| Konu: | AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 55 |
| Tarih: | 30.01.2014 |
MUSA ÇAM (İzmir) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli milletvekilleri; konuyla ilgili, konuşmamın sonunda söyleyeceğim düşüncemi ama Hasan Ören bugün yolsuzlukla ilgili konuşunca, geçtiğimiz yıl yolsuzlukla ilgili okuduğum bir makaleyi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Yazının başlığı: "Allah belanızı versin!"
"Evet, Allah belanızı versin! Bunlar kimlerdir? Hemen açıklayayım: Dindar görünüp de, dinci görünüp de, İslamcı görünüp de, yüce İslam dininin, yüce şeriatın yasak etmiş, haram kılmış olduğu bir sürü kötülüğü bilerek, kasıtlı şekilde, küstahça ve cesaretle, açık şekilde yapan fasıklar, facirler, azgınlar, kudurmuşlar güruhudur. Neler mi yapıyorlar? Bir bir sayayım:
Onlar haram yerler. Haram kazançlar elde ederler; haram, necis ve kara servetler biriktirirler.
İhalelere fesat karıştırırlar.
"İşlerden" komisyon alırlar.
Emanetlere hıyanet ederler. Halkı aldatırlar, yalan söylerler, vaat ederler sözlerini tutmazlar.
Çoluk çocuklarını, akraba ve talukatlarını, hısımlarını, hemşehrilerini, hizipdaşlarını ehil ve layık olmadıkları makamlara getirirler.
Kimisi hiçbir iş yapmadığı halde aydan aya bankamatikten maaş çeker.
Kanunen ve hukuken inşaat yapılmaması gereken yerlere rüşvet veya baskı karşılığında inşaat yaptırırlar.
Memleketi babalarının çiftliği zannederler.
Türkiye'nin istikbalini (geleceğini) yetiştiren eğitimi berbat ederler.
Mahiyetini ve kaynağını asla açıklayamayacakları efsanevi servetlere sahip olarak Karun gibi zengin olurlar.
Dindar geçindikleri hâlde İslâm'ın en amansız, en azılı, en acımasız, en gaddar düşmanlarıyla iş birliği yaparlar.
Ne kadar kutsal değer varsa onları paraya, menfaate, prestije, itibara, şöhrete alet ederler.
Nemrud'a, Firavun'a taş çıkartacak şekilde ve aşırı derecede lükse, israfa, gösterişe, şatafata, debdebeye, tantanaya yönelirler.
Kur'an derler, Kur'an'ın emirlerini ve yasaklarını hiçe sayarlar; Peygamber derler, Sünnet derler, onların uygun görmediği her şeyi yaparlar.
Ben derler, başka bir şey demezler. Benlikleri için, şahsî ihtirasları için, dünyevî şehvetleri için yemeyecekleri halt yoktur.
Münafıklığın belli başlı kaç alâmeti varsa onlardadır.
Biz ıslah ediyoruz derler, fitne ve fesattan başka bir şey yapmazlar.
Evet, dünyada ve yurdumuzda kefere vardır, fecere vardır, İslâm'a ve Müslümanlara açıkça düşmanlık eden karanlık ruhlu insî şeytanlar vardır. Lakin emin olunuz ki onlar din sömürücüleri kadar tahribat yapamazlar, zarar veremezler.
Yüce İslâm mukaddesatını şahsî menfaatlere ve nakde tahvil edenlere lânet olsun!
İslâm'ın önündeki en son, en büyük, en korkunç engel işte bu din sömürücüsü habislerdir.
Onlar bütün ümitlerimizi tarumar ettiler.
"Bu sistem bozuktur, yerine düzgün bir sistem getireceğiz" diye işe başladılar ve sonra yaptıklarını gördük. Bozuk dedikleri düzenin necis, haram, kirli, kara nimetlerine(!) kurtlar gibi saldırdılar.
Vaktiyle birtakım pek hızlı, pek ödünsüz, pek heyecanlı radikaller vardı. Ne oldu onlar? Hiç sesleri çıkmıyor. Yükü tuttular, ne radikallik kaldı, ne heyecan, ne aşk, ne şevk. Meğerse yalanmış hepsi!
Allah'ın bütün insanlığa, hassaten müminlere en güzel bir örnek ve model olarak gönderdiği Peygamber nerede, birtakım zevat-ı nâ-şerif nerede. Peygamber vefat ettiğinde altın ve gümüş miras bırakmadı. O ömrü ve hizmeti boyunca parayı sevmedi, paraya önem vermedi. Bir de şu Müslüman görünen sefil ve sefihlere bakınız. Akılları fikirleri, emelleri hep para, hep menfaat, hep benlik...
Peygamber böyleleri için "Onların dinleri paraları, kıbleleri karılarıdır" buyurmuştur.
Hadis-i şerif olduğunu söyleyen var, Hazret-i Ali'nin sözüdür diyen var, şu hikmetli söze dikkat buyurunuz:
"Kişinin namazı ve orucu sakın sizi zarara uğratmasın. Siz onun dinarlar ve dirhemlerle (eurolar, dolarlar, YTL'ler) olan muamelatına bakınız."
Sevgili Müslümanlar, firasetli olunuz, uyanık olunuz, şuurlu olunuz.
Dindarlık lâfla, edebiyatla olmaz.
Dindar kişi asla haram yemez, dürüstlükten kıl kadar ayrılmaz, halkı aldatmaz, yalan söylemez, verdiği sözü çiğnemez ve emanetlere hıyanet etmez.
Gerçek dindar, sefaletten ölmeyi tercih eder ama haram parayla geçinmeyi hele zenginleşmeyi hiç düşünmez.
Bizi agresif dinsizler, kefere, fecere, İslâm ve Müslüman düşmanları mahvediyormuş. Hayır, hayır! Bize içimizdeki münafıklar, din sömürücüleri, mukaddesatı maddî menfaate tahvil eden alçaklar en fazla zararı veriyor..."
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Çam.
MUSA ÇAM (Devamla) - "Müslümanlara uyanın diyorum.
Din sömürücülerine, mukaddesat bezirganlarına, bile bile, kasıtlı bir şekilde canavarca bir iştahla haram yiyenlere "Allah belanızı versin!" diyorum."
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Çam.
MUSA ÇAM (Devamla) - Bu yazı, Mehmet Şevket Eygi'nin geçtiğimiz yıl, 6/9/2006 tarihinde Millî Gazete'de yazmış olduğu makaledir.
BAŞKAN - Çok teşekkür ederiz, sağ olun.
MUSA ÇAM (Devamla) - Sizlerle bunu paylaşmayı bir görev biliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)