| Konu: | BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 50 |
| Tarih: | 22.01.2014 |
MUHARREM VARLI (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu yasa tasarısı geldiğinde aklıma 2010 referandum süreci geldi. O dönemde de milletvekiliydim, şu anki Adalet Bakanı grup başkan vekiliydi, burada bazı arkadaşlarımızı görüyorum, onlar da milletvekiliydi.
Buraya çıkan her milletvekili hukukun üstünlüğünden bahsetti; üstünlerin hukukundan değil, hukukun üstünlüğünden bahsettiler, hukuktaki arkabahçeden bahsettiler fakat iki buçuk yıl sonra, kendi yaptıkları değişiklik, kendi düzenledikleri HSYK'yla kendileri yeniden kavga etmeye başladılar.
Sebep? Sebep kendilerine dokunduğu için; sıkıntı, problem, işin ucu kendilerine dayandığı için.
Şimdi bakın, değerli arkadaşlarım, hepimiz siyaset yapıyoruz, hepimiz siyasette temiz kalmanın yollarını arıyoruz, hepimiz belden aşağı yapılan siyasete karşıyız; buna inanıyorum. Dün Milliyetçi Hareket Partisinin Genel Merkezi gözetlenirken, bizim yöneticilerimizle ilgili değişik yayınlar yapılırken o gün de o yayınların, o işin yanlış olduğunu söyledik, haykırdık; bugün de eğer bu tip görüntüler, bu tip belden aşağı siyaset yapılıyorsa bunun yanlışlığını haykırarak söylüyoruz ama biz aynı şeyi, aynı tavrı sizden de bekleriz; değerli AKP'li yöneticilerden ve özellikle Sayın Başbakandan da beklerdik. O zaman televizyonlarda konuşulduğunda "Ya, bu özel hayat, özel hayata müdahale edilmesin." denildiğinde Sayın Başbakan mikrofonu eline aldı, "Ne özeli, ne özeli; genel, genel." diyerek âdeta hepimizin içini sızlattı. Ben Sayın Başbakana bu tavrı yakıştıramadım. O gün de yanlıştı, bugün de yanlış olduğunu söylüyorum.
Peki, o gün "Devlet bu konuya el atsın; polisin içerisinde çete varsa, yargının içerisinde çete varsa, eğer bu işi kim yapıyorsa devlet bulsun." dedik ama âdeta sınırsız önü açıldı bu işin; sınırsız yetki verdiniz, sınırsız takipsizlik verdiniz, daha onunla alakalı şu ana kadar hiçbir şey de konuşulmadı. Peki, şimdi, 3 sayın bakanın oğluyla ilgili iddia var, evlerinde para kasaları bulundu. Efendim, o da yetmedi, 1 genel müdürün evinde ayakkabı kutularının içerisinde çil çil dolarlar bulundu. Bununla alakalı soruşturma başladığında dediniz ki "Hop, bir dakika." Peki, dün bu ülkede 1 milyon askere genelkurmay başkanlığı yapmış, bilmem kaç tane tankı, bilmem kaç tane uçağı idare etmiş bir genelkurmay başkanı cezaevine tıkılırken "bağımsız yargı" diyordunuz, Sayın Başbakan dâhil hepiniz "bağımsız yargı" diyordunuz. Peki, şimdi niye "bağımsız yargı" demiyorsunuz? Neden yargının çeteleştiğini, polisin çeteleştiğini söylüyorsunuz? Dün bu polisi güçlendiren, takviye yapan, ödül veren siz değil miydiniz? Ne oldu şimdi? Polis birdenbire çeteci oldu. Bir sürü polisin tayini, bir sürü savcının, hâkimin tayini...
Şimdi, bakın, değerli arkadaşlar, vicdan sahibi olmamız lazım, önce Allah'tan korkmamız lazım. Eğer Allah'tan korkarsak ve vicdanımızla muhasebe yaparsak bunların hiçbirisi olmaz. Bu arkadaşlarımızla ilgili iddialarda bulunduğumuzda kızıyorsunuz, diyorsunuz ki: "Ya, iftira." İftiraysa gelin kardeşim, bırakalım yargıya, gitsinler bunlar, yargılansınlar; aklanırlarsa biz de sizinle beraber bu savcılara sövelim ama aklanmazlarsa o zaman kim suçlu, kim suçsuz ortaya çıkar. O zaman iftira da attı diyemezsiniz, efendim, birileri bu işi bilerek de yapıyor diyemezsiniz. Gelin, varsanız eğer buna, hep beraber bırakalım yargıyı serbest, engellemeyelim ama siz özellikle yargıyı engellemek, özellikle set çekmek, bugüne kadar olanları durdurmak, en az zararla kurtulmak, bundan sonra gelebileceklerin de önünü kesmek için bu yasayı çıkartıyorsunuz; dolayısıyla, HSYK'yı ve yargıyı ne yazık ki Adalet Bakanının ve Hükûmetin arkabahçesi hâline getiriyorsunuz.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)