| Konu: | AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 55 |
| Tarih: | 30.01.2014 |
MEHMET ŞEKER (Gaziantep) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; torba yasanın 38'inci maddesi üzerine söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, sizleri ve bizi izleyen tüm vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
38'inci madde, Hükûmetin teklif ettiği metinde olmayan, alt komisyonda önergeyle kabul edilen ve hangi ihtiyaç nedeniyle konulduğu belli olmayan bir madde değerli arkadaşlar. Alt komisyondaki hâliyle, bu maddeyle Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu'na bir ek madde konulmak suretiyle, sayıları sınırsız, refakatçi sayıları sınırsız olan yabancı uyrukluların tedavi giderlerinin, konaklama ücretlerinin Kamu Hastaneleri Kurumunun bütçesine konulacak bir ödenekten karşılanması öngörülüyordu. Daha sonra, komisyon görüşmelerinde, hasta sayısı 400'le, refakatçi sayısı da 2'yle sınırlandırılmış ancak bu sefer de geliş gidiş yol masrafları bu maddeye dâhil edilmiştir.
Değerli arkadaşlar, ülkelerinde tedavileri mümkün olmayan yabancıların, ülkemizde tedavi talebinde bulunmaları, ülkemizin bu talebi karşılaması oldukça olumlu bir durumdur ancak zaten ikili anlaşmalar kapsamında, aralarında Arnavutluk, Kosova, Sudan, Yemen, Afganistan, Azerbaycan ve Kıbrıs'ın bulunduğu yedi ülkeden her yıl gelecek olan 600 kişinin tedavileri Türkiye tarafından karşılanabiliyor. Bu kapsamda, 2013 bütçesine konulan rakam 2 milyon lira iken, 2014 yılında bu rakam 4 milyon 104 bine çıkarılmıştır.
Diğer taraftan, aralık ayında -2013 verileriyle- Türkiye'de, sadece ateşli silah yaralanması ile Suriye'den gelen, çok farklı orijinlerde tedavi edilen yabancı sayısı da 17 bin kişidir. Yine, Suriyelilere verilen poliklinik hizmet sayısı da 1,9 milyonu aşmış durumdadır. Bu tedavilerin maliyetlerini Hükûmet sır gibi saklasa da, defaten verdiğim soru önergeleri cevapsız bırakılsa da buraya çok ciddi bir bütçe akıtıldığını biliyoruz. Hâl böyleyken, bu düzenlemeye neden ihtiyaç duyulduğu bilinmemektedir. Burada açık olan şey ise: Bu düzenlemede bir çapanoğlunun olduğu kesindir. Peki, yabancıların ayağına bu kadar olanak seriyoruz da sağlık alanında kendi vatandaşlarımıza hangi olanakları sağlıyoruz?
Değerli arkadaşlar, ülkemizde işsiz olan ve gelir testinden geçmeyen 3 milyon vatandaşımızın sağlık hizmetine erişimi imkânsızlaştırılmıştır. Devlet, bu işsiz, geliri olmayan kişilere aylık 245 TL borç yazmaktadır. Bu konumdaki kişilerin borcu 4 milyar liraya ulaşmıştır. Çalışanlardan ve emeklilerden ise alınan katılım payı 11 kaleme yükselmiştir değerli arkadaşlar. İlaç katılım payı, muayene katılım payı, reçete katılım payı, tetkik farkı ücreti gibi pek çok nedenlerle vatandaşlarımızdan para alınmaktadır ve vatandaşlarımızın sağlık hizmetine ulaşımı olanaksız hâle gelmiş durumdadır. Yurttaşlardan alınan katkı katılım payları oranı iktidarınız döneminde yüzde 45'lere çıkmıştır.
Diğer taraftan, iş sözleşmesi feshedilen bir kişi, eğer işsizlik sigortasından yararlanacak koşulları taşımıyorsa, son bir yıl içinde doksan gün prim ödememişse, ancak on gün sağlık hizmetinden yararlanabilmektedir. Türkiye, tedavisi için başka şehre sevki yapılan kendi vatandaşına ve refakatçisine herhangi bir konaklama ücreti ödemezken, 38'inci madde ile yabancı uyruklu hastanın kendisi ve 2 refakatçisinin her biri için günlük 100 liraya kadar konaklama masrafı ödemeye heveslidir. Yani, iktidar, bir tarafta yabancı uyrukluların tedavileri için ikili anlaşmalarla, yasal düzenlemelerle yasaların etrafının dolanılması suretiyle her türlü imkânı yaratırken, diğer taraftan, kendi vatandaşına "Ya hasta olma ya da para bul, seni ancak öyle tedavi ederim." demektedir.
Değerli arkadaşlar, torba yasanın hazırlık aşamasında, on iki aydan daha kısa süreli prim borcu olan esnafın bu borcunun silineceğine, yeni gelir testi yaptırması gerektiği hâlde yaptırmayanlar için düşük bir meblağ üzerinden prim borcu çıkacağına, bunun 12 taksite bölüneceğine yönelik düzenlemeler yapılacağı haberleri vardı, ancak bunların hiçbirisi gerçekleşmedi.
Değerli arkadaşlar, Hükûmet, bu maddenin hangi ihtiyaca binaen apar topar, üstelik de sınırsız ve muğlak bir kurguyla alt komisyona, torbaya konulduğunu derhâl açıklamalı ve bunu geri çekmelidir. Öncelikle gelir testinden geçmeyen kişilere yazdığı borcu silmeli, bu kişilerin, sağlık hizmetine erişimini sağlamalı ve esnafın prim borcuna çözüm üretmelidir. Bu duygularla hepinize saygı ve selamlarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)