini acilen çözün, plaka tahdidi getirerek bizim rekabet meselemizin önüne geçiyorsunuz." diyorlar.
Ton/kilometre uygulaması var. Bu konuda ton/kilometresini ayarlayamayan, çok az geçen kamyoncu esnafı bile yolda çok büyük cezalara çarptırılıyor, arabaları bağlanıyor.
Takograf cihazının şehir içi ve şehirler arası diye ayrılması lazım; şehir içinde bir başka sürat, şehirler arası bir başka sürat. Bu ayrılmadığı zaman, bu adamlar yine "Senin bıyığın var, senin sakalın var." gibisinden mazeretlerle cezalara maruz kalıyorlar.
Puanlar düzeltilsin. Trafik polislerinin kestiği puan cezaları yüzünden birçok şoför, kamyoncu şoförü şu anda iş yapamaz hâldeler. Bunların bir kereye de mahsus olsa bir affa ihtiyaçları var.
Şehir içi yasak konusunda biraz daha esnek davranılması lazım. Bu adamlar malı şehirden şehre naklettiklerinde, şehir içine girmek için bazen on iki saat beklemek zorundalar, bu da kendilerine büyük bir iş kaybı.
Uluslararası otoyolda ticari araçlara transit izni verilmesini istiyor kamyoncu esnafı. En az bir defa bu esnafa da bir bilgilendirme toplantısı yapın kalkıp bürokratlarınızla.
Kamyoncu esnafına sıfır faizli kredi talebimiz var bizim Milliyetçi Hareket Partisi olarak. Eski kamyonlarının devre dışına çıkarılıp yeni kamyonlarla bunların trafiğe çıkmaları gerekiyor. Maliyeye çok borçları var; evlerinden kaçıyorlar, çocuklarından kaçıyorlar. Bir mali af çıkartılması bunlar için ivedi çözümlerden bir tanesi.
Antalya'daki kamyoncu esnafı dört günlük kontak kapatacak, haberiniz var mı sayın iktidar? Antalya'dan büyük şehirlere yiyecek getiren, narenciye getiren, sebze getiren kamyonlar dört gün kontak kapatacak. Bu dört gün içerisinde İstanbul gibi büyük şehirlerde halk çok pahalıya meyve, sebze almak zorunda.
Sabah 07.00-10.00 arası, bir de akşam 16.00-20.00 arası Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nden kamyoncular geçemiyor. Böyle bir saçma uygulama olur mu? Buna son verin. Yani, Ali kıran baş kesen gibi davranmaktan vazgeçin, bu adamların sorunlarını dinleyin. Yarın elmayı 20 liraya mı yersiniz, 30 liraya mı yersiniz, onu da siz hesap edin. Olan, zavallı asgari ücretli vatandaşlara olacak. Siz kutu kutu, kasa kasa götürdüğünüz için bunlardan bihabersiniz tabii.
Hepinize saygılar sunuyorum. Sağ olun, var olun. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)