GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:4
Birleşim:56
Tarih:04.02.2014

EROL DORA (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 524 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 62'nci maddesi üzerine Barış ve Demokrasi Partisi adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Eğitimden sağlığa, sosyal ve ekonomik her türlü alanın dışında bırakılmanın yanı sıra, toplumsal sürece katılımdaki demokratik haklar ve en temel insan haklarından mahrum bırakılan engelli bireyler, meselenin sosyal bir olgu olarak algılanmaması sebebiyle ancak vicdani duygularla üzerinde durulan hayırseverlik faaliyetlerinin konusu olmak durumunda kalmışlardır.

Değerli milletvekilleri, resmî istatistiklere göre, ülkemiz nüfusunun yaklaşık yüzde 12'sini engelli yurttaşlarımız oluşturmaktadır. Engelli bireyler aileleriyle birlikte dikkate alındığında, diyebiliriz ki, ülke nüfusumuzun yaklaşık yüzde 50'si engellilik durumundan kaynaklı dezavantajlarla direkt olarak karşı karşıyadırlar. Dolayısıyla, bu alanda yapılacak her türlü reform ve iyileştirme aslında toplumun yaklaşık yüzde 50'sini direkt olarak etkileyebilecektir. Ancak Meclise getirilen bu torba yasa incelendiğinde, engelli bireylerle ilgili yüzeysel, tanım düzeyinde iyileştirmeler ve altyapısı bulunmayan kimi mesleki eğitim ve istihdam reformlarından bahsedilmekte ancak bu reformların uygulanmasıyla ilgili kurum, personel, donanım gibi teknik altyapıların yetersizlik düzeyi göz ardı edilmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; engelli bireylerin tanılama süreci hastanelerden alınan sağlık kurulu raporlarıyla başlamaktadır. Hastanelerin birçoğu bu hizmeti verebilecek yeterli donanım, sağlık personeli, hizmet kalitesi ve hizmete erişilebilirlik açılarından çok yetersiz seviyelerde olup engelli bireyler, özellikle kırsal bölgede yaşayanları dikkate alırsak, bu hizmete erişim konusunda ciddi zorluklar yaşamaktadırlar. Tanılama süreci, hastanelerden sağlık kurulu raporu almakla da bitmemektedir. Özel eğitim hizmetlerinden faydalanması gereken engelli bireyler bir de rehberlik ve araştırma merkezlerine başvurmak durumundadırlar. Bu kurumlar ise gerek tanılama ve gerekse daha sonra eğitim sürecinde yapılan yıllık kontrollerde sağlıklı bir doğru karar verebilme noktasında gerekli olan teknik ve uzman personel konularında ciddi yetersizlikler taşımaktadırlar. Basit bir örnek vermek gerekirse, rehberlik ve araştırma merkezlerinde bedensel engelli bireylerin özel eğitim ve rehabilitasyon süreçlerini izleyebilecek nitelikte bir tek uzman personel ya da fizyoterapist bulunmamaktadır. Hâl böyleyken, bu kurumlar bedensel engelli bireylerin özel eğitim ve rehabilitasyon süreçlerinde bu hizmeti kesmek veya devam ettirmek konularında karar verebilmektedirler.

Engelli bireylerin örgün eğitimden faydalanabilmeleri için gerekli altyapı yetersizlikleri devam etmektedir. Köylerde faaliyet gösteren ilköğretim okullarında engelli bireylere yönelik özel sınıflar yok denebilecek kadar az sayıda olup il ve ilçe merkezlerinde açılan özel sınıflar ise yaş esasına göre oluşturulmadığından ve yeterli sayıda ve nitelikte eğitim personeli görevlendirilmediğinden ötürü, ihtiyaçlara cevap vermekten hayli uzaktır. Dolayısıyla, herhangi bir köyde yaşamak durumunda bulunan engelli bireyin örgün eğitim hakkı yasal mevzuatlara göre bulunsa bile, fiilen bu haktan faydalanabilme ihtimali yok denebilecek kadar azdır.

Değerli milletvekilleri, Millî Eğitim Bakanlığı kendi bünyesinde veremediği eğitim ve rehabilitasyon hizmetini, özel eğitim ve rehabilitasyon kurumları vasıtasıyla gidermeye çalışmaktadır, ancak devletin bu kurumlara sunduğu imkânlar da oldukça sınırlı düzeydedir. Şöyle ki, engelli bir birey, bir özel eğitim ve rehabilitasyon merkezinde ayda maksimum on iki saat hizmet alabilmektedir, çünkü devlet sadece bu kadar ödenek ayırmaktadır. Bu da engelli bir bireyin eğitim ve rehabilitasyon hizmetinden fayda sağlayabilmesi açısından çok komik sayılabilecek bir düzeydir. Özellikle birden fazla engele sahip olan bireyler açısından aylık on iki saat özel eğitim ve rehabilitasyon hizmeti bireyin gelişimi açısından çok yetersizdir. Dolayısıyla, burada kısaca değinebildiğimiz, engelli bireylerin hâlihazırda devam eden sorunlarını derinlemesine ele almayan, tanımlamalar düzeyinde kalan yüzeysel yaklaşımlarla sorunların giderilemeyeceği açıktır.

Bu düşüncelerle, Genel Kurulu tekrar saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)