| Konu: | AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 53 |
| Tarih: | 28.01.2014 |
HÜLYA GÜVEN (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın milletvekilleri, 524 sıra sayılı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın tümü üzerinde şahsım adına görüşlerimi belirtmek üzere söz almış bulunuyor, yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
524 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nı inceleyince artık, torbadan tamamen çıktığını, karmakarışık olduğunu görüyoruz yani iktidarınızın karmakarışık ruhunu yansıttığını görüyoruz bu kanun tasarısında. Nasıl mı? Böyle, birbirleriyle ilgisiz maddeleri olan kanun taslağıyla. Baktığınız zaman, 5 madde engelliler, 3 madde emekliler, 1 madde Anadolu Ajansı, tekrar 5 madde engelli, sonra Kamu İhale Kanunu, İnternet yasağı, koruyucu aileler gibi gibi giden bir tasarı. Acaba, Sayın Bakan tüm bu maddelere hâkim mi, biliyor mu? Tabii, kendisi de yok herhâlde. Bizim bildiğimiz, bu yasa tasarısı da, bugüne kadar getirilen torba yasalar gibi, tüm yurttaşlarımızı mutsuz etmek üzere hazırlanmış bir yasa tasarısı; kanunlaştığı zaman mutlu olacak bir tek yurttaşımız kalmayacak. İtirazlar kalkınca, yeni eklemelerle bir torba yasa tasarısı daha getirebilirsiniz ama o da yine mutsuz kitlelerin oluşmasına sebep olacaktır.
Şimdi, bu tasarıda -sayalım- hâlâ, engelliye bakan kadınların aylıklarının belirlenmesinde muhtaçlık, yeni adıyla da "ihtiyaç sahipliği" aranmasından vazgeçilmedi.
Sizler hiç engelli baktınız mı ya da bakım hizmeti veren anne, baba, teyze -her kim olursa olsun- 24 saat, 365 gün engelli ile birlikte yaşadıklarını biliyor musunuz? Onlara nefes alacak olanaklar yaratılmıyor, sigortalanmıyorlar, emeklilik elde edemedikleri gibi sağlık hizmeti almak için de prim ödemek zorunda kalıyorlar, ilaç ve tedavide katkı payı ödüyorlar. Ne kalıyor kendisine ve baktığı engellisine? Hiçbir şey. Ama yabancılara, yine bu tasarıyla bedava bakılma hakkı veriliyor. Ülkemizdeki 700 bin Suriyelinin tamamını kapsamadığı söyleniyor ama bu 700 bin Suriyeli içindeki hasta Suriyelilere kim bakıyor? Türkiye'de yaşayan herkesin sağlığı ve güvenliği için onlara da yani yabancılara da, yurttaşlarımıza da eşit haklar sağlanması gerekmez mi?
Yine, bakım hizmeti verildiği zaman engelli aylığı kesiliyor. Sayın Bakanla -eğer hatırlayacak olursa- Plan ve Bütçe Komisyonunda bu konu tartışılmıştı; acaba inceledi mi veya nasıl düzeltilebilir diye düşünüldü mü, merak ediyorum.
Yasalarınıza muhtaçlık ölçütü koyduğunuz süre içinde ne engelliler ne bakım hizmeti veren yakınları ne yaşlılar ne de çocuklar hiçbir zaman insan haklarına sahip olarak insanca yaşayamayacaklardır çünkü kriterler hiçbir zaman objektif olamıyor. Sizler de biliyorsunuz, karar genellikle bir iki kişinin iki dudağı arasında. Hatta, annelerin on bir yıldan bu yana "Benden sonra çocuğuma kim bakacak?" sorusu da yanıtlanamadı.
