GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:4
Birleşim:55
Tarih:30.01.2014

CHP GRUBU ADINA MUSA ÇAM (İzmir) - Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin saygıdeğer üyeleri, değerli parlamenterler; hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

524 sıra sayılı kanunun üçüncü bölümü üzerine, Cumhuriyet Halk Partisi adına söz almış buluyorum. Hepinizi bir kez daha saygıyla selamlıyorum.

Yürütme ve yürürlük maddesi dâhil toplam 125 maddeden oluşan bu temel kanun, 56'ncı ve 83'üncü maddeleri arasında toplam 27 maddeden oluşmaktadır. Bu maddelerden 4'ü Sosyal Güvenlik Kurumunu ilgilendiriyor, 5502. Sosyal Sigortalar Genel Sağlık Sigortası Kanunu, 5510, 1 maddesi ilgilendiriyor. Kurumlar vergisini, 5520, 1 maddesini; Sivil Havacılık Kanunu maddesi 5431, 1 maddesini; Karayolları Taşıma Kanunu, 4925, 2 maddesini; İş Kanunu, 4857, 3 maddesini; Özel Tüketim Vergisi Kanunu, 4760, 1 maddesini; ve Engelliler Kanunu da -5378 sayılı Kanun- toplam 14 maddeyi ilgilendiriyor. Gördüğünüz gibi, toplam 27 maddeden oluşan bu torba kanunun üçüncü bölümünde farklı kanunları ilgilendiren 27 madde var arkadaşlar.

Şimdi, biz, temel olarak, yaklaşık olarak genel seçimlerin üzerinden otuz bir ay geçti, otuz bir aydır Parlamentoda sayısız torba kanunla karşı karşıya kaldık. Sayın Bakanla Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşürken de Sayın Bakanın Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığını ilgilendirmeyen onlarca maddeyi orada müzakere etmek zorunda kaldık, Sayın Bakan ilgili bürokratlardan bilgi almak durumunda kaldı. Peki, bu Meclisin makûs talihi midir; sürekli torba kanunlarla ve sürekli temel kanunlarla gece yarılarına kadar, verimli olmayan bir çalışmaya mecbur mudur? Değildir. Ama iktidar partisi AKP, iktidar olduğu on iki yıllık süreç içerisinde Meclisi ne yazık ki böyle bir kötü çalışma temposuna mecbur bırakmıştır. Ama inanıyoruz ki er veyahut da geç bütün canlılar muhalefete mutlaka düşeceklerdir, sizler de muhalefete düştüğünüz gün bizim ne demek istediğimizi o zaman anlayacaksınız. Bugün, muhalefet milletvekilleri bu kürsüye gelip iktidar partisinin bu uygulamalarına istediği kadar karşı çıksa da "Hayır." diyorsunuz, "Katılmıyoruz." diyorsunuz ama bir gün siz de bu muhalefet sıralarında oturacaksınız ve o zaman muhalefetin ne demek olduğunu burada anlayacaksınız.

Burada söyledim yaklaşık 14 madde engellileri ilgilendirir. Engellilerle ilgili de bir kaç şey söylemek istiyorum.

Değerli arkadaşlar, bildiğiniz gibi, 2005 yılında yasalaşmış ve sekiz yıl içerisinde tüm toplu taşıma araçlarının engellilere göre yeniden düzenlenmesini içeren madde yer alıyor idi. Ancak, 2013 yılının Temmuz ayında sekiz yıllık süre dolmuş ve ancak minibüsler ve belediye otobüsleri engelliler için erişilebilir hâle getirilemediği için toplu taşım olarak Temmuz 2015'e kadar ek süre verilmişti, şimdi bu süre 7 Temmuz 2018'e kadar erteleniyor.

AKP Hükûmeti, Meclisin 24'üncü Dönem yani bu dönemin başında Türkiye Büyük Millet Meclisine Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun vermiş olduğu engelli sorunlarını araştırma komisyonu önergesini her seferinde reddetti. Ama Hükûmet, engelli sorunlarının araştırılması için kurulması gereken komisyonu reddederken İnternet'in sağlığa zararlarını araştırma komisyonunu kurmayı tercih etti. Amaç da burada dinlemeyi ve vatandaşın İnternet'e ulaşımını engellemek içindi. İşte, bu torba kanunda önümüzdeki hafta görüşülecek olan maddeler de bunları içeren maddelerdir arkadaşlar.

