| Konu: | TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİNİN, IRAK'IN KUZEYİNDEN ÜLKEMİZE YÖNELİK TERÖR TEHDİDİNİN VE SALDIRILARININ BERTARAF EDİLMESİ AMACIYLA, SINIR ÖTESİ HAREKÂT VE MÜDAHALEDE BULUNMAK ÜZERE, IRAK'IN PKK TERÖRİSTLERİNİN YUVALANDIKLARI KUZEY BÖLGESİ İLE MÜCAVİR ALANLARA GÖNDERİLMESİ VE GÖREVLENDİRİLMESİ İÇİN TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİNİN 17/10/2007 TARİH VE 903 SAYILI KARARIYLA HÜKÛMETE VERİLEN VE 08/10/2008, 06/10/2009, 12/10/2010, 05/10/2011 VE 11/10/2012 TARİHLİ 929, 948, 975, 1005 VE 1026 SAYILI KARARLARI İLE BİRER YIL UZATILAN İZİN SÜRESİNİN ANAYASA'NIN 92'NCİ MADDESİ UYARINCA 17/10/2013 TARİHİNDEN İTİBAREN BİR YIL DAHA UZATILMASINA DAİR TEZKERESİ |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 6 |
| Tarih: | 10.10.2013 |
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisimizin 17 Ekim 2007 tarihli ve 903 sayılı Kararı ile Hükûmete verilen ve son olarak 11 Ekim 2012 tarihli ve 1026 sayılı Kararı'yla bir yıl uzatılan, Irak'ın kuzeyinden ülkemize yönelik terör tehdidinin ve saldırılarının bertaraf edilmesi amacıyla, gerektiği takdirde sınır ötesi harekât ve müdahalede bulunmak üzere, Anayasa'nın 92'nci maddesi uyarınca hudut, şümul, miktar ve zamanı Hükûmetçe belirlenerek Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarının Irak'ın PKK teröristlerinin barındıkları kuzey bölgesiyle mücavir alanlarına gönderilmesine dair tezkerenin bir yıl daha uzatılması hakkında Hükûmetimizin görüşlerini açıklamak üzere söz aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sözlerime başlarken bizlerin bu ülkede özgür ve huzur içinde yaşaması için hayatlarını ortaya koyarak mücadele eden vatan evlatlarını şükran ve minnetle, bu uğurda bir gül bahçesine girercesine hayatlarını kaybeden şehitlerimizi rahmetle anıyorum.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yurtta barış, bölgemizde barış, dünyada barış hedefimizdir. Bugün içinde bulunduğumuz coğrafyaya bakarsak bu hedefe ulaşmanın tek bir ülkenin gayretiyle mümkün olamayacağını da görüyoruz. Bu ahval ve şerait içinde Hükûmet olarak bir vatandaşımızın burnunun kanamaması için gereken her türlü tedbiri almak bizim görevimiz. Türkiye, Irak'ın kuzey bölgesini kendileri için emin liman olarak gören PKK terör unsurlarının halkımızın huzur ve güvenliğine kasteden, ülkemizin millî birliğine yönelik terörüyle karşı karşıya bulunmaktadır. Türkiye'nin terörle mücadelesi otuz yıldır devam etmektedir. Terör örgütü, dönem dönem eylemlerini artırmakta, her fırsatta toplumsal barışı bozmayı amaçlamaktadır.
Irak'ın kuzeyinde bulunan PKK terör unsurlarının Türk halkının huzur ve güvenliğine olan tehditleri devam etmekte, terör örgütü bölgede halk üzerindeki baskı ve terör faaliyetlerini sürdürmekte; bölgenin kalkınmasını ve gelişmesini engellemek için yol, okul, baraj ve havaalanı yapımında kullanılan iş makinelerini yakmaya, yol kesmeye devam etmektedir. Bölücü terör örgütü, Kandil bölgesini ana karargâh olarak kullanmakta, Irak'ın kuzeyindeki mevcut kamplarda eylem hazırlıklarına yönelik keşif faaliyetleriyle kış üslenmesi hazırlıklarına devam etmektedir.
Bu bilgiler de göz önünde bulundurulduğunda Hükûmetimize yetki veren tezkerenin uzatılması, terörün ortadan kaldırılması amacıyla yürütmekte olduğumuz kapsamlı ve çok boyutlu çalışmalarımızı destekleyecek, ayrıca bölücü terör örgütünün olası eylemlerine yönelik bir tedbir niteliğinde olacaktır. Bu tezkere, Irak'ta yapılanmış olan terörist faaliyetlerin takibi için de gereklidir.
