| Konu: | AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 55 |
| Tarih: | 30.01.2014 |
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) - Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bugün 30 Ocak 2014, yarın 31 Ocak 2014, Profesör Doktor Muammer Aksoy'un öldürülüşünün 24'üncü yılı olacak. Diğer faili meçhul cinayetlerde olduğu gibi, Uğur Mumcu'da olduğu gibi, Ahmet Taner Kışlalı'da olduğu gibi, Gaffar Okkan'da olduğu gibi, Hrant Dink'te olduğu gibi ne yazık ki bu cinayetin de arkasındaki gerçek güçler tespit edilememiştir. Bu gerçek güçleri, bu cinayetleri işleyen gerçek güçleri tespit etmeyen ve yargılamayan bütün iktidarları, o dönemden bu döneme bütün iktidarları kınıyorum.
Sevgili arkadaşlar, bugün yine 17 Aralık olaylarından, yolsuzluk ve rüşvet olaylarından itibaren bir buçuk aylık bir süre geçmiştir. O yolsuzluk olayları ve rüşvet olaylarından itibaren bütün savcılar, yargıçlar ve polisler görevlerinden alınmışlardır. Ancak ne yazık ki o yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarının üstünün örtüldüğünü görüyoruz. Aynı zamanda, bakanlarla ilgili de düzenlenen fezlekelerin Meclise gönderilmediğini görüyoruz. Bu fezlekeler neden gelmiyor sevgili arkadaşlar? İktidar partisi milletvekilleri size soruyorum, Sayın Bakan size soruyorum: Bu 4 bakan hakkında yolsuzluk ve rüşvet iddialarıyla oluşturulan fezlekeler niye gelmiyor? Adalet Bakanının savcıları etkilemek amacıyla yaptığı konuşmalar ve baskılar nedeniyle hakkında düzenlenmiş olan fezleke Meclise neden gelmiyor? Eğer kendinizden eminseniz bu fezlekeler gelecek, Meclis soruşturması açılacak, Yüce Divana gidecekler bakanlar, beraat edecekler ama emin değilsiniz ki bu fezlekeleri getirtmiyorsunuz. Aslında bir Adalet Bakanı hakkında "Savcılara müdahale etti, telefon etti, 'Bu yolsuzlukları kapatın.' dedi." deniliyorsa eğer, o Adalet Bakanının istifa etmesi lazım demokratik hukuk devletinde ama ne yazık ki artık bu ülkede demokratik hukuk devleti yok.
Aynı zamanda, Başbakan ve bakanlar tarafından "Yargıda çete var, devlet içinde örgütlenmiş bir çete var, paralel yapı var." deniyor, suçlar işlediği belirtiliyor, insanların özgürlüklerine, hayatlarına mal olan suçlar işledikleri belirtiliyor ama bu çetenin de paralel yapının da ortaya çıkartılması için en ufak bir şey yapılmıyor, yargılamaları yapılmıyor, soruşturmaları yapılmıyor, sadece görev yerleri değiştiriliyor. Yani, deniyor ki: "Siz burada çok suç işlediniz, gidin biraz da başka yerlerde işleyin." Böyle bir devlet anlayışı olabilir mi sevgili arkadaşlar? Bunu sizlere soruyorum ama sormamın hiçbir anlamı yok, bakıyorum ki cevap verebilecek durumda değilsiniz.
Bu maddeyle ilgili konuşabileceğim şeyleri de, bu 524 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın çerçeve 44'üncü maddesiyle ilgili konuşabileceğim şeyleri de şöyle sıralamak isterim: Aslında, Medeni Kanun'da güzel bir değişiklik yapılıyor "Aile konutu şerhinin verilebileceği makamlar ya da hangi makamdan karar alınacağı belli değil. Bu konuda Yargıtay Genel Kurulunun da kararları var. Buna açıklık getirmek amacıyla, özellikle kadının ve çocukların oturdukları eve tapu müdürlüğü tarafından aile konutu şerhi konulur herhangi bir mahkeme kararına gerek olmaksızın." deniyor. Bu, güzel bir değişiklik, aslında yapılması gereken bir değişiklik ama bu değişiklikleri yapmak yetmiyor Sayın Bakan. İşte bu türden taleplerde bulunduğunda kadınlar şiddete uğruyorlar, şiddete uğradıklarında da ölümleri söz konusu oluyor. Bu ölümleri ortadan kaldırabilmek için kadınları ve çocukları, aile bireylerini gerçekten korumak gerekiyor ama kadın sığınmaevlerinde bile 50 bin iken belediyelerin nüfusu, 100 bin nüfusu olan belediyelere kurulabilir ancak hükmü getirildi Büyükşehir Yasası'yla.
Sayın Bakan, bu maddelerde neden göremedik, neden böyle bir değişiklik yapılmadı? Gerçekten, ben, bu konunun asıl gündeme getirilmesini beklerdim sizden bu kadar madde gündeme gelmişken.
Bir de aile ve tüketici bilimleri mezunu yüzlerce genç imza toplamışlar, hepimize getirdiler, diyorlar ki: "Bu yasayla, bu tasarıyla pek çok kadro tanınıyor psikologlara, öğretmenlere ama aile ve tüketici bilimleri bölümüne neden verilmiyor, neden onlara kadro açılmıyor?" Bu konuda da zannederim bir cevap verebilir Sayın Bakan. Bu çocukların da dileklerinin yerine getirilmesi gerekiyor diye düşünüyorum.
Aynı zamanda, üniversite sınavları olacak bu yıl. Üniversite sınavlarında ve pek çok sınavda, biliyorsunuz, şaibe oldu, kopyalama olayları oldu, bu iddialar ortaya atıldı. Pek çok çocuk bu sınava hazırlanıyor ama "Yeniden bir şaibe olacak mı, yeniden bir kopyalama olacak mı, yeniden cemaatin ve AKP'nin yakını olan çocuklara, sorulacak sorular verilecek mi?" diye herkeste bir kaygı var ama bu yılki çocuklar biraz şanslı diye görüyorum. Çünkü AKP'yle cemaat biraz kavgalılar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) - Herhâlde, bu soru çalma olayını ya da soru verme olayını yapamazlar diye düşünüyorum. Çocukların onun için biraz içleri rahat etsin diye düşünüyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)