| Konu: | HUKUK UYUŞMAZLIKLARINDA ARA BULUCULUK KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 111 |
| Tarih: | 24.05.2012 |
BDP GRUBU ADINA EROL DORA (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 233 sıra sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Ara buluculuk Kanunu Tasarısı üzerinde Barış ve Demokrasi Partisi adına söz almış bulunmaktayım, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir ülkede demokrasinin eksikliklerini tamamlamak gerçek bir hukuk devleti oluşturmanın olmazsa olmaz koşullarından biridir. Demokrasideki eksiklikleri gidermenin ve gerçek anlamda demokratik bir hukuk devleti olmanın yolu da yargı sistemini güvenilir hâle getirmekten, bağımsız bir yargı ve savunma sistemini kurmaktan geçer. Türkiye'de yargı sisteminin ciddi olumsuzluklar içinde olduğu, özellikle adalet mekanizmasının çok yanlış çalıştığı bir hakikattir ancak, yargının iş yükünü azaltmak hepimizin görevi olmakla beraber, yargı organının daha iyi işlemesi, adalete erişimin sağlanması, adil yargılanmanın gerçekleştirilmesi için birbirinden ayrı olarak yapılmaya çalışılan yasal düzenlemeler hem bütünü etkilememekte hem de ciddi tartışmalara neden olmaktadır. Hukuk Uyuşmazlıklarında Ara buluculuk Yasa Tasarısı için de durum aynıdır. "Yargının yükünü hafifletmek", "Yargılamayı hızlandırmak" gibi beklentilerle sunulan ara buluculuk, ciddi bir yargı reformu olmadan işleyebilecek bir sistem değildir. Demokratik anlamda yargı reformu yapılmadan getirilen yasa değişiklikleri geçici düzenlemeler olmaktan öteye gidemeyecektir. Bu tür düzenlemeler hâlihazırdaki sorunları daha da derinleştirmekten başka bir işe yaramayacaktır.
Ara buluculuk sürecinin yargılama sürecinden farklı işlediğine ve daha esnek olduğuna öncelikle yargı mensuplarının inanması gerekmektedir. Öncelikle bu yöntemin birçok uyuşmazlığın yargı önüne gitmesini önleyerek yargının daha rahat çalışmasına imkân veren bir kurum olarak düzenlenmesi gerekir. Alternatif çözüm yolları konusunda özel eğitim almış avukatların ara bulucu olarak atanmasını sağlayan düzenlemeler yapılmalı, alternatif uyuşmazlık çözüm yolları uygulamasında avukatların rolü açıklıkla belirlenmelidir. Ayrıca belirtmek gerekir ki ara buluculuk sistemi esasen yürürlükteki mevzuat gereği zaten hâlihazırda uygulanagelen bir durumdur. Bu nedenle, yeni ve özel bir yasa yerine, uzlaşmaya yönelik mevcut düzenlemelerin geliştirilmesi çok daha yerinde olacaktır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ara bulucular siciline kayıt şartlarını düzenleyen 21'inci maddenin (2)'nci fıkrasının (b) bendinde ara bulucu olmak için dört yıllık lisans eğitimi almış olmak şartı getirilmiştir. Dört yıllık fakülte mezunu herkese ara buluculuk yapma hakkının verilmesi ise çok büyük bir hatadır. Kamu düzenini ilgilendirmeyen uyuşmazlıkların çözümünde görev alacak insanların öncelikle hukuk disiplini almış olmaları gerekir. Ara buluculuk için gerekli eğitim çalışması diğer maddelerde inceleneceği gibi herkese verilebilir ancak hukuk disiplini yüz saatlik bir eğitimle verilemez çünkü hukuk disiplini kanunları öğrenmekle değil, kanunların toplumsal yaşama, toplum yararına olacak şekilde nasıl uygulanacağının öğrenilmesiyle edinilir. Bunun için de hem temel kanunların koruduğu toplumsal menfaati bilmek gerekir hem de bu kanunların temelindeki hukuk felsefesi ve hukuk sosyolojisini bilmek gerekir. Bu sebeple ara buluculuğun ara buluculuk teknikleri konusunda eğitim almış avukatlara özgülenmesi daha sağlıklı bir yaklaşım olacaktır.
Şunu ifade etmek gerekir ki ilgili mevzuat gereği avukatlar zaten ara buluculuk rolüne girmektedirler. Ara buluculuk rolünün pratik olarak mevzuatımızdaki uygulamalardan örnekler vermek istiyorum: Avukatlık Yasası'nın 35/A maddesi, alternatif uyuşmazlık çözüm yolları arasında yer alan karşılıklı görüşme yönteminin bir örneğidir. Bu maddeye göre, avukatlar tarafların kendi iradeleri ile sonuçlandırabilecekleri konularda karşı tarafı uzlaşmaya davet edebilme yetkisine sahiptir.