Tezkerenin gündeme geldiği 2007 yılından bugüne kadar, Hükûmet olarak teröre ve teröriste karşı mücadelemizi devam ettirmekteyiz. Bu mücadelede zafiyet oluşturmamak, terör tehdidini ortadan kaldırmak, ülkemizin güvenliğini sağlamak, gerekli her türlü önlemleri almak ve uygulamak hususundaki kararlılığımızın gösterilmesi için bu tezkerenin kabul edilmesi gerekir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; terörü, şiddeti haklı gösterecek hiçbir gerekçe olamaz. Hak ihlal edilerek hak aranmaz. Hiçbir neden insanı öldürmeyi haklı göstermez. Teröre mazeret aranmayacağı gibi, terörün hiçbir davaya hizmet etmesi de mümkün değildir. Terör ve şiddete başvurarak belirli haklar elde etmek çabası içinde olanlar, atılan demokratik adımların terör sayesinde elde edildiğini zannedenler ancak kendilerini aldatırlar. Yıllardır ülkemizin ayağına pranga olan terör olmasaydı, Türkiye gerek ekonomik açıdan gerekse demokratik standartlar bakımından çok daha ileri bir ülke olurdu.
Terörle mücadele kapsamında, taleplerini şiddete başvurmaksızın demokratik sistem içerisinde dile getiren vatandaşlarımız ile terörü bir hak arama aracı olarak gören kesimleri birbirinden ayırarak terörle mücadeleyi her koşul altında sürdüreceğiz. Bu süreçte, ülkemizin tüm kurumları ve siyasi partileri, terörle mücadele hususunda ortak bir irade ve hassasiyetle hareket ederse bu konuda kısa zamanda olumlu bir netice alınır. Herkesin hiçbir ayrım gözetmeksizin terörün her türüne şiddetle karşı çıkması gerekir. Ayrım yapılmaksızın masum insanlara yönelik terör eylemlerinin bir insanlık suçu olarak görülmesi gerekir. Bu anlayıştan hareketle biz terörle mücadelemizi sürdüreceğiz.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Irak kritik bir dönemden geçmekte, etnik, dinî, mezhebî ve ideolojik fay hatları etrafında cereyan eden çatışmalar tüm bölge için bir risk ve tehdit oluşturmaktadır. Ümit ediyorum ki en kısa zamanda komşumuz Irak istikrarlı günlerine kavuşur ve Iraklı kardeşlerimiz barış ve huzur içinde yaşar. Komşumuz Irak'ın istikrarlı bir yapıya kavuşması bizim öncelikli dileğimizdir. Irak'ın toprak bütünlüğünün korunmasına ve güvenliğine önem vermekteyiz. İstikrarını tesis etmiş, iç barışını sağlamış, ekonomik refaha kavuşmuş bir Irak, bölge barışına ve refahına da katkıda bulunacaktır.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz tezkere doğrultusunda, bugüne kadar gerçekleştirilen uygulamalarda, Irak halkının güvenliğine azami özen gösterilmiş, uluslararası hukuktan doğan haklarımız çerçevesinde icra edilen harekâtlar, sadece terör örgütünün Irak'ın kuzeyindeki varlığına yönelik olup sivillere ve sivil yerleşim birimlerine zarar verilmemesini teminen azami özen gösterilmiştir. Uluslararası hukuk uyarınca, bir devletin, topraklarını bir terör örgütüne kullandırmaması gerekir. Irak Anayasası da Irak devletinin terörle mücadele edeceğini ve topraklarını terörist faaliyetler bakımından üs, geçit veya alan olarak kullandırmayacağı hükmünü amirdir.
PKK terör örgütünün Irak'ın kuzeyinden ülkemize yönelik tehdit ve saldırılarının durdurulması, öncelikle Irak makamlarının sorumluluğundadır. Irak Merkezî Hükûmetine PKK varlığının sona erdirilmesi için müteaddit defalar talepte bulunulmuş, kendi anayasası ve uluslararası hukukta öngörülen yükümlülüklerini yerine getirmesi hatırlatılmıştır. Ancak Irak makamları terörle mücadelede bugüne kadar gerekli tedbirleri alamamışlardır. Elbette ki arzumuz, Irak hükûmetinin, önümüzdeki dönemde kendi toprakları üstündeki terörist unsurlarla etkin şekilde mücadele ederek bu bölgeyi ülkemizin birlik ve beraberliğini hedef alan terör örgütünden arındırmasıdır. Bu durumda ülkemizin de sınır ötesi operasyonlarda bulunmasına bir ihtiyaç kalmayacaktır.
Irak halkı ile halkımızın bir problemi yoktur. Birinci Dünya Savaşı sırasında Kut'ül Ammare'de yedi düvele karşı birlikte olan bir milletin, bugün farklı yerlerde olması da düşünülemez. Bunun en canlı delili her iki ülke arasındaki ticaret hacmidir. 2008'de 4 milyar olan ticaret hacmi bugün 3 katına, 12 milyar dolara ulaşmıştır. Nihai hedefimiz, bu tezkerelere artık ihtiyaç duymayacağımız sürdürebilir güvenlik ortamının bölgemizde tesisidir. Bununla birlikte böyle bir ortam tesis edilene kadar Hükûmetimizin, üzerine düşeni kararlılıkla yapması gerekir. Ülkemizin bugüne kadar olduğu gibi bugünden sonra da PKK terör örgütünün Kuzey Irak'taki mevcudiyetine yönelik uluslararası hukuktan kaynaklanan mücadelesi devam edecektir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, yürütülen özgürlük ve güvenlik esaslı mücadelede Hükûmetimizce hazırlanan demokratikleşme paketiyle de sorunun kaynaklarına yönelik kalıcı çözüm arayışlarımızı sürdürmekteyiz. Sergilediğimiz tutum, insan unsurunu ön plana çıkaran, güvenlik kısıtlamalarıyla özgürlük arasındaki hassas dengeyi yakalayan çok boyutlu bir güvenlik anlayışına dayanmaktadır. On bir yıllık iktidarımızda özgürlük alanlarını genişletmek için sayısız yasalar çıkardık ve idari düzenlemeler yaptık. Demokrasi yolunda atılan adımlar ilk olmadığı gibi son adım da olmayacaktır.
