| Konu: | BARTIN MİLLETVEKİLİ YILMAZ TUNÇ VE 77 MİLLETVEKİLİNİN; BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 52 |
| Tarih: | 24.01.2014 |
OSMAN KAPTAN (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Sayın Başbakan, dün "Militan yargı sona ermiştir." diyordu, biz de hakikaten inanıyorduk. Yani "Millet yargıya el koymuştur." diyordu, "İyi." diyorduk. E, şimdi ne oldu da "HSYK konusunda yanlış yaptık." diyorsunuz? Dün "Yargı yetkisi Türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılsın." derken şimdi ne oldu da "Yürütme olarak yargının karşısına dikiliriz." diyorsunuz? Dün "HSYK'nın yapısında olan değişiklerin ne kadar isabetli olduğunu bir kez daha öğrendik." derken, şimdi ne oldu da "Yetkim olsa HSYK'yı yargılarım." diyorsunuz?
Sayın arkadaşlarım, şimdi ne olduğunu hepimiz gördük. 17 Aralık 2013'te, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde görülmemiş büyüklükte bir rüşvet ve yolsuzluk ortaya çıkmıştır. Bakanlar istifa ettirilmiş, bakan çocukları tutuklanmış, ayakkabı kutularında milyon dolarlar çıkmış, bir bakan çocuğunun evinde sanki banka şubesi gibi para sayma makineleri, para kasaları bulunmuştur.
Sayın arkadaşlar, Ergenekon, Balyoz, Oda TV davalarında yargıya müdahale edilmemesini isteyen Sayın Başbakan, Gezi eylemlerinde polise sahip çıkan, "Talimatı ben verdim." diyen, emniyet personeline ödül verdirten Sayın Başbakan, şimdi ne oldu da yargıya müdahale ediyor? Dün "İyi." dediği emniyet görevlilerini bugün neden görevden alıyorsunuz? 2 tane mi Başbakan var, 2 tane mi bakan var? Biri dünün Başbakanı, biri bugünün Başbakanı mı?
Sayın arkadaşlar, diyeceksiniz ki: "Paralel yapı." Evet, paralel devlet yapılanması olurken siz neredeydiniz? Hani "Beraber yürüdük biz yollarda." diyordunuz! Devlette paralel yapı yanlış da yargıyı kendinize bağlamak yanlış değil mi? İki yanlıştan bir doğru çıkmayacağını siz bilmiyor musunuz? Rüşvet ve yolsuzluk varsa niye üzerine gitmiyoruz, üstünü niye örtmeye çalışıyoruz? Hükûmet yolsuzluk yapanın mı yanında, yoksa yolsuzluk yapanı yakalayanın mı yanında? Toplumda "Bu Hükûmet yolsuzluk yapanın ceza almasını önlüyor, yakalayanları, tutuklayanları cezalandırıyor." algısı yerleşirse, benden söylemesi sayın arkadaşlar, iflah olmazsınız.
Bu Hükûmet sayesinde Türkiye'de adalet ayaklar altına alınmıştır. Değerli arkadaşlar, "yolsuzluk" kelimesinin anlamı nedir? Yolsuzluk yapana "hırsız" demeyeceğiz de ne diyeceğiz? O zaman, "sayın hırsız" mı diyeceğiz? Ona bir saygınlık mı kazandıracağız? "Yolsuzluğu, yoksulluğu, yasakları, kısaca üç 'Y'yi kaldıracağız." diyen siz değil misiniz? Şimdi, bunun karesine çıkarken niye sessiz kalıyoruz?
Sayın Başbakan, hani "Nereden nereye geldik." diyordu ya, ben size söyleyeyim nereden nereye geldiğimizi: Sayın arkadaşlar, 1924-30 yılları arasında görev yapan, "Türk savcıları, Türk hâkimleri, Meriç kıyılarında çalışan Türk köylüsünün kaybolan sabanından tutunuz da Bingöl dağlarında koyunu kaybolan çobanın mahrumiyetinden siz sorumlusunuz." diyen rahmetli Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt'tan, şimdi, İzmir Cumhuriyet Savcısına "Savcıyı değiştir, kararları iptal et, yoksa kötü olursun." diyen bir Adalet Bakanı Müsteşarı anlayışına gelinmiştir. Atatürk'ün, İnönü'nün Adalet Bakanının, Mahmut Esat Bozkurt'un anlayışından, şimdi, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'ın ve Müsteşarının anlayışına gelinmiştir.
Sayın arkadaşlarım, kuvvetler ayrılığını kuvvetler birliğine çevirdiniz. Bu kanunla yargıyı da kendinize bağlıyorsunuz. Bu gidiş, yanlış gidiştir.
Adalet Bakanını ve Müsteşarını istifaya davet ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)