1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun "Uzlaşma Sağlama" başlıklı 35/A maddesi "Avukatlar dava açılmadan veya dava açılmış olup da henüz duruşma başlamadan önce kendilerine intikal eden iş ve davalarda, tarafların kendi iradeleriyle istem sonucu elde edebilecekleri konulara inhisar etmek kaydıyla, müvekkilleriyle birlikte karşı tarafı uzlaşmaya davet edebilirler. Karşı taraf bu davete icabet eder ve uzlaşma sağlanırsa, uzlaşma konusunu, yerini, tarihini, karşılıklı yerine getirmeleri gereken hususları içeren tutanak, avukatlar ile müvekkilleri tarafından birlikte imza altına alınır. Bu tutanaklar 09/06/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 38'inci maddesi anlamında ilam niteliğindedir." hükmünü içermektedir.
Bu maddenin uygulanabilmesi için, uyuşmazlığa düşen tarafların avukatları aracılığı ile temsil edilmeleri konusunda fikir birliği içinde olmaları ve uyuşmazlık konularını avukatları aracılığı ile yürütecekleri görüşmelerle çözmek konusunda istekli olmaları gerekmektedir ancak ülkemizde avukatla temsil edilme bilinci yerleşmediği için uyuşmazlığa düşen taraflardan biri avukatına gittiğinde karşı tarafın bir avukatı olup olmadığını bilmediği gibi, eğer bir avukatı varsa da çoğu zaman 2 avukatın yan yana gelmesine izin vermeden uyuşmazlığın mahkemeye götürülmesini tercih etmektedirler. Avukatlar müvekkillerinin talimatına göre hareket etmek zorunda olduklarından, avukatların müvekkillerinin iznini almadan böyle bir uzlaşma anlaşması yapabilmeleri mümkün değildir. Yani avukatların uzlaşma sağlama görevleri tarafların isteğine bağlıdır. İsteğe bağlı olması, avukatlara verilen bu yetkinin bir türlü kullanılamamasının belki de en önemli nedenidir.
Hazırlanan Hukuk Uyuşmazlıklarında Ara buluculuk Kanun Tasarısı da ara bulucuya gitmeyi isteğe bağlı tutmaktadır. Bu sebeple aynı gerekçe ile ara buluculuk kurumunun başarısızlığa uğrayacağını düşünüyoruz.
Avukatlık Kanunu'nda avukatlara verilen bu yetki her dava için olmasa da belli davalar için zorunlu tutulsa birçok uyuşmazlık mahkemeye gidilmeden çözülebilir. Avukatlara temsil edilme zorunluluğu getirilmeden ara buluculuğun da, avukatların uzlaşma sağlama yetkilerinin de olumlu bir etkisi olmayacaktır ancak avukat tutma zorunluluğu getirilmesi de bazı çevrelerce hak arama özgürlüğünün kısıtlanması olarak değerlendirilmektedir. Avukat tutma zorunluluğunun iş sahiplerinde yaratacağı yüksek avukatlık ücreti yükünün önlenmesi de bütün Avrupa ülkeleriyle, Avrupa dışında, gelişmiş bütün ülkelerde uygulanan ancak bizim ülkemizde henüz hayata geçirilmemiş olan hukuki himaye sigortasıyla mümkündür. Hukuki himaye sigortası, vatandaşın çok uzun vadeye yayılmış olan sigorta primleri karşılığında ihtiyaç duyduğu her durumda avukatlık hizmetini alabilmesini sağladığı gibi avukatların da avukatlık ücretlerini bu sigortadan alarak ücret uyuşmazlığına düşme riskini taşımadıkları bir güvence yaratmaktadır.
Sonuç olarak avukatların uzlaşma sağlama yetkilerinin etkin olarak kullanılabilmesi, avukat tutma zorunluluğunun getirilmesine ve avukat tutma zorunluluğunun dar gelirli vatandaşı olumsuz etkilememesi için de hukuki himaye sigortasının kurulmasına bağlıdır. Bunlar yapılmadan, isteğe bağlı olarak yürürlüğe girecek olan ara buluculuk faaliyetinin de hukuk düzenimize olumlu bir katkısı olmayacaktır.
