| Konu: | BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 50 |
| Tarih: | 22.01.2014 |
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 523 sıra sayılı Kanun Teklifi hakkında şahsım adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) - Ne dedikleriniz belli. Ayıp be, ayıp be, biraz surat olur adamda!
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Devamla) - Sayın milletvekilleri, görüşülmekte olan teklifin ana konusunu, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Kanunu'nda yapılan değişiklikler oluşturmaktadır.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) - Surat olur adamda, surat! Sizde utanmak da yok.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) - Sayın Başkan, müdahale eder misiniz!
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Devamla) - Görüşülmekte olan değişiklik teklifi, yargı bağımsızlığı bağlamında yoğun eleştirilere maruz kalsa da, bu eleştirilerin haklı olduğunu söylemek mümkün değildir.
Sayın milletvekilleri, yargı bağımsızlığının demokratik rejimlerin en temel ilkelerinden biri olduğu tartışmasızdır. Nitekim, bizde de yargı her türlü müdahaleye karşı bağımsızlık zırhıyla kuşatılmış, korunaklı hâle getirilmiş ve bu durum anayasal normlarla güvence altına alınmıştır. Yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı karşısında sadece yasama ve yürütme organlarının tehdit oluşturduğunu söylemek yeterli değildir. Bundan başka, yargılamayı gerçekleştiren hâkimin kendisinin içinde bulunduğu yargı organının da bağımsızlık ve tarafsızlığı tehdit ettiğini hesaba katmak gerekir. Aslında, bugün yaşadığımız sorun, bu tür yargı içi etkenler karşısında bağımsızlığı ve tarafsızlığı şüpheli hâle gelmiş bir yargıdır.
Nitekim, Anayasa'nın mahkemelerin bağımsızlığını düzenleyen 138'inci maddesinin ikinci fıkrası, bağımsızlık ve tarafsızlığı, yasama ve yürütme organlarının yanı sıra, yargı içi müdahalelere karşı da güvence altına almaktadır. Madde, hiçbir organ, makam, merci veya kişinin, yargı yetkisinin kullanılmasında emir, talimat, tavsiye ve telkinde bulunamayacağını düzenlerken, hükümde yer alan "hiçbir organ, makam, merci" ifadesi, yasama ve yürütmenin yanında, yargı teşkilatının kendisini de kapsamaktadır.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) - Adalet Bakanı müsteşarını kapsamıyor!
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Devamla) - Sayın milletvekilleri, 2010 Anayasa değişikliğinde Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun yapısı çoğulculuk temeline oturtulmuş idi. Ancak, Anayasa Mahkemesinin Kurulda çoğulculuğun teminine matuf düzenlemeleri iptal etmesi, Kurulun çoğunlukçu bir yapıda oluşmasına sebebiyet vermiştir. Esasen, görüşmekte olduğumuz teklif, çoğunlukçu yapının ortaya çıkardığı olumsuzlukları ve yargıya içeriden gelecek müdahaleleri gidermeye yöneliktir. Yargının sükûneti temin edici bir fonksiyonu olduğunu nazara aldığımızda, yargı, bugün, Türkiye'nin en önemli gündem maddesi hâline gelmişse, görüşülmekte olan teklife ne denli ihtiyaç duyulduğu izahtan varestedir.
Sayın milletvekilleri, kuvvetler ayrılığı ilkesi yasama, yürütme ve yargı organları arasında hiçbir bağın olmayacağı anlamına gelmez. Demokrasilerde yasamanın çıkardığı kanunlar yürütme ve yargıyı bağlar. Yine, yürütme ve yasamanın işlemlerinin de yargı tarafından denetlenmesi söz konusudur. Yasama da yargıya karşı, Anayasa'ya uygunluk denetimi bakımından bağlıdır. Yani, yasama ve yürütme kendisi için çizilmiş görev alanını ihlal ettiğinde yargısal denetim devreye girecek, nihai karar verme yetkisi yargı organına ait olacaktır. Peki, bizzat yargı kendi anayasal yetki alanını aşarsa ya da hukuka aykırı yetki kullanırsa ne olacak? Onun yargı bağımsızlığı çerçevesinde ihlalde bulunduğunu kim kontrol edecek? İşte, bu durum, bir süre önce Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından yapılan bir açıklamayı akla getirmektedir. Gerçekten de Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, üyelerini atadığı Danıştayda davası görülmekte olan bir düzenleyici işlemle ilgili olarak mahkeme üzerinde baskı oluşturacak bir görüş izhar etmiştir. Bu açıkça, yargı bağımsızlığını zedeleyici bir Anayasa ihlali olup, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun Anayasa'yı ihlal eden bu işlemine karşı bir başvuru mekanizması bulunmamaktadır. Bu durumda, yasama, yürütme ve yargı organları arasında var olan denge yargı lehine bozulmuş olmaktadır. Hâl böyle olunca, egemenliğe dayalı asli yetkiyi kullanan yasama organının Anayasa'nın sınırları içerisinde bir düzenleme yapması da elzemdir. Nitekim, Anayasa'nın "Başlangıç" hükümlerinin dördüncü paragrafı, kuvvetler ayrımının devlet organları arasında üstünlük sırası anlamına gelmeyip erkler arasında medeni bir iş bölümü ve iş birliği olduğunu ve üstünlüğün ancak Anayasa ve kanunlarda bulunduğunu ihtiva etmektedir.
Sayın milletvekilleri, görüşülmekte olan değişiklik teklifi, yaptığımız bu değerlendirmeler ışığında, kuvvetler ayrılığı ve yargı bağımsızlığı ilkelerine aykırılık teşkil ettiği bir yana, söz konusu ilkelerin rasyonellik kazanmasına hizmet edeceğine de şüphe yoktur.
Bu duygu ve düşüncelerle, teklifin ülkemize, milletimize hayırlı olmasını diliyor, yüce heyetinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)