| Konu: | AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 55 |
| Tarih: | 30.01.2014 |
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önergemizin kabul edilmemesi aslında bir eksikliktir. Katkı koymak için yaptığımız bir önergedir. Tüm haklarıyla birlikte devredilmesinin yapılmasını öneriyoruz. Bu anlamıyla, Bakanlığın "Katılmıyoruz." diyerek aslında bizim katkı koymak isteğimizi göz ardı ettiğini düşünüyorum.
Bu vesileyle birkaç konuya da değinmek istiyorum. Dün de söylemiştim, bu Meclisin gündemini halkın gündemiyle eş değer hâle getirmeye, esnaf ve sanatkârın gündemiyle eş değer hâle getirmeye gayret sarf ediyoruz. Sayın Gümrük ve Ticaret Bakanımız da buradayken birkaç konuyu hemen paylaşayım. Anayasa Mahkemesi bir torba kanunu reddetmiş belediyelere verilen harçlar, ilan, reklam vergileri ve benzeri, esnaflarla ilgili; Bakanlar Kurulu karar alıyor, kanundaki en üst rakamlarla esnaf ve sanatkârdan bunların tahsil edilmesinin kararı alınıyor.
Uygulamadan söyleyeyim: İzmir'de pazarcıdan 50 kuruş alınan yerle ilgili şu an 2,5 lira alınıyor yani 5 kat bir noktaya gelmiş durumda. Bir başka örnek vereyim eğlence vergisiyle ilgili olarak: Bir dükkândan, 700 lira kira bedeli olan dükkândan 1.050 lira eğlence vergisi alınıyor yeni çıkan Bakanlar Kurulu kararıyla.
İşgaliye harçlarıyla ilgili sınıflandırma yapılmış, İzmir ve büyükşehirlerin çoğu 1'inci sınıfta. İzmir'deki bütün yerler aynı işgaliye vergisini ödüyor. Örneğin, Kordon'daki de, Kadifekale'deki de, Eski İzmir'deki de, Güzelyalı'daki de aynı. İşlerin niteliği, kazancı ve bölge farklı olmasına rağmen Bakanlar Kurulu bir karar almış, aldığı karar doğrultusunda herkes o rakamdan ödüyor; ödediği rakamlar, işgaliye rakamları iş yerinin kirasından daha fazla. Böyle bir adaletsizliğin düzeltilmesine ihtiyaç var. Anayasa'mız ne diyor, 173'üncü madde: "Devlet, esnaf ve sanatkârını korur ve kollar." O zaman bizim Bakanlar Kurulu olarak karar alırken bakacağımız ne? Korunması gereken esnaf ve sanatkârı en düşük kademeden vergilendirmeye tabi tutacak rakamları koymak.
Bu torba kanunda bir şey var. İki bakanlık, Dışişleri Bakanlığıyla Sağlık Bakanlığı, demiş ki: Suriye'den gelenlerin 400 tanesine sağlık hizmeti verilmesini Bakanlık önermiş. Güzel, Suriye'den gelen, sağlık hizmeti ne ihtiyacı olan insanlara sağlık hizmeti vermek bu büyük devletin görevidir. Ama size soruyorum şimdi: 1,5 milyon BAĞ-KUR'lu sağlık hizmeti alamıyor; borcu var diye -altmış bir gün de primini ödememiş- sağlık hizmeti alamıyor. Peki, bu kanunun içerisinde neden biz, BAĞ-KUR'luların sağlık hizmeti almasında "Borcu olsa da sağlık hizmeti alabilir"i koymuyoruz? Suriye'deki vatandaşlarımızın ihtiyacı varken, peki, esnaf, sanatkârın prim borcu ödemeyip sağlık hizmeti alamayan, eşine çocuğuna baktıramayan bu esnafların ihtiyacını bu Hükûmetin gündemine, bu torba kanunlara koymak zorunda değil miyiz?
Değerli arkadaşlar, birçok kanun bekliyor. Sayın Bakan, mesela hipermarket kanununu "Seçimden sonraya atacağız." dedi ama bakıyorum, özel yetkili mahkemelerle ilgili kanunda Adalet Bakanı diyor ki: "Seçimden önce çıkaracağız." Nezaketen şunu demesi lazım: "Biz kanunu hazırlayacağız, Meclise göndereceğiz; inşallah Meclis, bunu seçimden önce çıkartır." Ya, bir bakan, yürütme organı yasama organına "Şu tarihte çıkaracağız." diye bir kanunu söyler mi? Söylememesi lazım. Bu, güçler ayrımı ve Parlamentonun varlığına uygun bir tanımlama değil, uygun bir konuşma değil.
Değerli arkadaşlar, esnafın, sanatkârın çok sorunları var. Bu kanunları çıkartırken o çerçevede yapmalıyız. Bakanlar Kurulunun işgaliyeyle ilgili rakamlarını düzenlemeye ihtiyaç var. Sağlık hizmeti alamayan BAĞ-KUR'luların sağlık hizmeti almasına ihtiyaç var. Bu anlamıyla bu Meclise, bunlar konusunda ve Hükûmete uyarılarımı bir kez daha yapıyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)