Ceza Muhakemeleri Yasası'nda 2006 yılı sonunda yapılan değişiklik ile bazı suçlarda soruşturma ya da kovuşturma aşamasında tarafların uzlaşarak sorunun çözülmesi olanağı getirilmiştir. Türk Medeni Kanunu'nun 166'ncı maddesinin üçüncü fıkrası, en az bir yıl süren evliliklerde anlaşmalı boşanma olanağı tanımaktadır. Uygulamada, eşlerin anlaşmanın tüm koşullarını içeren bir anlaşma metnini hazırlayarak mahkemeye sunmaları genelde avukat aracılığıyla gerçekleştirilmektedir. Bu alanda avukatlar çok sık ara buluculuk yapmaktadırlar.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözünü ettiğim bu üç uygulama avukatlar tarafından yerine getirilmektedir, bu konuda bir sıkıntı yoktur. Dolayısıyla, hukuk uyuşmazlıklarında ara buluculuk hizmetinin de bu konularda deneyimli avukatlar, barolar ve Türkiye Barolar Birliği tarafından yerine getirilmesi gerekir.
Bir diğer önemli nokta da ara buluculuğun avukatlar aracılığıyla kurumlaştırılmasının sağlanması olanağıyla ilgilidir. Sadece hukuk fakültesi mezunu olanlar ve avukatlar ara bulucu olabilmelidir. Ara bulucunun düzenleyeceği anlaşma belgesinin yetkili icra mahkemesine sunularak icra edilebilirliğine ilişkin bir şerh talebinde bulunulması da, böyle bir talebin avukat tarafından hazırlanarak ve avukat aracılığıyla mahkemeye sunulmasını ve takibini gerekli kılmaktadır.
Tasarıyla ilgili bir diğer sakınca da, arabuluculuğun doğrudan Adalet Bakanlığına bağlı bir kurum olarak düzenlenmesidir. Böyle bir durumda bu kurumun bağımsızlığından söz etmek mümkün olmayacaktır. Örgütlenmenin ve eğitimin Türkiye Barolar Birliği ve barolar bünyesinde yapılması gerekir. Tasarıda ara buluculuk bir uyuşmazlık çözüm yöntemi olarak tanımlanmıştır, ancak esas olarak uyuşmazlıkların ne olursa olsun bir şekilde hızlıca çözülmesi değil, hukuka uygun ve hakkaniyet duygusunu tatmin edecek, benzer uyuşmazlıklarda yol gösterecek, yani toplumsal düzenin sağlanmasına yardım edecek şekilde çözülmesidir.
Yine tasarıya göre hukukçu olmayanlar için ara buluculuk mesleği öngörülmektedir. Ülkemizde sürekli yeni hukuk fakülteleri açılmaktayken böylesi bir uygulamanın nedeni sorgulanmalıdır. Esasen, düzenleme ile hukuk eğitimi ve avukatlık mesleği küçümsenmekte, sıradanlaşmakta, öte yandan hak arama ve adalet dağıtma hukukçulardan alınarak başka ellere bırakılmaktadır.
Bir diğer açıdan da ara buluculuk, yargı yetkisinin millet adına bağımsız mahkemelerce kullanılacağı şeklindeki Anayasal ilkelere de aykırılık teşkil etmektedir. Hukukla ilgili işlemler ticari bir araç olarak görülmemelidir. Ara buluculuk sertifikaları verilerek hukuki işlemlerde ticarileşmenin önünün açılmasının son derece sakıncalı hâller doğuracağı kanaatini taşımaktayız.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kanun tasarısı, yargının yükünü hafifletmek, yargısal işlemleri hızlandırmak gibi kulağa hoş gelen gerekçelerle donatılmıştır, ancak tasarının yasalaşmasının ciddi sıkıntıları beraberinde getireceği unutulmamalıdır. Tasarı, eleştiriler dikkate alınmadan mevcut hâliyle geçerse, bağımsız ve tarafsız mahkemelere alternatif bir yapının oluşmasının önü açılacaktır. Bu durum, Anayasa'nın 9'uncu maddesinde belirtilen "Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır." hükmüyle de çelişmektedir. Bu anlamda açık bir Anayasal ihlal söz konusudur.
Pek çok Avrupa ülkesinde ara buluculuk yönteminin sorun çözücü bir yöntem olarak kullanıldığı doğrudur. Öncelikle, 2000'li yıllardan itibaren birçok Avrupa ülkesinin hukuksal sorunları çözmede ara buluculuk kurumunu bir yöntem olarak kullanmaya başladığı da doğrudur ancak unutulmaması gereken nokta her yasanın kendi toplumuna ait olduğudur. Her ülkenin kendine has farklı toplumsal gerçeklikleri ve hukuk sistemi vardır. Bu bağlamda, Ara buluculuk Kurumu Yasa Tasarısı'nın ülkemiz hukuk sistemiyle uyumlu hâle getirilmesi gerekmektedir.