Çözümsüzlük uğruna her yıl belli sayıda şehit vermeyi kaçınılmaz zayiat gibi gören bir anlayışa son vermek istiyoruz. Yıllarca denenenleri yeni bir şeymiş gibi söyleyen ve çözümden anladığı "yok etmek" olan bir anlayışın bu ülkenin sorunlarını çözemeyeceğini söylüyoruz. Bugün Türkiye'de bin yıllık süreç içinde bir arada yaşayan, o yapı içerisinde akrabalaşmış, aynı tarihi yaşayarak medeniyet kurmuş, ortak paydaları, farklı olduğu noktalardan çok daha fazla olan insanlar yaşamaktadır. Onları bir millet hâline getiren bu bin yıllık süreci ve tarihi ve kültürü ne yok etmek ne de geriye çevirebilmek mümkün değildir. Bizim muhatabımız milletimizin tamamıdır. 76 milyonun talebini dikkate alarak çalışmalarımıza devam edeceğiz.
Bu süreç vatandaşlarımızın barış ve kardeşliğini pekiştirmekte, teröre siyasi gerekçeler bulmaya çalışanların gayretlerini boşa çıkarmaktadır. Yakın bölgemizde yaşanan trajediler ülkemize, demokrasimize, millî birlik ve bütünlüğümüze sahip çıkmanın ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Terörün bitmesi için herkesin, her partinin gayret göstermesi gerekir. Bu sürece ilgisiz kalmanın da, bu sürece toptan karşı çıkmanın da milletimizde bir karşılığı vardır, sandıkta da bu karşılık net olarak görülecektir. Hem ülkemizin demokrasi çıtasını yükselteceğiz hem terör örgütünün olası terör saldırılarına karşı da hazırlıklı olacağız. Çözüm sürecinin başarısı, özgürlük ve güvenlik dengesinin en üst seviyede devam ettirilmesine ve teröre karşı tavizsiz duruşa bağlıdır.
Huzurlarınıza getirdiğimiz tezkere, Irak'ın kuzeyinde barınan terör örgütünden gelecek tehdit ve saldırıları etkisiz hâle getirmeyi amaçlamaktadır. Bu doğrultuda, ülkemizin toprak bütünlüğüne ve milletimizin huzuruna kastedenlere karşı sınır ötesi harekât yapmak gerektiğinde en etkili cevap bu tezkereden alınan yetkiyle gerçekleştirilecektir. Terör konusunda gerçekçiliği elden bırakmadan, ulusal güvenliğimize yönelik bütün risk ve tehditlere karşı ülkemizin menfaatlerini, halkımızın mal ve can güvenliğinin korunması için zamanında ve gereken mukabelede bulunulmasını teminen her türlü ihtimaliyet planlamasına hazır olacağız.
Terör milletimizin ortak sorunudur. Terörle mücadelede elde edilecek başarı bir partinin değil, ülkemizin başarısı olacaktır. Demokrasimizi güçlendirmek amacıyla uygulayacağımız çok boyutlu ve kapsamlı tedbirler içeren bu süreç içerisinde lüzumu hâlinde askerî önlemler alınması terörle mücadelemizdeki bütüncül yaklaşımı da tamamlayacaktır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tüm belirttiğim bu hususlar çerçevesinde, ülkemize yönelik olarak devam eden tehditlere karşı, terörizmle mücadelenin bir parçası olarak uluslararası hukuk çerçevesinde gerekli tedbirleri almak üzere, Anayasa'nın 92'nci maddesi uyarınca, Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarının PKK terör örgütü üyelerinin barındıkları Irak'ın kuzey bölgesi ile mücavir alanlarına gönderilmesi için 17 Ekim 2012 tarihli ve 1026 sayılı Kararı ile bir yıl süre ile uzatılan iznin, 17 Ekim 2013 tarihinden itibaren bir yıl daha uzatılmasına yönelik Hükûmet tezkeresine desteğinizi talep eder, tezkerenin milletimiz için hayırlara vesile olmasını diler, bu vesileyle tüm milletimizin her bir bireyinin yaklaşan Kurban Bayramı'nı kutlar, yüce heyetinizi saygıyla selamlarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)