Değerli milletvekilleri, bütün bu eziyetler yeterli gelmemiş olacak ki Temmuz ayı 2012 erişilebilirlik taahhüdünü çiğneyerek şimdi de engelli bireyleri 2018 yılına kadar evlerine mahkûm eden tasarıyı Mecliste vicdan, sosyal ahlak, siyasi görgü gibi bütün temel değerleri hiçe sayarak yasalaştırmak istemektesiniz. Yedi yılda yapılamayan erişilebilirliğin önümüzdeki dört yılda da tamamlanması mümkün görünmüyor çünkü erişilebilirlik görünür bir rampadan ziyade, daha o mahallede inşaat başlamadan önce bu hayatı engellilerle, yaşlılarla, hamile kadınlarla, çocuklarla paylaşacağını düşünerek plan çizmek ve bu planı hiçbir rant için bozmamak anlamına geliyor. Bunun bir zihniyet meselesi olduğunun altını çizerek, toplumda engellilerin varlığını hatırlayarak sokağı paylaşmayı düşünmek gerektiğini... Ancak bu şekilde herkes için kullanılabilir bir sokak hayatı başlayabilir.

Zihniyet meselesi dedim. Bu konuda eski Sağlık Bakanı ve AKP Tekirdağ Milletvekilinin söylediklerini de size bir kez daha hatırlatmak isterim. Bakan Akdağ görme engelli bir yurttaşımıza "Gözlerin görmediği hâlde sana iş vermişiz, para kazanıyorsun, değil mi?" diye onu âdeta inciten, kalbini kıran bir konuşma gerçekleştirmiştir.

Yine, AKP Tekirdağ Milletvekili, Tekirdağ'da bu engelliler için "Bu insanlar sokağa çıkamıyorlardı, evlerde saklanıyorlardı. Anneleri babaları bu insanları sokağa çıkarmaya sıkılıyordu, utanıyordu ama Hükûmetimizin 2005 yılında çıkardığı yasayla biz engellileri insan yerine koyduk, adam yerine koyduk, bazıları sokağa çıkmaya başladılar." diyor. Bunlar engellilere söylenecek sözler midir? Şimdi, Sayın Bakan, bunları 2018 yılına kadar erteliyorsunuz ve 2018 yılına kadar engellileri evlerinde mahkûm ediyorsunuz.

Değerli milletvekilleri, bir siyasi partinin anayasası, o partinin tüzüğü ve programıdır. AKP'nin programından size iki paragrafı okumak istiyorum. "Sansür ve benzeri kavramların tanımı, şüpheye mahal bırakılmaksızın ve tamamen sivil inisiyatif tarafından belirlenecek ve önlemler de yine siyasi iradenin dışında alınacaktır." diyorsunuz; programınızdan bir paragraf. Peki, öyle mi? Yani, AKP iktidarında olduğu gibi, ifade özgürlüğünün önündeki engeller korunmayacak, gazete kapatma uygulamalarına göz yumulmayacak, Hükûmetin hazırladığı kanun tasarısında yürütme organı devlet sırlarını saptamada tek belirleyici olmayacak, devlet sırrı kabul edilen belgelere karşı yargı yolu sınırlandırılmayacak ve bu kapsamdaki belgelerin gerektiğinde sonsuza kadar sır kalması gibi projeler üretilmeyecek. Böyle mi? Tabii ki değil, programınızda bu yazmasına rağmen.

Yine, programınızda bir paragrafta "Yolsuzluklarla mücadele için kapsamlı bir program hazırlanıp derhâl uygulamaya konulacaktır. Kamu yönetiminde şeffaflık ve ihale mevzuatının yeniden düzenlenmesi bu program çerçevesinde ele alınacaktır." diyorsunuz. Yani, AKP iktidarında olduğu gibi Başbakan Yardımcısını bile isyan ettiren Deniz Feneri dosyası kapsamında soruşturulanlar, kamu görevinde tutulmayacak, soruşturmayı sürdüren savcılar sanık durumuna düşürülmeyecek, Almanya'da mahkûmiyet kararı çıkan bu dosya, kaynak ülke olan Türkiye'de yıllarca sürüncemede bırakılarak kamuoyunda haklı soru işaretlerine neden olunmayacak. Kamu İhale Kanunu torba kanunlara sıkıştırılan hükümlerle onlarca kez değiştirilerek kamu ihaleleri üzerinde kuşkular yaratılmayacaktır. Böyle mi? Tabii ki tam bunların tersi arkadaşlar. Benden önce konuşan Sayın Ören de Kamu İhale Kanunu'nda yapılan değişiklikleri ve yapılan yolsuzlukları açık ve net bir şekilde, her şeyiyle ortaya koydular.

Programınızda bunlar yazıyor ama siz o programlarınızı tozlu raflarda bıraktınız, toplumu aldattınız ve şimdi onların karşısında yolsuzlukları ortaya çıkaran savcıları, güvenlik güçlerini her gün görevden alıyorsunuz arkadaşlar. Bu mu adalet, bu mu? İhale Kanunu'ndaki, programınızda yazanlar, şeffaflık bu mudur arkadaşlar? Yolsuzlukların üzerine bir örtü örerek Türkiye'nin kaynaklarının birtakım insanların cebine akıtılması için her türlü oyunu ve her türlü hileyi yapmaya devam ediyorsunuz. Biz inanıyoruz ki er veyahut da geç bunun hesabını soracak bir iktidar gelecek ve bunun hesabını vereceksiniz diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)