Mahkemelerin iş yükünün artmasının en önemli nedenlerinden birinin mahkemeye intikal ettirilmeyecek kadar önemsiz konulardaki uyuşmazlıklar olduğu bilinen bir gerçektir. Bazı uyuşmazlıkların yargısal yollara başvurmadan önce çözüme kavuşturulması hem tarafların gereksiz yargı masraflarına girmelerini hem de mahkemelerin çok daha önemli konularda zamanlarının israf edilmesini önleyecektir. Ülkemizde ara buluculuk müessesesinin oluşturulmasına bu nedenlerle acilen ihtiyaç olduğu ileri sürülmektedir. Bu ihtiyacı gidermek amacıyla hazırlanan bu tasarının eleştirilecek en önemli yanı hukukçulara gereken önemin verilmemesi ve ara buluculuk müessesesinin bürokratik bir teşkilatın emrinde özerklikten yoksun olarak oluşturulmaya çalışılmasıdır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarıda ara bulucuların bakacakları uyuşmazlıkların konusu yeterince açık belirtilmemiştir. Kamu düzenini ilgilendiren konularda ara bulucuların karar verecek olması, zaman içerisinde yargıyı ihtisas gerektiren konularda devre dışı bırakabilir. Ayrıca, yargı denetiminin olmaması da verilen kararların anayasaya, kanunlara, bağımsız yargı organlarının yerleşik içtihatlarına aykırı olup olmadığını görmemizi engelleyecektir.
Tasarının 13'üncü maddesinde ara bulucuya davanın görülmesi esnasında da başvurulabileceği belirtilmiştir. Yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 139 ve 140'ıncı maddelerine göre, hâkim ön inceleme duruşmasında tarafları sulh olmaya teşvik etmek, anlaştıkları ve anlaşamadıkları konular üzerinde bir tutanak düzenleyip bu tutanağa göre yargılamayı sürdürmek zorundadır. Dolayısıyla, tarafları sulh olmaya kanunen davet etmek zorunda olacak olan mahkemenin, bir de ara buluculuğu teşvik etmek zorunda bırakılması, gerek mahkemelerde yargılamanın uzamasına gerekse bazı hâkimlerin ağır dosya yükünden kurtulmak için ara buluculuğu dosyalardan kurtuluş olarak görmelerine neden olabilir. Ayrıca, mahkemelerde görülen davaların ara buluculara yönlendirilmesi ara buluculuğun ücrete tabi olarak yapılacak olması nedeniyle yargının özelleşmesi gibi ağır sonuçlar doğurabilir. Bu sebeple, davanın görülmesi esnasında ara bulucuya başvurulmasına ilişkin ibare ve hâkimin ara buluculuğu teşvik etmesine ilişkin cümle maddeden çıkarılmalıdır.
İkinci fıkradaki ara bulucuya başvuru teklifinin cevaplandırılması süresi de günümüz iletişim koşullarına göre uzun tutulmuştur. Bu sürenin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun birçok maddesinde düzenlendiği gibi iki hafta olarak düzenlenmesi gerekir.
Ara buluculuk faaliyetini yürütecek ve denetleyecek olan yerin olabildiğince bürokrasiden uzak ve bağımsız şekilde yapılması gerekmektedir. Öncelikle Adalet Bakanlığı içinde oluşturulması planlanan genel müdürlük ve daire başkanlığının yerine ara buluculuk kurulunun Türkiye Barolar Birliği içinde yapılanması gerekmektedir. Daire başkanlığına verilen görevler Türkiye Barolar Birliği içinde oluşturulacak ara buluculuk kuruluna verilmelidir. Diğer oda ve kuruluşların ise ara buluculuk faaliyetine ilişkin katkı sağlayabilecekleri konularda iş birliğini sağlayacak düzenlemeye gidilmelidir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görünen o ki bu tasarıyla ara buluculuk mesleği diyebileceğimiz bir meslek türü yaratılmaya çalışılmaktadır, ancak hukuk ve adalet bir ülkenin en kıymetli hazinesidir ve konuya ciddi yaklaşmak gerekmektedir. Bu bağlamda, yasa tasarısı avukatlık mesleğinin kıymeti gözetilerek yeniden düzenlenmeli, ara buluculuk kurumunun hak ve adalet dağıtan bir kurum olması sağlanmalıdır.
Bu vesileyle tekrar hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.