| Konu: | AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 56 |
| Tarih: | 04.02.2014 |
MELDA ONUR (İstanbul) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın vekiller, gecenin bu ilerleyen saatlerinde çok çeşitli konularda yasa geçiyor, çok çeşitli konular olunca çok çeşitli konuşmalar oluyor. Bir taraftan da herkes -görüyorum- tabletlerden, ya Twitter'ı ya diğer medyayı takip ediyor ve eş zamanlı olarak da çeşitli konular gündeme düşüyor.
Şimdi, az önce gündeme düşen haber beni çok ilgilendirdi ve eski günlerime götürdü. Efendim, Başbakan Habertürk'te Sayın Devlet Bahçeli'nin alt yazısına müdahale etmiş, "Niye geçiriyorsunuz?" demiş.
Bir şey soracağım: Şaşırdık mı arkadaşlar?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Şaşırmadık.
MELDA ONUR (Devamla) - Şaşırmadık, hiç şaşırmadık. Sadece neye şaşırdık? "Nasıl oldu da çıktı?" diye şaşırdık ama 17 Aralıktan beri zaten buna da şaşırmıyoruz.
Size şöyle söyleyeyim: Aynı yayın grubunun bir gazetesinin birinci sayfasının sabaha karşı üçte Başbakanın müdahalesiyle değiştirildiğini daha önce duymuştuk. Bunun da yakında muhtemelen kayıtları düşer.
Başka bir büyük yayın grubunun, bizim partimizin bir genel başkan yardımcısı canlı yayındayken telefonlar telefonlar üzerine, genel yayın yönetmeninden röportaj yapan muhabirine kadar kulaklıkla "Yeter artık, kesin." dediğini de duyduk. Bu da yakında düşecektir, muhtemelen düşecektir.
Şimdi, tüm bunları duyunca -ben eski bir gazeteciyim- mesleğim ve geçmiş günler geldi gözümün önüne. Şimdi, basında her zaman için sansür olurdu, bunu asla yadsımayız ve bir baskı olur. Zaten basına yani sizin gazetenize iktidardan bir baskı ve bir müdahale yoksa -müdahale demeyeyim- siz zaten görevinizi yapmıyorsunuz demektir, siz zaten muhalefet yapmıyorsunuz demektir. Bu olur, bu her zaman oldu.
Ben mesleğe Özal döneminde başladım. Özal döneminde de işler çok kolay değildi, özellikle ekonomi basını üzerinde çok yoğun baskı vardı ama her zaman için dik durduk. Ha, biz, o gazetelere, o haberlerimizi bir şekilde soktuk ama o haberler bugün, bırakın içeri girmeyi, direkt patrondan kulakları çekilerek bağlanıyor ve bir daha girmiyorlar içeri. Özal dönemini geçirdik, kazasız belasız. Evet, Özal birtakım tazminatlar alıyordu, onlarla, işte, bağışlar yapıyordu ya da harcıyordu, bilmiyorum ne yapıyordu. Ardından Demirel dönemi geldi, onun ardından Tansu Çiller dönemi geldi. Biz bunların hepsinde gazetecilik yaptık ama hiç böyle vakalarla karşılaşmadık ve inanın, ne yazık ki, şimdi rahmetle andığım da bazı insanlar gerçekten dik durmuşlar.
Ben size başıma gelen bir olaydan kısaca bahsedeceğim, sonra başka bir anekdot anlatacağım. Show TV'de çalışıyordum o dönemde ve bir ekonomi kulisi yapıyordum televizyonda. Dönemin iktidarla iş birliği yapan bazı sermayelerine dokunmuş olmalıyım ki bir gün bana bir ihtar geldi yukarıdan. Önce -şimdi burada isimlerini verirsem cevap hakkı olur ama- dönemin Show TV Genel Müdürü, ardından da -bunu kendisi bana söylediği için, Allah rahmet eylesin- sevgili Yayın Yönetmeni Ufuk Güldemir dedi ki: "Melda, bu konuyla ilgili şöyle şöyle bir yere dokunmuşsun, aman." Show TV Genel Müdürüne "Bu kızı tut kulağından at." demişler. Genel Müdür de demiş ki: "Ya, o bizim değerli bir elemanımız. İşte, biraz bakalım, dikkat edelim." Ben orada kaldım ve haberlerime devam ettim. Ufuk Güldemir arkamda durdu.
Bakın, şimdi, Ufuk Güldemir ölmeden önce son röportajında ne anlatıyor. Bir röportaj yaptılar onunla uzun uzun Habertürk'te, anılarını anlatıyordu ve 28 Şubattan bahsetti, dedi ki: "28 Şubatta Özkasnak Paşa -Genel Sekreter Özkasnak- o andıçları bize de yolladı yani direkt değil de Özkasnak Paşa kaynaklı andıçlar Genel Yayın Müdürü olarak benim de elime geldi ve bizden bunu yayınlama beklentisi vardı. Yayınlamadım. Tabii bunun bedelini ödetmeye kalktı Özkasnak ve bunun için Cem Uzan nezdinde girişimlerde bulundu -Cem Uzan'dan bahsediyorum- ve Cem Uzan benim arkamda durdu."
Arkadaşlar, 28 Şubat paşalarının Cem Uzan ve Ufuk Güldemir'e yaptıramadığını artık Başbakan bugün bütün yayın kuruluşlarının patronlarına ve yöneticilerine yaptırıyor. Şöyle geriye dönüp baktığımda, hani belki de birçoğunuzun o hiç beğenmediği patronların ve gazetecilerin bugüne göre ne kadar saygın olduğunu ve o dönemin paşalarının bile bu dönemin iktidarlarının karşısında ne derece geri çekildiğini görebiliyoruz. Bunu da bu akşam sizlerle paylaşmayı bir borç bildim. Bu utançla daha ne kadar yaşanır bilemiyorum. Ben kendi mesleğim adına gerçekten büyük üzüntü duyuyorum. Yorumu ben, aralarınızda değerli gazeteci arkadaşlarımız var, onlara bırakıyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)