GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:4
Birleşim:54
Tarih:29.01.2014

MEHMET ALİ EDİBOĞLU (Hatay) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 524 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 7'nci maddesi için söz almış bulunmaktayım.

Bu maddede, Türk Standardları Enstitüsü tarafından çıkarılan standartlar arasında engellileri de ilgilendiren çok sayıda standardın bulunması nedeniyle Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının TSE'nin en yüksek organı olan genel kurulda temsil edilmesi yoluyla karar alma süreçlerine katkı sağlanmasının amaçlandığı ifade edilmektedir.

Bilindiği gibi, engelli bireylerin hayatlarını kolaylaştırmaya yönelik politikaların oluşturulmasında ve uygulanmasındaki en büyük eksiklik karar alıcı ve uygulayıcı konumda olan mekanizmaların içerisinde engelli bireylerin bulunmamasıdır. Engelli bireylere yönelik politikaların oluşturulmasında karar alma süreçlerine engelli bireylerin aktif ve etkin katılımları zor bir olaydır.

Toplumun engellilerle ilgili ön yargıları henüz yıkılmış da değildir. Ne yazık ki ön yargıların yıkılmasına yönelik çalışmalar henüz istendiği sonucu vermekten de uzak. Engelli birey hâlâ yardım edilmesi ve korunması gereken varlık olarak görülmekte. Bu bakış da engelli bireyin haklarının güçlendirilmesi ve korunması yönünde büyük bir engel oluşturmaktadır. Diğer bir engel ise engellilere yönelik küçültücü bir dilin ne yazık ki hâlâ işlevselliğini sürdürmesi ve insan hakları temelli bir dil oluşturulamamış olmasıdır.

Engelli bireylerin karar alma süreçlerine etkin katılımını Birleşmiş Milletler Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşme kapsamında değerlendirmek, engelli bireyin kaderini tayin etme hakkını kullanmasını bu çerçevede irdelemek gerekmektedir. Birleşmiş Milletler Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşme, 21'inci yüzyılda ilk insan hakları sözleşmesi olarak da kabul edilmektedir. Bu sözleşme, engellilerin yaşam hakkını ve alanını genişletmekte, ayrıca temel hak ve özgürlükleri koruyan insan hakları sözleşmelerine atıf yaparak engelli bireyin insan haklarını koruyarak daha güçlü bir yapı da kazandırmıştır. Bilindiği gibi, Birleşmiş Milletler Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşme 13 Aralık 2006 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda kabul edilerek taraf devletlerin imzasına açılmış, aynı tarihte ülkemiz tarafından da imzalanmış ve TBMM Genel Kurulunda kabul edilerek 3 Aralık 2008 tarihli ve 5825 sayılı Kanun'la yürürlüğe de girmiştir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ayrıca, Birleşmiş Milletler Sözleşmesinin (k) paragrafı, engellinin insan haklarının korunması için çeşitli mekanizmaları olmasına rağmen, engelli bireylerin topluma eşit bireyler olarak katılmaları önündeki engellere dikkat çekmekte ve engelli bireylerin hak ihlallerine uğradığına dair bir gerçekliği de kabul etmektedir. İnsan hakları kapsamında engelli bireyin güçlendirilmesi önemli bir tezdir. Engelli bireyin kendi bedeni ve kaderi üzerinde söz sahibi olması, engellilere yönelik oluşturulacak politikalara ve karar süreçlerine etkin katılması, toplumun diğer kesimleriyle eşit ilişki kurmasını ve eşit yurttaş olmalarını da sağlayacaktır.

Değerli milletvekilleri, engelli bireyin önündeki engelin kaldırılması ve engellilerin karar alma süreçlerine etkin katılabilmeleri için de engelli hareketinin misyonu önemli bir etken. Maalesef, bugüne kadar, hem STK'lar hem de Bakanlık, engelli bireye yardım ve korumaya dayalı bir yol da izlememiştir. Bu anlayış, engelli bireyin kamusal alana çıkmasının önündeki engellerin kaldırılmasını değil, yapılacak yardımlarla günlük hayatı önceleyen aktivitelere öncelik vermiş, böylece engelli bireyin özel alana hapsolmasını da meşrulaştırmıştır. Sokakların tekerlekli sandalyeye uygun olup olmadığı hem yerel yönetimlerin hem STK ve Bakanlığın gündeminde de olmamıştır. Zaten ilgili STK'ların hem yerel yönetimlerle hem de Bakanlık ile sınırlı olarak iş birliği içerisinde olmaları, hak temelli bir engelli anlayışını da geliştirmemiştir. Son zamanlarda, az da olsa hak temelli yaklaşım ön plana çıkmakta ve tekerlekli sandalye dağıtan STK anlayışı kısmi olarak da yıkılmaktadır. Bunda özellikle Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi'nin büyük bir itici gücü olmasının yanı sıra, engelli bireyin İnternet aracılığıyla dünyayı takip etmesi, eğitim alanında yapılacak çalışmalar ile engelli bireylerin özellikle yükseköğretimde yer alması ve buna bağlı olarak hakları konusunda bilgi sahibi olmaları, ekonomik bağımsızlık gibi etkenler, engelli bireyin mücadelesini hak temelli bir alana doğru da yöneltmiştir. Bu yönelim, şimdilik engellilerin karar alma süreçlerine katılımı için yeterli de değildir. Engellilerin haklarını önceleyen STK'lar ve Bakanlığın bu konuda daha ciddi ve etkin aktiviteler gerçekleştirmesi zorunluluk olarak önümüzde durmaktadır.

Engelli bireylerin yaşadıkları sorunların çözümü, karar süreçlerine etkin katılımlarından geçmektedir. Karar süreçlerine katılım, eşit yurttaş olmanın da en önemli ayaklarından biridir. Bakanlık ve engellilerin haklarını önceleyen STK'ların, siyasi partilerde, Parlamentoda, yerel yönetimlerde, sendikalarda, kamu ve özel sektörde üst düzey yönetici pozisyonunda daha çok engelli bireyin görev ve yer alması için, resmî ve sivil basın gücünü kullanarak sonuca gitmesi gerekmektedir. Engelli bireyler ancak bu şekilde karar alma süreçlerine katılarak kendi kaderini belirleme noktasında söz sahibi olabilirler.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)