| Konu: | AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 54 |
| Tarih: | 29.01.2014 |
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, verdiğimiz önerge, aslında Türkiye Büyük Millet Meclisi milletvekilleri tarafından kabul edilmesi gereken bir önergedir, engellilerle ilgili onurlu bir önergedir; neden katılınmıyor, bunu anlamış değilim?
Değerli arkadaşlarım, Millî Eğitim Bakanlığının düzenlediği merkezî ortak sınavlara giren öğrenciler, kaynaştırma öğrencilerimiz, yani özürlü öğrencilerimiz, yani görmeyen öğrenciler, sakat öğrencilerimiz, işitme engelli öğrencilerimiz, zihinsel engelli öğrencilerimiz bu sene sınavlara girerken diğer öğrencilerle eşit koşullarda sınava alınmışlardır, bu öğrencilere aynı sorular sorulmuştur. Bu öğrencilerimiz, psikolojik olarak kendileri bu sınava hazır mıdır bakılmaksızın bu sınava alınmışlardır; bu, bu öğrencilerimizin sınavda başarısız olmasını doğurmuştur. Böylece, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetinin Millî Eğitim Bakanlığı, öğrencilerimizi, yani engelli öğrencilerimizi, yani görme özürlü öğrencilerimizi, yani zihinsel özürlü öğrencilerimizi, yani bu konuda psikolojik olarak hazır olmayan öğrencilerimizi diğer öğrencilerle eşit koşullarda sınava tabi tutarak, onları, kendileriyle eşit koşullarda olmayan öğrencilerin gerisine düşmesini sağlamışlardır.
Peki, Millî Eğitim Bakanlığının ve eğitim sisteminin on bir yıllık geçmişine bakıldığı zaman bu garipsenecek bir şey midir? Bakın, 2010 yılında, Ünal Yarımağan zamanında yapılan KPSS sınavında 500'ün üzerinde öğrenci eğitim bilimleri sınavında 120 soruda 120 doğru yapmıştır. Bu bir skandaldır.
2010 açık öğretim sınavına giren bir astsubayın üzerinden çıkan kağıtta sınavın soruları ve cevapları yer alıyordu, Ünal Yarımağan istifa etmek zorunda bırakılmıştı. Bu bir skandaldır.
2010'da tıpta uzmanlık sınavında 4 sorunun yanlış olduğu öne sürüldü. Dava Danıştaya kadar uzanırken ÖSYM'de bir buçuk yıl sonra soruların yanlış olduğu kabul edildi. Bu bir skandaldır.
29 Mart 2011'de ÖSYM Başkanlığına Ali Demir getirildi. Hemen ardından Yükseköğretime Geçiş Sınavı'nda şifre iddiaları patlak verdi. Ali Demir önce "Şifre yok." dedi, daha sonra "Şifre var." dedi. "Kopya yoksa neden şifre var?" diye sormadan Cumhurbaşkanı ve Başbakan, ÖSYM Başkanının açıklamasını kabul etti, savcılık takipsizlik verdi. Bu bir skandaldır.
Değerli arkadaşlarım, bu skandalı çözelim derken Diyarbakır'da YGS'ye giren 4 öğrencinin cevap anahtarının kaybolduğu ortaya çıktı.
Skandallar dizisi burada bitmedi. İzmir'de yapılan ALES sınavında, kitapçıklarda soruların eksik, sayfa sıralarının karışık olması nedeniyle Manisa'dan yedek kitapçık getirildi ve sınav gecikmeli olarak başladı. Bu bir skandaldır.
Başarılı adaylardan bazılarının karı koca, akraba ilişkileri olduğu ve sınavı başarıyla kazanan 4 evli çiftin cevap kâğıtlarında tıpkılık yanında puanının da birebir yakın olduğu ve yüksek olduğu görüldü. Bu bir skandaldır.
Derece yapmış bazı adayların soru kitapçıkları üzerinde hiçbir işlem, yazılı muhakeme ya da karalama yapılmaksızın matematik sorularında yüzde 100 doğru cevap çıktığı tespit edildi. Bu bir skandaldır.
Şimdi, değerli arkadaşlar, bunların hiçbir tanesinin AKP Hükûmetiyle ve Millî Eğitim Bakanlığıyla ilişkisi olmadığı ortaya çıktı. Bunların hepsinin paralel hükûmetle ve bunların hepsinin aslında yurt dışından komplolarla yapıldığı ortaya çıktı. Aslında Hükûmet tamamen bunlarda masumdu. Hükûmetin Millî Eğitim bakanlarının ve bu konuda görevli olan kuruluşlarının hiç alakası yok bu skandallarla. Paralel devlet ve komplo kuran diğer dış kaynaklarla ilgili Meclise çok yakında bir araştırma önergesi vereceğiz.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)