Şehir içi taşımayı ele alalım. Taşıtlardaki uygunluk 2018 yılına ertelendi. Herhâlde, o zamana kadar girecekleri depresyon nedeniyle engellilerin ve ailelerinin sokağa çıkma istekleri kalmaz diye düşünüldü. Engellileri eve kapatmanın bir yolu yine bulunmuş oluyor. Sayın Başbakan "Tüm otobüsler, trenler bedava olacak." demişti. Acaba kontrol edildi mi? Hangi iller bu söyleme uyuyor? Kontrole gerek yok, yine bunu uygulayanların çoğu Cumhuriyet Halk Partili belediyeler.
Engellilere iş sağlayabiliyor musunuz? On bir yıldan bu yana yani iktidarınız boyunca, TÜİK rakamlarına göre, 1 milyon 800 bin engelliden 150-200 bin kişi iş sahibi. Hep erteleniyor, hep istihdam edilecek sayılar küçültülüyor. Önce 30 binle başlandı, sonra 20 bine indi, şimdi 1.500-2.000 kişi deniliyor, bakalım kaçta kalacak. Artık engelliler sadaka değil, iş istiyor ve çalışmak istiyor. İstihdam için verilen meslek kurslarını bitiren engelliler hep açıkta kaldı çünkü işverene ait, yapılması gereken altyapı desteği verilmedi, hep oyalamacalarla geçirildi zaman. Korumalı iş yerleri sürekli gündemde ancak uygulanabilir bir kanun tasarısı gelemedi yine. Bugün getirilen de uygulanabilir değil, altyapı için işverene verilecek para yetersiz çünkü.
Gelelim koruyucu ailelere. Genelde, muhtaç akraba ve aileler koruyucu aile olarak görülüyor. Aylıklarının ödenmediği ay ne yapacaklarını şaşırıyorlar, çaresiz bir şekilde ortada kalıyorlar; bu da düzgün çalıştırılamayan bir sistem. Neden ailelere, engellilere, yaşlılara para vermek için muhtaçlık ölçütü aranıyor? Üstelik ödenilen paralar asgari ücret bile değil. Aileler hep isteyen duruma düşürülüyor. Devlet yapamaz mı, çok mu fakir? Fakir olmaması gerek çünkü milyonlarca dolarlar ortalıkta geziyorlar. Türkiye'de yaşayan her yurttaşın emekliliğe yansıyacak, sağlık hizmeti alabilecek ve çocuklarını rahat bir şekilde okutarak meslek ve iş sahibi yapacak bir gelirle yaşamaları bir haktır ve devletin görevi de bunu yaratmaktır. Sonuçta, iktidarınız yurttaşlarına hak değil, sadaka vermektedir. Yoksulluk artışıyla ve verdiği sadaka sayısıyla övünen bir iktidar ile karşı karşıyayız biz. Bugün, yurttaşlar yabancı uyruklulara verilen haklar kadar bile yararlanamıyorlar.
Ayrıca tüm bunlar yetmiyormuş gibi İnternet yasağı geliyor, ülkemiz bir hapishaneye çevriliyor. Şu anda tutuklu birçok aydın, öğrenci, asker, kadın, hasta kişi var; yetmedi, tüm yurttaşlar tutuklanmaya çalışılıyor. Telefon dinlemeleriyle başladı, yaşam şekline müdahale ve İnternet yasağıyla devam ediyor. Daha sonra ne gelecek acaba? Gelecek çorba yasada da bunları göreceğiz herhâlde.
Bugün gazetelere baktınız mı? Suriyeli çocukların imam nikâhıyla evlendirildiğini okuduk. Kız çocuklarının evlenmesi, çocuk sahibi olmaları, Suriyeli olsun olmasın, insan haklarına aykırı değil mi? Kızların meslek sahibi olmalarının engellenmesi insan haklarına aykırı değil mi? Getirilen 4+4+4 ile çocuk evliliklerini arttırdınız.
Sonuç olarak, bu kanun tasarısı da yurttaşların haklarını engelleyen bir tasarıdır, kabul edilmemesi, düzeltilmesi gereken bir tasarıdır. Bu vesileyle tekrar bu tasarının kabul edilmemesini söylüyor, yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)